Kıbrıslı Türkler pandemi sürecini genellikle ülkelerinden çıkmayarak atlatmaya çalışıyor.
Karpaz benim için hep müthiş keyifli olmuştur. Güzelyurt, Girne`de yaşayan Kıbrıslı Türkler Mağusa ve Karpaz’ı tercih ederken, Mağusa, İskele bölge insanı da tatil için Girne ve Lapta bölgelerini tercih ediyor.
Tatil demek yerine aslında birkaç gün kaçmak daha doğru. Son zamanlarda inşaat şirketlerinin yaptığı self catering (misafirin kendi kendine pişirip yediği ve hizmet ettiği) üniteleri de bayağı rağbet görmeye başladı. Daireler, küçük tatil evleri, villalar bu amaçla kiralanıyor. Bu dönemde boş duracağına iyi de oluyor, en azından bir aktivite var.
Dipkarpaz müthiş bir destinasyon
Yıllardır Dipkarpaz için bölgenin doğal tabiat ve habitatının güzelliğinden ve özelinden konuştuk durduk. Biz de ev halkı ile bu uğurda kaçmak istedik iki geceliğine bile olsa. Hazır yurt dışına gitmeyi hem ekonomik hem de sağlıklı bulmamışken, kendi ülkemiz en güvenli dedik ve Karpaz`a doğru yola çıktık. Bölgede birçok sekiz, on odalı küçük küçük tesisler var. Hepsi de birbirinden şık ve güzeller.
Karpaz yolculuğunu ikiye ayırmak lazım
Biz de benim Turizm Fakültesinde öğrencim olan Alihan ve babasının çalıştırdığı Oasis Ay Filyon’da bu gezimizi yapmaya karar verdik. Oasis 1992 yılından beri Maşallah Bey tarafından çalıştırılıyor. Müthiş vizyoner olan bu aile dişleri ve tırnakları ile deyim yerinde ise bu yeri tekrardan yaratmışlar.
1963’ten kalma altı oda ve hemen bu odaların arkasında olan 8 adet ahşap odalar yapılmış. Ayrıca iki adet hemen tarihi Ay Filyon Kilisesi’nin yanında bulunan inanılmaz deniz manzarası olan iki adet daha balkonlu odaları var. Bu sessizliğe (sadece dalga sesi ile dans eden kırlangıçların hareketleri ve cıvıltıları) âşık olmamak imkânsız. Ay Filyon Kilisesi UNDP tarafından onarılmış ve tüm alan bu eski tarihi kilise alanına inşa edilmiş. Biz burayı aldığımızda Kilise mandıra olarak kullanılıyordu dedi Maşallah Erken.
“Müsteşarım bizim çektiğimiz sıkıntıları biliyorsunuz, nasıl bıraktıysanız aynen devam ediyor” diyerek söze giriyor Maşallah Bey. 1963’te yapılan odaları biraz daha büyütmek (alan müsait ve bölgenin hiçbir şekilde tabiatına zarar vermeden) istiyoruz. Odalarda tuvalet ve duşa kabin odalar küçük olduğu için iç içe yapılmış. 13 m2 olan odaları sadece 17- 18m2’ye yükselteceğiz. Doğal alana da bu genişleme zarar vermeyecek dedi.
Bu arada belirtmeliyim ki Eski Eserler Dairesi ile de sorunlar yaşıyorlarmış ve bu alan birinci derece sit alanı. Neye göre, kime göre, ne zaman yapılmış bu ölçümler tam bilinmiyor. Ancak anladığım kadarı ile 1993 yılında ilan edilen sit alanları ve derecelendirmeleri neticesinde bu bölgeye bir çivi bile çakılmasına müsaade edilmiyor.
Büyük bir tezat var. Bu güzel insanlar o kadar vizyoner ki bölgenin tüm elektriğini UNDP’den aldıkları finansman ve yaptıkları proje ile bölgeye güneş panelleri dikilmiş ve tesisin tüm elektriği bu panellerden karşılanıyor.
