Diyalog Gazetesi

Diyalog sordu Maliye Bakanı yanıtladı

KIBRIS

2014’te kemerlerin sıkılacağını, Ekonomik İşbirliği Protokolü’nün uygulanacağını ve kamu çalışanlarına yüzde 5 oranında zam yapılacağını söyleyen Bakan Mungan’dan samimi itiraf: Aksi halde maaşları ödeyemem

Züleyha KARAMAN
Maliye Bakanı Zeren Mungan, halen tartışılan değişiklik ve 2013-2015 yıllarını kapsayan Ekonomik İşbirliği Protokolü’nün sürmesinden yana olduğunu belirterek, “O protokolün sürmesini ben isterim. Çünkü o protokole dayanarak KKTC’ye para aktarılıyor. Yani eğer protokol şu an masadan kalkarsa ben yarın maaşların bir bölümünü ödeyemem” dedi. 
Mungan “Bu ülkemizin bir gerçeği. Bunu söylemekte bir zul görmüyorum” şeklinde konuştu.
Diyalog’un sorularını yanıtlayan Maliye Bakanı Zeren Mungan, ekonominin genel durumu, elektrik zamları, 13. maaş ödemesi, kamu çalışanlarına yapılacak zam, geçicilerin durumu, devlette istihdam konusu, ekonomik paket, vergi sisteminde yeni düzenlemeler ve tasarruf önlemleri gibi konularda detaylı açıklamalarda bulundu.
Yeni yılda kemer sıkacaklarını ifade eden Mungan, “Sıkmak durumundayız, çünkü kemer şu anda bize geniş durumda. En azından cari harcamalarımızı kendimiz karşılamak durumundayız. Bununla ilgili olabildiğince ekonomik davranmak zorundayız. Olmazsa olmazlarda kısıntı yapma gibi bir düşüncemiz yok ama israf nitelikli harcamalarda mutlaka tedbir almak durumudayız” dedi.

13’üncü maaşta sorun yok
Piyasanın dört gözle beklediği 13. maaş ödemesiyle ilgili bir sorun olmadığını bildiren Bakan Mungan, Maliye’nin en fazla vergiyi memurlardan sağladığını ifade etti.
Vergi yasasıyla ilgili iki yönlü düzenleme düşündüklerini belirten Mungan, “Müeyyideleri ve açılımları birlikte getireceğiz. Mükellefiyetini yerine getirenle getirmeyeni ayırmak durumundayız” dedi.
Mungan, devletten katkı almayan kesim olmadığını, 1974 sonrası yaratılan alışkanlıklar ve ülkenin gerçekleriyle birlikte, toplumun önemli bir kesiminin maaşa bağlandığını söyledi.
Memur maaşlarına zam
Mungan, memurlar için yüzde 5 düzeylerinde bir zam öngördüklerini, ancak elektrik fiyatlarındaki düzenleme nedeniyle yıl sonu enflasyonun beklentisinin değişeceğini, memur zammında TÜFE’deki son altı aylık artışı uygulayacaklarını söyledi.
Mungan “Kamuda örgütlenmiş tüm sendikalara çağrı yaptık ve bir sendika hariç tümüyle görüşme yaptık. Görüşlerini aldık. Bütçe görüşmelerinin yoğunluğundan tekrar bir araya gelemedik ama kısa zaman içerisinde sendikalarla yine bir araya geleceğiz. Çalışmalarımızın sonuçlarını, neler yapabilirizi masada değerlendireceğiz” dedi.
Mungan “Aklınızdaki zam oranı nedir?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Tamamen Devlet Planlama Örgütü’nün (DPÖ) yayımlamış olduğu Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki (TÜFE) artış rakamı ne çıkarsa. Açık yüreklilikle paylaşayım, bizim öngörümüz yüzde 5’ler düzeyindeydi. Yıl sonu enflasyon öngörümüz daha önce yüzde 8’ler düzeyindeydi. Daha doğrusu DPÖ’ün öngörüsüydü. Bizim çalışmalarımız da onu teyit ediyordu. Ancak, elektrik fiyatlarıyla ilgili düzenleme haliyle TÜFE’yi de kapsıyor, o anlamda da, başlangıçta öngördüğümüz hedeflerin üzerinde TÜFE artışı olacak. DPÖ’nün sonucunu bekleyeceğiz. TÜFE’yi dikkate alıyoruz, ondaki artış ne ise onu uygulayacağız. Daha doğrusu temmuz ayından sonra olan 6 aylık artışı uygulayacağız, çünkü ilk 6 aylık artış maaşlara yansıtılmıştı.” 

