Diyalog Gazetesi

Kapsamlı bir program şart

KIBRIS

Abbasoğlu; “Sürdürülebilir, çevre dostu ve ucuz elektrik üretimi kısa vadeli ve tek bacaklı planlamalar ile mümkün değil” dedi

Onur ULAĞ
Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) tarafından Eylül ayı başında adadaki tüm paydaşların davetli olduğu bir Enerji çalıştayı düzenlendi. Diyalog’a konuşan KTMMOB Yönetim Kurulu üyesi ve aynı zamanda çalıştayın Koordinatörü Prof. Dr. Serkan Abbasoğlu, çalıştayın programı, amacı ve enerji konusundaki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Abbasoğlu Diyalog muhabirinin sorularını şu şekilde cevapladı:
Soru: Düzenlediğiniz çalıştayın amacı ne idi?
Abbasoğlu: Öncelikle bu imkânı verdiğiniz için gerek size gerekse kurumunuza teşekkür ederim. Bildiğiniz üzere bu günlerde başta elektrik maliyetleri olmak üzere, Kıb-Tek tarafından yapılması düşünülen yatırımlar, Ekonomi ve Enerji Bakanlığının enerji planlama çalışması, Türkiye ile enterkonnekte kablo bağlantısı birçok kesim tarafından farklı mecralarda konuşulmakta ve ciddi bir bilgi kirliliği önümüze gelmektedir. KTMMOB olarak bizler, bu bilgi kirliliğinin önüne geçmek ve başta elektrik olmak üzere enerjinin, sorun çıktığı zaman veya daha net şekilde “zam yapıldığı zaman” değerlendirilen, gündem olan ve konuşulan bir konu olmaktan çıkarılması amacı ile bu çalıştayı düzenledik.
Soru: Çalıştayın programı ne idi?
Abbasoğlu: Çalıştay açılış konuşmalarının ardından Türkiye’den katılım sağlayan ve özellikle enterkonnekte ve sıvılaştırılmış doğalgaz konularında detaylı bilgi paylaşımları yapan 3 uzmanın katıldığı sunumlarla başladı. Öğle arasından sonra ise 48 uzmanın 4 ayrı masada yürüttüğü atölye çalışması ile tamamlandı. Masalarda Enerji verimliliği ve politikaları, enterkonnekte kablo bağlantısı, Yenilenebilir enerji ve çevre ve Konvansiyonel enerji kaynakları tartışıldı.
Soru: Çalıştay amacına ulaştı mı?
Abbasoğlu: Amacımız KKTC’nin enerji politikalarını kısa, orta ve uzun vadede planlayacak yapıyı tartışmak ve başlıkları belirleyerek karar vericilere ışık tutacak verileri ortaya koymaktı. Geniş katılımlı ve birçok konu başlığını konuştuğumuz bu çalıştayı ilk adım olarak ön görüyoruz ve bundan sonra yapacağımız enerji konusundaki çalışmalara yön vereceğini düşünüyoruz. KTMMOB, enerji politikalarının belirlenmesi konusundaki pozisyonunu güçlendirerek topluma hizmet etmeye devam edecektir. Bu çerçeveden bakıldığında amacımıza ulaştığımız söylenebilir. Çalıştay sonucu olarak ta yaklaşık 120 sayfalık bir rapor ortaya çıktı. Bu raporu da başta Ekonomi ve Enerji Bakanlığı ve Kıb-Tek olmak üzere tüm ilgili kesimlerle paylaşacağız.
Soru: Enerji konusunda en büyük eksikliğimiz nedir?
Abbasoğlu: Tüm uzmanlar elektrik üretimi noktasına gelmeden önce tüketimde verimliliği sağlamamız gerektiği konusunda hem fikir. Bu konuda benimde içinde bulunduğum ve 2008 yılında kurulan Enerji Verimliliği ajansının hazırladığı Enerji Verimliliği yasasının ivedi şekilde hayata geçmesi ve yine 2015 yılında hazırladığımız Enerji Verimliliği Strateji belgesinin uygulamaya konulması gerekiyor. Bakanlık ve Kıb-Tek bu konuda harekete geçti ve çalışmalar başlatıldı diye biliyorum. Geç kalınmış olsa da bunu yapmalıyız. Birlik olarak bizler de bu konunun destekçisi ve takipçisi olacağız. Bu sayede sağlanabilecek %10’luk bir tasarruf bile en azından önümüzdeki 2-3 yıl santral yatırımı ihtiyacının önüne geçecektir.
