Doğuş Özokutan ÇİFTÇİOĞLU
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu dün saat 11.15’te Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay başkanlığında toplandı.
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda ilk olarak sunuşlara yer verildi.
Bu bölümde, yerel seçimlerin temmuz ayına alınmasını ve seçim yasaklarının da 20 gün kısaltılmasını öngören, Hukuk Siyasi İşler ve Dışilişkiler Komitesi gündeminde bulunan, Seçim ve Halkoylaması (Geçici Kurallar) Yasa Tasarısı’nın komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin tezkere ele alındı.
Yasa Tasarısı’nın komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin tezkere oyçokluğuyla kabul edildi.
Başbakan Tufan Erhürman, ivedilik tezkeresiyle ilgili söz alarak gerekçelerini açıkladı.
Bu yıl normal şartlarda seçimin yapılması planlanan günün üniversite sınavlarına, bir önceki haftanın da bayram tatiline denk geldiğine işaret eden Erhürman, Haziran ayı içerisinde seçimin yapılabileceği diğer günler konusunda YSK ile görüştüklerini 10 Haziran’ın olabilir bir tarih olarak ortaya konduğunu dile getirdi.
Yasanın seçimler 4 yılda bir yapılır dediğini, burada amaçlananın, seçilmiş olanların görev süresini korumak olduğunu belirten Erhürman, seçim tarihini geriye çekerek 10 Haziran’a alma durumunda görev süresinin kısaltılmış olacağını kaydetti.
Erhürman bu bağlamda 4 yıllık süreyi korumak için 10 Haziran yerine 1 Temmuz tarihinin yasanın amacına daha uygun olduğunu kaydederek, tezkerede Temmuz ayı dendiğini, ancak amaçlananın 1 Temmuz tarihi olduğunu dile getirdi.
Seçim yasaklarıyla ilgili sürenin kısaltılması konusuna da değinen Erhürman, amacın Yenierenköy Belediyesi’ndeki sorunları seçim yasakları girmeden çözebilmek olduğunu anlattı.
Yenierenköy’e neşter vuruluyor
Yenierenköy konusunda yapılan çalışmalara da değinen Erhürman iki aşamalı bir çalışma öngörüldüğünü belirtti.
Başbakan Erhürman, ilk adımın bir an önce beledi hizmetlerinin sağlanması, ikinci adımın ise Yenierenköy Belediyesi ile Dipkarpaz belediyesinin birleştirilmesi olduğunu kaydetti.
Özgürgün: Tarihte sıkıntı yok
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün de, 1 Temmuz tarihi konusunda sıkıntıları olmadığını öte yandan Erhürman’ın ifade ettiği 1 Temmuz ifadesinin sadece taahhüt olduğunu, Meclis’in vereceği yetkinin 31 Temmuz’a kadar olan süreyi içerdiğini dile getirdi.
“1 Temmuz karar altına alabilseydik bir sorun olmazdı” diyen Özgürgün öte yandan şu anki durumda sıkıntıları olduğunu anlattı.
Yenierenköy Belediyesi’ndeki sorunların çözülmesine tam destekleri olduğunu anlatan Özgürgün, bu noktada seçim yasakları konusunda asla sıkıntı yaratmayacaklarını dile getirdi.
Vekiller güncel konuştu
Meclis Genel Kurulu’nda daha sonra güncel konuşmalara geçildi. Kıbrıs konusu, AB’nin son kararı ve KKTC’de yaşayan maronitlere Güney’den gelen yardımlar tartışıldı.
Hasipoğlu: Açıklama bekliyoruz
İlk güncel konuşmayı UBP milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu yaptı.
Hasipoğlu, AB’nin Türkiye ile ilgili sonuç bildirgesi ve BM aracılığıyla KKTC’de yaşayan Kıbrıslı Rumlara ve Maronitlere yapılan yardımlar konusunu ele aldı.
Hasipoğlu, AB’den çok sert bir karar çıktığını ifade ederek, karara ciddi tepkiler geldiğini ifade etti.
AB zirvesinden çıkan sonucun hayal kırıklığı yarattığını belirten, kararın bir süreç içerisinde üretildiğini kaydeden Hasipoğlu, Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığının bu karar aleyhine herhangi çalışma yapıp yapmadığını sordu.