Türkiye katkıyı yatırıma yöneltti 
Türkiye’nin KKTC cari bütçesine katkısının azaldığını, ancak bu azalan kaynağın, ekonominin büyümesi için reel sektöre ve yatırımlara yönlendirildiğini ifade eden Mungan, ”Bu azalış, yatırımlara, reel sektöre gidiyor. Doğru olan da budur, bu ülkenin ekonomisinin büyümesidir. Cari harcamalarımızı biz olduğunca tasarruflu götürmek durumundayız. Bu anlamda doğru bir politikada” diye konuştu.
2013 bütçesi hedefine ulaştı
Maliye Bakanı Zeren Mungan, Diyalog Gazetesi’nin sorularını şöyle yanıtladı:
Soru: Maliye 2013 yılını nasıl tamamlıyor, öngörülen bütçe hedefine ulaşıldı mı?
Mungan: 2013 bütçesi öngörülerine gelirler yönünden ulaşıyoruz. Hatta öngörülenin üzerine çıkıyoruz. KKTC içinde toplanan, yerel gelirler kapsamında söylüyorum. Bu oldukça iyi olmakla birlikte, Fiyat İstikrar Fonu’nda (FİF) çok gerçekci olmayan bir tahmin öngörüsünde bulunuldu. Önceki yıllardaki gerçekleşmeleri dikkate aldığımızda oldukça yüksek bir FİF öngörüsü yapıldı. Bunun gerçekleşmesi mümkün değildi, hedef konurken de biliniyordu. Onda bir sapma var, öngörünün altında bir gerçekleşme var ama o da hedefdeki aksamadan kaynaklanıyor.

En çok gelir ithalattaki KDV’den
Soru: Yerel gelirlerde artış en çok neden kaynaklandı?

Mungan: Yerel gelirlerdeki artış, daha çok ithalattaki KDV’den ve diğer vergi gelirlerindeki artışdan oldu. Örneğin, vergi gelirlerinde 1 milyar 584 milyon olan öngörü, 1 milyar 613 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Kurumlar vergisinde öngörünün 12 milyon TL üzerinde gerçekleşme var. Kurumlar vergisi gelirleri 156 milyon TL öngörülürken, 168 milyon TL olarak gerçekleşti. 412 milyon TL olan gelir vergisi öngörüsünün, 419 milyon TL olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. İthalattan alınan katma değer vergisinde 20 milyon TL’lik bir artış öngörüyoruz. Ana artış burda. 
Fiyat İstikrar Fonu (FİF) gelirlerinde veya toplam fon gelirlerinde de aynı şey söz konusu. Oldukça yüksek düzeyde tutturulan bir fon geliri öngörüsü vardı. Bakın, 2012 yılı gerçekleşmesi 370 milyon olan fon gelirleri, 485 milyon TL öngörülmüştür. Gerçekten çok abartılmış. Bir önceki yıl da 405 milyon öngörülmüştü, 370 milyon gerçekleşti, 30 milyon civarında bir sapma vardı. Bu yıl ise 485 milyon öngörüldü, 426 milyon TL gerçekleşti. Şunu açık yüreklilikle paylaşayım, geçmiş yıllarla ilgili değerlendirme yapmıyorum, ama maalesef KKTC bütçelerinin zayıf taraflarından biridir; bütçedeki açıkları eğer biraz örtmek isterseniz, fonlardaki rakamları biraz yüksek gösterirsiniz. Böylece açık rakamını biraz aşağıda tutabilirsiniz. Ama biz, 2014 bütcesini yaparken, tamamen teknik düzeyde yapıldı. Kuruşu kuruşuna teknik düzeyde ne öngörüldüyse o düzeyde bütçe rakamlarımızı öngördük. Bu anlamda da 356 milyon TL’lik bir açıkla bütçeyi bağladık. Bir tarafını şişirelim, bu açığı biraz örtelim yaklaşımına girmedik. Geçen sene öngörülen bütçe açığının üzerinde bir açık öngördük. 
Hesaplı gitmek gerekiyor

