Sonuç CEVİZCİ
Diyalog Medyayı ziyaret eden Güzelyurt Sivil Toplum Platformu temsilcileri, müzakerelerdeki gelişmelerden duyulan rahatsızlığı dile getirerek, hem Türk, hem de Rum liderliğine, ‘Direnme’ mesajı gönderdi. Taviz söylentileri yüzünden herkesin huzursuz olduğuna dikkat çeken heyet üyeleri, “Bir daha göçmen olmak istemeyiz” diyerek, Güzelyurt’u terk etmeyeceklerini söyledi.
Birleşmiş Milletler’in huzurunda nüfus mübadelesi yapıldığını anımsatan Güzelyurt heyeti, olası bir çözüm durumunda yeniden Baf’a dönmek istemediklerini belirterek, “Hiç kimse bizleri Rum idaresi altına sokacak bir anlaşmaya zorlayamaz. Her ne pahasına olursa olsun direneceğiz” mesajı verdi.
Ziyarette ilk sözü alan Şinasi Özdeş, Diyalog Medya Grubu yönetici ve çalışanlarına hassas dengeler üzerindeki konulara, müzakerelerde pazarlıkların sürdüğü bir dönemde, Güzelyurtluların sesini duyurmalarına aracı olduğu için teşekkürlerini sundu.
“Bir göç daha yaşanırsa felaket olur…”
Şinasi Özdeş, Kıbrıs konusunda Güzelyurt’un her zaman pazarlık masasında bulunmasından duydukları rahatsızlığa vurgu yaparak, “Acaba gidecek miyiz? Yatırım yaparsak gidersek paralar ne olacak? Güzelyurt halkı büyük endişe, sıkıntı içindedir. 33 bin insanın en az 3 bini Gönyeli ovalarına, Boğaza ve emniyetli gördükleri yerlere göç etmiştir. Bu iç göçtür, bir de dış göç vardır. Güzelyurt halkı 4-5 kez göçmen olan insanlardan oluşuyor. Bir göç daha yaşanırsa sonu felakettir yok oluştur” dedi.
“Annan Planı’na evet demedik dedirtildik…”
Güzelyurt ensesinden spekülasyon yaratarak, başka bölgelerdeki arsa satışlarını artırmak isteyen açıkgözlerin olduğunu savunan Şinasi Özdeş, “Deriz ki arsa satmak için bu spekülasyonları yaratıyorsanız bunun sonu gelecek. Güzelyurt halkı artık göç etmeyecektir” dedi.
Hükümetler ile yetkililerin Güzelyurt’u önemsemediğini, bölgeye bilinçli olarak yatırım yapılmadığını savunan Özdeş şu ifadeleri kullandı, “Yeni hastane yapımı için para var, yer var yaptıramıyoruz. 8,5 trilyon para maliyeye verildi. Bekliyoruz. Hükümet eden arkadaşlar Güzelyurt’a hemen yatırım sağlamalıdır. Aksi halde kaderine terkedilmiş olur. Biz kaderci değiliz bu topraklara sahip çıktık. Güzelyurt halkı kaderciliği kabul etmiyor. Güzelyurt halkı göç etmek istemiyor. Güzelyurt konusunun pazarlık masasında olmasını artık istemiyor. Bu bölgeyi vatan kabul ettiler. Kalkın gidin deseler bile büyük bir direnişle karşılanacaklarını mesaj olarak veririm. Zamanında Annan Planı’na evet demedik dedirtildik! Annan planında Türkiye için Evet dedik. Türkiye ile beraber varız olmalıyız. Türkiyesiz bir Kıbrıs Türkü düşünülemez. Kim imza atarsa tepkimiz büyük olacak.”
Ese: Çözüm olacağına inanmıyorum…
Ziyarette konuşan bir diğer isim ise bölgenin tanınmış isimlerinden Ulus Ese idi... Kıbrıs görüşmelerinin 1968’den beri devam ettiğini belirten Ese, “Bize bunları biri anlatmadı gördük. Kıbrıs’ta bir anlaşma ve çözümün olacağına inanmıyorum. Bunun dizaynını yapan büyük ülkeler, kafalarında planlı yapılmış bir meseledir. Arapsaçına döndü kimse içinden çıkamaz. Eğer başka bir dizayn istenseydi çoktan yaparlardı. Taraflar çok uç noktalarda. İpe sapa gelen esas konularda hiçbir şey yok. Akıncı toprak mülkiyet konusu en son kaldı diyor. AB uyum yasalarını görüşürler herhalde. Avrupa müktesebatı birincil hukuk olmamalıdır. Hatta AB olmaması lazım olursa felakettir. AB birincil hukuku olursa anlaşmada insanlar birbirini yiyecek.
