Diyalog Gazetesi

‘Ortak akıl’zamanı

KIBRIS

Rum tarafı, Kıbrıslı Türkleri Annan Planı’nın çok gerisine götürecek taleplerde bulunuyor, Türk tarafı dağınık bir dış politika yürütüyor

Raif DOĞRU

Kıbrıs sorununun çözümünü amaçlayan müzakerelerde, kamuoyuna yansıdığı gibi ‘olumlu ilerlemelerin’ sağlanmadığı, tam tersi Rum tarafından gelen taleplerin, Türk tarafınca kabul edilemez olduğu bildirildi.

Diyalog’un ‘güvenilir kaynaklardan’ elde ettiği bilgilere göre; Rum tarafı ‘Dönüşümlü Başkanlığı’ kabul etmediği gibi, 1960 anlaşmalarında var olan Cumhurbaşkan Yardımcısı’nın veto hakkını da reddediyor. Ayrıca, 7 Rum 3 Türk’ten oluşacak Bakanlar Kurulu’nda kararların ‘basit çoğunluğa’ göre alınması talep ediliyor.

Annan Planı’nda, Bakanlar Kurulu kararlarında en az bir Türk’ün de ‘evet’ oyu vermesinin öngörüldüğünü anımsatan bir kaynak, Rum tarafının hemen her konuda değişikliğe gitmek istediğini ve müzakere sürecini bu şekilde uzatmaya çalıştığını bildirdi.

 

Toprak yüzde 18

Geçmişteki tüm müzakerelerde Türk tarafına bırakılacak toprak oranının yüzde 28’in biraz üzerinde olması konusunda uzlaşı aşamasına gelen tarafların, bu yeni süreçte farklı önerileri tartıştığı alınan haberler arasında.

Rum tarafı, toprak dağılımının nüfus oranına göre yapılmasını, böylece Türklere yüzde 18’lik bir pay ayrılmasını talep ediyor. Ayrıca, Annan Planı’nda öngörülen yerlerin dışında Karpaz’ın, civar köylerler ve Salamis Harabeleriyle birlikte kendilerine bırakılmasını talep ediyor.

Görüşme masasına detaylı bir harita konmamış olsa da, bu talepler ‘müzakereciler arasında’ tartışılıyor.

 

AB Başkanlığında komisyon

Kıbrıs Rum tarafı, Birleşmiş Milletler’in (BM) müzakerelerdeki pozisyonunu zayıflatarak, kontrolü AB’ye geçirme yönünde büyük uğraşlar veriyor. Nitekim dün Brüksel’de, BM Genel Sekreteri Ban ki Moon ile görüşen Rum lideri Nikos Anastasiadis, bu yöndeki düşüncelerini açık bir şekilde dile getirdi.

Anastasiadis, son görüşmede Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na da ‘AB’den bir yetkilinin başkanlığında’ bir komisyon kurulmasını önerdi.

Komisyon, oluşturulacak Federal Kıbrıs devletinin AB ile uyumu konusunda kararlar alacak ve bunun uygulanmasını takip edecek.

Kıbrıs Türk tarafı, Rum tarafının bu talebine “biz kendi içimizde AB ile uyum yasalarımızı hazırlıyoruz” yanıtını verdi.

 

Esas sorun koordinesizlik

Rum tarafı, Ulusal Konsey’de alınan kararlar doğrultusunda başarılı bir dış politika yürütürken, Türk tarafının karmaşık yapısı da dikkat çekiyor.

Müzakerelerdeki Türk temsilcisi Kudret Özersay’ın dünkü Moskova ziyareti dahil, bugüne kadar gerçekleştirdiği dış temaslar konusunda Dışişleri Bakanlığı’nın bilgilendirilmediği ve ortak bir strateji belirlenmediği öğrenildi.

Aynı şekilde Dışişleri Bakanı Özdil Nami’nin gerçekleştirdiği dış ziyaretlerden, müzakereci Özersay’ın haberdar edilmediği iddia ediliyor.

KKTC’nın dış politikadaki bu pozisyonunu değerlendiren uzmanlar, böylesi bir karmaşıklık içerisinde başarılı bir dış politikanın yürütülemeyeceğini, ayrıca toplumda birliğin oluşturulamayacağını ve karşı tarafın etkili planlarını bertaraf edecek stratejilerin geliştirilemeyeceğini belirtiyorlar.

 

Ortak akıl şart

Gelinen noktada, güneydekine benzer bir Ulusal Konsey’in kuzeyde de kurulması gerektiği üzerinde duruluyor. Adına Ulusal Konsey denmese bile, ‘Dış İlişkiler Kurulu’ veya benzer bir tanımla ve toplumun büyük bir kısmını temsil edenlerin yer alacağı bir oluşumun acilen hayata geçirilmesi gerektiği belirtiliyor.

Oluşacak kurulun üreteceği kararlar çerçevesinde yürütülecek bir dış politikanın başarılı sonuçlar vereceği ifade ediliyor.

 

Haziran’a kadar durgunluk

Diyalog’un elde ettiği bilgilere göre; Rum lideri Anastasiadis, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile sık sık biraraya gelmeyi kabul etmiyor.

Zamana oynayan Anastasiadis, Haziran ayında KKTC’de yerel seçimlerin, Türkiye’de ise Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacak olmasını da mazeret olarak öne sürüyor.

 

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.