2014 yılı için açıklı bir bütçe öngörülüyordu. Bu 359 miyon TL’lik açığın 150 milyon TL faiz ödemesi. Tabii bu kaynak sağlanabilmesi halinde gerçekleşecek bir şey. Bunu dışarı çıkardığımızda 200 milyon TL bir açık ortada kalıyor. Bu da aslında Maliye Bakanlığı’nın üzerine düşen bir görev.
Ne yapacak Maliye Bakanlığı? Bütçe öngörülerinde de ne kadar tasarruf yapacağına bakacak ve çaba harcayacak. Ne kadar vergi toplayacak ona bakacak ve bu parayı bulmaya çalışacak. Çünkü bu Maliye Bakanlığı’nın görevi. İcracı bakanlıkların hepsi iş yapmak istiyor, iş yapmak için de kaynağa ihtiyaç var. Hepsinin ilave kaynak talebi var, bunu gayet doğal karşılıyorum. Ben de icracı bir bakanlık olsaydım, mümkün olan en fazla işi yapmaya çalışırdım. Bunu yapmak için de kaynağa ihtiyacımız vardı. Ama KKTC’nin biraz hesaplı kitaplı gitmesi ve kaynaklarını doğru kullanması gerekiyor. Olabildiğince tasarruflu gitmek durumunda. Gelirlerini geliştirmek ve gelirlerini geliştirdikten sonra yeni harcamaların önünü açması gerekiyor. Tabii gelirlerinin artması da, şu anda vergi aldığımız kişilerden daha fazla vergi alarak veya vergi oranlarını yükselterek değil. Gerek Maliye Bakanlığı’nın, gerekse diğer bakanlıkların çabalarıyla, mümkün olduğunca bir yandan ekonomiyi büyüterek, diğer yandan da kayıt dışındaki ekonomiyi kayda alarak, vergi vermeyenlerin de vergi verir bir yapıya getirilmesi ve ülkede adaletli bir vergi yapısının sağlanabilmesiyle, bu tür açıkların giderilmesi söz konusu. Bütün bu açık rakamları, Türkiye Cumhuriyeti’nin katkılarından sonra söz konusu olan rakamlar. 
Yatırımların tamamını Türkiye karşılıyor
Biz yatırımlara 30-40 milyon TL gibi çok sembolik rakamlar ayırıyoruz.Bu gerçekten çok üzücü bir durum, yatırımlarımızın hemen hemen tamamını Türkiye Cumhuriyeti karşılıyor. 
Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği alt yapı yatırımlarının tümünü karşılıyor. Savunma harcamalarımızı Türkiye karşılıyor ve biz buna rağmen cari harcamalarımızı karşılamakta zorluk çekiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti 3 yıllık dönemde 300 milyon, daha sonra285 milyon TL, yani gittikçe azalan bir şekilde cari harcamaları karşılamak üzere bir kaynak aktarıyor. O kaynak , bu söylediğim rakamlara dahil edilmiş şekilde. Yani onlar eklendikten sonra yine 356 milyonluk açığımız var. Türkiye ile imzalanan protokol çerçevesinde ayrıca reform destekleme adı altında da belirli kaynaklar var. 
Tabi reform desteklemede belirli unsurlar var, bunların önemli bir kısmı bizim de hedeflerimiz arasında. Örneğin vergi yasalarında ve kamu reformuna yönelik düzenlemeler. Bu düzenlemeler ülkemizin olmazsa olmazı. Hem kayıt dışını kayda albilmek için, hem bu ülkedeki ekonominin rayında gidebilmesi için gerekli olan hususlar. Bunlara yönelik zaten Maliye Bakanlığı’nın üzerine düşen bayağı görev var. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele eylem planı Bakanlar Kurulu’ndan geçti.Bu kapsamda da arkadaşlarımız geceli gündüzlü çalışıyorlar. 
Şu anda vergi usul yasasında kapsamlı bir düzenleme için çalışma yapılıyor. Diğer vergi yasalarımızda ne tür düzenlemeler yapabilirize yönelik olarak yine detaylı çalışmalar var. Gelir vergisi yasası, kurumlar vergisi yasası, kamu alacaklarıyla ilgili yasalarımız ve diğer vergi yasalarımız gözden geçiriliyor. Bunlarla ilgili düzenlemeler kamuoyunun bilgisine gelecek. Bu bütçe darlığı içerisinde üzerimize düşen çok fazla görev almış durumundayız. Bir yandan da icraatçı bakanlıkların ihtiyacını karşılamaya çabalıyoruz ama onlar da çok mutlu değil, biz de çok mutlu değiliz, onu açık yüreklilikle söyleyeyim. Çünkü isteklerinin tümünü karşılayabilmemiz mümkün değil, o anlamda. Ama uzlaşarak, anlayarak, birbirimizi dinleyerek, öncelikleri birlikte belirleyerek bu kaynakları en verimli şekilde kullanmaya çalışıyoruz.
