Başbakan ve UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün; Rumların taviz beklentileri, üçüncü tur doğal gaz ihalesi, ELAM terör örgütü ve vatandaşlıklar konusunda çok net mesajlar verdi.
Diyalog TV’de Mert Özdeş’in sorularını yanıtlayan Özgürgün ‘Sadece Güzelyurt’un değil, Kuzey Kıbrıs’ın herhangi bir yerleşim bölgesinin müzakerelerde pazarlık konusu yapılamayacağını’ belirterek “Sadece sınır düzeltmesi olabilir.Ara bölgede 128 kilometrelik bir toprak var onu konuşabiliriz” dedi.
Türkiye’nin, üçüncü tur doğal gaz ihalesine ilişkin uyarılarının Rumlar tarafından ciddiye alınmamasını eleştiren Özgürgün “Doğal gaz ihalesi krizi tetikleyebilir”şeklinde konuştu.
Vatandaşlıklar konusunda bir insanlık dramının yaşandığını vurgulayan Özgürgün, eski yasanın yürürlükte olduğunu ve 5 yılın üzerinde ikameti olanların başvuru hakkı bulunduğunu söyledi.
“Güzelyurt kesinlikle tartışma konusu olamaz”
Güzelyurt’un asla verilmeyeceğini vurgulayarak, Güzelyurt’un özel statülü bir bölge olmasının da konuşulamayacağının altını çizen Başbakan, Rumların 2004’de Annan Planı’na hayır dedikten sonra çok şeyin değiştiğini, sonsuza kadar Rumların ‘Evet’ demesini bekleyip Güzelyurt’u atıl bölge olarak bırakamayacaklarını söyledi.
Gelinen aşamada Güzelyurt’un ve KKTC’nin hiçbir noktasının kesinlikle tartışma konusu olmadığını belirten Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:
“Bir anlaşma olacaksa, bu anlaşmada sınır düzeltmeleri yapılabilir. Bunu zaten ortaya koyuyoruz. 128 kilometre ara bölge var, ara bölge boşalacak. Oralar sınır düzenlemeleriyle birlikte bir şekilde ortaya konabilir. Toprak ve sınır düzenlemeleri konuşulabilir. Ama insanlarımıza, yerleşmiş olduğu, geçimini temin ettiği topraklardan ‘kalk, göçmen ol’ kesinlikle denemez. Güzelyurt da buna dahildir. Hiçbir şekilde pazarlık konusu da olamaz. Güzelyurt asla verilemez. Güzelyurt’taki yatırımlarımız devam edecek. Güzelyurt 42 yıldır KKTC’nin bir ilçesidir ve öyle kalmaya da devam edecektir.”
“3.tur doğalgaz ihalesi yeni bir krizi tetikleyebilir”
Kıbrıs Rum yönetimin, 3. tur doğalgaz ihalesine çıkması ve Türkiye’nin buna tepkisinin anımsatılması üzerine Başbakan Özgürgün, ihale nedeniyle yeni bir kriz çıkabileceğini, bu konuda Rum tarafını çok uyardıklarını belirtti.
“Yüzde 25 ile çözüm olmaz”
Rumların ortaya koyduğu davranışın, bir anlaşmadan çok egemenliği nasıl yayacakları ve Kıbrıs’ı nasıl Elen adası haline getirme peşinde olduğunu belirten Özgürgün, bu zihniyetin Rum tarafında çok güçlü olduğuna da dikkat çekti. Başbakan devamla Rumların yüzde 75’in bu zihniyette olduğunu, Kıbrıslı Türklerle çözüm isteyen yüzde 25’i dikkate alarak, Rum tarafının iyi niyetli olduğu, Kıbrıslı Türklerle bir anlaşmaya evet diyeceği gibi olumlu bir fikre kapılmanın ise saflık olacağını vurguladı.
“Şerefsiz bir terör örgütünü muhatap almam”
ELAM terör örgütünün kendisine yönelik “Bizi en büyük düşmanları olarak görüyorlarsa bu bizim için şereftir” açıklamasına karşılık, ELAM’ın bir terör örgütü olduğunu ve bir terör örgütünü dikkate almadığını belirten Başbakan Özgürgün, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde terör örgütleri listesindedir, her türlü faaliyeti de yasaklanmıştır, Güney de ise meclise giriyor. Kıbrıslı Türklere karşı ırkçı ve yok etme politikası ile harekete geçmiş EOKA’nın uzantısıdır, gençlik örgütüdür. Şerefsiz bir örgütün şereflisi olmaz şerefi de olmaz. Onlar bir terör örgütüdür” diye konuştu.
“Müzakere heyetinde hükümet temsilcisi olmalı”
Kıbrıs müzakere heyetinde hükümeti temsilen bir görevlinin bulunmayışını değerlendiren Özgürgün, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile ilişkileri iyi düzeyde tutmak için ellerinde geleni yaptıklarını, Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak devletin zirvesinde uyumu sergilemeye önem verdiğini söyledi.
