Eski müzakereci Kudret Özersay, Güney Kıbrıs'ta halkın mayısta sandık başına gideceğini hatırlatarak, Kıbrıs müzakerelerinde aralık ortalarına kadar kaydedilecek yolun süreçte belirleyici olacağını söyledi.
Özersay, BM parametreleri çerçevesinde sarih bir mal ve nüfus yoğunluğu elde edilmesinde kriterlerin tek başına yeterli olmayacağına dikkati çekerek iade edilecek malların toplamına tavan sınırlaması getirilmesi gerektiğini söyledi.
Annan Planı'nda da benzer bir uygulamanın olduğunu hatırlatan Özersay, şöyle devam etti:
"Bu sınırlamayı koyarsanız ancak hem nüfus hem de özellikle taşınmaz mal mülkiyeti açısından sarih bir çoğunluğu elde etmeniz, onu garanti altına almanız mümkün olur. Öbür türlü çok farklı mal türleri ve kategorileri olduğu için ve her mal kategorisine farklı kriter uygulanacağı için günün sonunda bu işin nerede biteceğini tam öngöremeyebilirsiniz. O yüzden iade konusunda bir tavan uygulaması Kıbrıs Türk tarafının beklentisi olan ve BM'nin parametresine dönüşmüş olan iki kesimliliği güvence altına alacak olan yegane, en önemli enstrümanlardan, araçlardan birisidir."
“Olumlu hususlar var ama…”
İlk defa 2002'de Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın müzakere heyetinde görev alan, 2010'da Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi, 2014'te ise Kıbrıs Türk tarafının müzakerecisi olarak 2015 seçimleri için cumhurbaşkanı adaylığını açıklayana kadar bu görevini sürdüren Doğu Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kudret Özersay, AA muhabirine Kıbrıs sorununun çözümü konusunda adada yürütülen müzakerelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis arasında iyi diyaloğu ve güven artırıcı önlemler konusunda iki tarafın da sergilediği istekliliği mevcut müzakere sürecinin olumlu hususları olarak sıralayan Özersay, çözümün toplum tarafından anlaşılmasının ve benimsenmesinin sürecin iyi yönetilmesiyle yakından ilgili olduğunu belirtti.
“Makasın açılmaması gerekir…”
Beklentilerle gerçekler arasındaki farkın giderilmesinin sürecin iyi yönetilmesine katkıda bulunacağına işaret eden Özersay, müzakere sürecinin de çözüm kadar önemli olduğunu vurguladı.
"En az çözüm anlaşması, ortaya çıkacak çözüm belgesi, kazanılacak haklar ve menfaatler kadar çözüm sürecinin nasıl yürütüldüğü de önemlidir" diyen Özersay, gerçek ile beklenti ve algıların arasındaki makasın açılmaması gerektiğini söyledi.
“Güven tesisi bilgilendirmeden geçer”
Süreçle ilgili güven tesisinin olabildiğince çok bilgilendirmeden geçtiğini vurgulayan Özersay, düzenli ve doğru bilgilendirmenin Rum basınında çıkan spekülatif haberlerin de önünü keseceğini ifade etti.
"Müzakere sürecinde belli oranda bir gizlilik uygulanabilir ama topluma düzenli bilgi vermek lazım" diyen Özersay, süreçle ilgili verilecek bilginin toplumu ve piyasayı rahatlatacağına değindi. Özersay, bunun Rum tarafını rahatsız edecek, Rum tarafındaki algıyı provoke edecek açıklamalar yapılması anlamına gelmediğini kaydetti.
"Mayıs hedefi ulaşılabilir"
Özersay, Cumhurbaşkanı Akıncı tarafından dile getirilen Güney Kıbrıs’ta genel seçimlerin yapılacağı mayıs ayına kadar sürecin önemli bir noktaya getirilmesi hedefini "ulaşılabilir" bulduğunu dile getirdi.
"Mayıstaki seçimin bir referans noktası olarak gösterilmesi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından bence doğru bir yaklaşımdır" diyen Özersay, ancak seçim çalışmalarının çok daha erken başlayacağına, aralık ayından itibaren parti politikalarında ve siyasi söylemlerde seçimin etkilerinin görüleceğine işaret etti.
"Sorunlarımızın çözümünü ertelemeyelim"
Kıbrıs sorunun iki kesimlilik temelinde çözüleceğini söyleyen Özersay, Kuzey Kıbrıs'ın halihazırdaki sorunlarını çözmek için Kıbrıs sorunun ortadan kalkmasının beklenmemesi gerektiğini belirtti.
"'Türkiye ile aramızdaki ilişkide bazı konularda kararı veren biz değiliz dolayısıyla sadece bizim elimizde değil' diyerek bir anlamda sorumluluğu Türkiye'ye yükleyen bir yaklaşım bence bahane" ifadesini kullanan Özersay, "Dünyanın parçası değiliz. Tanınmıyoruz. Dolayısıyla yapamayız" yaklaşımının da geçerli bir mazeret olmadığını kaydetti. Özersay, ihtiyaç duyulan şeyin "yapabiliriz" mesajı vermek ve yapmak olduğunu vurguladı.
Özersay, "Kıbrıs'ta çözümle birlikte sorunlarımız ortadan kalkmayacak ama Kıbrıs Türk halkının uluslararası hukukun bir parçası haline gelmesi, her ne kadar uluslararası toplum şu anda insani açıdan pek çok konuda, özellikle de mülteciler konusunda, insan hakları, insancıl hukuk bağlamında çuvallıyorsa da dünya değerlerinin ve dünya hukukunun bir parçası olması Kıbrıs Türkünün yararına olan bir şeydir ve ben bunu samimiyetimle destekliyorum" dedi.
Londra’da iki seminer verecek
Öte yandan Kudret Özersay, Londra’da, Kıbrıs müzakereleri konusunda iki seminer verecek.
2012’de kurulan ve gönüllüler tarafından yürütülen bir lobi grubu olan, İngiltere’deki Kıbrıs Türk Diasporası ve ilgili diğer taraflarla Kıbrıs sorununu konuşmak ve bu konu hakkındaki görüşleri paylaşmak için çaba gösteren Britanyalı Kıbrıslı Türkler Derneği’nin organizasyonunda düzenlenen seminerler, 11 ve 12 Eylül’de gerçekleşecek.
Britanyalı Kıbrıslı Türkler Derneği’nden yapılan açıklamaya göre, Eski müzakereci Kudret Özersay, biri Türkçe diğeri İngilizce dilinde vereceği iki seminerde, şu anki görüşmeler etrafında oluşan spekülasyonlar ve oluşacak muhtemel uzlaşmanın içeriğine değinecek.