“İsmet Hocam 1963’te burayı açan ve arazinin sahibi Rum hala daha Limasol`da benzin istasyonu çalıştırıyor ve bizleri geçtiğimiz yıl ziyaret etti. Çok üzüldüğünü tesisin 63’ten daha da geriye gittiğini, üst yapının hiçbir gelişim göstermediğini söyledi. Burada o zamanlarda beş yüz sandalyeli dev bir taverna ve bölgenin tüm eğlencelerinin bu alanda yapıldığını bildirdi.” Bunları dinleyince insan üzülüyor gerçekten. Eski Eserlere bağlı olan AYK’nin (Anıtlar Yüksek Kurulu`nun) hiçbir üyesi yerinde keşif yapmak için buraya gelmediğini bildiriyor. AYK’ye giden her proje ve görüş, buranın sit alanı olduğunu dikkate alarak masa başında doğrudan reddedildiğini söyledi.
Hemen turizm deneyimini aldığı eğitim ile birleştiren Alihan ise “Hocam bizim derdimiz buraya 15,20 oda daha yapmak değil, bize ayaklar üzerinde taşınabilir, modüler ahşap evlerin en azından sezonda dört beş ay durmasına müsaade edilsin, ayrıca bu 63’ten kalan küçük odaları büyütelim, hem turizm sektörümüzde kalitemizi artırırız hem de gelen yerli ve yabancı misafirlerimize daha iyi bir hizmet veririz” diye ekledi.
Doğru söze ne hacet, ne olacak yani, bölge talan mı edilecek, bu insanlara fırsat verirseniz hem orada istihdamı çoğaltacaklar, hem de iç turizme büyük katkı koyacaklar. Ama sistem böylesi küçük yatırımcıları adeta sıfırlamaya programlanmış. Restoran ise açıkça hiç boş durmuyor, bölgenin en leziz ve taze balıklarını buradan tadabiliyorsunuz. Hele akşamleyin esen tatlı meltem ve dalgaların sesinde burada yemek yemek ve içkinizi içmek çok güzel bir duygu.
Şahsım yiyecek ve içecek hizmetlerini, kahvaltı, yemek catering hizmetlerini daha fazla sevdim, odaların kalitesi mutlaka iyileştirilmesi gerekli. Bu da ancak odaların büyümesi ile alakalı bir iş. Burada Turizm ve Çevre Bakanlığı ve Dışişlerine bağlanan Eski Eserlere de büyük bir görev düşüyor.
Kıbrıs`ta en güzel üç plajdan birisi Dipkarpaz Belediye Plajı
Dipkarpaz Belediyesi’nin çalıştırdığı Dipkarpaz Plajı Kuzey Kıbrıs`ın tartışmasız ilk üç plajı içerisinde. Denizin yeşil ve mavisinin bu kadar farklı tonlarda olduğu ve doğal kumu ile harika bir plaja ender bulunur. Hakkını da vermek gerekli. İnanılmaz bir kilometreden uzun bir sahil, o kadar güzel ki Caretta Carettaların yumurtlama alanı da bu sahil içerisinde. Çevre Koruma Dairesi ve Exeter Üniveristesi tarafından korumaya alınmış bu Carettalar, buradan dünyanın özgürlüklerine kulaç atıyorlar. Oasis Ayfilyon’dan sadece 400 metre ileride yürüyerek gidebiliyorsunuz. Şezlong ücreti sadece 10 TL.
Biraz kafa dinlemek isterseniz, Girne`den sadece dağ yolundan 80 dakikada normal bir sürüş ile bu enfes yere varabilirsiniz.
Apostolos Andreas ve Altın Kum eşsiz güzellikte
Doğal sit alanına girer girmez sizi etkisi altına alan flora ve fauna adeta Kıbrıs`tan uzak bir maceraya sizi atıyor. Oasis`ten Altın Kuma ulaşabilmek için 35 dakika sürüyorsunuz. Aslında 15, 20 dakikalık yolu bu kadar uzun almanızın tek nedeni kelimenin tam anlamı ile berbat bir yol. Hem de ne berbat, yazık ki çok yazık. Burayı gelip görmek isteyen hem yerli hem yabancı turistler inanın bin pişman oluyor, gerçekten çok kötü bir yol var. Ancak harika arabanızın içine kadar giren ve size adeta hoş geldiniz diyen Eşeklerin sevimli yüzlerini görünce tüm yorgunluğunuz gidiyor.
Apostolos Andreas rehabilitasyon ve restorasyon projesi hemen hemen tamamlandı ve çok güzel bir dini yer oluyor. Mumuzu kilisede yaktık, dualarımızı ettik, kahvemizi içtik ve tekrardan yola koyulduk. Bu arada Apostoplos Andreas`ın gözlerini iyileştiren pınardan akan sudan da içmeyi ihmal etmedik.
Turizm Hayattır.