“Vatandaşlıkta mevcut yasa yürürlükte”
Vatandaşlık konusunun bir insanlık dramına dönüştüğünü ifade eden Başbakan Özgürgün, uzun yıllar bekleyenlerin sorunlarını çözmeye başladıklarını sözlerine ekledi. Mevcut yasaya göre 5 yıl süreyle ülkede yasal olarak bulunanların vatandaşlık başvurularını yapmalarını önerdi.
“Hükümet uyumlu…”
Hükümetin kritik bir sayıda olmasına rağmen uyumlu olduğuna işaret eden Başbakan Özgürgün, 3 yılda üç hükümetin kurulmasının ardından, ülkeyi yeniden erken seçime götürmemek için sorumluluk alarak böyle bir hükümet modeli denediklerini anlatarak, şöyle konuştu:
“İyi ki de denemişiz. Çünkü, hükümet çok ciddi bir uyum içindedir. Ufak tefek görüş ayrılıkları olabilir ama bu çok normaldir, bunlar olmazsa demokrasi olmaz. Muhalefetin eleştirileri olacaktır, zaten oluyor, olabilir. Sonuçta uyum halka yansıyor. Bu görüntüyü vermek önemli. Zaten onu veremezsek, yaptığımız hiçbir işin de hiçbir anlamı kalmaz. Uyumu önce ortaya koyacaksınız. Biz, yalnız koalisyon değil, Sayın Cumhurbaşkanı ile de aynı ilişkiler içinde olmayı, devletin zirvesinde bir uyum yakalamayı, basın önünde konuşmamayı, kendimize bir noktada yol haritası olarak aldık. Bunu da şuanda başardığımızı görüyorum. Kısa sürede bu başarıldı, bunun ekonomik, mali ve sosyal yansımaları da var.”
“Bütün ihbarlar değerlendiriliyor…”
Başbakan Özgürgün, FETÖ/PDY terör örgütü kapsamında yapılan ihbarların en titiz şekilde değerlendirildiğini ve şuanda kadar ihbarların asılsız çıktığını ama bunun, burada bundan sonra böyle bir şey olmayacağı anlamına gelmediğini kaydetti.
Demokrasi mitingine destek
Başbakan Özgürgün, Türkiye’de 15 Temmuz darbe kalkışmasına tepki olarak bugün Lefkoşa’da düzenlenecek Demokrasiye Destek Mitingi’ne destek verdiklerini belirtti.
erek, Kıbrıs Türkü’nün 15 Temmuz darbesini ilk kez yaşamadığına işaret ederek şöyle devam etti:
“Biz 15 Temmuz’u ilk defa yaşamıyoruz. 15 Temmuz 1974 Faşist Yunan darbesi de var, Yaşım 9-10 olmasına rağmen o günleri hatırlıyorum. Darbeler birilerini yok etmek için yapılır: Ya bir halkı yok etmek için darbe yapacaksınız, ya bir yönetimi yok edeceksiniz. Darbe mantığı hiçbir şekilde izah edilmez. Darbe nerede yapılırsa yapılsın kınanmalıdır. Darbe nerede olursa olsun asla kabul edilemez. 1974’de Kıbrıs Türk halkını yok etmek üzere, kendi içlerinde yönetimi ele geçirme niyetiyle yapılan darbenin bize yansıması gerçekten yok edilme olacaktı. İkinci bir 15 Temmuz darbesi de Anavatan Türkiye’de yaşandı. Kıbrıs Türk halkı bunların anlamını çok iyi biliyor. Demokrasiye bağlılığın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Bir de, Anavatan Türkiye’nin iyi olması gerektiğini, güçlü, sağlıklı olması gerektiğini çok iyi biliyor. Anavatan ne kadar güçlü ise burası da o kadar güçlü olur, onu da biliyor. Böyle bir mitingin çok geniş katılımla, güçlü bir sesle yapılması gerçekten çok güzel, gurur verici. Biz sonuna kadar destekliyoruz.”
Narenciye teşvik primleri ödeniyor
Öte yandan dün Başbakan Hüseyin Özgürgün başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nda alınan karara göre hükümet, ihracatı gerçekleştirilen narenciye ürünlerinin ihracat teşvik primlerinin 5 milyon TL’lik ilk ayağını bugünden itibaren ödemeye başlıyor.
Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre, gündemdeki konuların ele alındığı Bakanlar Kurulu toplantısında, ihracatı gerçekleştirilen narenciye ürünlerinin ihracat teşvik primi alacağı olan 12 milyon TL’lik borcun ilk ayağı olan 5 milyon TL’nin yarından itibaren üreticiye ödenmesi kararlaştırıldı.
Kalan 7 milyon TL ise Eylül ayında ödenerek, üreticinin tüm alacakları tamamlanmış olacak.