New York temaslarını sürdüren Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Bakanlar toplantısına katıldı.
BM Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıda Özersay, mevkidaşlarına hitap etti.
Toplantıda, Türkiye, İran, Pakistan, Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan'dan Dışişleri Bakanları ve temsilcileri yer aldı.
Özersay toplantı sonrası, “BM Genel Merkezinde gözlemci üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) Dışişleri Bakanları toplantısında bir konuşma yaparak bölgesel iş birliği ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki görüşlerimizi ortaya koyduk. İmkan olan tüm uluslararası platformlarda sesimizi duyurmak için çaba ortaya koymayı sürdüreceğiz” açıklaması yaptı.
Yuvarlak masada konuşma yaptı
Özersay, kapalı Maraş'la ilgili olarak “Statükonun sembolü haline gelen kapalı Maraş için yerleşmiş kalıpların dışında adım atarak, statükonun 50 yıllık döngüsüne çomak sokmaya karar verdik” dedi.
Özersay, New York'taki temasları kapsamında düşünce kuruluşu Turkish Heritage Organization'un yuvarlak masa toplantısına konuşmacı olarak katıldı.
Etkinlikte Özersay, Kıbrıs sorunu ve bölgedeki gelişmeler ve doğal gaz konularına değindi; katılımcıların sorularını yanıtladı.
Kıbrıs Konusunda gelinen aşama ile ilgili değerlendirmelerini paylaşan Özersay, uluslararası toplumun kendi elindeki kozları Kıbrıs Rum tarafına uygulamadığı sürece, Kıbrıs Rum tarafının, yönetimi ve zenginliği Kıbrıslı Türklerle paylaşmaya hazır hale gelmeyeceğini söyledi.
Özersay, konuşmasında şunları kaydetti:
“2017 Crans Montana'dan sonra geçen süre zarfında uluslararası toplum gerek doğal gaz gerekse izolasyonların sona erdirilmesi konularında adım atmamış, Rum tarafının Kıbrıs'ta sözde tek yasal hükümet olduğu noktalarının sorgulanması bakımından da maalesef üzerine düşeni yapmamıştır. Bu nedenle Kıbrıs Türk tarafının Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte özellikle doğal gaz ve benzeri konularda attığı adımlarla Kıbrıs Rum tarafının tavrını değiştirmesi için çaba ortaya koymakta, yönetim ve zenginliği paylaşma noktasında zorlamaya çalışmaktadır. Ancak 2017'den bu yana değişen pek bir şey olmamıştır.
Bu şartlarda eğer bir çözüm isteniyorsa, önümüzde 2 seçenek vardır; ya uluslararası toplum elindeki kozları Rum Tarafına karşı kullanıp onları çözüme zorlayacak, ya da artık paylaşıma değil iş birliğine dayalı modeller konuşulacak.”