Çiğdem AYDIN
CTB/BG eski milletvekillerinden Dr. Gülboy Beydağlı, Kıbrıs sorununun iki yıla kadar çözümü yönünde umutlu olduğunu belirtirken, Kıbrıslı Türklerin bu çözüme hazırlanmadığını söyledi. Beydağlı “toplumu bu çözüme hazır hale getirecek birşey yapmadık. Kıbrıs bu şekilde kalsın,dünyaya açılmasın düşüncesiyle bu topluma bir açılım getirilmemiştir”dedi.
Toplumun bugüne kadar bir güvenlik korkusu ile varolduğunu anlatan Beydağlı “bir toplumun,bir ülkenin aniden dünya içerisinde, Avrupa Birliği medeniyeti içerisinde nasıl hareket edeceği benim için endişe konusudur” şeklinde konuştu.
Beydağlı, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru: Siyasete ne zaman başladınız, ne zaman ara verdiniz?..
Yanıt: 1998 seçimlerinde siyasete başladım ve 2009 yılında ara verdim.Yaklaşık 10 yıl mecliste bulundum.
Soru:Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?..
Yanıt:Girne Hastanesinde Çocuk Hastalıkları Uzmanı olarak 15 yıl görev yaptım.3 yıl da özel de aynı işi yaptım toplamda 18 yıl hekimlik yaptım.Şimdi emekliyim evde torunuma bakıyorum. Henüz
4 yaşında, adı Gülboy.
Soru: Ekonomik durumunuz nasıl?. Nasıl geçiniyorsunuz?. Ne kadar maaş alıyorsunuz?..
Yanıt: Benim ekonomik durumum iyidir.Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin bizi teyet geçmesi mümkün değildir tabi.Emeklilik maaşı ile geçiniyorum.Milletvekilliğinden emekli oldum,maaşım 7 bin Tl.’dir.
Toprakla uğraşmak iyi geliyor
Soru: Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?. Kimlerdir? Ne iş yapıyorlar?..
Yanıt: Üç çocuğum vardı. İkisi vlendi bir kızım kaldı. Niyazi ve Bahar evlendiler kızım şimdi Turizm işletmeciliği yapıyor. Cavidan ise bu yıl üniversiteden mezun oldu. Ama tahsiliniz ne olursa olsun, ne kadar iyi olursanız olun ülkede işsizlik problemi vardır bunu inkar edemeyiz.
Soru: Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?. Yaşadıysanız ne tür sorunlar?..
Yanıt: Hayır yaşamadım. Ben şuna inanırım bir sağlıkçı olarak genetik olsa gerek.Tabi ki bahçede uğraşıyorum.Temiz hava, çiçekler, toprakla uğraşmak da iyi geliyor. Düzenli olarak yürüşlerimi de yaparım ve düzenli beslenirim.
Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?. Arayıp, soran oluyor mu?..
Yanıt: Benim zaten hekimlikten dolayı çok iyi dostluklarım vardı. Köylere gider okulları gezerdik, çocuklara sağlık taramaları yapılırdı. Benim toplum içindeki saygınlığım siyasetten değil her zaman hekimlikten gelmiştir. Yani siyasetten önce de sonra da benim dostluklarım hiç bozulmadı. Hatta parlementoda ike azalmıştı çevrem ama şimdilere kadar süren dostluklarım hiç azalmadı. Aksine çoğalarak devam etti.
Parlamentoya güven azaldı
Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?. Yanlışlar nedir?. Neler yapılmalı?..
Yanıt: Bana göre aslında temelde bir fark yoktur. Siyaset her zaman siyaset olmuştur. Siyaset ayrı bir kulvar. Sadece siyasete halkın bakışı değişti zaman içerisinde. 1998 yılında halkta saygı daha üst düzeyde idi. Günümüzde tolumda parlementoya güvenin azaldığını görüyoruz.
