Diyalog Gazetesi

‘Hizmet yok’

KIBRIS

Susuzluk yaşayan, üretimden koparılan ve yeni yol yapımları nedeniyle istimlak paralarını da alamayan Doğancı sakinleri siyasetten umudunu kesti

Sonuç CEVİZCİ
Kuzey Kıbrıs’ın en verimli Türk topraklarının bulunduğu Doğancı, eski adıyla Elye köyünde yaşayan vatandaşlar, üretimden koparılmanın yanı sıra, yeni yol yapımlarında ortaya çıkan istimlak bedellerini alamadıkları için siyasilere adeta ateş püskürüyor.
Diyalog’a konuşan bölge sakinleri, susuzluğun devam ettiği bölgede üretim kalitesinin düştüğüne dikkat çekti. Siyasilerin bu bölgeye sadece seçim döneminde gittiğine dikkat çeken Doğancı sakinleri ‘tüm milletvekillerinin istifasını’ isterken ‘Vali’ çağrısı yaptı. 
Diyalog Tv’nin KKTC genelinde her hafta bir köyde gerçekleştirdiği Halk Meclisi programı bu kez Doğancı’da gerçekleştirildi. 
Programa bölge halkının yoğun katılımı oldu. Patates üreticiliğinin ve hayvanclığın merkezi olan Doğancı’da üretimdeki sorunların yanı sıra yakın köylerdeki su sıkıntıları ile geçimsizlik sorunları anlatıldı. 
İki saat boyunca Diyalog Tv’den canlı olarak yayınlanan Halk Meclisi programına, CTP Milletvekili Hüseyin Erçal, UBP Milletvekilleri Zorlu Töre ile Ali Pilli, DP Başkan Yardımcısı Eski Tarım Bakanı Kenan Akın, Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya, Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları, Doğancı Üreticiler Birliği Başkanı Mehmet Bicen ile Doğancı Muhtarı Ali Çolaşan ve bölge sakinleri katıldı. Programda söz alanlar şunları kaydetti: 

Mehmet Bicen- Doğancı Üreticiler Birliği Başkanı:
Doğancı (Elye) okuryazarı yüksek olan ve yüzde 80 civarında üniversiteli gençliğin olduğu bir yer. Köyümüz üreteci bir köydür ve üreten bir kesim içerisinde yaşamış olduğu sıkıntıların çözümünü demokratik bir çizgide mücadele etme öncülüğündedir. 
Eğer hala daha yıllar geçtikten sonra söyleniyorsa inanıyorum ki bir gün çocuklara ders kitaplarında tarihe düşen sayfalar olarak okutulacaktır. Bu yöre halkı olarak, toprağı, ülkesini vatanını seven insanlar olarak, en ciddi mücadelenin daha da fazlasını topraklarımız için yapacağız. 
Sn. Cumhurbaşkanını son zamanlarda sergilediği duruştan dolayı köy adına teşekkür ederiz, oylarımızın boşa gitmediğini gösterdi. 

Ali Çölaşan- Muhtar: 
Köyümüz hayvancılık ve tarımla geçiniyor. Ancak son yıllarda her iki sektörde kan ağlıyor. Bizim bir takım sıkıntıları var. Yeni yapılan tren yolu var. Bu yol başlamadan önce bizim köyün kavşağına alt geçit yapılsın diye dilekçe yaptım ama ne yazık ki olumsuz cevap aldım. 
Bu yolun projesi Türkiye’den yapılmış uydudan görerek, yolu 6-8 metre yukarı yükselttiler. Ova yollarına alt geçit yaptılar. Ne yazık ki Doğancı yoluna bir alt geçit yapmadılar. Son derece tehlikeli ve yanlış bir proje oldu bana göre. 

