Hakan YILDIRIM
Kıbrıs’ın en önemli tarihi eserlerinden biri olan Bellapais Manastırı’nın bulunduğu yerde inşasına başlanan ve mahkemeden alınan ara emri ile durdurulan arıtma tesisine yönelik tepkiler sürüyor. Bölge halkının yanı sıra tarihi eserlerin korunmasına özen gösteren çok sayıda vatandaş, yarın saat 09.00’da Lefkoşa Kaza Mahkemesi önünde buluşacak.
Ara emrinin kesinleşmesiyle ilgili duruşmaya, arıtma tesisini savunanlar da katılacak.
Bellapais sakinlerinden Selim Yeşilpınar, sosyal medya aracılığıyla yaptığı çağrıda şöyle dedi:
“Pazartesi sabah 9’da Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde Bellapais manastırının dibine yapılmak istenen lağım arıtma tesisinin inşaatının durdurulması yönünde aldığımız ara emrinin kesinleşmesi için duruşma yapılacaktır. 800 yıllık tarihi mirasımızın yok olmaması, yurdumuzda bulunan ve gelecek nesillere aktarabilmek için geçmişten emanet alınan tarihi miraslarımıza duyarlı tüm arkadaslarımızı duruşmanın yapılacağı saatte Lefkoşa Kaza Mahkemesine bekliyoruz.”
İlhan Kaki ne diyor?
Arıtma tesisini yaptıran ve Bellapais Manastırı’nın bulunduğu yerde 7 yıldır sıkıntı yaşandığını ifade eden İlhan Kaki, manastıra gelen turistlerin ihtiyacını karşıladığı tuvaletin suyunun kuyulardan taştığını etrafa yayıldığını söyledi.
Kullanımında olan restoran Bellapais Manastırı’na gelen ziyaretçilerin kullandığı tuvalatlerin kuyusunun Rumlardan kaldığını ve artık ihtiyaca cevap vermediğini ifade eden Kaki, “Kuyulardan pis su taşınca mecburen vidanjöre ihtiyaç oluyor. Yan tarafta otel var, ses ve kokudan dolayı da Otel buna izin vermiyor. Bu tuvaleti turiste kullandırmayalım konusu doğdu. Eski Eserlerde tuvaleti turistlere açmak durumunda olduğumuzu söyledi. Tamam hizmeti verelim de bu kuyu kaldırmıyor, kuyu izni verilmiyor. Ne yapmamız gerekiyor diye sorduk, arıtma yapılması gerekiyor dendi. Bizde çalışmalara başladık. Bu bölgede 3 yıldır arıtma çalışması var” şeklinde konuştu.
“Basın ve kamuoyu yanıltılıyor”
Kaki şunları kaydetti,“2013’te eski eserlerle yaptığımız anlaşma sonucunda hem tuvaleti açacağız hem de çevre temizlik bakım ağaçlandırma hizmeti vereceğiz ve bu minimum 3 personel demek. Sözleşme yaptık. Arıtma için yer göstereceklerdi, ama ilk verdikleri izinde yeri gösterdiler. Bu yer göstermede komşumuz manastırın tam altını gösterdi. Eski eserler için de sorun olmadı çünkü yer altına kütle yapılacak. Olabilir düşüncesiyle kazılmaya başlandı. Ertesinde betonu döktük, hemen mahkemeye başvuruldu. Burası manastırın yıkılmasına sebep oluyor vs dendi, gazeteciler çağrıldı. Bilirkişilerden aldığımız rapor hiçbir sıkıntının olmadığı yönünde ama içleri rahat etsin diye biz kapattık. Basını ve çevreyi yanıltmanın ötesinde bir durum yok. Bir de olayı kişiselleştirdi. Ben yaparsam o karşı, tamam o zaman gelsin devlet yapsın. Şu ana kadar yüzde 90 tamamlandı, sadece üstü kapanacak ve işlemeye kalkacak. Şu an mahkeme aşamasında.”
Su kaynağı çökmeye başladı bile
Ülkemizin tanınmış arkeologlarından Tuncer Hüseyin Bağışkan’ın dün sosyal medyada paylaştığı yorum şöyle:
Bugün Belapais Manastırının kurulu olduğu kayalığın altına yapılmak istenen ve mahkemenin ara emriyle durdurduğu arıtma tesisini ziyaret ettim. Amacım tesisin inşa edileceği yeri görmekti.
Bellapais Gardens işletmesinin sahipleri olan Erkan & Selim Yeşipınar’ın anlattıklarına göre, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin mimar ve mühendisleri oraya ilk gittiklerinde, orada bulunan tarihi su sarnıcı ile Manastırın altına doğru uzanan uçsuz bucaksız tünelinin varlığından bihaber olduklarından arıtma tesisinin tarihi sarnıcın yerine yapılmasını uygun görmüşler.
Daha sonra manastırın kuzeydoğu köşesindeki kayanın dibine izinsiz olarak arıtma tesisi inşaatının yapılabileceği hükmüne varmışlar. En sonunda bu yerin hemen arkasındaki yere karar kılmışlar. Arıtma tesisinin Manastırın korunma alanında olması itibarıyla manastırı görsel olarak etkilediği açıkca dörülüyordu. Daha da önemlisi, arıtma tesisi motorunun manastırın üzerine inşa edildiği kayalığa yapacağı titreşim nedeniyle uçurumun kenarında olan manastır duvarlarının çökme olasılığı hesaba katılmadığı anlaşılıyordu.
Daha sonra, arıtma tesisinin biraz gerisinde bulunan Manastırın tarihi sarnıcını ve uçsuz bucaksız tünelini de ziyaret etmeye karar veriyorum. İyi ki ziyaret etmişim. Yolun kenarında olan sarnıca uzanan yeraltı tünelinin kapısında üç ayrı Lüzinyan arması vardı. Kapıdan sonra gelen tünel arıtma tesisi için kullanılan yolun altından geçmekte, ucunda ise yalak olarak kullanılan antik bir lahit ile manastırın altına doğru uzanan ucu bucağı olmayan küçük bir geçit bulunmaktaydı. Ve yukardaki yoldan geçen ağır tonajlı araçların yarattığı titreşim sonucu tarihi yeraltı tünelinin tonoz üst örtüsünden dökülen taşlar tünelin tabanındaydı. Bunların tabana yenile döküldükleri tazeliklerinden anlaşılıyordu. Sanırım bu konunun yargının bilgisine getirilmesi de gerekecektir…
Bu aşamada yetkililere önerim, arıtma tesisi manastırın statik yapısını bozup çökmesine neden olmadan projesinin manastırın ‘korunma alanı’ dışına alınması ve titreşim nedeniyle taşları düşmeye başlayan manastırın tarihi yeraltı tüneli tonozunun askıya alınıp restore edilmesidir. Bu tünel eğer tamamen çökerse bunun sorumluluğunun arıtma tesisi projesi tabellasının altında isimleri bulunan kurum ve kuruluşlara ait olacağının da altını çizmiş olayım.