Züleyha KARAMAN
Türkiye’de 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonun ardından, döviz kurlarının hızla yükselmesi, borçu vandaşları zor durumda bıraktı.
Geliri Türk Lirası (TL) iken, daha az faiz ödeme düşüncesiyle dövizle yapılan borçlanma, kurun yükselmesi ile ana paranın artması nedeniyle vatandaşı ödeme güçlüğüne düşürüyor.
Son yaşanan gelişmeler, Türk Lirası’nın kullanıldığı bir ülkede “dövizle borçlanmaya kısıtlama getirilebilir mi?” düşüncesini de gündeme getirdi.
Eski maliye ve Ekonomi bakanları, KKTC’de açık kambiyo sistemi uygulandığı için böyle bir yasaklamanın söz konusu olamaycağını; ayrıca, dövizle borçlanmayı yasaklamanın, o ülkenin para birimine, bankacılık kurallarına ve ekonomik teamüllere aykırı olduğu görüşünde.
Herkes hesabını iyi yapsın
Maliye eski bakanlarından Salih Coşar, Ersin tatar ve Ekonomi eski bakanı Derviş Deniz’in yanı sıra iktisatçı Vedat Yorucu, DİYALOG’a açıklamalarda bulunarak, borçlanmayı düşünen vatandaşlara uyarılarda bulundu.
“Devletin resmi para birimi TL iken dövizle borçlanma yasaklanabilir mi? sorusuna, eski Maliye Bakanlarından Salih Coşar, “böyle bir yasaklamanın yanlış olur” diyerek şunları söyledi:
“1974’den sorna belirli dönem sabit kur, sabit faiz uygulaması yapıldı. Bu uygulama 1980’li yıllara kadar devam etti. Ama 80’li yıllardan sonra Kuzey Kıbrıs’ta kambiyo serbesttir. Yani vatandaş, ister TL ile ister döviz ile çalışır. Ama devlet öderken TL olarak öder. Vergi alırken genelde TL olarak alır. Ama şimdi Vergi Dairesi döviz de kabul ediyor. Şimdi, “döviz kullanmayalım” diye bazı görüşler var, kendi kendimizi bağlamış oluruz, yanlış bir davranıştır.”
“Yasaklamanın faydası yok”
Ülkede kambiyonun serbest olduğunu, insanların ister TL, istet döviz ile çalışabileceğini, ancak devletin TL ile çalıştığını kaydeden Coşar, “Bunu yasaklamanın bana göre bir faydası yok. Vatandaş biliyor zaten, TL’yi de Euro’yu da, Sterlini de hepsini biliyor” ifadesini kullandı.
Şimdi kur arttı diye “aman faiz de çıkacak, durumumuz ne olacak” dendiğini aktaran Salih Coşar, şöyle devam etti:
“Bu ilk defa karşılaştığımız bir şey değil. Anavatan Türkiye’de son 20 yıl içinde 10 defa kriz oldu. TL kullandığımız için bu krizler Kıbrıs’ta da yaşandı. Kurun artması elbette etkileyecek. Ama çok hızlı etkilememesi için Türkiye’nin aldığı tedbirler var Türkiye Merkez Bankası çok ciddi tedbir alıyor. Piyasaya döviz sürerek kur artışını engellemeye çalışıyor. Bunu aylardır yapıyor. Sabit kur, sabit faiz uygulaması yanlış bir uygulama idi, tekrar ona geçilemez. Ülkede en az iki çeşit tedavül olması gerekir. Hem TL hem Euro kullanılabilmeli. Ama hükümetimiz tedavüle Euro’yu almadı. Hem AB’den bahsederiz, AB’ye gireceğiz deriz, ama resmen de yapmıyoruz. Euro’da TL gibi resmi para birimi olabilir.”
Deniz: Asıl tehlike faizlerin artması
Eski Ekonomi Bakanı Derviş Kemal Deniz de, son yaşanan artışın ilk kez olmadığını ve 1994’de benzer durumların yaşandığını ifade ederek, ”1994’de de aynı durumla karşılaştık. O zaman yasaklama gelmedi, şimdi yasaklama niçin gelsin” dedi.
Döviz artışı bu şekilde devam ederse Süperbahis başka bir tehlikenin varlığına işaret eden Deniz,
“TL faizleri yukarıya çıkabilir, gerçi Türkiye Merkez Bankası çok büyük mücadele gösteriyor, faizi düşük tutmak, dövizi kontrol etmek için ama bu da uzun süredir devam ediyor. Faizin artması enflasyonun artması demek, insanların daha pahalıya borçlanması demek” diye konuştu.