Orhan İbrahim:
Ben milletvekillerinin siyasi fikir ve konuşmalarını söylemelerini ve bizim de halk olarak cevap verebilmemizi istiyorum. Cumhurbaşkanımız Akıncı’nın Anastasiadis ile yaptığı müzakereleri ve nasıl anlaşma yapacakları doğru görmüyorum. 
Akıncı devlet kuracağını söylüyor. Rumlar karışacak bu devlete, Türkler bir şey yapmak isterse ve Rumlar hayır derse Türkler yapamayacak. Rumların bu tarafta nasıl olacaklarını nereden biliyorlar? Dr. Küçük Rumların kafalarında Enosis olduğunu söylemişti. 
Şimdi Enosis meselesi çıktı müzakereler koptu. Atatürk dedi Türkiye ve Kıbrıs arası yollar tıkanmasın ne denizden ne sabadan. Türkiye Kıbrıs Türkeri’nin güvenliğidir. Bunu hiç kimse unutmasın.

Osman Sanlı:
Trafikten ölen vatandaşlarımızın hepsine Allahtan rahmet diliyorum. 2016 yılında müracaat ettim artezyan izni için. Bütün emlak vergilerimi ödedim, devlete para verdim. Yaz aylarında narenciyelerimizi suvaramıyoruz. 
Benden sonra 30-35 kişiye partizanlık uğruna izin verdiler. Ben ne memurum, ne de abim var. Kendi gücümle işimi yapıyorum. Memura verdiler, 2 kuyu izni olana bir daha verdiler. Bu adalet nerededir? 
Meclis’te oturan 50 milletvekili aldığı parayı hak etmiyor. İnsanların kalbini durduracaklar. Şimdiden istifa etsinler. Tek umudumuz çözüm olması. Olmazsa da bir vali gelsin milletvekillerinin yediği parayı halk yesin.

Sami Kasaboğlu:
Hayat pahalılığından bahsedelim. Döviz her gün yükseliyor, Türk Lirası çok zayıf. Günlük bir evin geçinmesi için 60-70 TL tencereye girmesi gerekir. Markette bir tavuk 25 TL. Dört kişilik bir evin minimum 1800 TL mutfak masrafı var. 
Asgari ücret 2000 TL geçinmek imansız. Oy verip bir makama getirdiğimiz insanlar halimizden anlamıyor. 1800 TL market 200 elektrik, su 500 mazot, çoluk çocuk derken 3000 bin TL’yi buluyor. Siyasiler insanları işe alacak diye oy alıyor, bizi kandırmaya devam ediyorlar. Ülkede genel ulaşım yok. KTHY yok, Türkiye’nin havayollarını kullanıyoruz. 

Behiç Atakan:
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına inanıyorum. Bu çerçevede etnosentirizmde başlayan Kıbrıs’ın kompleks siyasi yapısı şovenizme dönüşüyor. Adanın derhal birleşmesi gerekiyor. De facto ekonomik durum ortadan kalksın. Eğitim, sağlık kötü durumda. Bir şehit çocuğu diplomasız öğretmen tayin edilmesi için ricada bulundu. 
Kendi çocuklarını okutacaksan verebilirim cevabı verildi. Çok sahte diploma tutan öretmenler var. Milletvekilleri seçimine gelelim. Köyleri geziyorlar oy avcılığı yapıyorlar karşılığında mobilize olalım diyorlar. Bu adayların % 80’i ahristo.

Mehmet Necip: 
Bölgede su varsa hayat vardır, yoksa yoktur demektir. Bu toprakları dağlardan, mevzilerden vatan yapmaya geldik. Bu sene dere akmadı, Lefke barajında su yok. Geçitköy barajında su var, denize akıyor borular döşenmediği için su gelmiyor. Bölgemizdeki kuyular çekildi mi çekilmedi mi haberimiz yok. 
Kuyu verileceğine dair Söz verilmesine rağmen vermediler. 15 dönüm bahçeden 30 ton meyve kestik. Bu tuzlu suyla üretim yapılamaz. Kıbrıs meselesi liderler arasında görüşülsün. Çoluk çocuğumuz ekmek istiyor. Gençlerimiz yaşamla mücadele vermektedir. Biz aileler çocuğumuza ekmek sağlamak zorundayız, bu topraklar vatansa çocuklarımızı yerleştirmek zorundayız.

