Eski görüşmeciler Osman Ertuğ ile Ergün Olgun, Kıbrıs Türk tarafının, karmaşık ve belirsiz tablo karşısında, İsviçre'de harita ve rakamlar konusunda elini açtığı takdirde, Kıbrıs Rum tarafına gereksiz ve tek yanlı bir taviz vermiş olacağını, son derece dengesiz ve risklerle dolu bir ortama kapıyı açmış olacağını iddia etti.
Ertuğ ile Olgun, “On yıllar süren çetin müzakereler sonucu ortaya çıkan temel prensip, parametre ve kazanımlarımızdan, "yaratıcılık" veya "imaj" adına, burada veya başka bir ülkede taviz verilmesini doğru bulmadıklarını” ifade etti.
“Kamuoyuyla paylaşılmalı”
Eski görüşmeciler Osman Ertuğ ile Ergün Olgun, iki liderin, BM Genel Sekreteri'nin gözetiminde 7-11 Kasım tarihleri arasında İsviçre'nin Mont Pelerin kasabasında görüşmesi arifesinde bazı düşünce ve değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşmayı uygun ve gerekli gördüklerini belirten ortak yazılı açıklama yaptı.
Ortak açıklamada, planlanan görüşmenin toprak başlığına odaklanacağının BM tarafından açıklandığı ve bu çerçevede ilk kez harita ve rakamların da konuşulacağın belirtildiğine dikkat çekilerek, “Aslında, süreci Kıbrıs dışına, İsviçre'ye taşımanın amacının, toprak konusunu görüşmek ve bu yapılırken sızmaları önlemek olduğu Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı tarafından da daha önce açıklanmıştı. Son aşamada görüşüleceği hususunda taraflar arasında mutabakat bulunan bu konu, ancak Güvenlik ve Garantiler başlığıyla bağlantılı olarak ve ondan hemen önce ele alınabilecek bir konudur” denildi.
“Rumlar 5’li toplantıyı kabul etmiyor”
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, İsviçre'deki görüşmeyi "sondan bir önceki adım" olarak nitelediğine, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Burcu’nun ise Güvenlik ve Garantiler başlığının görüşüleceği 5'li toplantı konusunda mutabakat olmadan harita ve rakamların görüşülmeyeceğini açıkladığına dikkat çekilerek Kıbrıs Rum tarafının 5'li toplantıyı kabul etmediğinin açık olduğu kaydedildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu karmaşık ve belirsiz tablo karşısında, Kıbrıs Türk tarafı İsviçre'de harita ve rakamlar konusunda elini açtığı takdirde, Kıbrıs Rum tarafına gereksiz ve tek yanlı bir taviz vermiş olacak, son derece dengesiz ve risklerle dolu bir ortama kapıyı açmış olacaktır.
“Kararlılıkla karşı çıkılmalı”
Daha baştan beri, yani 1977 Doruk Antlaşması'ndan bu yana, toprak ve güvenlik konuları birbiriyle bağlantılı olmuştur. Kaldı ki, 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklama'da, tüm konuların birbiriyle bağlantılı olarak ele alınacağı belirtilmektedir.
Nitekim Kıbrıs Rum tarafı, mülkiyet başlığının toprak ayarlamaları başlığıyla birlikte ele alınması konusunda ısrar etmiş, Rum Sözcü Hristodulides daha geçtiğimiz hafta sonu yaptığı açıklamada "toprak görüşülmeden mülkiyet kapatılamaz" demiştir. Rum tarafının toprak konusuyla siyasi/ekonomik/fiziki güvenlik konuları arasındaki ilişkiyi reddeden duruşuna kararlılıkla karşı çıkılmalıdır.”