Diğer yandan enerji alternatiflerimizin artırılması konusunda da tüm uzmanlar mutabık. Elektrik üretimini dikkate alırsak; mevcut üretim santrallerimize ek olarak yenilenebilir enerjinin en azından %20 mertebelerine çıkarılması ve biyogaz, CSP. vb. gibi farklı kaynak ve teknolojilerinde kullanımı, enterkonnekte bağlantının yapılması ve daha verimli ve çevre dostu fosil yakıtların kullanımı ortak görüş olarak karşımıza çıkıyor.
Soru: Peki elektrik üretimi için şu anda neredeyse yüzde 100’e yakın bağımlı olduğumuz Fuel-oil’in santrallerimizde kullanımı doğru tercih mi?
Abbasoğlu: Aslında fosil yakıtlarla ilgili süreçleri iyi değerlendirmeliyiz. Önce kömür, akabinde petrol şimdi de doğal gaz, elektrik üretiminde kullanılan öncelikli yakıt oldu. Bunun arkasında farklı global gerekçeler var ve bunlara bizim etki etmemiz pek mümkün değil. Dolayısı ile gerek nispeten çevre dostu olması gerekse yaygın kullanımı sebebi ile maliyet açısından daha uygun olması doğal gaza geçisin mantıklı olabileceğini gösteriyor.
Diğer yandan doğalgazın adaya nasıl getirileceği konusu da önemlidir. Şu anda siyasi pozisyonumuz gereği doğalgaz boru hattı pek mümkün görünmüyor. Dolayısı ile kalan en uygun alternatif LNG dediğimiz sıvılaştırılmış doğalgaz gibi görünüyor. Ancak bu noktada bütçe konusunu çalışmak ve rakamları netleştirmek gerekiyor. Elektrik maliyetlerini artırmak pahasına bu tür bir yatırımın yapılmasını kimsenin kabul edemeyeceği bir dönem yaşıyoruz. Şu anda bildiğim kadarı ile bu süreç değerlendiriliyor.
Soru: Ada’nın çevresinde olduğu söylenen doğalgaz konusunda değerlendirmeler ne yöndedir?
Abbasoğlu: Öncelikle bu bölgede doğalgaz olduğu konusu artık net. Bildiğiniz üzere Türkiye bu konuda ciddi adımlar attı ve atmaya da devam ediyor. Bu doğalgazda Kıbrıs Türkleri olarak bizimde hakkımız olduğu aşikârdır. Ada çevresindeki rezervlerin toplam miktarının Dünya rezervlerinin %5’ine denk geldiği düşünülüyor. Türkiye ile yaptığımız arama anlaşması çerçevesinde tespit edilecek rezervler bu senaryoyu daha da farklı noktaya getirecektir. Dolayısı ile bu konuda ciddi gelişmeler yakında önümüze gelecek. Ancak kısa vadede bu yakıtlardan faydalanabilmemiz veya kısa vadeli planlamayı bunun üzerine yapmamız olası değil kanaatindeyim.
Soru: Enterkonnekte bağlantısı konusundaki öngörüler nedir?
Abbasoğlu: Bilindiği üzere Rum kesimi ile bu bağlantı söz konusu ve enerji alış-veriş imkânı yanı sıra bu bağlantı gerek bizim şebekemize gerekse onların şebekesine teknik olarak olumlu katkılar yapıyor. Diğer yandan Güney Kıbrıs’taki kapasitenin de nispeten küçük olması ve şebekenin izole olması, enterkonnektenin esas faydaları olan; fazla üretimin paylaşılması ve maliyetlerin azaltılması, arz güvenliği, YEK kapasitelerinin artırılması, enerji sepetinin genişletilmesi vb. konularda bize istediğimiz katkıyı vermiyor.
