Ulusal Birlik Partisi (UBP) Dış İlişkiler Komitesi, Kıbrıs Türk tarafının masada olduğunu vurgulayarak, Rum lider Nikos Anastasiadis’in ön koşulsuz müzakere masasına dönmesi gerektiğini belirtti. UBP Diş İlişkiler Komitesi Başkanı Tahsin Ertuğruloğlu ile Başkan Yardımcısı Hamza Ersan Saner tarafından yapılan ortak açıklamada, Anastasiadis’in zamana oynadığı ifade edilerek, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerle eşit bir ortaklık temelinde anlaşma yapma niyetleri ve arzuları olmadığı vurgulandı.
UBP’nin Ekim 2013’ten beri Slovakya Büyükelçisi’nin düzenlediği iki toplumlu siyasi parti liderleri toplantılarına katıldığına işaret edilen açıklamada, Yeni Kıbrıs Partisi’nin ev sahipliğinde düzenlenen son toplantıda, UBP’nin görüşü olarak, tarafların acilen ve koşulsuz olarak çözüm sürecine katkı koymak için masada olmaları gerektiğinin ifade edildiği kaydedildi.
Kıbrıs Türk tarafının halen masada olduğuna vurgu yapılan açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Anastasiadis’in toplantıları özellikle sabote etmek adına ilgili parsellerde hidrokarbon yatakları araştırmasını yapmak üzere bir şirket görevlendirdiği belirtildi.
Açıklamada, Anastasiadis’in, Kıbrıs Türk tarafından ikaz edilmesine ve Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanlığı tarafından sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen provoke amaçlı adımda ısrar edip, toplumsal arası görüşmeleri sabote etmesinin kabul edilemez olduğu kaydedildi.
“Cumhurbaşkanı masadadır”
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:“Kıbrıs Türk tarafı adına görüşmeci olarak Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu şu anda masadadır ve Ulusal Birlik Partisi olarak Anastasiadis’in de ön koşulsuz olarak masaya dönmesi gerektiğine inanmaktayız. Bu olay toplumlararası görüşmelerde Anastasiadis tarafından zamana oynamak için atılan ilk adım değildir. Benzeri bir adım da Anastasiadis seçilir seçilmez yaşanmıştır. O dönemde ‘ortak bir açıklama metni hazırlanmaz ise ben görüşmelere devam etmem’ diyerek görüşmeleri 5 ay ertelediği de tüm Kıbrıslı Türkler ve Rumlar tarafından bilinmektedir. Hâlbuki Sayın. Anastasiadis de bu konuda samimi olsa idi ve bu konuda zamana oynamaktan başka bir gayesi olsa idi 2010 yılında Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Derviş Eroğlu gibi ‘ben görüşmelerde Talat ve Hristofyas’ın bıraktığı noktadan devam etmeye hazırım’ içerikli bir iyi niyet mektubunu BM’ye vererek, toplumlararası görüşmelere başlayabilirdi”