Çiğdem AYDIN Aybeniz Küzeci Yıldırım
Diyalog, Trodos’taki yangın alanının Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından ziyaret edilmesi konusunu, toplumun değişik kesimlerini temsil edenlerle tartıştı.
Gerek sağ, gerekse sol kesimi temsil edenlerin büyük bir çoğunluğu; Türk tarafının yardım önerilerine karşı Rum tarafının günlerdlr sürdürdüğü olumsuz tavırlara karşın Akıncı’nın, Trodos’u ziyaret etmesinden yana olduğunu söyledi.
İşte görüşler:
Hamit Bakırcı (Bağımsız Milletvekili):
“Gitmesi gayet güzel ve doğaldır. Çünkü doğa ve ağaçlar kimsenin milliyetine ait değildir. Konu insani bir konudur. Fakat üzücü olan Güney Kıbrıs hala bu konuda dahi siyasi davranmasıdır. Böylesi bir insani olayda Güneyin tavrı KKTC’nin ve Türkiye’nin yardım teklifine karşı verdiği tepkiler rencide edicidir. Bu da bize onların bu konuyu bizim gibi insani değerlendirmediğini gösteriyor. Sn. Akıncı gidecekse bile kendi temsil ettiği toplumu ezmeden ve ezdirmeden yapması lazım.”
Soru: Sizce makam arabasıyla mı gitmeli, yoksa herhangi bir özel araçla mı?
“Makam aracıyla zaten gidemez çünkü Güney Kıbrıs buna izin vermez eğer makam aracıyla giderse beni bir vatandaş olarak onore eder ama böyle yapmaz da sivil bir araçla giderse ki ancak o şekilde Rum tarafı kabul eder o zaman da kendi vatandaşını kendi toplumunu rencide eder. Bunun pek bir ortası yok gibi.”
Kutlay Erk (CTP eski genel sekreteri):
“Akıncı'nın yangın alanına gitmesi konusunu sanırım sosyal medyada ilk ben gündeme getirdim. Dünkü liderler görüşmesini Anastasiadis yangın nedeniyle iptal ettiği zaman bana göre Akıncı'nın Anastasiadis'e yanıtı, "Tamam, ancak görüşmeler için ayırdığım günlük zamanımı, seninle birlikte yangın alanını ziyarete kullanmak istiyorum, birlikte oraya gitmeyi öneriyorum. Bu felaket karşısında ada insanlarına ve dünya insanlığına birlikte mesaj verelim" olmalıydı.
Akıncı oraya beraberinde itfaiye müdürü ile de gitseydi, iki tarafın itfaiye yöneticileri teknik olarak ihtiyaçları ve nasıl dayanışma yapılacağını tartışsa ve şekillendirse idi, belki daha az ağaç yanacaktı... Hatta, Akıncı ve Anastasiadis olay mahallinde birlikte inceleme yapıp, dayanışma yöntemleri ararken, oradan Türkiye'ye telefon edip, havadan müdahale için katkıyı da alabilirlerdi... Liderlerin olay yerinde bulunması, incelemesi, tartışması ve ortak çare arayışı entropi dediğimiz bir gizli enerjinin ortaya çıkıp pasif dinamikleri tetiklemesini sağlayacaktı.Bunu liderlerin olay yerindeki birlikte varlığı yaratacak, bu gizli enerji onların olay yerindeki faaliyeti ile harekete geçip, birlikte uğraş vermenin ruhuna enerji sağlayacaktı. Tılsım, bence Akıncı'nın Anastasiadis ile birlikte oraya gitmesinde idi. Liderler bunu yapamıyorsa, bundan sonra o etkinlikte - bu etkinlikte liderler birlikte olmuş, çocuk şenliğinde ip çekmiş, birlikte tiyatro - konser izlemiş, Büyük Han'da kahve, Uzun Yol'da zivaniya içmiş ve benzeri tüm hareketleri bence sıfır not alır, fantazidir, şovdur, kendi inandırıcılıklarından kayıptır. Halen geç değil, Akıncı ve Anastasiadis yangın mahalline birlikte gitmelidir.
Oraya nasıl gitmeli? Güney'deki herhangi bir etkinliğe, örneğin Limasol'daki bir etkinliğe Akıncı nasıl gidiyorsaydı, öyle gitmeli... Bu konuda da bayağı bir örnek vardır geçmişten kalan... Tarafların huzursuz olmayacağı çözümler vardır. Sorun olmayacak çözümlemeler zaten uygulanmıştır.”