Kesinti reel sektöre gidiyor
Soru: Türkiye’nin cari bütçeye katkısının azaldığını söylediniz, 2013 yılında Türkiye’nin cari bütçeye katkı ne oldu?
Mungan: Cari harcamaları karşılamak üzere Türkiye’nin ciddi bir katkısı var. Bu katkılar düzenli olarak her ay geliyor. Buna yönelik olarak Türkiye ve KKTC yetkilileri her ay bir araya gelip ihtiyaçları, yapılanları birlikte izliyorlar. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Teknik Heyeti, protokol çerçevesinde KKTC’nin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kararlar alıyor. Bu kararları alırken, gerek yatırımlara aktarılacak hibe kaynaklarını, gerek savunmaya aktarılacak hibe kaynaklarını, gerekse kredi, bütçeye cari harcamaları karşılamak üzere aktarılacak kaynakları belirliyor. Bu belirlemenin ardından da Türkiye Cumhuriyeti’ndeki mekanizmalar harakete geçerek, Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası ve diğer unsurlar devreye girerek bu kaynakların KKTC’ye aktarılması sağlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin 3 yıl için öngördüğü kaynaklar 3 milyar TL’nin üzerinde. Ayrıca devam eden su projesi var, onun finansmanı için ayrı kaynak söz konusudur. 
Öngörülen 3 milyarın üzerindeki kaynaktan bu yıl bir milyarın üzerinde bir kaynak yatırım, savunma ve cari bütçe için ayrıldı. Cari bütçemizi karşılamak üzere ayrılan kaynaklar 15’er milyonluk azalışla bu 3 yıl üzerinde bir seyir izleyecek. Bana göre de gayet doğru, olması gereken bir şey. Bu azalış nereye gidiyor, yatırımlara, reel sektöre gidiyor. Doğru olan da budur, bu ülkenin ekonomisinin büyümesidir. Cari harcamalarımızı biz olduğunca tasarruflu götürmek durumdayız. Bu anlamda doğru bir politikada. Zaten bu süreç, Türkiye ve KKTC tarafından birlikte belirlenen bir süreç. Açıkcası bu anlamda da anlamlı görüyorum. Çünkü, sizin cari açık için kullanmadığınız kaynak reel sektörün kullanımı için gidiyor. Gerçekten piyasada iş yapmaya çalışan, istihdam yapmaya çalışan insanların önünü açmak için kullanılıyor. Veya tarım sektörüne veriliyor, hayvancılığı ve tarımı geliştirmek için kullanılıyor. Veya yüksek öğrenim için, turizm için kullanılabiliyor. Düşünün, reel sektör için 2013 yılında 60 milyon TL ayrılırken bu yıl 140 milyon TL Türkiye Cumhuriyeti kaynaklarından ayrılıyor, bu oldukça önemli ve ciddi bir mesajdır diye düşünüyorum. Bunu önümüzdeki yıllarda artırmak durumundayız. Reel sektörün önünü açıcı kaynakları ve politikaları hayata geçirmek durumundayız. Temel hedefimiz Vegabet ekonominin büyümesi olmalıdır. Bu yalnızca Maliye Bakanlığı’nın uhdesinde olan bir husus değil. Ekonomi Bakanlığı’nın uhdesinde olan faaliyetler var, ayrıca tabi ilgili bakanlıkların uhdesinde yürütülen işler var. Ama hükümet olarak genel yaklaşım, bir yandan ekonominin önünü açan ve büyüten uygulamalar ne varsa onlara adapte olmak durumundayız.
Kredilerde geri ödeme yapılmadı
Soru: Türkiye’nin yardımları hibe ve kredi şeklinde. Kredi, geri ödenmek üzere alınır. Türkiye’nin verdiği kredilerin bugüne kadar geri ödemesi oldu mu?

