Çiğdem AYDIN
Eski Ekonomi Bakanı Derviş Kemal Deniz, siyasi partilerin icraatlarından ve meclisin çalışmalarından memnun değil. Deniz, siyasete yeni girenlerin de parti yönetimlerinin egemenliği altında hareket edemediğine dikkat çekti.
“Bence meclis üretkenliğini kaybetti.Siyasette bir çok partinin yönetimleri kısır döngüye ulaşmış durumda .Yenilenen kişiler de malesef partinin egemen güçlerinin etkisi altında kendilerini ifade edemiyorlar” diyen Deniz, topluma bir şeyler verebilecek durumdaki kişilerin aktif siyasette etkili olmalarını istedi.
Derviş Kemal Deniz Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru: Siyasette çok kısa süre kaldınız?. Neden böyle oldu?..
Yanıt: Siyasi yaşamım siyasi mevki olarak 2004 yılında başladı. Demokrat Parti içerisinde daha önce etkin görevlerim oldu. 1990 yılında Ulusal Birlik Partisi’nde siyasete girme şansım oldu. Profesyonel hayatıma geri döndüm, çünkü siyasetle bir yere gelinemeyeceğini anladım. 1992 yılında Demokrat Parti’de birçok görevde bulundum. 2004 yılının ağustos ayında Ekonomi ve Turizm Bakanlığına atandım. Mesleki hayatımda bu aşamada kesintiye uğradım 2006 yılının eylül eyında ise görevden alındım.
Kendi işimde mutluyum
Soru: Siyaset öncesindeki işinize döndüğünüzde neler hissettiniz?
Yanıt: Siyaset öncesinde de sonrasında da aynı görevi yürüttüm. Bağımsız denetçilik ve vergi danışmanlığı yapan bir firmayız. 1985 yılında kurduk ve hala devam ediyoruz. Benim hayat tarzım da budur. Ben siyaseti hiçbir zaman meslek olarak görmedim. Bilgi birikimimi topluma aktarabileceğim bir görev olarak gördüm. Şu anda da profesyonel anlamda kendi işmi yürütüyorum.
Soru: Soru: Ekonomik durumunuz nasıl?. Özel çalışmak daha mı kazançlı?
Yanıt: Benim ekonomik durumum KKTC standartları içerisinde iyidir. Bakanlık yapmazdan önce ekonomik durumum ve yaşam standartlarım ne ise şimdi de aynıdır. Siyasi mevki benim hayatımda ekonomik olarak bir değişiklik yaratmadı.
Soru: Ailenizde son durum nedir?
Yanıt: Eşim ev hanımı. İki çocuğum var bir kız bir erkek. Kızım 26 yaşında ve bizimle birlikte çalışıyor. Oğlum ise bu lise son sınıfta okuyor, önümüzdeki yıl üniversitede tahsile başlayacak.
Soru: Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?. Yaşadıysanız ne tür sorunlar?..
Yanıt: Hayır yaşamadım. Bunu düzenli olarak yaptığım yürüyüşlerime, kilolarımı kontrol etmeme ve doktorların tavsiyelerine her zaman uymama borçluyum.17 yıl önce sigarayı bıraktım ve alkol alma alışkanlığım da yoktur. Düzenli bir hayatım vardır ve iyi bir aile düzeni içerisinde yaşıyorum.
Gerçek dostlar kopmadı
Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?. Arayıp, soran oluyor mu?..
Yanıt: Dost bakımında ben şikayet etmeyeceğim açıkçası. Eskiden nasılsam şimdi de öyleyim. Bakan olduğum zaman arkadaşlarım beni gerektiğinde kritize ettiler ve siyasette etrafımda olan insanların zaten o iş bittikten sonra olmayacaklarını biliyordum. Bu nedenle hiç hayal kırıklığı yaşamadım. Siyaset sonrası da işim gereği sosyal ilişkilerim devam etti. Dostlarımla kopma noktasına hiç gelmedik.
Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?. Yanlışlar nedir?. Neler yapılmalı?..