Şener Elcil (KTÖS Genel Sekreteri):
“Bence gitmelidir çünkü ben bu adayı bir bütün olarak görüyorum. Bu adanın bana göre Kuzeyi yada Güneyi de bir ayrılıkçı zihniyet olmamalı. Akıncı gitmeli ve oradaki yangın yerini boşaltılan köyleri insanları ziyaret etmelidir. Geçmiş olsun dileklerini bizzat iletmesi olumlu bir yaklaşım olur. Neticede olası bir çözümde bu ülkenin Kıbrıs’ın Başkanı yardımcısı olacak 1960’ta da öyleydi Başkan yokken de kendisi vekâlet edecek. Adayı bir bütün olarak görmek ve öyle davranmak önemlidir.
Neticede bir toplumun lideridir şu anda ve o şekilde gitmelidir. Ama aracına da Türkiye’nin alt yönetimi olan KKTC bayrağını, forsunu da takarak tahrik ederek gitmemelidir. Toplum lideri vasfını koruyarak ama tahrik ederek de değil. Daha önce nasıl ki Limasol’a gitti neyle nasıl gittiyse öyle gitmelidir.
Latif Akça: Rauf Raif Denktaş ve Düşüncelerini Yaşatma Derneği Genel Başkanı
“ Ben gitmesi taraftarıyım, bu bir afet. Neticede can kaybı yaşanan insanların toplu göç ettiği zorunlu bir afet yaşandı. İnsani bakımdan gitmesinde bir sakınca yok aksine tüm dünya da ne kadar iyi niyetli olduğumuzu görür, kendileri de dahil.
Makam aracı bugüne kadar hiç koymadılar. İnşallah Akıncıyı koyarlar. Ama koyarlarsa korumada vermeleri lazım, üstelik de KKTC bayrağı ile gidecekse. Eğer makam aracını koymaz ise, normal araçla da gitmesi insanidir. Sonuçta orda Akıncı ismi geçecek dünya medyası ona vurgu yapacak diye düşünüyorum. Flamayı bırakırsalar Flamalı, ama bırakmazlar normal araçla da gidebilir.”
Esen Ömürlü: Emekli Astsubaylar Derneği Başkanı
“Yandılar, ölüleri var hala daha ben Kuzeyden yardım kabul etmem diyen bir adamın ve temsil ettiği toplumun ayağına barış dilenir gibi gitmesine karşıyım. Ne münasebet her fırsatta beni ve statümü küçük düşürecek açıklamalar ve tavırlar içinde olacaksın ve hala daha ben geleceğim. İnsani bir durummuş. Zaten insani açıdan Cumhurbaşkanı aradı geçmiş olsun dedi, yardım edelim dedi, Türkiye ile irtibata geçti daha ne yapalım? 1995 yılındaki yangında onlar gelmiş miydi benim tarafa , onlara gelince insani akla gelmez bana gelince gelir. Ben karşıyım.
Derviş Doğan:İşadamı
“Gitmesi tabi ki iyi olur. Lakin bunu statüsü ile yapmasıdır doğru olan. Yani makam arabası ile gitmesi. Bunun nedenine gelince, Anastasiadis ile eşit şartlarda masaya oturuyor. Bunu da bütün dünya görüyor. Sonuçta halkı temsil eden bir lider ve lider gibi oraya gitmesini yeğlerim....
Haçana bir bu eziklik psikolojisi. Biz mülteci değiliz ki bu ülkede. Bu ülkenin paydaşlarıyız. Rum bunu anlamıyor bir türlü ve bize ülkenin yabancısı muamelesi yapıyor. Yangın işinde bile böyle davrandı. 200 kişi gönüllü olmuş da 20'sini seçmiş göndermiş yangın bölgesine. Bu aşağılama değil de nedir? Ama anlatamıyoruz derdimizi maalesef.
Hasan Yılmazışık (Tüketiciler Derneği Başkanı ):
“Gitmenin bence bir manası yok. Gitse de gitmese bir manası olmayacak. Çünkü bizler Kıbrıs Türk halkı olarak ilgi gösteriyoruz. Ama onların bu durumdan anlaması mümkün değil. Değil Kıbrıs’ı İstanbul’u ayaklarına serseniz onlar gene kendi bildiklerini okuyacaklar..”
Gidecekse de bir Cumhurbaşkanı makam aracı kullanmadan hiçbir yere gitmemelidir. Şayet gidecekse ve makam aracı olmadan gidiyorsa istifasını versin ve çıksın gitsin. İlla ki gidilmesi gerekiyorsa da kendisi gitmesin bir yetkili göndersin. Halka devlete olan saygını neye karşılık satıyorsun bunu söylemen gerekecek. Görüşmeye bile makam aracıyla gidiliyor oraya da makam aracıyla gidilmedi. Gerekirse de biz halkı bu konuda ayaklandırırız. Ya makam aracıyla gidecek ya da gitmeyecek. Buradan da kendisine bu çağrıyı yapmış olalım.
