Diyalog Gazetesi

Neden uyulmuyor?

KIBRIS

Sanayi Odası, suyun işletilmesinin, yap-işlet-devret yöntemiyle özelleştirilmesi yönünde 2012 yılında UBP ve daha sonra CTP-DP hükümetlerinin yazılı taahhütleri bulunduğunu hatırlattı

Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO), ülkedeki sanayi sektörü dâhil birçok sektörün çözüme hazır olmadığını açıkladı.
KTSO’dan yapılan açıklamada AB müktesebatına uyum, reform çalışmaları ve altyapının geliştirilmesi konularında seferberlik ilan edilmesi gerektiği belirtildi.
Açıklamada, Türkiye ile KKTC arasında krize dönüşen suyun işletilmesi konusuna da yer verilerek, “KKTC tarafının, yap-işlet-devret yöntemiyle özelleştirilmesi yönünde 2012 yılında UBP ve daha sonra CTP-DP hükümetlerinin yazılı taahhütleri bulunmaktadır. Bir önceki hükümetlerin karşı tarafa vermiş olduğu yazılı taahhütlerin müzakere edilmesi söz konusu olsa bile, devlette istikrarın sağlanması, o devletin kredibilitesi açısından önemlidir. İki ülke arasındaki anlaşmaların tek taraflı uygulanmaması devlet ciddiyetine sığmamaktadır” denildi.


“Su projesi hayati önem taşıyor”
Sanayi Odası’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Yeraltı sularımızın azaldığı, su aküferlerinin tuzlandığı, küresel ısınma kaynaklı kuraklığın arttığı bir ortamda TC’den su temini projesi adamızın geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.
KTSO olarak talebimiz, yeraltı su kaynaklarımızı gelecek nesillerimize en iyi şekilde bırakmak, suyu tasarruflu, mümkün olan her noktada geri kullanılması ve bu suyun uygun maliyette, kaliteli ve sürekli olarak toplumumuza ulaşmasının sağlanmasıdır.
Suyun işletilmesi konusunda KKTC tarafının, yap-işlet-devret yöntemiyle özelleştirilmesi yönünde 2012 yılında UBP ve daha sonra CTP-DP hükümetlerinin yazılı taahhütleri bulunmaktadır. Bir önceki hükümetlerin karşı tarafa vermiş olduğu yazılı taahhütlerin müzakere edilmesi söz konusu olsa bile, devlette istikrarın sağlanması, o devletin kredibilitesi açısından önemlidir. İki ülke arasındaki anlaşmaların tek taraflı uygulanmaması devlet ciddiyetine sığmamaktadır.

Parti Meclisi hükümetten daha mı üstün?
Bununla birlikte suyun yönetimi ve işletilmesi konusunda geçtiğimiz günlerde basına düşen anlaşma metninin hükümet üyeleri tarafından mutabık kalındığı halde, CTP Parti Meclisi tarafından reddedilmesi, bir ülkenin parti meclisinin, Meclis’ten güvenoyu almış hükümetten ve halk tarafından seçilen milletvekillerinden daha üstün olduğu anlamını taşımaktadır. Bu durum ise halk iradesinin resmen çiğnenmesi demektir. TC hükümeti ile müzakere edilen metin, Meclis’in yetki verdiği hükümet veya milletin seçtiği Meclis tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Su projesiyle ilgili temellerin atıldığı tarihten günümüze hiçbir hükümet suyun yönetimi, işletilmesi ve ekonomiye etkin kazandırılması konusunda bir proje üretmemiştir. Kalitesiz ve düzensiz verilen suya mahkûm, kuraklığın had safhaya ulaştığı ülkemizde Türkiye’den gelen su denize, Haspolat’ta arıtılan su ise dereye akıtılmaktadır. Su kadar değerli bir ürünü heba eden, bu konuda çözüm yerine sürekli problem yaratan anlayış, ülkemizi büyük bir çıkmaza sokmakta ve ekonominin gelişmesi ve insanlarımızın kaliteli suya erişimi konusunda engel çıkarmaktadır."

Özel sektör düşmanlığı sürüyor…
Sanayi Odası’nın 2016 mesajında, “özelleştirme ve özel sektör düşmanlığının” halen ifade edilmesinin kabul edilebilir bir yaklaşım olmadığı ve odanın “suyun yönetiminin ve denetimin kamuda kalacağı bir modelde suyun işletilmesinin, belediyelerin hakkını alacağı ve yerel sermayemizin de içerisine alacak şekilde yap-işlet-devret modeliyle şeffaf ve adil bir yöntemle özelleştirilmesini savunduğu” ifade edildi.

Ekonomik program hayata geçmedi…
2016-2018 yıllarını kapsayacak Ekonomik Program çalışmalarının Başbakanlık bünyesinde yapıldığını ancak söz konusu çalışma konusunda herhangi bir taslağın paylaşılmadığı kaydedilen mesajda, Türkiye hükümetiyle su projesi konusunda yaşanan krizden dolayı programın hayata geçirilmemesinin söz konusu olduğunun ifade edildiği belirtildi.

“Ekonominin yüzde 15’i…”
“Ekonomik protokolün kamu bütçesine katkısının yanında altyapı yatırım projeleri, reel sektör projelerine ciddi oranda etkisi bulunmaktadır. Çözüm olması durumunda ihtiyaç duyacağımız altyapı projeleri, laboratuar, hayvan hastalıklarının eradikasyonu, standartların geliştirilmesini de kapsayan birçok projenin TC ile yapılan protokollerde sağlandığını gözden kaçırmamamız gerekmektedir” denilen Sanayi Odası mesajında, toplam ekonominin yaklaşık yüzde 15’ini TC’den gelen kaynakların oluşturduğu vurgulandı.

“Erken seçimle kaybedecek vakit yok”
Sanayi Odası mesajında, “Çözüm müzakerelerinin hızla devam ettiği bu ortamda, çözüme güçlü ve mevzuatlarımızın mümkün olan en hazır şekilde girmemiz gerekmektedir. 2016 yılında Kıbrıs Türkünün siyasi istikrarsızlıklara, erken seçimlere ve anlaşmazlıklara kaybedecek vakti yoktur. Bu kapsamda hükümet ve Meclis başta olmak üzere herkes aklını başına toplamalı ve toplumun ihtiyaç duyduğu çalışmaları hayata geçirmelidir” denilerek topluma mutlu, sağlıklı ve üretim dolu bir yıl dileğinde bulunuldu.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.