Diyalog Gazetesi

Kişilik bozuldu

KIBRIS

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr.Abidin Akbirgün, Kuzey Kıbrıs’ta suçların arttığını, toplumun ruhsal açıdan çöküntü yaşadığını söyledi

Çiğdem AYDIN

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr.Abidin Akbirgün, Kuzey Kıbrıs’taki adli olaylarda artışın yanısıra, suçlarda çeşitlilik yaşandığına dikkat çekti. Akbirgün, toplumun hemen her konuda fikir yürüttüğünü ve her şeyin farkında olduğunu, fakat konuşmadığını ve talep etmediğini, bu açıdan ülkenin ruhsal olarak çöküntü yaşadığını savundu.

Dr.Abidin Akbirgün, Kıbrıs Türk toplumunda madde bağımlılığı, suç işleme potansiyeli, hızlı ve alkollü araba kullanma gibi davranışların giderek yaygınlaştığını, bunun ise bir kişilik bozukluğu göstergesi olduğunu söyledi. Toplumun hiçbir zaman kendini sorgulamadığına dikkat çeken Akbirgün “artık toplumun kendi kendini sorgulama zamanı geldi” dedi.

KKTC’de ilk olarak toplumun geldiği durum değil, siyasilerin yarattığı ortamın da ele alınması gerektiğini vurgulayan Akbirgün, “ne yazık ki bizde toplum kendisini hiç sorgulamadı,buna izin vermeyen de siyasilerimiz oldu. Kıbrıs Türk toplumu “Anti popilizm”in kurbanı oldu” dedi.

 

Son 5 yılda suçlarda artış

Diyalog’a yaptığı açıklamada, KKTC’de suç oranın özellikle son 5 yıl içerisinde artış gösterdiğine dikkat çeken Akbirgün, adi suçların yanı sıra uyuşturucu kullanımının arttığını ve bu durumun uzman gözüyle nedenlerine bakıldığında, durumun hiç de iç açıcı olmadığını söyledi. Akbirgün,toplumun kişilik bozukluğu yaşadığını belirterek şöyle dedi:

“Kişilik bozukluğu bireyin aldığı aile eğitimi ve toplum kurallarıyla yakından ilgilidir. Genelde net kuralları olmayan aile ve toplumlarda büyüyen kimselerde kişilik bozukluğu görülür. Hiçbir engelle karşılaşmadan yetişen kişiler sorunlarla mücadele etmekte yetersiz kalır. Bu kişiler sürekli talep eder ancak elde ettiği şeyler karşısında da hiçbir zaman mutlu olmaz ve ne yazık ki bizim toplumun genelinde bu hastalık mevcut.”

 

“Ortada bir devlet politikası yok”

KKTC’ye dış ülkelerden gelen iş gücüne de dikkat çeken Akbirgün, bu konuda geçmişten günümüze bir devlet politikası olmadığını savundu. Akbirgün, “devlet olarak geleceğe dair bir politikamız yok. Siz bu ülkenin genç nüfusunun yüzde 90’ını üniversite mezunu yaptınız. Evet bu güzel bir şey de bu insanlara iş sahası düşünülmedi. Bir üniversite mezununa inşaatta kalıp döktüremezsiniz veya bir üniversite mezununu alıp bir kafede garson yapamazsınız. Dolayısıyla bizim ülke olarak dışarıdan gelecek işçiye ihtiyacımız var ve bu ihtiyacı da devlet kendisi yarattı. Kimse dışarıdan işçi geliyor ve sosyal yapımız bozuluyor diye şikayet etmesin” diye konuştu.

 

“Her şeyi devletten bekler olduk”

Ülkedeki sefk ve idareye karşı toplumun direnç gösterdiğini ifade eden Akbirgün, zaman geçtikçe herkes, her şeyi devletten bekler oldu çünkü sistem bunu getirdi dedi. Akbirgün sözlerini şöyle sürdürdü, “İnsanlar ülkede sefk ve idareye karşı direnç gösteriyor bir tavır içerisine giriyor. Devlet, bize iş versin, maaş versin vb. olgular görülüyor bu ülkede. Oysa devlet, toplumun organizatörlüğünü yapandır, yani bir anlamda üretimi eşit ve adalet duygusuyla dengeli dağıtımını yapar.”

 

“Türkiye’den gelen para, karakterimizi zayıflattı”

Kıbrıslı Türklerin kültür şoku yaşadığını da ifade eden Akbirgün, “Ülkedeki insanların değer yargılarında para ve güç ön plana çıkmıştır. Bu değer yargılarının kültür haline gelmesi, toplumdaki bireylerin, özellikle gençlerin ve ülkeye göç edenlerin ruh sağlığında dengesizlikler oluşturuyor. Ülkemize gelen kişilere biz öğreteceğimize, biz gelenlerin kültürünü öğreniyoruz. Biz tamamen maddeciliğe yöneldik. Örneğin kaliteli, çağdaş sağlık hizmeti almak istiyoruz ama maddi açıdan bizim de bütçemizden bir şeyler kısılacaksa buna hemen itiraz ediyoruz. Toplumsal aydiyetlerine artık önem vermez olduk. Bir örnek daha vereyim, mesela adam Dereboyu’nda son model arabası ile gezerken mutlu oluyor ama evde çocuğu, hamile eşi veya kendisi kanserojen gıdalarla besleniyor bu umrunda değil... Ama araba ile volta atmak onu mutlu ediyor. Böyle bir durum var. Ne yazık ki Türkiye’den gelen para bizim toplum karakterimizi zayıflattı” ifadelerini kullandı.

 

“Plansız ve programsız hareket ediliyor”

“Birey olarak karakterimiz çökerse toplum olarak da çöker” diyen Uzman Dr. Akbirgün, teknik olarak değişimi kim yapacak sorusuna yanıt bulunması gerektiğine vurgu yaptı. Kıbrıs Türk toplumunu “kafası karışmış ve duygusal” olarak tanımlayan Akbirgün şunları kaydetti, “konuşmadan problem çözeceğimizi düşünüyoruz. Plan ve programlarla hareket etmiyoruz. Burada bir gariplik vardır. Siyasiler değil bizi kurtaracak olan toplumun kendisidir. Siyasiler bir torpil mekanizması yarattı. Ama bu yüzde 10’da kalmadı. Toplum çok fazla otomatik düşünüyor ve otomatik konuşuyor. Kıbrıs çok küçük ve bu sayede yanlış düşünceler çok çabuk yayılıyor. Tüm medya aynı şeyi konuşuyor ve toplumun beyni de yıkanıyor. Oysa toplum yaşayan bir organizmadır. Bu nedenle toplum önce içinde bulunduğu durumu kabul etmelidir. Kimse politikacıları suçlamasın bizler duygusal bir toplumuz ve halk politikacıların arkasında durmuyor. İstenç başka bir şeydir irade başka bir şey. Biz sadece istiyoruz, değişim, sağlıklı bir yaşam, ölümsüz trafik vs... ama bunları yapacak iradeyi göstermiyoruz. Gerçeklerden korkan bir toplum halini almış olmamız ne yazık ki madde bağımlılığının da artışına neden olmuştur.”

 

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.