Elbetteki yanlışlar vardır başta söylediğim gibi siyaset aynı değşen zaman ve çağdır. Örneğin; internet oldukça yaygın, medya kendisini geliştirdi. Artık bir vekil bir restorantta otururken ne yediğine, ne spariş ettiğine kadar biliyor ve bunu yayıyorlar. Dolayısıyla insanın özeli de kendine kalmaz hale geldi.Artık toplum her bilgiye daha çabuk ulaşıyor.
Eskiden siyasetçiler, meclis ve siyasi partiler daha kapalıydı.Yani aslında siyaset eskiden de ilkeli değildi sadece halk bunu bilmiyordu o kadar. Meclis’te geçmişte de birçok yasa çıkarıldı,herkes parmak kaldırdı ama kendileri uymadı.
Örneğin kamuda çalışanların ikinci iş yasağı gibi,yada doktorlar ikinci iş yapamaz gibi.Öncelikle bizim toplum çok küçük ve herkes birbirini tanıyor ilişkilerimiz halkla içli dışlıdır ve bence siyasetin seviye kaybetmesi de bundandır.
Bunun da en büyük nedeni partiler ve oy kaygılarıdır.Bundan vazgeçilmesi gerekmektedir.Siyasi partiler insanları dejenere eden bir yapıdan arınmalıdır.
Çok değerli akıllı,projeleri olan insanlar meclise girmeyi başarsa da partileri onları dejenere ediyor,artık bundan vazgeçilmelidr.
Sürdürülemez bir durum
Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..
Yanıt: Kıbrıs sorunu artık doğal ömrünü doldurmuştur.Daha fazla mevcut haliyle sürdürülemez bir sorundur.Ortadoğu’da oluşan koşullar,Türkiye’deki ekonomik koşullar ve Yunanistan ile Güney’deki koşullar da artık çözümü zorluyor.Bence belli bir tarih verilmese bile Kıbrıs’ta çözüm 1-2 yıl içerisinde gerçekleşecektir.
Soru: Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..
Yanıt: Hayır hazır değiliz.Biz de dahil toplumu bu çözüme hazır hale getirecek birşey yapmadık.KKTC kurulurken ayrı bir varlık şeklinde gelişmesi düşünülmemiştir ve buna göre kurgulanmıştır.Kıbrıs bu şekilde kalsın,dünyaya açılmasın daha fazla gözetilerek topluma bir açılım getirlimemiştir.Her zaman siz olduğunuz yerde kalın,beni seçin ben sizi öderim vizyonu ile yaşanmıştır.
Türkiye’den de yardımlar hep bu mantıkla geldi.Anayasamızda bile geçici 10.madde vardır bu da bize Kıbrıslı Türklerin hep bir güvenlik korkusu ile varolduğunu gösteriyor.Ve bu normal olmayan bir toplumun,bir ülkenin aniden dünya içerisinde, Avrupa Birliği medeniyeti içerisinde nasıl hareket edeceği benim için endişe konusudur.
Haritalar hazırlandı
Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..
Yanıt: Toprak ve Mülkiyet sorunu en büyük sorunlarımız olacak. Bu toplum çok küçük ama bu konular da 50 yıllık konulardır.Bilhassa Annan Planında değerlendirmeler yapıldı ve biz çok plan gördük yani enine boyuna tartışıldı yazıldı çizildi ve dedğim gibi bu konular zaten Annan Planında vardı,çözülmüştü.
Bizde toplam aile sayısının 30 bin olduğunu düşünüyorum ve toprak konusu da buna göre şekil alırsa bizim nüfusumuz budur.Haritalar yapıldı çünkü biz bu adada uyurken kapılarımızı ve kulaklarımızı dünyaya tıkarken dünya örgütleri uyumadı. Dolayısıyle bunlar da çözülmüştür diye düşünüyorum.
Soru: Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..
Yanıt: Artık Avrupa Birliği’nin kuruluş amacını herkes biliyor. Kişiler hatta Devlet tek başına sorunları çözemez. Avrupa Birliğinin tandartları ve istekleri doğrultusunda bizlerde adapte olacağız. Bireysel olarak birşeyler yapmak mümkün değildir.
Yarın:Ali ATUN