“Anlaşma olacaksa Kıbrıs AB’den çıkmalı…”
Eğer olacaksa AB’den çıkması lazım bağımsız bir Kıbrıs olması lazım ve garantör devletler olması lazım. Anastasiadis ile Akıncı 85 milyar dolar maliyet yaptı. Kim ödeyecek bu maliyeti. 74’te Kıbrıs Türkünün çoğunluğu sivildi, gönüllüydü. Yapılan nüfus mübadelesi sonucu bu insanlar getirildi kuzeye. Şimdi suçlu sandalyesinde bu insanlar mı olacak?. En basit sorunları dahi çözemeyen idare Kıbrıs sorununu mu çözecek. Güzelyurt insanları korkutuluyor ekonomi sıfıra vurdu” şeklinde konuştu.
Alsakal: Direneceğiz…
Hasan Alsakal isimli vatandaş ise şunları söyledi, “Direneceğiz. Hiçbir şey bizi toprağımızdan sökemeyecek. Güzelyurt’u vermek isteyenler önce Güzelyurt halkına soracak. Onay alacak. Toprak tavizi vermezsek anlaşma olmaz diyorlar. Toprak istiyorlarsa sınır bölgelerinde olan 21 köy var ara bölgeler var ki bu yeterlidir Rum’un istediği topraklara. İçinde 41 yıldır yaşadığımız evleri, tamir ettik yeniden bir Güzelyurt yarattık. Güzelyurtlu artık yerinden sökülmek istemiyor. Almak isteyenlere söylüyorum. Güzelyurt çevresinde olan toprakları hangi bedelle almışsak o bedeli ödeyerek alabilirler...
“Masadakilerin değil halkın dediği olacak…”
Cemal Kılıç, Fevzi Uçaner ve Tahsin Dinçer de Güzelyurt halkının son dönemde yeniden gündeme getirilen bölgenin iadesi konusunda duyulan rahatsızlığı seslendirerek, 1974’te kuzeye göçmen olarak gelenlerin yeni bir göçü kaldıramayacağına vurgu yaptı. Güzelyurt’un sürekli olarak masada taviz bölgesi olarak görülmesinden bıktıklarını belirten vatandaşlar, “Bu sefer masadakilerin değil, Güzelyurt’u 41 yıldır sahiplenen halkın dediği olacak. Güzelyurt iade edilmeyecek. Bu konuda elimizden gelen çabayı ortaya koyacağız. Sesimizi yükselteceğiz” ifadelerini kullandı.
Çiftçioğlu: Kazanılmış haklar kaybedilmemeli
Polen Çiftçioğlu genç ise, büyüklerinin endişesini çok iyi anladığını, iyi bir gelecek istediğini belirterek, bizi bulunduğumuz noktadan geriye götürecek bir anlaşmaya evet demeyeceğiz. Güzelyurt genci olarak, Kıbrıs’ın içinde bulunduğu karmaşık durumdan bir an önce kurtulup ileriyi görebilmemiz gerekmektedir. Bizim ileriyi göremediğimiz her an göçe zorlamaktadır. Bunu görerek geleciğimiz garanti ederek bu çalışmaları yapmamız gerekir. Anlaşma yapılırken çok dikkat edilmesi gerekir kazanılmış hakların kaybedilmemesi gerekir” dedi.
Akar: Toplumun sesi olmayı sürdüreceğiz…
Diyalog Medya Grubu Genel Müdür ve Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar da Güzelyurt’un gazetecilik meslek hayatında en fazla önem verdiği bölgelerden biri odluğunu dile getirdi. Diyalog ailesi olarak müzakere sürecinde Kıbrıs Türk toplumunun sesi olma görevini yerine getirmek için çalışacaklarına vurgu yapan Akar, “İki bölgeliliğin esas alındığı, Türkiye’nin garantörlüğünün devam ettiği, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin olduğu bir anlaşmayı biz de isteriz” dedi. Kıbrıs Türk toplumunun çözüme giden yolda, daha önce gördüğü acı tecrübeler nedeniyle yaşadığı endişeleri çok iyi anladıklarını belirten Akar, “Bu toplumu 1974 öncesindeki acı olaylarla yeniden yüzleştirecek bir anlaşmanın hayata geçirilmemesi için uyarıcı yayınlarımızı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.