Ömer KADİROĞLU
Geçtiğimiz yıl ihracat yapamayan narenciye üreticileri benzer sıkıntının bu yıl da yaşanmakta olduğunu belirterek, ihracatın önünün açılmaması halinde sektörün tam bir çıkmaza gireceği uyarısında bulundu. Sahipsiz kalmaktan yakınan üreticiler, mandalin sezonunda ürünün dalında kaldığına dikkat çekti.
Diyalog’a konuşan üreticiler, ihracatın durması nedeniyle az miktarda ürün alımı yapılarak meyve suyu amaçlı kullanıldığını söylerken, bu yöntemle sorunun çözülmeyeceğini ifade etti. Bir üretici “Türkiye geçtiğimiz yıl dalında kalan ürün için bizlere 400 milyon lira ödedi. Bu yardıma minnettarız. Ancak; bizim istediğimiz ihracatın önünün açılması ve bu paraların diğer önemli ihtiyaçlar için kullanılmasıdır” dedi.
Ne dediler?..
Turgut Akçın (Kuzey Kıbrıs Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı)
“Narenciyedeki sıkıntılar gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin yanlış uygulamaları neticesinde yaşanıyor. İhracatta ciddi sıkıntılarımız varıdır. Geçtiğimiz yıl yeşillenme hastalığı nedeniyle tüm ürün kaldı. Devlet bedelini karşıladı. Geçen sene 100 bin ton üzerinde ürün hasat ettik ve bu hastalığa rastlamadık. İhracata gidecek ürünümüz çok fazla değildir. 40 bin ton Mandora 40 ton Valencia’dır. Hasatçıların gelmesi de kısıtlıdır o nedenle üçüncü ülkelerden gelecek işçilerle bu hasat yapılabilir. 2 bin ton civarında greyfurt 3 bin civarında da limon vardır. Bu güne kadar greyfurt ve limonun hasat edilmiş olması lazımdı.”
Ali Alioğlu (Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı)
“Narenciyede sorunlar bir değil birden fazladır. Özellikle ada ülkesi olmamız hasebiyle sıkıntılar bitmiyor. 1974 yılında 74 bin dönümlerden 37 bin dönümle civarında bir hacme sahibiz. Rekoltemiz 120-130 bin tonları zorlamaktadır. Narenciye ihraçtan dolayı da en büyük döviz getirisi olan birinci sektördür. Geçen sene ihracatta büyük bir sıkıntı yaşadık ve belki de 50 yılın en kötü senesini geçirdik. Yeşillenme hastalığı ile ilgili bir kriz yaşandı. Siyasi krizler elbette ki çözülür ancak teknik krizler hiçbir zaman siyasi olarak çözülemez. Türkiye kendince ülkesine tedbir amacıyla karantina uygulamaya çalıştı. Yeşillenme hastalığından dolayı karantina şartlarının ağır olması ve bizim de ilk kez yaşadığımız bu olayla ilgili hazırlıksız olmamız bize ihracatın önünü kapattı. Yafa, limon greyfurtun şimdiye kadar haşatının bitmiş olması lazımdı ancak gecikme yaşıyoruz. Üreticilerde de bir gerginlik oluşmaya başladı çünkü ürünlerinin ne olacağı ile ilgili bir belirsizlik hakim.”
Hüseyin Olgun
“1979 yılından bu güne narenciye üreticiliği yapıyorum. Narenciyedeki sıkıntılar artarak devam ediyor. Bunun tek nedeni hükümetin olmamasıdır. Ürettiğimiz malı ihraç edemiyoruz. Bunun içine kapattılar bizi ve burada yaşamaya çalışıyoruz. Rumlar bizi bir seferde vurup öldürüyordu bunlar süründürüyor. Kendi milletimizin bu şekilde bize davranması kabul edilir değildir. Geçen sene yeşillenme hastalığı dediler 100 bin ton ürün döktüler. Ben 31 yıl Cypfruvex’te çalıştım ve bu ülke 1996 yılı Abant kararına kadar Avrupa’ya 180-200 bin ton ürün ihraç ederdi. Artık bunlardan hiçbir beklentim kalmadı. Bu zihniyet ile bu narenciye bahçeleri kuruyacaktır. İnsanların sabrı kalmadı. Narenciye artık son aşamadadır.”
Fahri Darbaz
Kendimi bildim bileli narenciye ile uğraşıyorum. Geçtiğimiz yıl yaşanan bir sorun oldu ancak bu sene hükümetin iyi bir çalışma yaptığını ve her şeyin iyi olacağını düşünüyorum. Bu sene Aralık ayında iyi yağmur oldu ve sonrasında yağmurlar durdu. Eğer yağmur gelmezse seneye bu narenciyeleri sulayabilmek için suyumuz olmayacaktır. Bu sene Mandora ve Valencia rekoltemizde de bir düşüş vardır. İlaç ve elektrik giderlerini karşılayabilmek için bankalardan aldığımız kredileri karşılayabilmek adına gerek Cypfruvex’ten gerekse diğer alacaklarımızı erken almamız bize daha rahat bir nefes aldıracaktır. Bu yıl 600-700 ton üretimim var ancak geçen yıla kıyasla 300-400 Ton bir kaybımız vardır. Bunun nedeni ise geçen senenin sıkıntılarından ve su olmamasındandır. İnanıyorum ki hükümet kanadı da bizlerin yanında olacaktır. Giderlerimizi karşılayabilmek adına narenciyeyi değerinde almaları gerekiyor yoksa başka türlü ayakta kalamayacağız.”