Bu noktada Türkiye ile enterkonnekte konusu karşımıza geliyor. Çalıştayda bu konuda ciddi bir mutabakat söz konusu. Ancak hangi teknolojinin kullanılacağı, kablo kapasitesi, uluslararası izinlendirme süreçleri, yatırımın modeli, vb. konularda farklı görüşler ortaya çıkıyor. Bu konuda 2016 yılında Türkiye ile yapılan Enerji alanında İşbirliği Protokolü çerçevesinde iki tarafta kurulan Ortak Enerji Çalışma Grupları bazı çalışmalar yaptı. 2017 yılında biz Ankara’da bazı sunumlar yaparak ilgililerle görüşlerimizi paylaştık. Akabinde TEİAŞ ve Kıb-Tek Kıbrıs’ta bir araya geldi. Ancak akabinde fazla gelişme olmadı. Şu anda, Ekonomi ve Enerji Bakanlığımız, Kıb-Tek ile birlikte yeniden bu süreci çalışıyor. KTMMOB olarak bizlerde bu noktalarda aktif olarak bulunuyoruz ve katkı vermeye çalışıyoruz.
Soru: Yenilenebilir enerji konusunda durumumuz nedir?
Abbasoğlu: Çok iyi bildiğimiz üzere Yenilenebilir enerji kaynakları (YEK) hem temiz hem de öz kaynağımız. Başta güneş enerjisi olmak üzere ciddi bir potansiyelimizde var. Zaten uzun süredir kullanım suyumuzu güneş enerjisi kullanarak ısıtıyoruz ve bu alanda Avrupa’nın lider ülkelerindeniz. Diğer yandan güneş enerjisi kullanarak elektrik üreten fotovoltaik sistemlerde ciddi bir sektörümüz ve piyasamız oluştu. Yaklaşık 20 MW kurulu gücümüz var. Mevcut teşvik uygulamasında 4 yıllık bir süreçte azımsanacak bir rakam değil. Ön izin alan, izinlendirme sürecinde olan ve ihale edilmesi planlanan kapasiteler dikkate alınınca % 20’lik kotaya ulaşıyoruz. Benim 6 yıllık sürem dolduğu için YEK Kurulundaki görevim sona erdi ancak bildiğim kadarı ile YEK Kurulu şimdi bu konuda çalışıyor. Bu konuda şebekeye uyumu daha fazla olan biyogaz, CSP. vb. sistemlerin ve ayrıca depolama teknolojilerinin de kullanılması konuşuluyor. Bunları biraz daha çalışmamız ve değerlendirmemiz gerekiyor.
Soru: Kısa vadede elektrik maliyetleri ile ilgili düşünceniz nedir?
Abbasoğlu: Aslında yukarıda paylaştığımız diğer opsiyonları zamanında yaratabilseydik veya adımları atabilseydik bugün daha farklı cevaplar verebilirdik ancak şu anda neredeyse % 98 fuel oil’e bağımlı iken ve kurlar bu şekilde yükselmişken maliyetlerin kontrol altında tutulması mümkün görünmüyor. Sistemimizi, belli avantajlar yaratacak olan, ithal doğalgaza dönüştürsek de bu maliyet yine kontrolümüz altında olmayacak. Ayrıca bu değişim ile ilgili bir yatırımda gerekecek. Dolayısı ile mevcut yapı ile kısa vadede maliyetlerde bir ucuzlama mümkün değildir. Aksine gelişmelerde olabilir.
Soru: Eklemek istediğiniz başka bir nokta var mı?
Abbasoğlu: Yukarıda belirttiğim ve çalıştayımızda da birçok kez tekrarlanan adımları atmamız gerekiyor. Bu işleri yapacak teknik ve bilimsel kapasite adamızda mevcuttur. Sadece karar vericilerin bu işlerin yapılması için irade göstererek arkasında durması ve destek vermesi gerekiyor. Aksi durumda biz proje üretip planlamamızı yapmazsak ve de uygulamazsak daha da zor bir dönemle karşı karşıya kalacağız.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.