Melin DOBRAN
Güzelyurt’a bağlı Kalkanlı Köyü’nde ikamet eden 59 yaşındaki Fikri Orakcıoğlu’nun beklenmedik ölümü nedeniyle tepkili olan yakınları dün, Lefkoşa’daki Özel Başkent Hastanesi’nin kapısına siyah çelenk bıraktı. Olay hakkında basına açıklama yapan Orakçıoğlu’nun aile yakınları, geçtiğimiz Cuma günü Özel Başkent Hastanesinde sakral bölgede enfekte kist (kalçada sivilce) teşhisi ile ameliyat edilen 59 yaşındaki Fikri Orakçıoğlu, ameliyat sonrası hayatını kaybettiğini, Orakçıoğlu’nun ölümünde doktor ihmali olduğunu iddia etti. Orakçıoğlu’nun yakınları, “İnsan Hayatı Bu Kadar Ucuz Mu? Ahmet Tandoğdu Yoğun Bakım Üniten Nerede? Para Uğruna Hayatımızı Kaybetmek İstemiyoruz, Kasap Mısınız Doktor Mu?” yazılı pankartlarla hastane önüne giderek alkış tuttu.
Tandoğdu: Biz de üzüldük, ailesine başsağlığı diliyorum
Özel Başkent Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Ahmet Tandoğdu da ailenin hastane önünden ayrılmasının ardından basın toplantısı düzenledi. Tandoğdu, “Bu toplantıyı yapmak zorunda bırakılmam tabi ki üzücü bir olaydır. Her şeyden önce Fikri beye Allah’tan rahmet diliyorum. Hastanın ameliyat veya herhangi bir tedavi alırken, herhangi bir şeye bağlı olarak vefat etmesi tabi ki üzücüdür. Biz de üzüldük, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum” dedi.
“Başkaları ölmesin”
Orakçıoğlu’nun Diyalog’a konuşan aile yakınları, “Çok üzüntülüyüz. Kimseden öç almak için de burada toplanmış bulunmuyoruz. Tepkimiz insan sağlığına verilen önemi vurgulamak, bunun sorgulanmasını sağlamak ve bundan sonra başka ölümlerin olmaması, tedbir alınması için bir mesaj vermek istiyoruz. Burada bir aileye ateş düşürülmüştür. Zamansız bir ölüm olmuştur. Bunu sağlık bakanlığı sorgulamamaktadır. KKTC Meclisinde birçok doktor olmasına rağmen hala daha yasalarımız mevcut değildir. Şüpheli bir ölüm vardır. Biz bunu sorgulanmasını istiyoruz. Başka Fikriler ölmesin, derdimiz budur” diyerek yaşananlara isyan etti.
“Bu olay hasta ile alakalı”
Orakçıoğlu’nun aile yakınlarının eylemi bittikten sonra bir açıklama yapan Özel Başkent Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Ahmet Tandoğdu şunları söyledi: “Her şeyden önce şunu söylemek istiyorum. Basına bu olayla ilgili herhangi bir açıklama yapmak istemiyordum. Ailenin gelip benim hastanemin önünde toplantı yapması ve burada hastaneye silah çelenk koymaları beni gerçekten üzdü. Ben bunu acılı oldukları için anlayışla karşıladım. 1995’ten beridir biz burada sağlık hizmeti veriyoruz. Bugüne kadar böyle bir olayla karşılaşmadık. İlk kez böyle bir olayla karşılaşıyoruz. Tabi ki tedavilerin olduğu, sağlık hizmetlerinin verildiği yerlerde mutlaka ki kritik hastalar da olacaktır. Zaman zaman bazı hastalar kaybedilecektir. Ya tedaviye cevap vermeyecektir ya başka bir problem doğacak, ameliyat sırasında değişik komplikasyonlar veya beklenmeyen olaylar gelişebiliyor. Bu olayların bu şekilde cereyan etmesi, hastanın kendi rahatsızlığıyla alakalıdır. Hastanın önceden bypass ameliyatlı olması, şeker ve tansiyon hastası olması gibi bazı rahatsızlıkları bulunuyordu. Bunların sonuçları doktorlar arasında tartışılır ve ondan sonra hastaya ameliyat olması önerilir. Hasta ameliyata alınmadan önce mutlaka her hasta için izin formları alınır. Hastaya hastalığı anlatılır, olabilecek riskleri anlatılır. Hastanın onayı alındıktan sonra o hasta ameliyata alınır. Bu hastanın da ameliyatı bu söylediğim sistemler uygulanarak yapılmıştır.
“Anestezi doktoru ambulansta yanındaydı”
Hasta anestezi doktoru tarafından ameliyattan sonra uyandırıldı. Ancak görüldü ki hasta uyandırılmasına rağmen kendine yetecek solunumu yapamıyordu. Bunun üzerine maske tedavisi ile oksijen verilmeye başlandı. Bu belli bir süre takip edildi. Sonra hep maskeyle olmayacağını anladık. Hastayı kısa süreliğine tekrar uyutup sırf daha basınçlı oksijen vermek için, yani yoğun bakım şartları yaratılarak, hastaya yüksek basınçla oksijen verildi. Hastanın kandaki oksijen seviyesi düzeldi ve bunun üzerine hasta tekrar uyandırıldı. Ancak ikinci kez uyandırıldığında yine ayni tabloyla karşılaşıldı. Hastanın kendi kendine yeterli oksijeni alamayacağı anlaşıldı. Dendi ki ‘artık ameliyat değil, yoğun bakım şartlarında takip edilmesi gerekiyor.’ Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin acil ambulansı buraya çağırıldı. Hasta ameliyathaneden sedye ile alındı. Anestezi doktorunun kontrolünde, himayesinde ve anestezi doktoru da ambulansa binmek suretiyle, bir de yanında özel eğitilmiş acil hemşiresi ile beraber hastayı ambulansa aldılar ve oksijene devam ederek acile servise götürüp oradan da yoğun bakım servisine transfer ettiler.
“Kesinlikle ihmal yok”
Buraya kadar olan kısım benim hastanemi ilgilendiren kısımlardır. Hastaya yapılan müdahale açığında Özel Başkent Hastanesi’nin kesinlikle hiçbir ihmali yoktur. Hasta ameliyathanedeyken, ameliyathaneye kalp doktoru ve göğüs hastalıkları uzmanı çağırıldı. Hasta muayene edildi, kalp elektrosu çekildi, solunumu doktor tarafından dinlendi. Ameliyathane ortamında kendine yetecek oksijeni alamayacağına karar verilerek yoğun bakım ünitesine transferini uygun görüldü ve ondan dolayı hasta devlet hastanesine sevk edildi.
“Şikâyeti olan adli makama gitsin”
“Tıbbi hizmet açısından en küçük bir eksiğimiz yoktur. Hasta yakınlarının bu konuda şikâyetleri varsa, müracaat edecekleri merciler adli makamlardır. Hastanelerin önünde toplanıp da o hastane hakkında ileri geri konuşmalarını ben şiddetle protesto ediyorum ve kabul etmiyorum. Biz 20 yıllık bir hastaneyiz. Hizmet vermeye devam edeceğiz. Ben bu açıklamayı kamuoyunu bilgilendirmek için yaptım. Benim aldığım duyumlara göre hasta yakınlarına otopsi yapılması teklif edilmiş fakat hasta yakınları kabul etmemiş. Bu tip vakalarda otopsi önemli bir olaydır. Karşı taraf şikâyetçi olacaksa, mutlaka otopsi yapılması lazım. Otopsi sonucuna göre hareket edilmelidir.”