Çiğdem AYDIN
KKTC’nin ilanına onay veren 5 eski siyasetçi, 31 yılda gelinen noktadan pek memnun değil. Sağ ve sol partilere mensup siyasiler, özellikle otorite boşluğu, kamu hizmetlerindeki çöküş, çevrenin yok olması, gençlere sahip çıkılmaması ve suçların patlaması gibi konulardan şikayetçi.
Diyalog’a konuşan Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) eski Genel Başkanı İsmail Bozkurt,
“31 yılda gelinen aşamada memnun değilim. Dahası biz geriye doğru gitmeye devam ediyoruz, bunun nedeni ise siyasetin ta kendisidir” dedi.
Eski Meclis Başkanı ve Başbakanlardan Hakkı Atun “Kamu hizmetleri çökmüştür bunun nedeni ise üçlü kararnamelerdir. Kanun, mevzuat bilen memur kalmadı” derken, Dışişleri eski bakanlarından Kenan Atakol, 31 yıl önce bu ülkenin daha temiz, daha bakir olduğunu söyledi.
Eski CTP milletvekillerinden Ergün Vehbi “KKTC’yi kurarken umutluyduk ama 31 yılda bir arpa boyu yol almadık”dedi. Toplumcu Kurtuluş Partisi milletvekili Esat Varoğlu ise beklenen refah düzeyinin gelmediğini kaydetti.
İşte eski siyasilerin görüşleri:
İsmail Bozkurt:
“31 yılda gelinen aşamada memnun değilim. Dahası biz geriye doğru gitmeye devam ediyoruz, bunun nedeni ise siyasetin ta kendisidir. Siyasetin amacı sorun çözmektir. Biz de siyasetin kendisi sorundur bu böyle gittiği sürece de 31 değil 60 yıl geçse ne yazık ki süreçler veya aşamalar beni memnun etmeyecek.
Gelinen noktada ülkenin eksikliği siyaset kurumunun sorun olmasıdır aslında her şey bütün sorunlar burada düğümlenip kalıyor. Siyaset popülizm üzerine kurulmuştur yıllardır kangrenleşen bir sorun halini aldı ve bugün ülkede yaşanan sistemsizlik, gençlerin göç etmesi ve mutsuzluk ve adaletsizlikler de siyasetin kendinden kaynaklanıyor. Demokrasilerde popülizmin önüne yüzde 100 geçemezsiniz elbet ama küçücük bir ülkede bunu minimuma indirebilirsiniz, niyet varsa! Ekonomik yapı, sosyal ve kültürel yapı giderek bozuluyor. Ben 30 yıldır aktif siyasetin içinde değilim 30 yıl önce bizler aktif siyasetin içinde iken ne tartışıyorsa idik bugün de aynı şeyler tartışılıyor. Üçlü kararnameler, çevre, sağlık, eğitim hala 30 yıl önce ne ise odur. Aynı konular tartışıldığına göre bir arpa boyu yol kat etmedik.”
Soru: Sizce acil olarak neler yapılmalıdır ?
“Acil olarak tek bölgeli seçim sistemi uygulamaya konmalı ve halka karşı şeffaf olunmalıdır. Üçlü kararname denen ucubelik ortadan kaldırılmalıdır bu bir rezalettir. Siz bu üçlü kararnameleri kaldırmadığınız sürece kamuyu yönetemezsiniz. Bütün sorunların özü izim ülkemizde siyasettedir.”
Hakkı Atun:
“Aklımızı kullanarak 1960 yıllarından 1974 yılarına taşıdık ve günümüze baktığımızda bugün özgürce yaşadığımız bir devletimiz vardır. O günlerdeki refah düzeyini düşündüğüm zaman bugünlere şükürler ediyorum. O günlerde yaşanan korkular, hayatta kalma mücadelesi, açlık ve yokluk vardı. Bugün devletimiz sayesinde bağımsızca, özgürce, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Anavatanın garantisi altında can güvenliğimiz, namus güvenliğimizle yaşıyoruz. Uygar bir halk gibi yaşayabilmemiz için elbette devletimizden memnunum. Kendimizi en şekilde yönetmeyi başarabilmemiz lazımdır. Anavatan Türkiye’den alacağımız destekle de bunu yapabiliyoruz. Gören bir göz çalışan bir akıl elbette memnun olmalıdır. Sistemle ilgili şikayetler olabilir ama devlete küsmek devleti hedef alan açıklamalar doğru değildir. Biz bu devleti şehitler vererek kurduk. Türkiye’nin desteği, Türk askerinin desteği ile elde ettiğimiz devletimizi sevmekten memnun olmaktan başka yolumuz yoktur.”
Soru: Gelinen noktada ne tür eksiklikler vardır?