Yılmaz Bora (TMT Mücahitler Derneği Başkanı):
“Eğer ortak bir adada toprakta yaşıyorsak insani açıdan bu adayı paylaşma açısından normaldir. Ancak Rumların ileri sürdükleri bu ayrımcı siyasetten dolayı meseleTürkiye’nin yardımı şartlı kabul etti. Yani burada diyor ki ya beni tanıtacaksın yada tanıyacaksın... Herkes beni Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyor sende o çerçevede tanıyacaksın ve yardım edeceksen ona göre edeceksin. Yıllar önce ortak kurduğumuz ülkeyi onlar yaşatmadı. Olmadı 53 yıldır bunu sürdürüyorlar bugün masada devam eden görüşmelerde de aynı taktikle devam ediliyor. Güven artıcı önlemelerden bahsediyorlar. Ekonomik ambargoları kaldırsınlar bizde iyi niyet gösterisi olarak görelim.
Eğer gidecekse makam aracıyla gitmeli… Üzerine KKTC bayrağının olduğu makam arabasıyla gitmeli. Eğer bunu böyle kabul etmiyorlarsa gitmesin.”
Mustafa Arabacıoğlu (DP Milletvekili)
“Ben kendi açımdan gitmesinde bir sakınca görmem sonuçta bu bir doğal afettir. Benim açımdan bir sorun değildir. Kıbrıs’ın ağacı hepimizin ağacıdır. Bu bir felakettir. Acının paylaşılması adına gidip destek vermek hem insani açıdan hem de müzakereler açısından bence olumlu bir davranıştır.
Bence resmi aracıyla gitmesi diye bir kural olmamalı elbette çünkü bu bir doğal afettir, felakettir.. Acıyı paylaşmaya gidiyordur.”
Ersin Tatar (UBP milletvekili)
“Netice olarak bu bir dramdır gitmesi de bence olumludur. Sonuçta orada yaşanan bir acı var ve 2 kişi de hayatını kaybetti. Bu acıyı paylaşmak adına gidilebilir.
Eğer gidilecekse elbette makam aracıyla gitmesi gerekecek. Ama bunu da Rum tarafı kabul etmeyecek. Hem zaten bu konuyu da ben siyasetten farklı olarak görmek istiyorum. Burada biraz farklı olarak düşünmek gerekir. Bence olaya biraz insani açıdan bakılması gerekiyor”
Hakan Dinçyürek (Bağımsız Milletvekili):
“Aralarında diplomasi olarak nasıl bir görüşme oldu bilemiyorum. Ama bütün dünyadan yardım kabul ederken bizden etmemeleri de hiç hoş değil. Adada ortak bir yaşamı paylaşacağımızı iddia ettiğimiz bir dönemde, 2016’ da çözüm olacak diye iddia ettiğimiz dönemde bu ret samimi bir davranış olmadı. Orman yangını sadece güneyi değil bizim de çevremizi olumlu olumsuz etkileyecek bir durumdur çünkü bu insani bir durumdur. Maalesef can kayıpları söz konusudur. Oraya gidip ziyaret etmesi de Kıbrıs Türkü olarak ne kadar insani bir yaklaşım içinde olacağımızı gösterecektir.”
Kendisi hangi şapkasıyla gidecekse ona uygun olarak davranmalıdır.
Tahir Gökçebel ( KTOEÖS Başkanı) :
“Bence bizler şuan da Akıncı gitmeli mi gitmemeli tartışması yapmak yerine. Ülkemizin bu süreçte Trodoslar yanarken bizim yardımımızı kabul etmemeleri ve katkının alınmamasını insanlık dışı olarak yorumluyorum. Bu olayın politika ile bağdaşması benim için çağdışıdır. Bu düşünce bu ülkeye sıkıntı verir. Gidip gitmemesinden çok demokratik bir anlayışla sahip çıkılması gerekir. Sonuç itibariyle yanan ormanlar hepimizin…”
İsmet Kazaz 8 Yıl Önce
Rumlar insani yardıma siyaset karıştırıp bizi yok saydılar. Cumhurbaşkanımızla aynı yemek masasına oturmaktan kaçındılar. Akıncı bölgeyi hangi sıffatla ziyaret edecek? Cumhurbaşkanımız olarak yok sayıldığına göre toplum lideri sıfatıyla mı? Hangi toplum? Bizi de yok saydılar. Sayın akıncı gitmek istiyorsa kendi özel arabasına biner kıbrıslı Türk vatandaşı olarak orayı ziyaret eder. Kıbrıslı Türkler olarak hor görüldüğümüz, yok sayıldığımız yeter. Kurucu cumhurbaşkanımızdan sonra kaybettiğimiz duruşumuzu yeniden kazanmanın zamanı geldi.