Çiğdem AYDIN
Eski Sağlık Bakanlarından ve Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) bir dönem etkili isimlerinden Eşref Vaiz, Kıbrıs sorununun çözümünde güçlükler yaşandığını söyledi. Vaiz’e göre, çözümün oluşmasına engel Rum tarafının federal devleti Türklerle paylaşmak istememesi…
Vaiz, Rumların; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası tanınmışlığını Türklerle paylaşmayacağı görüşünde.
CTP’deki bir kısım yöneticilerin geçmişteki deneyimleri reddettiğini savunan Vaiz, “Geçmiş tecrübeleri reddetme hali var şimdi ne yazık ki. Unutulmamalıdır ki tecrübe parayla satın alınamaz” dedi.
Eşref Vaiz’e göre KKTC'nin en büyük sorunu Devletin devamlılığı ilkesinin olmayışı… İkincisi ise; Bürokratlar yatırımcı düşmanı. Devletin ekonomisini büyütmekle ilgili bir sorumlulukları olduğundan haberleri yok.
Soru: Siyasete ne zaman başladınız ne zaman ara verdiniz?..
Cevap: Aslında doğru cevap nedir diye düşünüyorum. 1975 yılında Yüksek Öğrenime giderken siyasi görüşüm şekillendi. Yalnız Türkiye’ye yüksek öğrenime gitmeden Kıbrıs’ta savaş vardı ve benim de haliyle bir siyasi görüşüm o dönemde oluşmuştu. Tam bir Türk milliyetçisi olarak genişleyen bir siyasi görüşe hakim olarak ve Ecevit hayranı olarak Türkiye’ye gittim. Türkiye’de de yine sosyal demokrat olan CHP’nin çizgisinde siyasi görüşlerim gelişti ve öğrenci hareketlerinde görevler yaptım. 1975 -1980 12 Eylül tarihine kadar KÖGEF’te görev yaptım.12 Eylül darbesi ile de tüm siyasi hareketler rafa kaldırılmıştı. 20 yıl kadar da Türkiye’de yaşadım. Yani Türkiye’nin her halini ekonomik, siyasi yapının değişimi vs. birebir yaşamış bir insan olarak geldim (1975- 1994). 1994 yılında Kıbrıs’a geri döndüm ve Sağlık Bakanlığında danışman olarak görev yapmaya başladım. 1995 yılında Sağlık Bakanlığında müsteşar olarak görev yapmaya başladım. Türkiye’de de diş hekimliği yaptığım için ve tüm siyasi, sağlık politikalarını da yakından takip ettiğim için sağlık alanından ve siyasal yapıdan uzak değildim. Türkiye’de sağlık alanında örgütlü dernekler ve sivil toplum kuruluşlarında görevler yaptım ayrıca Türkiye Tabipler Birliğinde de çalıştım dolayısıyla sağlık alanında bir vizyonla geldim. 1996 yılının sonuna kadar müsteşarlık görevimi sürdürdüm. 1997 yılında ise müsteşarlık görevim sona erdi ve bende kendi özel kliniğimi açtım ve 2002 yılına kadar diş hekimliği görevimi yaptım. Bu arada da aktif siyasete geri döndüm ve CTP’nin (Cumhuriyetçi Türk Partisi) Lefkoşa Merkez Yönetim Kurulu üyeliği görevimi de 2003 yılına kadar sürdürdüm. CTP’nin çalkantılı dönemlerinde ki bu dönem 1998 yılına tekabül ediyor büyük oy kaybetmiştik yüzde 13 oy oranı vardı. Tabi bunun nedeni Özker Özgür krizi ve CTP’nin hükümetteki icraatları oldu. Tam da bu dönemde partinin toparlanması küslerin, kırgınların partimizde geri kazanımı noktasında ciddi çalışmalar yaptık. 2000- 2002 yılarına kadar partide re-organizasyona gidildi. 2002 yılında yerel seçimlerde yüzde 35 oy aldık ve Lefkoşa Türk Belediyesi’ni de kazandık. 2003 yılında genel seçimlerde CTP olarak yüzde 35 oy aldık. Sn. Talat Başbakan oldu 2003 yılında ben de Sn. Talat’ın müsteşarı oldum. 2004 erken seçimlerinde ise CTP yüzde 45 oy aldı Sn. Talat Cumhurbaşkanı oldu Ferdi Bey Başbakan bende 2005 yılında Sağlık Bakanlığına atandım. 2009 yılına kadar bu görevi yürüttüm. 2009 yılında ise erken genel seçimlerde bu kez CTP ana muhalefet görevini üstlendi ve bende o dönemde MYK’da (Merkez Yönetim Kurulu) örgüt sekreteri görevini üstlendim. 2011 yılına kadar da bu görevi yürüttüm. Şu anda CTP’nin yüksek onur kurulu üyesiyim. KKTC siyasetinde gördüğüm ve partimde gördüğüm bazı şeyler dolayısıyla da 2009 yılından sonra hiç aday olmadım. Ama siyaset insanın yaşam biçimidir elbette bırakmıyorsunuz ama aktif siyasette değilim.”
