Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda, 50 milyon 100 bin 100 TL olarak öngörülen Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşüldü.
Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay konuşmasında, aşılar konusuna değinerek, ülkede yaşayan yabancıların aşı programına dahil edilmesi konusunun dikkate alınması ve bu yönde çalışma yapılmasını istedi.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın Türkiye ile iyi ilişkileri olduğunu söyleyerek göreve geldiğini belirten Özersay, aşı ve aşıların gelmesiyle ilgili Tatar’ın inisiyatif alması ve aşı programının kesintiye uğramaması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile ilgili her şeyin kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiğini dile getiren Özersay, her şeyin net şekilde görüldüğünü belirtti.
Özersay, Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülürken, Dışişleri Bakanının da salonda olması gerektiğini söyleyerek, eleştiride bulundu.
Özersay, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde iki devletli çözüm gibi düşünceler sarf edildiğini ancak bu yeni politikaya içerik kazandırılamadığını, alt başlıkların nasıl doldurulacağı, bu sistemin nasıl çalışacağına içerik kazandırılmadığını belirterek, “ İki devletli çözümün içi doldurulmadığından, bir seçim ezberi olmaktan çıkarılmamıştır” dedi.
Özersay, “Şu ana kadar cumhurbaşkanlığında böyle bir adım görmedim. Lüften kımıldayınız” şeklinde konuştu.
İki bölgeli iki toplumlu çözüm parametresinin, iki tarafın ilke olarak anlaşması, rıza göstermesi üzerine BM Güvenlik Konseyi kararlarına girdiğini söyleyen Özersay, meşruiyetinin kaynağının bu olduğunu ifade etti.
Toplum, iki cümle arasında savruluyor
Özersay, Kıbrıslı Türklerin yıllardır “tek yol federasyondur, iki devletli çözüm gerçekçi değildir” ile “tek yol iki ayrı devlettir, federasyon gerçekçi değildir” olmak üzere iki cümle arasında “savrulduğunu” söyledi.
Şartların federasyona uygun şartlar olmadığını, bundan dolayı federasyonun hayata geçirilemediğini belirten Özersay, “Kıbrıs’ın dışındaki uluslararası şartlar ile Kıbrıs Rum tarafının durumunun iki ayrı devleti mümkün kılmadığını, bu görüşün de gerçekçi olmadığını” söyledi.
İkisi de bu şartlarda mümkün değilse, bu bağlamda Cumhurbaşkanlığının bunu ortaya koyması gerektiğini dile getiren Özersay, “Ya mevcut şartları değiştireceksiniz, şartlarını oluşturacaksınız ya da çıkış yolu için bugünün şartları neye müsaittir ona bakacaksınız” diye konuştu.
Örtülü ödenek nasıl kullanılacak?
Cumhurbaşkanına örtülü ödeneği nasıl kullanacağını soran Özersay, “Rakamları, belgesi ile bunu Sayıştay’a sunun, şeffaf olun” çağrısı yaptı.
Özersay, Cumhurbaşkanı Tatar’a Cumhuriyet Meclisi’nde milletvekilleri ile yapacağı bir toplantıyla bilgi ve görüş alışverişinde bulunması ve Kıbrıs Türk halkının yararına olacak dış politikaları belirlemesi önerisinde bulundu.
Erhürman: Tek egemenlik tek kimlik
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, cumhurbaşkanlığı makamının ülkenin içinde bulunduğu koşullarda en değerli makamı olduğunu belirtti.
İçerde yaşanan istikrarsız sürelerde tek istikrarlı makamın Cumhurbaşkanlığı olduğunu kaydeden Erhürman, dışarda ise uluslararası toplum tarafından muhatap olunan tek makamın cumhurbaşkanlığı olduğunu, bu nedenle saygınlığının tartışma konusu haline getirilmemesi gerektiğini vurguladı.
Kendilerinin ısrarlı talepleriyle Cumhurbaşkanı Tatar’ın meclisi çalışmalarıyla ilgili bilgilendirme kararı aldığını belirten Erhürman, “attığı ilk imzalarla davalık olan ilk cumhurbaşkanımız olduğunu” da savundu.
CTP olarak yıllardır Girne ne kadar bizimse Baf da o kadar bizimdir dediklerini, ne kadar zenginlik varsa hepsinde eşit hakka sahip olduklarına inandıklarını belirten Erhürman, yapılan açıklamalarda “paylaşmazlarsa KKTC’nin yetkisindeki haklarını kullanırız” söylemi olduğunu, bunun bir pazarlık ortamı yarattığını söyledi.
Erhürman, BM parametreleri denilen şeyin, 21 yıl önce Güvenlik Korseyi kararında yer aldığını ve bu noktaya gelinme sürecini anlatarak, “tek egemenlik tek kimlik” tezinin de Türk tarafının tezi olduğunu belirtti.
Erhürman UBP Milletvekili Hasipoğlu’na hitaben, “Söylediklerimi anlayamamanızdan dolayı Cumhurbaşkanlığına danışmanlık yapmanıza üzülüyorum“ ifadesini de kullandı.