İsmail Sandı:
Önce otonom devleti, sonra federal devlet ardından da KKTC devletini kurduk. KKTC devletini yönetenler bu devlete inanmaz. Cebimde bir kâğıt var ve KKTC devleti üzerinde yazıyor. 2002 yılında Dr. Albayrak arsa verdi bize. 
Bu kağıtla Lefkoşa’ya gittim arsamı isteyim, memur dedi bana geçersizdir. Nasıl dedim geçersizdir? KKTC yazar üzerinde. Yok, senin geçersizdir senin elinden aldık arsayı dediler. Niçin? İçine yapmadın dediler, e paramız var mıydı yapalım? 
Bizim ne evimiz ne yurdumuz var bize vermiyorlar. Oradaki memur herhalde cebine birşeyler koyuyor. Benden alıp başkasına veriyor, aracılık yapıp para alıyor.

Recep Tozanlı: 
Hayvancılık ve çiftçilikle uğraşmaktayız. Maalesef hayvancılıktan hayır görmedik. Bankalar Hayvancılara kredi vermiş onlarda batmış. Bu yerde hiçbir yerden para kazanılmaz. Batmanız içindir sistem. 
Bu ülke kime hitap eder, belli değil. KKTC devletindeki Çalışma Dairesi’ndeki memurlar ne iş yapar? Attılar işten herhalde. Kim ilgilenir bu kaçak işçilerle. Pazar giderik 3- 4 liraya mal satmaya çalışıyoruz. Kaçak işçi geliyor 2 liraya satıyor. 
İnsanlar nasıl geçinecek bu yerde. Emekli çıkar vatandaşlar, adamlara arsa verirler iş yapsın. Hayvancı vardır bir dönüm bir şey ekemez, nasıl geçinecek. Sonra anlaşma istemeyiz. Nasıl olacak bu görüş?
Bu devletin Cumhurbaşkanı Başbakanı bakanları değiştirsin Türkiye yollasın iki tane adam belki yaptığımız işlerin karşılığını alırız.

Sadet Tecen:
Zorlu Töre mecliste konuştuğu zaman iki kişi dinliyor. Bu ülkenin hiçbir sorunu yok. Meclis’te konuşulacak sorun yok. Milletvekillerinin yüzünü unuttuk. 
Kimsenin halini derdini soran yok. Hiçbir vekil tek sorunla ilgilenmedi. İnsanlar bankaya borçlu yaşıyor. Hem bu halkın adam gibi geçinmesini istemiyorlar hem de anlaşma istemiyorlar. 
Yapamıyorsanız adam gibi söyleyin çekilin kenara başkası gelsin. KKTC’yi yönetmek bu mu? Öksüz kuzu gibi her işimizi kendimiz yapıyoruz. Hastanelerde insanlar 1 ay doktor bekliyor. Böyle mi yönetilir? 55 milyon metreküp denize akıyor. Devletin aklı düşünemedi mi bunu su gelmeden önce?

Zorlu Töre – UBP Milletvekili:
Ulusal değerlere önem veren bir milletvekiliyim. Şehitlerimiz, gazilerimiz, babalarımız, dedelerimiz mücadeleyi yapmasaydı bu özgürlük ortamını yakalayıp yapamazdık. 2004 yılında bir rüzgar esti Annan Planına evet dedik, Rumlar da evet deseydi bu bölgelerde olmayacaktık. Bunları unutmadan geleceğe bakalım ve çözüm isteyelim. 
Tarım Bakanlığı yaptım kısa bir dönem yerli üretimi desteklemek için, ithal gıda ürünlerine karşı en iyi bu köylüler bilmesi gerekir. Vatani milleti bayrağı bileceksin, üretimi de bileceksin. Sağlık sistemini eğitim sistemini daha iyi duruma getirmek için çalışacağız. 