Mesleğe dönüş yapmadı
Soru: Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?
Cevap: Siyaset öncesinde diş hekimi idim.18 yıl diş hekimliği yaptım. 2009 yılında bakanlığımdan sonra mesleğime geri dönmedim çünkü bakansınız ve yeniden kliniğinize döndüğünüz zaman hastalarınızla maddi diyaloğa girmek bana etik gelmedi. Şu anda bir sigorta şirketinde sigortacılık konusunda çalışmalarım vardır, ayrıca oğlumun da bulunduğu bir reklam şirketinin ortaklarındanım. Bunun dışında bazı üniversitelerde sağlık bilimleri konusunda ders veriyorum.
Soru: Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı? Yaşadıysanız ne tür sorunlar?
Cevap: Hükümet icraatlarından ve parti içi birtakım düzeysiz tartışmalardan ve yaşadığım tecrübelerden psikolojik olarak olumsuz etkilendim. Bakanlık yaptığım dönemdeki ölümüne çalışmalarımızı kimse dile getirmiyor ama o dönemde biz Mağusa’ya, Esentepe’ye, Akdoğan’a hastane açtık. Ambulans filosunu genişlettik ve bir ambulansın hastaya ulaşma zamanını 11 dakikaya indirdik. 22 yıl bu ülkeye Başbakanlık yapan Sn. Eroğlu Mağusa’ya bir hastane açmamıştır.
Hayal kırıklığı yaşadı
Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi? Arayıp, soran oluyor mu?
Cevap: Politikadan ve parti yönetiminden uzaklaşınca eskisi gibi geniş bir muhitiniz olmaması doğaldır. Yoksa benim siyasi açıdan gerçek dostlarım hala daha yoldaşımdır. Yalnız dostunuzu ayırt edebilmeniz için uzun yıllar boyunca insanlarla siyasi arkadaşlık yapmanız gerekiyormuş onu anladım. Bu yönde hayal kırıklıklarım olduğunu gizlemeyeceğim, bazı arkadaşlarımı tanıyamamışım.
Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz? Yanlışlar nedir? Neler yapılmalı?
Cevap: Bugün tecrübe eksikliği olduğunu görüyorum. Geçmiş tecrübeleri reddetme hali var şimdi ne yazık ki. Unutulmamalıdır ki tecrübe parayla satın alınamaz. Bunu yeni arkadaşlar için söylemiyorum. Tabi ki yeni arkadaşlar, yeni görevler olacak ama bu yeniler eğer tecrübeyi reddetmeye devam ederlerse bu Amerika’yı yeniden keşfe çıkmaya benzer.
Partimden farklı düşünüyorum
Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Cevap: Partimden ve partimdeki pek çok arkadaşımdan farklı düşünmeye başladım ben bu konuda. Çözüm olmasını istiyorum ama pek iyimser değilim. Karamsarım ve bunun için de nesnel nedenlerim vardır. Kıbrıs sorununda çözüm istemeyen tarafın değişmediğini görüyorum. Eskiden olduğu gibi çözümsüzlük konusunun Rumların federal bir Cumhuriyet yönetimini Kıbrıs Türkleriyle paylaşmak istemiyorlar. İkinci bir olayda Rumların, tüm göçmenlerin geri dönmesi konusunda ısrarlı olduklarını görüyorum. Ve Rum siyasi irade ve sivil toplum örgütlerinin kendi toplumlarını çözüme hazırlamadıklarını görüyorum. Rumlar hala Annan Planı noktasındadırlar. İki barışçıl, demokrat lider (Hristofyas-Talat) çözümü bu adaya getiremedi, peki şimdi sorarım ne değişti?
Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?
Cevap: Bana göre egemenlik konusudur. Rumlar dediğim gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası kazanılmış haklarını Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istememektedir ve bizlerin haklarını gasp etmektedirler. Ayrıca eşit siyasi egemenlik hakkını da reddeden bir siyasi irade var karşı tarafta.
Soru: Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?
Cevap: Ben Larnakalıyım ve Güneydeki mallarıma geri dönerim. Benim bireysel olarak bir kaybım olmaz ama Kıbrıs Türk halkının toplumsal olarak olası bir çözümde kayıpları çok olur diye düşünüyorum. Tabi eğer Rumların istediği gibi bir anlaşma olursa! Çünkü mülk sorunu da önemli bir sorundur ve Rumlar zamanında yaptıkları vasilik yasası ile kendilerini korudu ama biz böyle bir çalışma içerisine girmedik.