Diyalog Gazetesi

‘En kötü günler’

KIBRIS

İkinci Cumhurbaşkanı Talat “Kıbrıslı Türkler 1963’ten beri ilk defa hükümetsiz kaldı” diyerek, yaşananlara tepki gösterdi

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, yaşanan son siyasi ve ekonomik gelişmeleri değerlendirirken, Kıbrıslı Türklerin 1963’ten beri ilk defa hükümetsiz kaldığına dikkat çekti.

“Herhalde Kıbrıs Türkü tarihinin en kaotik ve kötü günlerini yaşıyor” diyen Talat’ın sosyal medya paylaşımı şöyle:
“ Geçmişte de türlü sıkıntılar bu toplumu rahatsız etti, hayatından bezdirdi. Ama bu kadar fazla konuda olumsuzluklar, hep bir arada, yaşanmadı.
Bir yandan döviz aldı başını gidiyor. Türk lirası sürekli değer kaybediyor. İthal mallar yanı sıra yerel üretim de -kullandığı hammaddeler bağlamında- pahalandıkça pahalanıyor. Yüzlerce iş yeri kapanır, çalışanlar neredeyse açlığa mahkum edilirken, salgın hastalık tehdidi ile yaşam daha da zorlaşıp ekonomi çöküyor. Fakat işin ilginç yanı, Türk Lirasının değer kaybının sorumlusu konumundaki Türkiye ekonomisini yönetenler, bunu önemsiz bir şey olarak küçümseyerek toplumun sinir uçlarıyla oynuyor. Kıbrıslı Türkler yanı sıra elbette Türkiye halkı da fakirleşmeye devam ediyor. Ama en önemlisi, bu durumun sorumluları bunun farkında değil veya önemli değil gibi davranıyor.
Öte yandan KKTC’de hükümet yok, gerçekten yok. Geçici otonom yönetim yıllarından (1963) beri Kıbrıslı Türkler hükümetsiz kalmadı. Bürokrasi, Başsavcılık ve hatta yargı, uyarı görevini bile yapmayarak bilgi yoksunu bir grubun kendi partisel ve kişisel çıkarlarına yardım ve yataklık yaptı. Olağanüstü bir anayasa ihlali yaşıyoruz ve bunu anayasayı korumak ve kollamakla sorumlu olanlar da gerçekleştirmekte. Hükümet yokken zamlar devam ederek vatandaşın belini bükmekte…

Haklarımızı ifade edemiyoruz
Kısa bir süre önce yaşadığımız Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan her türlü hataya, yanlışa, müdahale davetine rağmen; bölgesel büyük güç pozisyonundaki Türkiye’nin birçok kurumuyla seçimlerimize, kabul edilemez müdahalesini, birlikte yaşadık. Üstelik Kıbrıs’ta iki eşit devlet vardır, eşit haklara sahip Kıbrıs Türk halkı vardır diye diye… İnanılır gibi değil ama bir yandan eşitlik talep edilirken, hidrokarbon yataklarında var olan Kıbrıslı Türklerin haklarını da koruyoruz diyerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurumlarının paspas haline getirilmesini izledik. Artık utancımızdan yabancılara haklarımızı, eşitliğimizi bile ifade edemiyoruz…
Geçmişte ganimetin utancıyla sakladığımız Maraş’ı seçim malzemesi, gezi ve düğün platosu haline getirerek övünülecek bir mekan olarak bile sunabiliyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçim yasaklarını, garantör Türkiye Cumhuriyeti eliyle çiğnerken KKTC yasalarını paspas edebiliyoruz. Bu süreçte Yüksek Seçim Kurulunu işlevsiz hale getirebiliyoruz. Kıbrıs’ta iki devlet var iddiası karşısında dünyanın bize dudak bükmesine neden oluyoruz.
En son olarak geçmişte denenerek büyük çalkalanma yarattığı görülmüş bir başka müdahaleyle karşılaştık. UBP’nin kurultayına müdahale… Müdahaleye davetiye çıkaran UBP’nin, sonuçta derdi kendi üzerine aldığı ve kazdığı kuyuya düştüğü bir gerçek. Ama kim ne derse desin gailesi bize de düştü. UBP’nin razı olması bu sorunu sorun olmaktan çıkarmaz, çıkaramaz. Yapılanlar bizi aşağılar. İzolasyonlara gösterdiğimiz tepkiyi anlamsızlaştırır, hatta bizi komikleştirir. Bir partinin kurultayına bile müdahale edebilen yetkililer yüzünden Türkiye’nin “KKTC bağımsız bir devlettir “ iddiası bir anda yerle bir olur… 

Yorumlar (1)

Ali mehmet 4 Yıl Önce

Dua edin belayi bu kadarla defedelim. Gitti hacivat ile karagoz.geldi ERSIN ILE ERSAN.gulermisin aglarmisin

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.