Ethem Tabak:
KKTC’yi sonsuza kadar savunalım ama adalet ile savunalım. Sosyal devlet diye geçiyor, eğer böyle isek neden her şeyi özelleştirmeye doğru gidiyoruz. Kamu malları neden özele veriyoruz.? Neden ekonomi çöküyor? Neden aldığımız ilacı ağaçlarımıza, hayvanlarımıza içinde ne olduğunu bilmeden atıyoruz? 
Ekmeğe soy yağı karıştırmışlar ne yiyeceğiz artık. Vatan haini muamelesi görüyoruz. Düşman mıyız biz? Yöneticiler topluma zarar veriyor. İlla birini mi tanımak lazım gençlerimiz işe girebilsin diye. İlle abiler mi olması lazım büyükbaş hayvancılık yapmak için. 

Ali Pilli – UBP Milletvekili:
Doğancı köyü bölgemizin en çalışkan köyüdür. Bu köy Kıbrıs kuruldu kurulalı Türk köyüdür. Köyün ve bölgesinin en büyük sorunlarından bir tanesi sudur. Çok büyük bir üretim yapılmaktadır burada. Toprağı seven bir halk var. Üretimi nasıl daha kaliteli hale gtirebilir? Nasıl nerede satacağız? Bunları düşünmek lazım. 

Salih Karabulut:
Kendi ülkenizi terk etmeyin diyorlar ama herhangi bir ülkeden vatandaş getirip memur yapıyorlar. Kendi insanlarını düşünen yok. Ben her gün iş için Mağusa’ya gidip geliyorum. Kaç tane üniversite mezunu var portakal toplayan? Adamları getirip ev, arsa, iş veriyorlar. Vekiller 10 milyar alıyor, kimin umurunda? Bu köyde hangi genç devlet dairesinde çalışıyor? 

Mustafa Naimoğluları – Hayvancılar Birliği Başkanı:
Ülkenin her yeri isyan noktasında. Köylünün üreten insanların avuçları nasır içinde. Devlet, üreten insanlara zam yapmıyor. Bir ton suyu 6 TL’ye satarak bu ülkede narenciye, hayvancılık olmaz. Sular denize dökülüyor, bedava verin insanlara üretsinler. Bu ülkede kuraklık yaşıyoruz. 
Mazota zam, elektriğe zam, her şeye zam. Sonra da sütü, eti beleşe verin diyorlar. Bu insanlar nasıl üretsin? Bu duruma gelmişse insanlar herkese eşit duracaksınız. 

Ali Behiç: 
Bu köye 10 yıldan fazladır kimse gelmez oldu. 15 yıl Amerika, Kanada’da yaşadım. Bu memleket gibi dünyanın hiçbir yerinde görmedim. Avrupa’ya girmek istiyoruz. Güney’de çöp görmezken kuzey çöplük içerisinde, mandıraların içinde yaşıyoruz. Nasıl bir yer burası?

Kenan Akın – Eski Tarım Bakanı:
2013’te Veysel Eroğlu’nun söyleşi var: “ KKTC’ye yılda 75 milyon metre küp içme ve kullanma suyu temin edilecek projeyi açıkladı. Hiç birimiz inanmadı bu suyun geleceğine. Su geldi aktı, biz yöneteceğiz dediler. 
Köylerimiz sudan muzdarip. 80 km’den su geldi, 15 -20 km’ye su akıtmayı beceremedik. İlk defa Türkiye’ye canlı hayvan satacaktık 20 yıl önce. Gemi geldi, hayvancı gelmedi. Her yıl gidecek canlı hayvan ihracatını baltaladık. 
Ürünleri askere satalım dedik. Bir tek domates gelmedi Türkiye’den. Türkiye’den, Fransa’dan peynire karşıyım. Ürettiğim ürün nüfusuma yetmiyor. Ürettiğimiz kadar tükettiğimiz dışarıdan geliyor. Anavatan ile sağlıklı ilişki kuramamanın sıkıntısını yaşıyoruz.