Mungan: Türkiye belirli kaynakları yardım şeklinde veriyor, yatırımları, savunma harcamalarını ve ayrıca reel sektör için de belirli kaynakları hibe olarak veriyor, geri dönmesiz. Ama kredi olarak verdiği bir kısım kaynakları, yani sektörlere verdiği kaynakları ve devlete cari harcaması için verdiği ise kredi olarak veriliyor. Ve bu, uluslararası anlamda da yerini bulan kredi sözleşmeleri ile yapılıyor. Buna yönelik olarak da Türkiye’de alınan kararlar sonrası, Türkiye Cumhuriyeti’nde Hazine Müsteşarlığı’nın bir yetkilisi ve KKTC hükümetin de görevlendirdiği bir kişi, bu zaman zaman Maliye Bakanlığı Müsteşarlığı, zaman zaman da Ankara Büyükelçimiz oluyor. Kredi anlaşması imzalanıyor. Kredi anlaşmasında nasıl geri ödeneceği, taksitlerin nasıl yapılacağının hepsi yazılıdır, normal bir kredi anlaşması. Ancak tabi, KKTC şimdiye kadar geri ödeme yapmamıştır. Yalnızca bir iki, doğrudan devletten değil, toplu konuttan ve tarım amaçlı aktarılan bazı kredilerin geri ödemesi olmuştur ama zaten bunlar devletler düzeyinde değil, kurumlar düzeyindedir. Devletler düzeyinde yapılan borçlanmalarda bir geri dönüş olmamıştır, ama bizim devletimizde bunlar yazıyor. Yani bizim, KKTC’nin bunlar borcudur, faizi de işlenen bir borçtur. Bunları da biz defterimize yazmak zorundayız, hesabını da tutumak zorundayız.
Elektrik zammı kaçınılmazdı
Soru: KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durması için ne gibi tedbirler öngörülüyor? Elektrik zammı sert tepki gördü, tedbirler arasında yeni zam var mıdır?
Mungan: Biz zam yapmıyoruz. Yapmadığımız düşüncesindeyim de açıkcası. Tabi, halkın bilgisinde olan elektrik fiyatlarının yükseltilmesiyle ilgili bir düzenleme var. Elektrik Kurumu bir devlet dairesi değil, ayrı bir kurum. Yaptığı işle ilgili bir maaliyet var. Yani elektrik üretimin klowatsaat başına bir maaliyeti var. Bu maaliyet maalesef yaklaşık kilowat başına 56 kuruş. Yine yasasında deniyor ki, Elektrik Kurumu ürettiği elektriği maaliyet fiyatlarını dikkate alarak düzenler. Yani yasası gereği fiyatları maliyetlerini dikkate alarak düzenlemek durumunda. Geçmişle ilgili yine yorum yapmıyorum, maalesef bu düzenli olarak yürütülmemiş. Günümüze geldiğimizde, fiyat düzenlemesi açıklamadan önce yaklaşık iki ay hükümette elektrik konuştuk. İçimiz dışımız elektrik oldu. Fiyat düzenlemesi yapmadan farklı bir çıkış yolu olabilir mi diye çok düşündük, ama önümüze gelen tablo, Elektrik Kurumu’nun eski fiyatlarda satış yapması halinde ayda yaklaşık 8 milyon TL zarar yazmasına neden oluyor. Yani bu yıllık yaklaşık 100 milyon TL civarında bir zarar yazması anlamını taşır. 
Oldukça düşündükten sonra, reel sektöre de olabildiğince asgari düzeyde etki yapabilecek şekilde bir düzenleme yapma zorunluğu ortaya çıktı. Bu çerçevede de Elektrik Kurumu Yönetimi birkaç alternatif çalıştı ve Bakanlar Kurulu bilgilendirildi ve son fiyat düzenlemesi yapıldı. Son yapılan fiyat düzenlemesinde de bu defa yıllık yaklaşık 8 milyon TL zarar ediyor. Sırf üretimi karşılama adına. Yani 12 aylık zararın 11 ayını karşılar gibi gözüküyor, ama bir ayını zarar yazmaya devam ediyor. “Alacakları tahsil edilse bu zam olmayacaktı” deniyor. Evet o borçların kapanması lazım ama o borçlar farklı bir şeydir. Borçlar kapansa da maliyet önemli miktarda düşmüyor. Bahsettiğim 56 kuruşluk fiyatın içerisinde finansman maliyeti oldukça sınırlı, 6-7 kuruş civarında. Tahsilatlar da olmalıdır ama diğer tarafdan bu elektrik enerjisinin devam edebilmesi için bir fiyat düzenlemesine ihtiyaç vardı. Elektirkte fiyat düzenlemesinin yapıldığı günlerde, Elektrik Kurumu’na akaryakıt veren firma, burada gelip incelemelerde bulunuyordu. Bankalar borç komitesi artık Elektrik Kuruma’na akaryakıt almak üzere bir açılım sağlayabilecek durumda değildi. Yani Elektrik Kurumu kitlenme durumundaydı. Ve bundan sonraki süreci belli ölçüde yönetebilir duruma geldi. Ama olay burda bitmiş değil. Bakanlar Kurulu, fiyat düzenlemesiyle ilgili karar alırken, oldukça kapsamlı 16 başlıkta, yapılacaklara yönelik de bir karar aldı. Bu karar çerçevesinde de alternatif enerjiler, enerji üretim imkanlarına yönelik olarak çalışmalar yapılması karara bağlandı. Bu sürdürülebilir bir yapı değil, biz 56 kuruştan veya 50 kuruştan elektrik üreterek, burada rekabet edebilir bir ülke olarak hayatiyetimizi sürdüremeyiz. Mutlaka enerji fiyatlarımızı aşağı çekebilecek, yeni alternatifler üzerinde çalışmak durumundayız. Bunların içerisinde en öne çıkan unsurlardan biri olarak , enterkonnekte sisteme bağlanma oldukça öne çıkıyor. Zaten bütün dünya birbirine bağlanmış durumda.