Hangi para biriminden borçlanılacağı konusunda dengeyi iyi kurmak gerektiğini vurgulayan Deniz, “Döviz borçlanmalarında belli bir rakama kadar çok büyük sıkıntı yaşanmaz. Döviz mi, Türk Lirası mı borçlanmanın kararını, paranın miktarı ile TL fazilerindeki artışa bakarak iyi değerlendirmek gerekir. Dövizle borçlanmaya yasaklama yapılması bence çok yanlış olur” ifadesini kullandı.
Tatar: Borçlanan hesabını iyi yapmalı
Eski Maliye Bakanı ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Ersin Tatar da, dövizle borçlanmanın yasaklanamayacağını ifade ederek, “Bu işin hesabını kitabını borçlanan yapar” dedi.
Dövizle borçlanmada, kur artınca ana para da arttığı için bu konuda insanları uyarmak gerektiğini kaydeden Tatar şöyle konuştu:
“Hesabını kitabını herkes kendisi yapar. Bizim gibi ithalata dayalı bir ülkede döviz çok iyi kullanılır ama resmi para birimi TL. Maaşlar TL de olsa, kiralar, harcamalar genelde döviz bazında. İnsanın gelirine göre borçlanması en iyisidir. Geliri TL olanın döviz borçlanmasında sıkıntı yaşanır. Türkiye’deki siyasi çalkantı inşallah yatışır da döviz biraz geriler. Bu yasaklamayla olmaz. Bu ancak bilinçlenmeyle olur, insan kendi tercihini kendisi yapar. Kurumsal yapılardaki şirketler daha bilinçli borçlanır, vatandaş da borçalnırken hesabını kitabını iyi yapmalı.”
Yorucu: Yasaklanma mümkün değil
İktisatçı Vedat Yorucu da, “Bizim ülkemizde açık ekonomi politikası uygulanmaktadır, Dolayısıyla kapalı kambiyo rejimi yoktur. Kapalı kambiyo rejimi uygulananan ülklerde dövizle borçlanma yasaklama konabilir” dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) AB üyeliğinden önce kapalı kambiyo rejimi uyguladığını ve Tedavülde Kıbrıs Lirası’nı (KL) kullandığını, ülkeye gelen turistlerin dahi bütün mal ve hizmeti KL cinsinden sattığını anlatan Yorucu, şöyle devam etti:
“Bu uygulamada yabancı para birimindeki artışlar sizin cebinizdeki para birimini etkilemez. Fakat bu, dünya ile entegre olmuş ülkelerde çok sık karşılaştığımız bir durum değil, çok hoş algılanan bir durumda değil. Ada ülkelerinden konuşursak geçmişte Barbados Adası, Jamaika kapalı kambiyo rejimleri uygulayan ülkelerdi. Başka ülkelerde vardı. Türkiye’de de kapalı kambiyo rejimi vardı, ülkeye dolar sokmak yasaktı. Geçmişteki uygulamalarda uluslararası ticaretin dışında, mal ve hizmet fiyatlarında o ülkenin sahip olduğu para biriminin dışında herhangi bir para geçerli değildir. Ancak günümüz koşullarında, globalleşen ticaret, açılan kapılar, mal ve hizmetlerin, sermayenin ve emeğin dolaşımı sınırsız serbesttir. Bizim ülkemizde açık kambiyo rejimi uygulanır ve herhangi bir yabancı para birimine yasak konmamıştır. Açık kambiyo rejimin uygulandığı bir ülkede ‘Siz TL kazanıyorsunuz döviz borçlanamazsınız’ diye bir şart koyamazsınız, hem bankacılık programına, hem ülkenin para politikasına aykırıdır, hem de eşyanın tabiatına aykırıdır.”
Yasaklanmanın mümkün oladığını kaydeden Yorucu, “Tüketici kendi isteği ile borçlanmaktadır, ister dövizle ister TL olarak borçlanır, kimse onu nasıl borçlanacağı konsunda zorlamaz. Tüketiciyi koruma açısından düşündüğünüzde, gelir madem TL, döviz borçlanamazsın diyemez, böyle bir koruyuculuk tedbiri akıla mantığa, ekonomik teamüllere de aykırıdır” ifadesini kullandı.