“Benim görebildiğim en büyük yanlış devletin gücünü halka hissettirememektir. Halk devletin gücünü otoritesini yaşamında hissetmiyor. Bunun sorumlusu da siyasilerdir. Her dönem hükümet krizi yaşayan bir halk vardır. Şimdi bazı vekiller yine istifa etmişler bir istifa eder biri gider biri gelir böyle devlet yönetimi olmaz. Demokrasi böyle yönetilmez. Siyasilerde bir laubalilik görüyorum ben devletler kişisel yönetilmez ve ne yazık ki en büyük yanlışlık buradadır. Devlet yönetimi süreklilik, istikrar ister.”
Soru: Sizce acil olarak neler yapılmalıdır ?
“Bir kere her şeyden önce herkes bu devlete inanmalıdır. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatmamalıyız. Rumların esiri olmamalıyız. Müzakerelermiş bence artık müzakereleri de bırakıp içimize odaklanmalıyız kendi kendimizi kalkındırmalıyız. Kamu hizmetleri çökmüştür bunun nedeni ise üçlü kararnamelerdir. Kanun, mevzuat bilen memur kalmadı kurumlarda. Ve tabi davranış şekilleri halkın hizmetkarları oldukların unutuyorlar oysa İngiliz döneminde bir mantık vardı ve devlet o mantıkla işlerdi, bu mantık “Devlet halkın hizmetkarıdır” mantığı idi. Günümüzde bu ne yazık ki hatırlanmamakta ve uygulanmamaktadır. Ciddiyet ve disiplinden uzak bir yönetim şekli hakim. Devlet otoritesini kurmalıdır kuramadı, isteyen istediği yere aracını park eder, yollar delik deşik, isteyen istediği yere inşaat diker böyle devlet yönetilmez.”
Kenan Atakol:
“31 yıl içerisinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde (KKTC) çok şeyler yapılmıştır. Yollar, Hava limanları, Deniz limanları, marina, hastaneler, telekomünikasyon sistemi, elektrik, okullar, ve daha birçok alt yapı tesisleri yapılmıştır. Turizm sektörü 5 yıldızlı otellerle donatılmıştır. KKTC, 8 üniversitesi ve 75 bin öğrencisi ile bugün birçok ülkeyi gıpta ettirecek durumdadır.
En önemlisi, asrın projesi diye nitelendirilen Türkiye’den KKTC’ye borularla su getirme projesi tamamlanmak üzeredir. Hayal diye nitelendirilen bu dev proje, KKTC’ye Anavatan tarfından yapılan yardım ve yatırımların büyüklüğünü göstermesi açısından büyük önem arz etmektedir. Yapılan bütün bu devasa yatırımlara rağmen dünyadaki gelişmelere ayak uydurmak için bazı yeni yatırımlara gidilmesi muhakkak gerekecektir. Türkiye’den elektrik getirme projesi çalışmaları sürmektedir. Elektriğin getirilmesi ile de önemli bir alt yapı sorunumuz daha halledilmiş olacaktır.
Soru: Gelinen noktada ne tür eksiklikler vardır?
“Bence, KKTC’nin en önemli ve hayati sorunu ÇEVRE Sorunudur. 31 yıl içerisinde kötüye giden bir sorundur. Çevre konusunda her geçen yıl daha kötüye gitmekteyiz. Bu cennet Ülkeyi çöplüğe dönüştürdük. Her tarafı kirlettik. Doğayı tahrip ettik. Çevre bilincini yerleştiremedik. 31 yıl önce bu Ülke daha temizdi. Daha bakirdi. Her geçen gün daha çok kirletiyoruz. Daha çok betonlaşıyoruz. Gün gelecek temizlemek imkansızlaşacak. Dağlar, vadiler, sahiller ve daha birçok yer gelişigüzel çöplüğe dönüştürülüyor.”
Soru: Sizce acil olarak neler yapılmalıdır ?
“Ülkenin ve Devletin tüm birimleri eşgüdüm içerisinde ve bir plan çerçevesinde bir temizlik seferberliğine girişmeli. Belediyeler başta olmak üzere, Kaymakamlıklar, Kara yolları, İçişleri Bakanlığı, Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ve tüm ilgili daireler Çevreyi kurtarmak için seferber olmalı. Gerekli yasalar yapılmalı. Mevcut yasalar uygulanmalı. Kirletilen yerler temizlenmeli, başka yerlerin kirletilmesi önlenmeli. Dağlarımızın, denizlerimizin tahribatı durdurulmalı. Çevre korunmalı. Çok geç olmadan kurtarılmalı. En önemli önceliğimiz bence budur.”