Soru:Yıllardır devam eden savurganlıklar var, örneğin hala kiralık binalarda olan bakanlıklar ve kamu binaları var. Devlet, kendi kurumları için aylık ne kadar kira ödüyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Zeren Mungan: Kamunun kendi binalarına sahip olmasında büyük yarar var. Özellikle kirada olduğumuz belirli binalarımız hizmet veremez durumdadır. Gelir Vergi Dairesi Lefkoşa Şubesi’ne gittiğimde üzülüyorum. Öyle bir mekanda görev yaptıkları için hem arkadaşlarımız adına, hem vatandaşa öyle bir binada hizmet verdiğimiz için üzülüyorum. Kamusal hizmetleri olabildiğince iyi ortamlarda yerine getirmek zorundayız, hem çalışanlar, hem hizmet verdiğimiz insanlar anlamında . Bu anlamda da Türkiye Cumhuriyeti’nin katkıları ile Lefkoşa’da Vergi Dairesi ve Emlak Malzeme Dairesi binalarımız tamamlandı. Yılbışından hemen sonra o binalarda hizmet vereceğiz.
Vergide ödül ve ceza dönemi

Soru: Maliye en fazla geliri en çok hangi meslek kuruluşlarından sağlıyor?
Mungan: Maliye en fazla geliri sabit gelirlilerden alıyor. Memurlardan alıyor, çalışanlarından alıyor... Vergiye yönelik yeni düzenlemelerde iki yönlü düşünüyoruz. Müeyyideleri ve açılımları birlikte getireceğiz. Yani düzenli vergisini yatırana bir sonraki dönemde ödeyeceği vergilerde belki bir takım indirim ile ceza öngörülmeyen uygulamalarda da müeyyideleri öngörüyoruz. Açılım ve müeyyideleri eş zamanlı hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Vaktinde devlete olan mükellefiyetini yerine getiren insanların önünü açalım, vergilerini daha da düşürelim aşağıya. Ama vaktinde vergisini ödemeyen ve devletten hizmet almaya devam eden kişilere de bir takım müeyyideler uygulayalım. Mükellefiyetini yerine getirenle getirmeyeni ayırmak durumundayız.
 Soru: Tasarrufa vurgu yaptınız, basına yapılan bazı kamu desteği var, ajans ücretleri ve televizyonların uydu ücretleri karşılanıyor. Bu destek yeni yılda devam edecek mi?
Mungan: Açıkcası bunu üzülerek söylüyorum, kimse kusura bakmasın, dışarıdan bakan bir kişi olsak, olaya nasıl bakarız; düşünün, taşımacılık yapan bütün araçlar devletten o veya bu adla belirli bir ücret alıyor. Tarım kesiminde çalışan herkes, hayvancılık sektöründe çalışan herkes belirli rakamlar alıyor. Yani devletten katkı almayan hemen hemen kalmadı. Ve birine dokunamazsınız da. Birine dokunduğunuz anda ‘yandık battık, devlet bize vermesi gereken şeyi vermiyor...’deniliyor. Sanki şöyle bir alışkanlık oldu; devlet bu ülkede yaşayan herkese bir açılım sağlamalı, herkese bir imkan sağlamalı, herkese bir maaş sağlamalı gibi bir anlayış yerleşti. Bu tabi yeni bir anlayış değil, süreç içerisinde gelen, belki de bir ihtiyaçtan doğan bir anlayış. Şunu da kabul etmemiz lazım, ben vergimizi alacağız diyorum ama bir de Kuzey Kıbrıs’ın gerçeğini düşünmemiz lazım, 1974 öncesi Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan insanlar büyük sıkıntılar içerisinde yaşadılar. Ekonomik güçleri oldukça zayıfdı...Bu tabi haliyle, ekonomik sıkıntılar beraberinde, bu insanlara belirli katkıların verilmesini getirdi. Bu alışkanlık devam etti. Günün sonunda, gerek yaratılan alışkanlıklar gerekse ülkenin gerçekleriyle birlikte, toplumun önemli bir kesimi maaşa bağlandı, böyle bir sıkıntımız var, bu gerçek. Ben basının desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Ama bunun da bir takım sınırları olmasını düşünüyorum. Neyi dikkate alalım, basın sektöründe, örneğin traj sayılarını, kendilerinin ürettiği yayın saatlerini, ödedikleri vergiyi, istihdam ettiği kişi sayısını, yatırım yaptıkları sosyal sigorta pirim sayısını, bunları dikkate alarak bir takım katkılar düzenleyebilirmiyiz diye dillendirdim, ama henüz bir noktaya gelemedik ama geleceğiz. 2014 yılı içinde de bütçede basın için bir miktar ödenek öngördük.