Erhürman Cumhurbaşkanlığı bütçesine ret oyu vereceklerini de söyledi.
Derya: Eskimiş politikalar
CTP Milletvekili Doğuş Derya da Cumhurbaşkanlığından dünyaya verilen mesajların tüm toplumu ilgilendiren önemli mesajlar olduğunu kaydederek, 18 Ekim’den bu yana verilen mesajların Kıbrıs Türk toplumunu “eskimiş politikalara” götürdüğünü savundu.
Kıbrıs Türk toplumunun ilk olarak 1947’de Kıbrıs Adası Türk Azınlık Kurumu olarak bir araya geldiğini, o günden bu yana bir özne olma mücadelesi verildiğini anlattı.
Tüm dünyaya ve Kıbrıslı Rumlara “biz bir özneyiz” deme mücadelesi verildiğini anlatan Derya, tüm mücadelenin “nicel olarak küçük sayıda olmamız demek siyasi olarak eşit olmadığımız anlamına gelmez”i anlatmak olduğunu söyledi.
Müzakere tarihine işaret eden Derya, söylendiği gibi 50 yıldır federasyon görüşülmediğini yaklaşık 8 yıl bunun görüşüldüğünü savundu.
Derya önceleri federasyon savunan CTP’lilerin vatan haini ilan edildiğini ileri sürerek, “50 yıldır federasyon görüşülüyor diyorsunuz o yüzden mi barış mücadelesi veren insanlar ötelikleştiriliyor, işsiz bırakılıyordu?” diye sordu.
Annan Planı döneminde insanlar barış için mobilize olduğunda evlerin kapısının altından tehdit mektupları atıldığını söyleyen Derya “50 yıldır federasyon görüşüyoruz yalanını buradan söylemeyin” dedi.
Töre: Konu Türkiye ile ele alınmalı
UBP Milletvekili Zorlu Töre de, Kıbrıs meselesinin ne Kıbrıslı Türklerin ne Kıbrıslı Rumların meselesi olmadığını söyledi, konunun Türkiye ile ele alınmasının önemine işaret etti.
Atatürk’ün bile Efendiler Kıbrıs’a dikkat ediniz dediğine işaret eden Töre, Kıbrıslı Türklerin adadaki varlığı ve direnişinin büyük önem arz ettiğini, bu direniş olmasaydı Kıbrıs’ta ENOSİS’in gerçekleşeceğini dile getirdi.
1950’li yıllarda kilise öncülüğünde plebisit ile ENOSİS ilan edildiğini söyleyen Töre, durum anlaşıldığında Türkiye’nin bu durumu kabul etmediğini söyledi.
Töre, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar birlikte futbol oynarken, 1955’te EOKA’cıların Türkler ve köpekler bu sahaya giremez demesiyle Kıbrıs Türk Futbol federasyonunun kurulduğunu anlattı.
Kıbrıs Türk mücadele tarihinde yaşananlara işaret eden Töre, “Kıbrıs’ta barış dünyada barış mutlaka olmalıdır ama bağımsızlığımızdan egemenliğimizden çocuklarımızın geleceğinden taviz vermeden” dedi.
Annan Planı’na da Crans Montana’ya da Rumların hayır dediğini ancak Rumların değil Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin cezalandırıldığını söyleyen Töre, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi dünyanın 5’ten büyük olduğunu kaydetti.
Kıbrıs Türk halkının Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçemeyeceğini söyleyen Töre, “Biz birleşik Kıbrıs’ı yaşadık” dedi.
“Nesiller çok değişecek belki o zaman iki devletli bir anlaşma meydana gelebilir” diyen Töre Rumlarla adli vakalar, doğal afetler gibi zamanlarda işbirliğine taraf olduğunu belirterek, “Ama onlar Güney’de biz Kuzey’de kalacağız” dedi.
“Elbet bir gün bu dünya bu gerçeği kabul edecek, ülkeler KKTC’yi tanıma noktasına gelecek” ifadelerini kullanan Töre, zaten şu anda Avrupa’nın mal satarak KKTC ile ilişki kurduğunu belirtti.
Angolemli: Kıbrıs sorunu birlikte tartışılmalı
TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli de bütçeyle ilgili söz aldı. Kıbrıs sorununun diğer sorunlara benzemediğini, tüm halkın geleceğini ilgilendirdiğini söyleyen Angolemli, o yüzden konunun birlikte tartışılması gerektiğini anlattı.
Kıbrıs sorunu müzakerelerinde yapılan hatalardan ders çıkarılmadığını dile getiren Angolemli, tarihten örnekler verdi.
Angolemli bu bağlamda Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a siyasi parti başkanlarıyla birlikte hareket etmeye çağırdı.
ismail tahsin 4 Yıl Önce
50 milyon ile ne yapacaklar, 120 tane özel danışman, ne yapar onun içinde. 50 milyona bir da örtülü ödenek ekleyin, işte pandemide özel sektör için duyulan kaynak... Ayıptı günahtır 100 kişiye bu parayı yedirip 5000 kişiyi açlığa mahkum etmek zulümdür. Oy isterken milliyetçi, yerken lilliyetçi..