Ergün Vehbi:
“31 yılda gelinen noktadan kesinlikle tatmin olmadım. Böyle bir günde bunları söylemek beni üzüyor ve yaralıyor ama tatmin olacağımız bir durumda değiliz. KKTC’yi kurarken bizler umutluyduk gelecekten. Ama süreç içerisinde her gelen hükümet giden hükümeti arattı. Ekonomik, sosyal, siyasal anlamda 31yılda hiçbir ilerleme kaydedilmediğini görmek elbette bizleri memnun etmez. Siyasal anlamda bir tanınma olmadı, ekonomik anlamda Türkiye’nin bize 31 yıl önce de maaş ödemesine ihtiyacımız vardı şimdi de aynı noktadayız hatta şimdi daha çok ihtiyaçlı daha çok avuç açar noktadayız.
Sosyal anlamda baktığımızda Bonzai ülkesi olduk çıktık. Gençlik bozulmaya doğru gidiyor çünkü hükümetlerimiz gençleri bu ülkeye kazandırmak için bir devlet politikası oluşturmadı. Ülkede tam bir suç patlaması var. Türkiyede bile görmediğimiz çeşit çeşit suçlar işleniyor. Evet 31 yıl önce bir devlet kurduk bu süreç içerisinde de bir arpa boyu yol kat etmedik.”
“ Çok büyük eksikliklerimiz vardır. Hükümet edenler bakan ve müsteşar atamaktan öteye bir misyon edinmediler. Hükümet etmek, devlet olmak bu demek değil. Ekonomiyi daha ileriye taşıyacak, göçü durduracak bir plan bir proje yok. İdare-i maslahatçılıkla ülke yönetilmez. Sokaktan her geçen adamı çağırarak müdür müsteşar yapamazsınız. Bilimselliğe önem vermeniz gerekiyor. Avrupa, İngiltere bu şekilde işler. Ülke için ülke yönetimi için planlar, programlar, projeler yapar İngiltere, Avrupa, bizde ise insanları kovmak okumuş gençlerin göç etmesini sağlayan bir sistem var yazıktır günahtır. Gençler bir organize ile bu ülkeye geri çekilmelidir, üretim artırılmalı insanları topraklarına kök salmaları için yeniden güven tazelenmeli.”
Soru: Sizce acil olarak neler yapılmalıdır ?
“Şu anda en acil olan şey Kıbrıs konusudur. Duyuyorum ben Maraş’ı verelim, verelim de sen de Karpaz’ı vereceksin, Güzelyurt’u vereceksin bu işler aldım verdimle çözülmez sadece. Rumlar anlaşmak niyetinde değil biz masaya Anastasiadis’in beğeneceği önerilerle değil Avrupa Birliği’nin, Birleşmiş Milletler’in beğeneceği önerilerle gitmemiz lazım. Her iki taraf ta şu anda fanatik davranışlar sergiliyor. Biri masadan kalkmış, öbürü masadaymış vs… Şu anda kim kime gol atacak derdinden vazgeçilmesi gerekiyor.”
Esat Varoğlu:
“KKTC’nin kuruluşundan bu yana evet zaman geçti ama bizler gelmek istediğimiz noktaya gelemdik, hatta kuruluşundan buyana çok da geriledik. Evet yatırımlar TC katkılarıyla olmuştur ülkemize ama beklenen refah düzeyi gelmemiştir, gelişmişlik yakalanamamıştır.
Bakınız biz bu Cumhuriyetin varlığına kuruluşuna onay verirken amaç Ada’da barışın sağlanması Rum tarafı ile yaşanan sıkıntıların barışçıl ve demokratik bir şekilde çözülmesinin hedefledik. Elbette bu Cumhuriyet kurulurken bazılarının gönlünde örneğin rahmetli Cumhurbaşkanı Raif Raif Denktaş’ın gönlünde adanın yarısını Türkiye’ye bağlamak vardı ama biz parti olarak buna onay vermedik. Biz KKTC’nin kuruluşunda federal bir çözüme kapı açmak için onay verdik. Gelinen noktada ne müzakereleri yürütebildiler, ne de tanınma oldu. En büyük eksikliğimiz de budur, dünyadan izole edilmiş şekilde yaşamaya mahkum olduk. Ama artık bu duruma dur deme vakti , dünya ile Kıbrıslı Türklerin de buluşma vakti geldi de geçiyor bile.”
Soru: Sizce acil olarak neler yapılmalıdır ?
“Acil olarak çözüm odaklı bir siyasetin geliştirilmesi, çözümü zorlaştırıcı ve kışkırtıcı siyasetten uzaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. Avrupa Birliği’ni ve diğer Dünya Devletlerini yanımıza çekmeliyiz bunun için de güven artıcı önlemler açısından Maraş’ı açmalıyız, bunu yaparken de biz de karşılığında Mağusa Limanı, Uluslar arası Havaalanının açılmasını talep etmeliyiz. Bu her iki toplumun da birbirlerine olan güvenlerini artırdığı gibi süreci de olumlu etkileyecektir.”