KKTC İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Lefke Avrupa Üniversitesi’ndeki konferansta, öğrencileri Kıbrıs Sorunu hakkında bilgilendirdi
LAÜ’de Kıbrıs Sorunu ile ilgili bir konuşma yapmanın, görüşlerini ortaya koymanın ve öğrencilerin sorularını yanıtlamanın kendisi için mutluluk verici olduğunu dile getiren Talat, Kıbrıs sorununun uzun ve köklü bir geçmişi olduğuna dikkat çekti. Talat, tarihsel süreçler içerisinde Kıbrıs sorununu Osmanlı Devleti’nin adayı İngiltere’ye kiralamasından başlayarak anlattı.
Kıbrıs sorunu ile ilgili ilk görüşmelerin Rauf Raif Denktaş ile Glafkos Kliridis arasında Beyrut’ta yapıldığını söyleyen Talat, zaman içerisinde Denktaş ile Kliridis’in belirli konularda anlaştıklarını fakat Yunanistan Askeri Cunta’sı tarafından Makarios’a darbe yapıldığını ve Türkiye’nin 1974 yılındaki müdahalesi sonucunda adanın şu anki durumunu aldığını söyledi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin “Güç kullanarak devlet kurulamaz” anlayışı olduğunu ifade eden Talat, bu nedenle 1983’te KKTC’nin ilanını BM’nin yasa dışı olarak ilan ettiğini belirtti.
Annan Planı süreci
2002 yılına gelindiğine Avrupa Birliği’nin (AB) 10 üyeli genişleme sürecinin sonuna yaklaşıldığını, bu nedenle BM, çözümü Kıbrıs’ın AB’ye girmesinden önce gerçekleştirmek için Annan Planı’nı hazırladığını belirten Talat, 2004 yılında bu plan için referanduma gidildiğini, referandum sonucunda Kıbrıslı Rumların % 76 oranında hayır, Türklerin ise % 65 oranında evet dediğini belirtti.
Talat, bu sonuçlar doğrultusunda anlaşmanın sağlanamadığını, Türklerin referanduma evet dediği için BM genel sekreteri tarafından hazırlanan raporla Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonların kaldırılmasının istendiğini aktardı.
Yakınlaşma yeniden başladı…
2008-2010 yılları arasında ilk defa Türklerin ve Rumların ortaklaşa yakınlaşma metinleri hazırladıklarını, 2010 yılından sonra durağan bir süreç yaşandığını dile getiren Talat, yeni Cumhurbaşkanı ile bu sürecin yeniden canlandığını, yakınlaşma metinlerinin yeniden göz önüne alındığını ve Kıbrıs Sorunu’nun çözülmesi ile Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde karşısına çıkan bu sorunun ortadan kalkacağını açıkladı.