Soru: 13 maaşlar ödenecek mi? 

Mungan: 13 maaşla ilgili yapılacak ödeme de bütçe ödenekleri içerisindeki bir kalem. Devlet yıllık bütçelerle yönetilir. Bu anlamda da devlet ve hükümet, bütçe yasasında öngördükleri ödeneklerin karşılığı olan ödemeleri de mümkün olduğunca vaktinde yapmak zorundadır. Sizin sorunuz da bu kapsamdadır. Bununla ilgili bir sıkıntı yoktur.
Soru: Yani 13 maaşın karşılığı var mı?

Mungan: Evet, bütçe ödeneklerimizin içerisinde karşılığı var.
Soru: Bir de çok tartışıldı, Ekonomik Program üzerinde herhangi bir değişiklik öngörülüyor mu?
Mungan: O protokolün sürmesini ben isterim. Çünkü o protokole dayanarak KKTC’ye para aktarılıyor. Yani eğer protokol şu masadan kalkarsa, ben yarın maaşların bir bölümünü ödeyemem. Bu ülkemizin bir gerçeği. Bunu söylemekte bir zul görmüyorum. Çünkü imza altına alınmış, Türkiye bize bir kaynak aktaracak ve Türkiye aslında diyor ki, ‘ben size bu kadar kaynak aktaracağım’. Ben ondan vazgeçemem, mümkün değil. Ben ondan derken, kişisel bazda bakmıyorum, KKTC olarak . O vazgeçilebilir bir şey değil. Maliye açısından da vazgeçilebilirliği söz konusu değil. Protokolün ekinde, çeşitli bakanlıklara verilmiş görevler var, yapılması gereken edimler ve zaman takvimi var. İşte orada, Maliye Bakanlığı’na verilen görevler var. Örneğin Kayıtdışı Ekonomi ile mücadele kapsamında vergi usul yasasını düzelteceksin, gelir vergisi yasasını düzelteceksin ve benzeri. Protokolde Maliye Bakanlığı’nın uhdesinde olan, örneğin mail disiplin var, ben yapmak durumundayım, ben onun arkasındayım.Orada yazılmasa da bu bizim ülkemizin ihtiyacı ve ben bunu yapmak durumdayım. Seçimden dolayı, yapılma tarihiyle ilgili bir takım kaymalar oldu. Diğer bakanlıkları ilgilendiren konularla ilgili benim bir şey söylemem doğru olmaz.
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.