Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, beraberindeki heyetle Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) ve bazı iş yerlerini ziyaret etti.
Verilen bilgiye göre, ziyaretlerde konuşan Erhürman, hükümetlerin kısa dönemli olduğu bir ülkede, istikrarın önem kazandığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı makamının 5 yıllık istikrarlı görev süresi olduğunu söyleyen Erhürman, Cumhurbaşkanının 5 yıllık görev süresince değişen hükümetler arasında, projeler kapsamında köprü olabileceğini vurguladı.
Erhürman sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Cumhurbaşkanı liderlik ederken, kendi ayaklarımız üzerinde durabilmek için de mücadele vermeli. Türkiye Cumhuriyeti’nden de 2019 yılında altyapı ve reel sektör için gelen toplam para 9 milyon 400 bin TL’dir. Girne Limanı’nın mendireğinin tamiri için bile 10 milyon TL’ye ihtiyaç var. Bu da gösteriyor ki kendi kararımız doğrultusunda olmasa da aslında kendi ayaklarımız üzerinde durmak zorunda olduğumuzu yaşayarak öğreniyoruz. Burada da gelirimizi artırmanın yollarına bakmamız lâzım.”
Cumhurbaşkanlığı makamının elinde güçlü yetkileri bulunduğunu, KKTC’nin tanınmamış bir devlet olması dolayısıyla ülkede dünyayla ilişki kurabilecek tek makamın Cumhurbaşkanlığı olduğunu kaydeden Erhürman, “Biz turizm ve yükseköğretimden para kazanıyoruz. Ticaret yapabiliyorsak, ondan kazanıyoruz. Bütün bu alanlarda, önümüzdeki sınırların kaldırılması için güçlü ve sürdürülebilir dış ilişkilere ihtiyaç var. Dış ilişkileri de bir tek Cumhurbaşkanı kurabilir.” ifadelerini kullandı.
“Önümüzde ciddi bir fırsat var”
Erhürman şöyle devam etti:
“Kıbrıs sorununun çözümü konusunda konjonktürel olarak şanslı bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. Hidrokarbon dolayısıyla bir taraftan tehdit altındayken, bir taraftan da önümüzde bir fırsat kapısı var. Kıbrıs Rum tarafının da bu hidrokarbondan verimli ve güvenli şekilde yararlanabilmesinin yolu, buralarda bir çözüm bulunması meselesidir. East Med anlaşmasının bize uygun olmadığını artık Kıbrıslı Rumlar da konuşmaya başladı. Bu hidrokarbondan verimli ve güvenli yararlanmak istiyorsak, aynı anda herkesin yararlı bir şekilde kullanımını sağlamak istiyorsak, aklın yolu bizi çözüme zorluyor. Bizim bu durumu doğru değerlendirmemiz ve treni kaçırmamamız lâzım.”
“Türkiye’yle konuşmamız lâzım”
“Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından 5’li konferansı toplamamız gerekiyor. 5’li konferansın bir tarafı Türkiye olacak. Biz bu konferansta Türkiye’nin çözüm yönünde bir irade sergilemesini arzuluyoruz. Bu arzu, koordinasyon ve iletişim olmadan nasıl gerçekleşecek? Sonrasında Türkiye’yle ekonomik ve mali ilişkilere devam edebilecek miyiz? Bunu bilebilmek için de konuşmamız lâzım. Çok sıkışık bir dönemden geçiyoruz, hiçbir şeyi öngöremiyoruz. Ancak Türkiye’yle konuşamıyoruz. Başbakan gidiyor konuştuğunu zannediyor. Geliyor ‘125 milyon TL serbest bırakıldı’ diyor. Ortada 1 kuruş yok. Cumhurbaşkanı zaten konuşmuyor. Para istemek için de değil, önümüzü görebilmek, birlikte her türlü sorunumuzun çözümü için de konuşmak zorunda olduğumuzu söylüyorum.”