Diyalog TV’de katıldığı Odak Noktası programına konuk olan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Kıbrıs Türk halkı için Türkiye’nin garantörlüğünün kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Barış Burcu, “İki gerçekliğe bakılmalı. Yaşadığımız tarihsel gerçeklik… Birtakım acılar yaşadık. Ebetteki bu sonsuza kadar sürdürülemez. Ancak bir takım tedbirleri de almak gerekir. Garantiler bunlardan bir tanesidir. Kıbrıs Türk toplumu için Türkiye’nin garantisi bu manada kaçınılmazdır. İkinci gerçeklik ise konjonktürün değişmiş olmasıdır. Bölgesel ve küresel dengelerin 1960’tan farklı oluşudur. 1960’tan farklı bir yapı kurgulanıyor. Bir tarafa güvenlik olan garantörlüğün diğer tarafa tehdit olmayacak bir biçimde organizasyonu felsefe olarak mümkündür. Pratikte tarafların kabul edebileceği şekilde formüle edip edemeyeceğimiz bilemiyorum. İyici düşünülüp tartışılırsa bu meselede de tarafları memnun edebilecek bir ortak payda üretebileceğine olan inancımı koruyorum” dedi.
Kıbrıs’ta AB güvencesi
Sözcü, AB’nin garantörlüğü meselesine nasıl baktığı yönündeki bir soruya ise şu yanıtı verdi:
“Türkiye’nin garantisi olmadan Kıbrıs Türk toplumu kendisini güvencede hissetmez. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olduğu bir noktada bu soruya yanıt verebilirdim.”
“Garantiler tabu değildir açıklamamı savunuyorum”
Burcu, “Garantiler tabu değildir” açıklamasının Rum tarafını bu konuda cesaretlendirdiği eleştirilerine ise şöyle yanıt verdi:
“Buna hiç katılmıyorum. Benim “Garantiler tabu değildir” sözümün tam yerinde ve doğru bir biçimde söylendiğine inanırım. Hala bunu savunurum. Tekrarında da yarar görmem çünkü her şey kendi dönemi ve ağırlığı içinde değerlidir. O günlerdi ki biz muhataplarımızı garantilerin en sona bırakılması yönünde ikna etmiştik…”
“Hayır denebilecek bir plan referanduma sunulmayacak”
Müzakereler sonunda referanduma gidileceği gerçeğini hatırlatan ve son sözü Kıbrıs’ta yaşayan iki halkın söyleyeceğini belirten Burcu, toplumların hayır diyeceği bir planın liderler tarafından referanduma götürülmeyeceğini ifade etti.
Burcu şunları kaydetti, “Böyle bir ihtimal yoktur. Her iki taraftan da hayır çıkabilecek bir çözümün referanduma götürülmesi ihtimal dışıdır. Sebebi de şudur. Her iki lider toplumlarının Hayır diyeceği bir çözüm şeklini imzalayıp toplumlarına sunmayacaktır. Ancak bu sefer Rum tarafının 2004’te olduğu gibi ‘Hayır’ ile elde edebilecekleri bir kazanımları yok. Fakat çok şey kaybedebilirler. Ben toplumların Hayır diyebileceği bir anlaşmanın referanduma götürüleceği ihtimaline inanmam. Ve böyle bir ihtimali konuşmak dahi istemem. Çünkü böyle bir ihtimal bizim kendi akıl ve vicdanımızda yoktur. Önce bizim içimiz rahat olacak ki bizim insanımız bu anlaşmaya ‘Evet diyecek.”