Funda BEDİR
Çocuk sağlığı ve hastalıkları Uzmanı Dr. Mert Taşkın pandemi sürecinde okulların açılıp yüz yüze eğitimin başlaması ile birlikte alınması geren önlemleri açıkladı. Başta bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini ve panik havasından uzak durulması gerektiğini vurgulayan Taşkın, korku, panik ve stresin bağışıklık sisteminin en büyük düşmanı olduğunu belirtti. Taşkın, hastalığın hangi durumlarda ölümcül olduğunu da istatistiki verilere dayandırarak açıkladı.
Covid -19 ne kadar öldürücü?
Diyalog TV’de katıldığı programda önemli açıklamalarda bulunan Taşkın şunları aktardı: Ne kadar korkup nasıl önlem alacağımızın cevapları bilimde vardır. Covid-19 dediğimiz koronavirüsün yeni tipidir. Daha önce sars, mers vs. tipleri vardı. Alacağımız her kararı bilimsel verilere dayandırmamız gerekir. Virüs yeni çıktığı için aslında bilimsel çalışmalar da henüz çok geniş bir vaka sayısına ulaşamadı ama bize kısmi olarak bir fikir veriyor.
Hastalıkta en çok korkulan öldürücü ve bulaştırıcı olması. Risk grubunda olanlar için bu oran daha yüksek olsa da genel olarak öldürücülüğü yüzde 1-2 arasındadır. Risk gruplarının en başında şeker hastalığı, obezite, sigara kullanımı, kanser vs. Hemen belirtmekte fayda var kronik hastalığı olan bu kişilerin yüzde 80’i yine enfeksiyon hastalıkları sebebiyle hayatını kaybediyor. Bu durum dün böyleydi bugün de böyledir yarın da böyle olacak.
İnsanların ölümüne sebep olan Covid -19’dan daha tehlikeli mikroplar sayabiliriz. Mesela bugün aşısı da varolan pinamakok covid-19’dan en az 20 kat daha öldürücü ve bulaştırıcıdır. Doğru düzgün bilinmediği için kimse korkmuyor, önlem almıyor. Geldiğimiz noktada bilgilendirme eksikliğinden kaynaklandığını düşündüğüm inanılmaz bir panik havası var.
Çocuklarınıza bu panik ve korku havasını yansıtmayın
Benim gördüğüm toplumun üçte biri çocuklar da dahil olmak üzere psikolojik olarak çok kötü durumdadır. Eve kapanıp bütün gün hastalık ve ölümü konuşmak çocukların büyük bir kısmında travma yaratacaktır ve geleceklerine olumsuz olarak yansıyacaktır.
Panik, korku, stres vs. gibi olumsuz duyguların vücutta yaptığı ilk iş bağışıklık sistemini düşürmektir. Virüse tabanca olarak bakarsak sizin bağışılık sisteminiz tanktır. Maske,sosyal mesafe, dezenfektanlar vs. hepsinden önce bağışıklık sistemimizi güçlendirmeliyiz. Her şey beyinde başlar, kafanızın rahat olması gerekir. Kötü düşüncelerden uzaklaşın. Hastalıkların yüzde 70-80’i psikomatiktir.
Çocuklarınızın beslenme alışkanlıklarına dikkat edin!
Hareket, spor hayatınızda mutlaka olmalıdır. (Basit olarak ilk aklımıza gelen temiz havada yürüyüş). Beslenmemize çok dikkat etmeliyiz. Kendinizin de çocuğunuzun da kilosuna çok dikkat edin. Obez hastalarımızda risk daha çoktur.
Şeker tüketimini sıfırlayın
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki şeker kanser, covid-19’da dahil olmak üzere benzer tüm hastalık yapan olguları destekliyor.
Çocuğun eğitim hakkını elinden almamalıyız
Öncelikle ülkemizin risk durumunu iyi analiz etmeliyiz. Virüs her ülkede her bölgede aynı etkiyi yapmıyor. Burada bilimsel verilere baktığımızda hava kirliliğinin çok önemli bir etken olduğu görüyoruz. Bizler bu konuda diğer ülkere nazaran şanslıyız. Zira pozitif vakaların neredeyse hiçbiri hasta değil. Yani yoğun bakım, cihaz gereksinimi vs. yok. Ateş, öksürük gibi belirtileri bile göstermiyorlar. Bu da bize gösteriyor ki virüs adamızda henüz tehlikeli, öldürücü seviyede değil. Dolayısıyla gereken önlemler alındığı takdirde çocuklarımızın eğitim hakkından mahrum bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Çevrenizdeki risk grubunda olan kişiler önlem almalı
Şayet evde veya çevrede risk grubunda olan kişiler varsa; çocuk onlarla arasına mesafe koyacak, okulunu bırakmayacak. Risk grubunda olan çocuklarımız ise uzaktan eğitim almalı. Ben şahsen seyreltilmiş sistemle okulların açılması taraftarıyım. Sabahçı öğlenci olabilir ya da 3+3 sisteminin riski azaltacağını düşünüyorum. Çocuğun eğitim hakkını elinden alamayız.
Çocukların maskeyi nasıl kullanacaklar?
Maske nefes almada zorluk çektirdiği için çok uzun süre takılamayacaktır. Okullarda dersliklerde belirli süre takılıp sonrasında çocuklarımıza yeterli oksijen alımına dikkat edilmelidir. Dezenfektan kullanımına da dikkat edilmeli derimizi tahrip etiği gibi yararlı bakteri florasına da zarar veriyor. Sabun kullanmak yeterlidir.
Çocuklarımıza grip aşısı yaptırmalı mıyız?
Halk arasında genel olarak Grip dediğimiz İnfluenza vakalarını aşı yaparak azaltmakta fayda var. hem bağışıklık sistemimizi korumamız hemde covid-19 ile mücadelede hastanelerimizde tedavide yer açılması bakımından. Zira grip aylarında doktorlarımız aktif olarak çalışıyor, hastanelerimizde de yer bulamıyoruz.
Normalde grip aşısını kronik hastalığı olan çocuklara öneriyorum. Ama bu sene durum farklıdır. İnfluenza ile düşen bağışıklık sisteminin üzerine bir de korona eklenirse o zaman sıkıntı yaşarız. Dolayısıyla sadece çocukların değil mümkünse hepimizin aşılanması gerekir.
Ne zaman aşı yaptırmalıyız?
15 Eylül-10 Kasım tarihleri arasında aşı olmalıyız. Ama henüz adaya aşı gelmedi. Ayrıca kronik hastalığı olan 65 yaş üstü kişilerin pnömokok aşısı da yaptırması gerekir ama maalesef şuanda aşılar yok.