Yanıt:Bence meclis üretkenliğini kaybetti. Siyasette birçok partinin yönetimleri kısır döngüye ulaşmış durumda .Yenilenen kişiler de malesef partinin egemen güçlerinin etkisi altında kendilerini ifade edemiyorlar.Beklentim toplum olarak benim önümü açacak ve bana birşeyler katacak siyasilerin artık öne çıkmalarıdır. Üretebilen, toplumu düşünen, kişisel veya zümresel düşünmeyen kişiler artık politika sahnesinde olmalıdırlar. Bu yapılmazsa gittikçe düşen bir seçime katılım oranı var ve partiler bu konuda bence kafa yormalıdırlar,iyi düşünmelidirler ve yenilenmelidirler.
Ekonomik çıkarlar siyasetin önünde
Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..
Yanıt: Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik bir süreç yaşanıyor şu anda. Bu bir iki yılda mı olur orada soru işaretleri vardır. Ama kesin olan bir şey var ki ekonomik çıkarlar artık siyasetin önüne geçmiştir. Ada eksenindeki gelişmeler, doğalgaz rezervi gibi konular bulunmaktadır.
Artık gündemde ve bu artık Yunan-Türk ilişkisini aşmış bir mesele haline gelmiştir. Her iki toplumda artık ben statükomu korurum noktasında duramaz. Ama bir müddet daha bu böyle sürecek bizlerin bu süreçte daha proaktif olmamız elbette ki umut vericidir ama bizlerin isteklerine bu ne kadar katkı verici olur onu bilemem.
Çözüme hazır değiliz
Soru: Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..
Yanıt: Biz çözümle ilgili bürokratik seviyede çalışmalar var ama siyasi mentalite olarak hazır değiliz. Yani bürokratik seviyemiz de siyasi seviyemiz de çözüme hazır değil. Bürokrasi bizim ülkemizde bir yere kadar gidebiliyor ama siyasetin de bürokrasiye sahip çıkması gerekiyor.
Siyaset bürokrasiye sahip çıkmazsa bu topluma yansıyacaktır. Bizler öyle bir çark yarattık ki her şey siyasetle yürüyor, bundan dolayı da tam olarak hazır değiliz.
Ama umutluyum çözüm kapıya geldiği anda bir hareketlenme olacaktır. Çeşitli yönlerden hazır hale gelmek gerekiyor, senaryoları iyi hazırlamamız gerekiyor. Eğer yarın sabah çözüm olursa nelerde eksik olduğumuzu tesbit etmeli ve bürokratik anlamda da siyasi anlamda da ne yapmamız gerektiğini bilmeliyiz.
Örneğin; ekonomik anlamda Avrupa Birliği ile yapılacak bir delegasyon anlaşmasıyla bizim ekonomik yapımızın ne olacağını bilmemiz gerekiyor.Veya bazı önemli mevkilerde Rumların da Türklerinde olacağı ciddi toplantılarda bizi temsil edecek, savunabilecek bürokratlar yetiştirebildik mi? Mesela Maliye Bakanı Rum oldu, yardımcısı Türk ve dünya devleri ile ekonomik bir toplantı yapılacak orada bizi temsil edebilecek kişiler hazır mı? Rekabet edebilecek noktada mıyız? Tüm bunları analiz etmek şart.
Toprak ve mülkiyet
Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..
Yanıt: Bence Toprak ve Mülkiyet konusu en önemli sorunlardır. Ama mülkiyet biraz daha önemli her iki toplumun evet ve hayırlarında bana göre mülkiyet ana başlıklardır. Toprağın yüzde kaçı değil de mülkün maliyeti daha öncelik arz ediyor insanlar için.
Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğü noktasında uzun bir zaman geçmiştir ve sorunlar bu süreçte büyüyerek devam etmiştir.Bu sorunu çözmek elbette ki kolay değildir. Ortak bir yönetimle bunu çözmek en kolayı sanırım.
Soru: Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..
Yanıt: Çözüm olursa mesleğime devam ederim. Biz şirket olarak 10 yıldır çözüm olması halinde ne yapacağımız konusunda projelerimizi ürettik. Ada’nın tümü üzerinde bizim mesleki açıdan baktığımız zaman kurumlarla ilişkilerimiz geliştireceğiz. Dünya içerisinde daha geniş platformlarda yerimizi şirket olarak alacağız.
Yarın Nazım Beratlı