KKTC’nin egemenlik haklarına dayanarak, Türkiye ile uluslararası hukuktan kaynaklanan haklar çerçevesinde adımlar atıldığını anlatan Hasipoğlu, “Aktör olunacaksa, aktör olunacak yer Brükseldir, Strazburg’tur, çok önemli bir fırsatı kaçırdık” dedi.
Hasipoğlu, Cumhurbaşkanlığı ve Dışişlerinden bu konuda açıklama beklediğini kaydetti.
Hahsipoğlu, bu gibi önemli kararların alınması arifesinde ciddi anlamda lobi faaliyetlerine girişilmesinin önemine de vurgu yaptı.
Töre’den AB’ye tepki
Daha sonra UBP Milletvekili Zorlu Töre “Avrupa Birliği, Rumlar ve Kıbrıs Meselesi” hakkında konuşma yaptı.
Töre, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımına işaret ederek, Türkiye’ye karşı kararlar üretildiğini söyledi.
Denizlerde mutlak hakimiyet sanki Kıbrıslı Rumlarda olmalıymış gibi kararlar alındığını dile getiren Töre, bu bağlamda Dışişleri Bakanı’nın ve Türkiyen’nin açıklamalarını çok yerinde bulduğunu kaydetti.
Denizlerde yapılan aramalara değinen Töre, Kıbrıslı Türklerin yasal ortak olduğunu vurguladı.
Töre “Avrupa Birliği taraf tutuyor” dedi.
Kıbrıslı Türklerin Türkiye ile birlikte hareket etmek zorunda olduğunu anlatan Töre, aksi şekilde hareket edenlerin hiçbir yere gidemediğini kaydetti.
Özersay: AB’nin itibarı zedelendi
Dışişleri Bakanı Kudret Özersay da cevap vermek üzere kürsüye çıktı.
AB’nin, Kıbrıs Rum tarafının AB’ye girmesinin ardından, Kıbrıs Türk tarafının menfaatlerini göz ardı eden bir tavra büründüğünü dile getiren Özersay, bunun aslında AB’nin itibarını zedeleyen bir süreç olduğunu kaydetti.
Bu sürecin uzun zamandır devam ettiğini anlatan Özersay, Konsey kararından sonra Dışişleri Bakanlığının yaptığı tespite değindi.
AB’nin “Solidarity” kavramının arkasına saklanarak kararlar aldığını söyleyen Özersay, Uluslararası Adalet Divanı’nın zorlukla ve uzun sürede karar alabildiği deniz yetki alanlarıyla ilgili, Avrupa Konseyi’nin kendisini bir mahkeme yerine koyarak, kısacık bir süre içerisinde, kendince Türkiye’nin hukuku ihlal ettiğini iddia ettiğine işaret etti. Özersay, “Bu açıklamalar komik bile değildir” dedi.
“Mesele hukuki değildir” diyen Özersay, meselenin siyasi bir mesele olduğunu söyledi.
Özersay, Doğrudan Ticaret Tüzüğünün “siyasi pazarlığa kurban gitmesini” örnek vererek, bu gibi konularda alınan kararların siyasi olduğunu belirtti.
Maronit yardımları konusuna değinen Özersay, yapılanın bir geri adım olarak tanımlanmaması gerektiğini, yaptıklarının uygulamayı doğru zemine oturtmak olduğunu anlattı.
Özersay, mesele kamu otoritesi olunduğunu göstermekse bunun ilgili malların iç piyasada satılmasına müsaade etmeyerek gösterilebileceğini anlattı ve kendi uygulamalarının da bu otoriteyi ortaya koyan bir uygulama olduğunu dile getirdi.
Nüfus mübadelesiyle ilgili anlaşmaya değinen Özersay, bugünkü şartların, kapıların da açılmasıyla, anlaşmanın yapıldığı dönemden farklı olduğunun doğru olduğunu anlattı.
Özersay, hukuki yükümlülüğün var olan şartlarda geçerli olmadığının söylenebileceğini, öte yandan meselenin sadece hukuki yükümlülükle sınırlı olmadığını, siyasi anlamda devletin ve toplumun itibarıyla da ilgili olduğunu dile getirdi.
Güney Kıbrıs’taki mahsur edebiyatını ortadan kaldırmanın yolunun açık fikirli olmaktan geçtiğini dile getiren Özersay, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarıyla elde edilen ilerlemeyi örnek verdi.
Özersay “Mahsur edebiyatı, bu insanların hayatını zorlaştırarak değil, bu insanları kazanarak bertaraf edilir” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Genel Kurul bugünkü oturumunu tamamladı.