Mustafa Darbaz
“Bugün üzülelim mi ağlayalım mı gülelim mi bilemiyoruz. Bu memlekette üretim tamamen bitirilmiştir. Ülkenin sarı altın ürünü olan portakal bilgisiz ve beceriksiz idareciler tarafından sıfırla çarptılar. Geçtiğimiz yıl hastalık bahanesi ile ürünler çöpe gitti. Dünya pahası üretim yapmaya çalışıyoruz ancak alın terimizin karşılığını alamıyoruz. Sadece narenciye değil tüm sektörler bitirilmiştir. Bugün gelinen noktada narenciye ağaçlarını söküp yakmaya başladık. Yazıklar olsun anavatandan su geldi ancak biz burada narenciyeyi kurumaya terk ettik. Yazıklar olsun koltuklarında oturuyorlar ve kimsenin bir şey yaptığı yoktur. Niye üreticinin yanında değiller? Geçen sene yaptıklarını bu sene de yapacaklar.”
Hasan Çuvalcıoğlu
“Narenciyedeki esas sorun ihracat sorunudur. Bu bölge genelde ise KKTC’de narenciye bir sektördür ve devam etmesi lazım. Bu ihracat sorununun illa ki çözülmesi ve bu ürünün ihraç edilmesi gerekiyor. Ağır maliyetlerle üretim yapılıyor. Havuzlu bir villanın elektrik tarifesi ile 500 ayaktan su çeken üreticinin elektrik tarifesi aynı olmamalı. Bu konuda yetkililer bir çalışma yaparak düzenlemeler yapmalıdır. Bu devleti yönetenlerin artık bir karar vermesi lazım. Bu üretimin devamından yana mı bitmesinden yana mı karar verip açıkça söylemeleri lazım. Geçmiş yıllarda narenciye en fazla ihraç olan bir üründü ancak bugün ihraç edilemiyor.”
Nezif Özder
“Ben bahçelerime çok iyi bakıyorum ancak maalesef geçen yıl ihracat olmadığından dolayı fabrikaya sıkmaya zorunlu olarak götürdüm. Sıkma ile dalında kalanın fiyatı aynıydı. En çok üzüldüğüm nokta o kadar iyi bakım yapmış olmama rağmen ve paketlenip ihraç edilebilecek bir ürün üretmiş olmama rağmen o ürünleri sıkmaya gönderdim. Devlet sıkmaya gönderdiğimiz ile dalında kalan ürünlere aynı ödemeye yaptı ve bu tatmin edici bir rakam değildi. İhracatın önünün açılması gerekmektedir. Gördüğümüz kadarıyla geçen yıl yaşadığımız sıkıntıları bu yıl da yaşamaya başladık. Cypfruvex ürün alırım diyor ve sıkma için alıyor. Sıkmaya alınan ürün çok ucuz ihraç edilen ürün ise biraz daha iyi bir rakama alınıyor. İstediğimiz narenciye ile ilgili ne düşünüldüğünü bilmektir. Bazı bahçelere Anavatan Türkiye’den gelen su ile sulanıyor ancak birçok bahçe pahalı su alınarak sulanıyor. Tarım Bakanlığı narenciye ile ilgili politikasını üreticiye açık ve net bir şekilde söylemelidir. Bu sene de satışlar tam olarak yapılamamaktadır. Cypfruvex açıldı ancak paketleyip ihraç etmek için değil sadece sıkmaya alıyor. Yetkililerden beklentimiz doyurucu tatmin edici bir açıklama yapmasıdır.”
Yaşar Eser
“Geçtiğimiz yıl dalında kalan narenciye ile ilgili yapılan ödeme tatmin edici değildi. Ben 50 yıldır narenciye ile uğraşıyorum ve birkaç senedir narenciye para etmiyor ve bırakıyoruz. Bize narenciyenin maliyeti 10 liranın üzerindedir ve açıklanan rakam 9 liradır. 10 lira maliyeti olan bir rakamın daha aşağıya bir rakama alınması doğru değildir. Yetkililerden beklentimiz bir taban fiyatı açıklasınlar ve narenciyenin hakkı olan rakamı versinler. Bahçeleri sulamak için 5 liraya devlet suyu veriyor ve 13 liraya su alan üretici vardır. Bu uygulamalar hiçbir zaman tatmin edici değildir. Tüccar gelip 14-15 liraya King mandarin aldı ancak devlet 9 liraya alıyor. Yüzde 80 devletten daha fazla rakama tüccar alıyor. Üreticiye sorun çıktığı sürece Kıbrıs Türk üreticisi nefes alamaz. Ne yapacağımızı bilemez durumdayız.”