Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Sayıştay Başkanlığı Konferans Salonu’nda Halk Konseyi’ni Kıbrıs görüşmelerinde gelinen son aşama hakkında bilgilendirdi. Konsey üyelerine seslenen Cumhurbaşkanı Eroğlu “Bizim için gerçek ve net olan şudur; 1974 öncesindeki koşullara geri dönmemize neden olacak hiçbir düzenlemenin altına imza koymamız mümkün değildir. Herkesin içi bu açıdan rahat olsun” dedi. Eroğlu, bilgilendirme toplantısının bu dönemde yapılıyor olmasının, müzakerelerde bir aşamanın tamamlanıp son aşamaya geçiliyor olmasından kaynaklandığını ifade etti. Gelecek ay Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’yle New York’ta bir görüşme gerçekleştirileceğini hatırlatan Eroğlu, yakında Genel Sekreter tarafından müzakere süreciyle doğrudan ilgilenecek bir Özel Danışman’ın atanacak olmasının da, sürecin geldiği aşamayı Halk Konseyi’yle ele almayı gerekli kılan bir faktör olduğunu belirtti.
“Rum tarafı geçmiş ilerlemelere saygı göstermiyor”
Şubat ayından bu yana geçen altı aylık dönemde belirli bazı noktalarda Rum tarafının tutumu nedeniyle bir takım sıkıntılar yaşandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Eroğlu, bunların başında, geçmişte elde edilmiş olan ilerlemelere Rum tarafının saygı göstermemesinin geldiğini söyledi.
Eroğlu, “Biz, müzakereler sıfırdan başlasın istemiyoruz. Tüm önerilerimizi de bu anlayışla, geçmişte uzlaşılan noktalara uygun şekilde hazırlıyoruz. Rum tarafının da geçmişteki bu uzlaşmalara saygı göstermesi gerektiğini her platformda gündeme getiriyoruz.” dedi. Rum tarafında mevcut statükodan menfaat elde edenlerin durumun değişmemesi için ellerinden geleni yaptıklarını kaydeden Eroğlu, Rum tarafının Adada yeni bir ortaklık kurulması için bir çaba ortaya koyma ihtiyacı hissetmediğinin herkesçe görüldüğünü kaydetti. Eroğlu, bölgede cereyan eden olaylardan dolayı, Rum tarafının bu uzlaşmaz tutumunun uluslararası toplum tarafından görmezden gelinmekte, hatta zaman zaman açıkça desteklenmekte olduğuna da işaret etti.
“Kuşkusuz bu durum, 46 yıldır devam eden Kıbrıs müzakerelerinin somut bir sonuç üretemiyor olmasının en temel sebeplerinden birisidir” diyen Eroğlu, “Biz, çözümü geciktiren, sonuç üretmeksizin, kırık bir plak gibi kendi kendini tekrar eden süreçlerden artık yorulduk.” ifadelerini kullandı.
Eroğlu şöyle devam etti:
“Kıbrıs Rum tarafı müzakere masasında sürekli ayak sürüme oyunlarına devam ederken, uluslararası düzeyde de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne uygulanan ambargoların arttırılması yönünde de canla başla uğraş veriyor. Bunu artık anlamalıdırlar ki, bir çözüm olmasa bile bizim bir devletimiz vardır ve biz devletimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
“BM parametreleri dışında maksimalist yaklaşım ve talepler”
Rum liderin yerleşmiş BM parametrelerini görmezden gelerek, bu parametreler dışında, maksimalist yaklaşım ve talepler ortaya koyuyor olmasının süreçte yaşanan bir diğer sıkıntı olduğunu kaydeden Eroğlu, yeni ortaklığın kalıcı ve yaşayabilir olması için, bu tür yaklaşımlara sadece Kıbrıs Türk tarafının değil, kimsenin geçit vermemesi gerektiğini söyledi. Eroğlu, son dönemde, Anastasidis tarafından yapılan açıklamaların, müzakere sürecinin ilerlemesi için bazı şartlar koyduğu izlenimini verdiğini kaydederek, “Benim istediklerim olmazsa al-ver aşamasına geçilmez”, “filan yer bana verilmezse çözüm olmaz” gibi ön-şartların kabul edilmeyeceğini vurguladı.
“Anastasiadis eğer bunu iç politikada belirli kesimlere hitap etmek amacıyla yapıyorsa kendi seçimlerinin bir yıl önce bittiğini ve önünde yakın zamanda bir seçim olmadığını kendisine hatırlatmak isterim.” diyen Eroğlu, yarım asırlık bu sorunu çözmenin yolunun sürekli olarak bahane bulmaktan değil, cesaret ve siyasi irade göstermekten geçtiğini kaydetti.
Tüm sıkıntı ve engellemelere rağmen müzakere sürecini disipline etmek bağlamında tatmin edici düzeyde olmasa da bir yol kat edildiğini söyleyen Eroğlu, her iki tarafın da 6 ana başlığın altısında da kapsamlı şekilde önerilerini sunduğunu hatırlattı.
“Al-ver’e hazırız”
Eroğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Eğer Rum tarafı da siyasi irade göstermeye hazırsa, biz Kıbrıs Türk tarafı olarak, Eylül ayı başından itibaren, al-vere başlayıp, Anavatan Türkiye ve diğer garantör devletlerin de katılacağı ‘Çok Taraflı Toplantı’da bu sürece son noktayı koyarak, iki ayrı ve eş-zamanlı referanduma gitmeye hazırız. Zaten bu yöndeki irademizi kanıtlayacak şekilde bir süre önce müzakere masasına bir yol haritası koyduğumuzu hepiniz basından biliyorsunuz. Dünyanın her yerinde sonuç alıcı müzakereler önceden belirli bazı adımların tasarlanmasıyla elde edilebilir. Biz, dünyadaki diğer örnekleri de dikkate alarak, bu süreci adım adım sonuca taşıyacak bir yol haritasının hayati önem taşıdığını düşünüyoruz. Eğer uluslararası aktörler de bu süreçten bir sonuç çıkması konusunda samimiyseler Rum tarafını böyle bir yol haritasını bizimle görüşmeye teşvik etmeleri gerekir. Aksi yönde davranan her kim olursa olsun, ‘sırf müzakere etmek için müzakere’ yaklaşımı sergiliyorsa, o tarafın samimiyetinden şüphe ederim. Müzakere süreci, ciddi ve sonuç alıcı olacaksa, bunun sonunda ortaya çıkacak olan sonuçlar tabi ki bazı zorlukları da ihtiva edecektir. Ancak, bizim için gerçek ve net olan şudur: 1974 öncesindeki koşullara geri dönmemize neden olacak hiçbir düzenlemenin altına imza koymamız mümkün değildir. Herkesin içi bu açıdan rahat olsun.”