Serap Turan EVRAN
Kuzey Kıbrıs’ta filmleri andıran büyük soygun olayının ardından, hükümetin sessizliği, Kooperatif Yönetimi’nin hiçbir şey olmamış gibi göreve devam etmesi ve son günlerde bazı çevrelerin planlı bir şekilde polisin üzerine gitmesi vatandaşları rahatsız ediyor.
Diyalog’a konuşan vatandaşlar, Kıbrıs gibi küçük bir ülkede, böylesi büyük soygunların ‘şok etkisi’ yarattığına dikkat çekerek, polisin göstermiş olduğu gayretleri takdirle karşılıyor.
Bu konuda görüş belirten vatandaşların büyük bir çoğunluğu, polise güven duyduğunu ve soygun olayındaki ayrıntıların ortaya çıkarılacağı inancında olduğunu belirtiyor.
Özkan Özgüneş
“Bizim Kıbrıs’ta böylesi bir soygun ilk kez görülüyor. Bir duyduk ki soyguna karıştığı iddia edilen kişi tutuklanmış. Çok sevindik. Ama sonrasında duyduğumuz şey bizi üzdü, Türkiye serbest bırakmış. Oysa buraya iade etmesi gerekirdi. Bu kadar büyük bir olay karşısında gerek hükümetin gerekse muhalefetin sessiz kalmasını ise hiç anlamış değilim. Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun polis ile kendisi arasında gizli kalması gereken belgeyi kamuoyuyla paylaşmasını da yanlış buldum, etik değildir. Ben polisimize her zaman güvendim, güvenirim de. Ancak şu anda gözle görülür bir gerçek var ki, o da hükümet ile Polis Genel Müdür Vekili arasındaki çekişme. Zira hükümet göreve geldiği andan itibaren Pervin Gürler’i istemiyor. Bana göre böyle bir çekişme doğru değil. Ben şahsen Pervin Hanım’ı çok severim, işinde de başarılı bulurum. Bu mesleğe yıllarını vermiş biri. Ama bu yaşadıklarını hak etmiyor. Bir başkası sevmeyebilir. Ama sevmiyor olması demek, o makama saygı duymaması anlamına gelmez. Herkes herkesin bulunduğu makama saygı göstermelidir.”
Yusuf Bağban
“Benim anladığım kadarı ile suçlular gizlenmektedir. Bir polis memurunun suçlu olduğu iddia ediliyor ama Türkiye’de tutuklandıktan sonra serbest bırakılıyor. Ama bizim Türkiye ile bir anlaşmamız var, suçluların iadesi konusunda. Peki, bu polis memuru neden serbest bırakıldı? Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun Polis Genel Müdür Vekili Pervin Güler’in yerine ısrarla bir başka ismi düşünmesini de partizanlığın daniskası olarak görüyorum. Böylesi şeyler ancak bizim ülkemizde yaşanır zaten.”
Mehmet Karlıtepe
“Ben 40 yıldır burada yaşıyorum ve ilk kez böyle bir olayla karşılaştım. Hiç olmamasını tercih ederdim. Polisin olay anından hemen sonra başlattığı soruşturmayı da takdir ediyorum zira canla başla çalışıyorlar. Ancak ne hükümete ne de muhalefete güvenmiyorum. Ülke yer yerinden oynamış, halen daha elle tutulur gözle görülür bir açıklama yapmamışlar. Yaptıkları tek iş, birilerini yerinden etmek, yerlerine de kendi adamlarını koymak.”
Selen Vural
“Büyük bir soygun. Ülkemizde ilk kez böyle bir şey oldu. Beklenmedik bir olay. Bu da yeterince önlem alınmadığını gösteriyor. Bundan ders çıkarmamız lazım. Daha fazla önlem alınması gerekiyor. Polise güvenim tam, soyguncuların bulunacağına inanıyorum”
Gürcan Yücel
“Yaşananların hepsi ülkedeki yönetimin laçkalığından kaynaklanıyor. Polis subayı suçluysa gelmez bu adaya, suçsuz ise neden gelmedi? Mesela ben suçsuzsam kutuplarda da olsam çıkar gelirdim, çünkü suçsuzum ben. Şimdi soruyorum suçsuz olduğunu iddia eden o polis subayı neden gelmiyor? Uzaklardan sadece tehdit savuruyor. Bu da demek oluyor ki, bu adam buraya gelmeyecek. Bir de bakıyorsun, ülkede bu kadar ciddi bir sorun yaşanmasına rağmen, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu halen daha açıklama yapmamış, sadece birilerini suçlamanın derdine düşmüş. Ben bu son olaydan sonra ne polise ne de hükümete güvenmiyorum.”
Olgun Güllü
“Benim ne polise, ne mahkemeye ne de hükümete güvenim var. Soygunu da büyüklerin yaptığını düşünüyorum. Aslında bu soygun ilk değil. Ülkemizi yıllardır soyup soğana çevirdiler. Hangi birini cezalandırdılar, yargıladılar? Bakıyorsunuz hala daha bir çekişme var. Bir ülkenin Başbakanı, polisin başındaki ismi istemez de yerine bir başkası gelsin ister. Resmen kişisel çatışmaya döndü. Kimin sözü geçecek onun kavgasını veriyorlar. Tüm bunlar yaşanırken, acaba bizim ülkemizde de mi paralel yapı var sorusunu sormadan edemiyorum.
