Diyalog Gazetesi

Değişim istiyor

KIBRIS

Bakan Özersay, federal bir ortaklık yerine, Kıbrıs’ın mevcut şartlarına uygun ortaklık modellerinin konuşulması gerektiğini ifade etti

 Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, “Federal bir ortaklık yerine, Kıbrıs’ın mevcut şartlarına uygun ortaklık modellerini konuşabiliyor olmamız gerekiyor. Bunu söylediğimiz zaman bizi uzun zaman ‘çözüm karşıtı’ ya da ‘ayrılıkçı’ olarak tanımladılar” dedi.

Özersay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 36. yaşı nedeniyle Türkiye’nin ulusal kanallarından Global TV’de bir programa katılarak Kıbrıs Türk halkının mücadelesini, dününü, bugününü anlattı ve gündemin öne çıkan başlıklarını değerlendirdi.
Özersay, nice göçler ve acılar yaşayan ama bir devlet sahibi olamayan birçok toplum olduğunu da vurgulayarak, Kıbrıs Türkü’nün bu açıdan şanslı olduğunu kaydetti.
Devletin birileri tarafından bahşedilmiş bir şey olmadığını belirten Özersay, “Hem kendi mücadelemizle hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle vardığımız bir noktadır” dedi.
Cumhuriyet ilan edildiğinde 10 yaşında olduğunu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın konuşmasını dinlerken çok heyecanlandığını anlatan Kudret Özersay, Kıbrıs Türkü olmayı “gurur verici” olarak yorumladı. Kendisi 6 aylıkken babasının şehit olduğunun hatırlatılması üzerine Özersay, bunu öğrenip kavramaya başladığı andan itibaren ülke için mücadele etmesi gerektiğini düşündüğünü anlattı. Özersay, “KKTC kendi kendimizi yönetebilmemizin en önemli sembolü. Atatürk ilkeleri çerçevesinde, demokratik, laik bir devlet olarak kurduk. O şekilde yaşatmaya kararlıyız” dedi. 

Taraflar 50 yıldır anlaşamadı
Bir soru üzerine Özersay, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs müzakerelerine ilişkin sunduğu raporda yer alan “Barış sürecine yönelik hava Kıbrıs ve çevresinde devam eden gerginlikler nedeniyle bu süreçte kötüye gitti ve iki taraf müzakereleri başlatacak referans kavramları üzerinde hala anlaşamadı” ifadesini şaşırtıcı bulmadığını söyledi.
Bu noktaya gelinmesini ise, bazı şeylerin samimiyetle konuşulmamasına bağlayan Özersay, şöyle konuştu. “50 yılı geçti… Yarım asırdan fazla bir süredir biz sanki aynı şeyi istiyormuşuz ve bunu kurmaya çalışıyormuşuz gibi davrandık aslında. Kıbrıs Rum tarafını da suçlamadan söylüyorum bunu; Kıbrıs’ta iki toplumlu iki bölgeli bir federal ortaklık istediğimizi söyledik hep. Geldiğimiz noktada tarafların aslında federasyon derken birbirinden tamamen farklı şeyler anladığı çıktı ortaya. Genel Sekreter aslında şu anlamda doğruyu söylüyor; ‘taraflar hangi zemin üzerinden müzakere edecekleri konusunda ve kavramlarda anlaşamadılar’ diyor.
Federal bir ortaklık yerine, Kıbrıs’ın mevcut şartlarına uygun ortaklık modellerini konuşabiliyor olmamız gerekiyor. Bunu söylediğimiz zaman bizi uzun zaman ‘çözüm karşıtı’ ya da ‘ayrılıkçı’ olarak tanımladılar.”

Kozlarımızı ortaya koyduk
Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları ve Kapalı Maraş’la ilgili atılan adımların sahada Rumlarla durumu dengelemek adına doğru adımlar olduğunu belirten Kudret Özersay, şöyle devam etti:
“Eskiden sadece protesto ediyorduk, onlar da yollarına devam ediyordu. Kazı aşamasına kadar geldiler. Bir süre önce bir karar aldık ve Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte biz de sahaya indik, lisans verdik, sismik araştırma yaptık, bölgeleri belirledik, ilan ettik. Ardından da kazı yapma noktasına kadar geldik. Bunu çok yanlış lanse edip Kıbrıslı Rumlar ve Türkiye kazıyor diyorlar. Durum öyle değil. Kıbrıslı Rumlar birden fazla şirkete yetki verdiler. O şirketler Kıbrıslı Rumlar adına kazıyorlar. Bizde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na yetki ve lisans verdik, kazılar bizim adımıza yapılıyor. Bunun dışında; Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi kıta sahanlığı içinde kendileri kazı yapıyor, o ayrı. Rumların bizim hakkımızı gasp etmeye yönelik hareketlerini sahada dengelediğimizi düşünüyorum.”

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.