Hüseyin Erçal ( CTP Milletvekili):
Bugün yarattığımız ortamdan mutsuzsak idare edenlerde halkta sorumlusudur. Çünkü çözümün bir önce gelip de kurumsallaşmış devlet yapısına ulaşamadık. Kurumsal bir devlet olabilsek, ürettiğimizi bilsek, vergimizi versek hizmetini alsak bugünkü tartışmalar bence olmazdı. 
Yapılan araştırmalar son günlerde mutluluk oranında 62. Sırada Rumlardan öndeyiz. Kıskanıyorlar bizi. Üretim, haysiyet, KKTC insanı olarak kendi kendine yetebilecek bir yapı ve adalet maalesef bunu ülkemizde başaramadık. Türkiye’den su geldi. 
Hükümet olarak su yasasını çıkarıp bu suyu bir an önce ülkemizin kullanımına sunmak için uğraştık. Bugün oldu yapılamadı. Neden? Siyasilerden beklentilerden dolayı yapılamadı. Siyasiler bu konuda gereken sürati ortaya koyamadılar. 

Önder Cemkan:
Bir çağrı var toplumlara, ‘umudu kesme yurdundan’ deniyor. Ben hiçbir zaman yurdumdan da halkımdan da mücadeleci arkadaşlarımdan da umudumu kesmedim ama bu akşam kestim. Bu üstünde yaşadığımız topraklar Omorfo ovasıdır. 
Dünyanın 3. verimli ovasıdır ve bu toprakların üzerinde yaşamaktayız. Bu toprakları bizim babalarımız örümcek ağı gibi ördü maden tozu ciğerlerini sarana kadar. 200 -500 dönüm narenciye bahçesi olan var. 
Üç tane Narenciye üreticileri birliği var. Burada kimse yok. Kestim yurdumdan umudumu. Güzelyurt havzasına akan 16 milyon metreküp su taşıyan dereler vardı. Önü kesildi. Türkiye’den su geldi. Bize suyu satmaya çalışan üç kağıtçılar var.

Aziz Kaya- Lefke Belediye Başkanı:
Gazetelerin ilk 6 sayfasında trafik kazası, hırsızlık, katillik haberleri vardır. Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Güney Kıbrıs’a geldi ve KOP başkanı ile FİFA yönetim kurulunda birlikte yer almaları için bir anlaşma imzalandı. 
Kıbrıs Türk futbolu hükmen yoktur. Türkiye’de dünya futbol zirvesi yapıldı. Orada da Kıbrıs Türk futbolu temsilcileri yoktu, aranmadı da olması için. Bu gerçeğin bilinmesi lazım. Üretimde de öyle hükmen mağlup durumda. 
Her alan da bunu yaşıyoruz. Kıbrıs sorununun belirsiz gitmesinin Kıbrıs Türklerine zararı vardır. Ancak bu kendi ev ödevlerimizi yapmamak için sebep değil. Cengiz Topel Hastanesi’nin durumu, Lefke altıncı ilçe oldu ancak pek fazla bir gelişme yok. 
Batı bölgesi nüfusun % 5’ini teşkil ederken üretimde % 35 ve % 100’e ulaşan verilere sahip. Bu bölgede gerek ağaç başı gerek dönüm başı alırsanız verim yüksektir. Elye’de insanlar zorlandıkça üretmeye devam etti. 
Bankaların yüksek faizleri ile karşılaştılar. Su’dan kaynaklanan üretim zorlukları vardır. En önemlisi bir pazarlama sorunu vardır. Üreticiler Birliği Kooperatif’i oluşturulması gerekiyor.
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.