Hüseyin Vural Ateşcan
“Bunlar saçmalıktır. Çünkü bizim memlekette olmayacak bir şey yok. Hükümet içinde öyle soygunlar oluyor ki hiç kimse umursamıyor. Belki de bu soygun da düzmecedir, içerden yardım almışlardır belki. Zira büyük yerden yardım almadan bu soygunu yapamazlar. Polis de ülkemizde sivile değil askere bağlıdır. Bu da demek oluyor ki bir ayağı hep bağlıdır. Bu işin üstüne ne kadar gidebileceği de belirsizdir. Hükümet ile PGM arasındaki çekişmede anlaşmazlıktan kaynaklanıyor. Sanırım pasta biraz büyük geldi de nasıl yiyeceklerinin kavgasını veriyorlar. Çünkü bu memlekette bütün kavgalar pastanın büyüklüğü ve küçüklüğü üzerinedir. Polisimize de güvenmemiz lazım, çünkü onlar bugün bizim emniyetimizi sağlıyorlar. Ama bu soygun olayında ne yapacaklar bilemiyorum. Acaba diyorum burada da mı ‘paralel devlet’ var”
Bilgin Suyolcular
“Bence ülke tarihinde ilk kez yaşanan bu soygun, polisin yaptığı bir oyundur. Halkın kendilerine güvenmesini sağlamak için yapmışlardır. Çünkü baktığınız zaman 3 milyon TL’nin her bir TL’si için bir polisin o araçta olması gerekiyordu. Neden yoktu? Ama ben her şeye rağmen polisimize güveniyorum. Polis ile hükümet arasında yaşanan çekişmeyi de anlamış değilim. Şu anda görevini vekaleten yapan Pervin Hanım’ı başarılı buluyorum ve bir an önce Genel Müdür olmasını bekliyorum.”
Osman Güvenir
“Kıbrıs Türkünün yaşadığı bu olay, çok büyük bir psikolojik travmaya neden oldu diye düşünüyorum. Çünkü hiç alışık olamadığımız bir durumla karşı karşıyayız. Biz toplum olarak eskiden; kapımızı, penceremizi, arabamızı asla kilitlemezdik. Şimdi tam tersi oldu. Ama yaşadığımız bu kötü şeylerden sonra ne olacak bu memleketin hali diye sormadan edemiyorum. Ben polisimize güveniyorum. Çünkü bu bir avuçluk memlekette 3 milyon TL’yi alıp götürmek kolay değildir. Mutlaka ipin ucunu bulacaklardır. Ama asıl önemli olan bu olaya sebebiyet veren ilgilileri sorgulamaktır. Ama sorgularken de biz nerede hata yaptık sorusunu ortaya koymak gerekir. Bugün bu olayın ardında çok büyük bir ihmal var. Ancak o ihmalin arkasında da kilit noktalarda birileri var mı diye de sorgularım ben şahsen. Bugün polis sorgulanır hale geldi. Soygun, polisin işidir diye düşünenler olabilir. Ancak polisi sorgularken, Kooperatif Merkez Bankası’ndakileri de sorgulamak lazım. Neticede Kooperatif Başbakanlığa bağlıdır. Başbakanlık ne yaptı bu konuda açıklama yapması gerekir. Soruşturma devam ederken, PGM’nin Başbakan’la paylaştığı belgenin bizzat Başbakan tarafından deşifre edilmesini de doğru bulmuyorum. Demek kaderimizde bunları da yaşamak varmış. Şunu da söylemek isterim; ben her zaman polisimizi takdir etmişimdir. Çünkü polisimiz gerçekten çok güzel çalışmaktadır diye düşünüyorum. Polis kadrosunun yeterli olmadığını da düşünüyorum. Düşünün ki bir hükümet hala daha Genel Müdürü atayamadı. Ben görüyorum ki Pervin Hanım daha kıdemlidir. Ama artık bu iş sen-ben meselesine dönüşmüştür. Polise mi yoksa hükümete mi daha çok güveniyorsunuz derseniz polise derim. Çünkü hükümet suskunluğunu devam ettiriyor, bu da hoş değildir. Türkiye tarafından serbest bırakılan polis memurunun da suçlu olduğu kanısındayım. Soygunun başında olmasa bile bir ucunda yer almıştır bence. Zira suçlu bir insan kaçacak delik arar bu da öyle yapıyor.”
Serkan Özmenoğlu
“Kıbrıs küçük bir yer. Göstere göstere para taşırlarsa olacağı buydu. Yanında güvenlik görevlisi olmadan para taşınması çok yanlış. Şu anda bir iki kişi tutuklandı, suçlu olduğu anlaşılan kişi de Türkiye’de serbest bırakıldıktan sonra Moldava’ya gitti. Gerçek suçlu bunlar mı acaba? Bence onların çok iyi sorgulanmaları lazım. Şu da var ki, Kıbrıs’ta polis polis değil, resmen polisçilik oynuyorlar. Ben polisim her şeyi yaparım mantığındadırlar. Halk polise güvensin mi korkunsun mu? Hükümete de güvenmiyorum. 50 senedir Ahmet gelir Mehmet gider. Hiç kimse kusura bakmasın ama bu ülkeyi yönetenler yıllardır hep yediler.
Güven nasıl sağlanacak? Biz seçeceğiz onlar da yiyecek mi? Dünya’da olmayan her şey Kıbrıs’ta olabilir. Bugün hala daha bir Polis Genel Müdürümüzü atayamadık. Olan da vekaleten yürütüyor. Bu etik değil. Yani hükümet yanlış ise polis nasıl düzgün olsun? Balık baştan kokar.”