Çiğdem AYDIN
Ulusal Birlk Partisi’nden (UBP) 1991-1993 yıllarında Cumhuriyet Meclisi’nde milletvekilliği yapan Harun Dimilliler, eskiye göre şimdiki meclisin daha genç ve renkli olduğunu söylüyor. Eski bir UBP vekili olmasına rağmen, fikir üreten, genç dinamik insanların CTP’de daha fazla olduğunu ifade eden Dimilliler, “Bence şimdi daha akademik bir meclis var” dedi.
Dimilliler, toplumda siyasilere güven kalmadığını, insanların artık sandığa gitmediğini, partilerin topluma verdikleri sözü tutmadığını belirtti.
Harun Dimilliler, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ise, iki tarafın da çözüme hazır olmadığını kaydetti. Dimilliler Diyalog’un sorularını şu şekilde yanıtladı.
Gönüllü siyasete devam
Soru:Siyasete ne zaman başladınız, ne zaman ara verdiniz?
Yanıt: “Siyasete hiç başlamadım aslında. 1991 yılındaki ara seçimlerde Ulusal Birlik Partisi’nden (UBP), o dönem Derviş Eroğlu başkandı, Güzelyurt daha o dönem ilçe değildi, Lefkoşa’dan aday oldum ve kazandım. 1993 yılına kadar milletvekilliği yaptım. Daha sonra parti meclisinde görev aldım. Güzelyurt’un ilçe olması için CTP ve TKP ile işbirliği yaptık partilerimiz farklı idi ama dostluğumuz iyiydi. Bu mücadeleyi kazandık ve ben 2 dönem de Güzelyurt ilçe başkanlığı yaptım. 1998’de Güzelyurt artık bir ilçe oldu. İlçe başkanı olarak seçime girdiğimde ise seçimi kaybettim ve bunun üzerine politikayı aktif olarak bıraktım. Günümüzde hala UBP’nin Güzelyurt bölgesindeki seçim organizasyonlarında gönüllü olarak görev alıyorum. Çok aktif olmasa da gerekli görülen noktalarda yardımcı olmaya çalışıyorum.”
“Kıyak emeklilikten faydalanmadım”
Soru:Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?
Yanıt: “Asıl mesleğim Ziraat Mühendisliğidir. Evkaf’ın Baf kazası sorumlusu idim. O dönemlerde Evkaf’ın politikası oydu, biz büyük arazilerin olduğu bölgelerde köylülere destek oluyorduk üretim için.1973 yılına kadar devam ettim ama sonra 1974’ün gelmesi ile bu görev son buldu. Ben ‘kıyak emeklilik’ten faydalanamayan eski vekillerdenim, Evkaf’tan emekli oldum. O dönemlerde de bu adına kıyak emeklilik yasası dediğim yasanın kalıcı olması halinde meclisin daha renkli olacağına inananlardandım ben. Çünkü özel sektörden gelecek olan çok insan olacaktı meclise, mühendisler, mimarlar vs. Bilmiyorum renkli bir parlemento olur diye düşündüm. Bence, mecliste iş dünyası ve farklı sektör temsilcileri olmalı.”
“Kendim üretir kendim satarım”
Soru:Ekonomik durumunuz nasıl? Nasıl geçiniyorsunuz? Ne kadar maaş alıyorsunuz?
Yanıt: “Ekonomik durumum iyidir. Maddi sıkıntı yaşamıyorum. Emeklilik maaşım var, bahçelerimiz var, kendim üretirim, kendim satarım, çok şükür evimize sürekli sıcak para akışı var. Güzelyurtlu olunca narenciye üretmek geçim için şart gibi birşey. Emeklilik maaşım 3-3.5 bin TL civarında.”
“Sağlığımı eşime borçluyum”
Soru:Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı? Kimlerdir? Ne iş yapıyorlar?
Yanıt:“Bakmakla yükümlü olduğum birileri kalmadı. Hanımla ben başbaşa kaldık. Üç çocuğumuz vardı onlar da artık kendilerini kurtardı. Kızlarım evlendiler. En büyük kızım mimardır, diğeri avukattır serbest çalışıyor. Oğlum da bir üniversitede öğretim görevlisi.”
Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?
Yanıt: “Hayır sağlık sorunu yaşamadım. Bunu da eşimin bana iyi bakmasına borçluyum.”
“Partizanlık yapmadığım için dost kaybetmedim”
Soru:Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi? Arayıp, soran oluyor mu?
Yanıt:“Ben hiç bu tip sıkıntılar yaşamadım. Çünkü partizanlık hiç gözetmedim. Benim CTP’den de UBP’den de TKP’den de çok dostum vardır. Asla aramıza nifak tohumları sokmadık, dostlarımızla görüşlerimiz ayrı olabilir ama dostluklarımızı hiç etkilemedi. Çünkü dostluklarımı asla politikayla sınırlı tutmadım. Sağcısı da solcusu da arkadaşımdır ve hala da öyledir.”
“Genç ve renkli bir meclis var...”
Soru:Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz? Yanlışlar nedir? Neler yapılmalı?
Yanıt:“Özellikle son seçimleri değerlendirirsek, eskiye göre daha genç ve renkli bir meclis vardır. Yapılanları mümkün olduğu kadar takip etmeye çalışıyorum. Bence şimdi daha akademik bir meclis var ve bu iyi birşey. Fikir üreten insanların o mecliste olması şart.Ve doğruyu söylemek gerekirse ben UBP’liyim ama fikir üreten, genç dinamik insanlar da CTP’de var.Yanlışlara gelince toplumda güven kalmadı ama bu yeni birşey değil. İnsanlar artık sandığa gitmiyor, bütün partiler için söylüyorum topluma verdikleri sözleri tutmuyorlar. Seçimde halkın önüne koydukları parti programlarından seçildikten sonra uzaklaşıyorlar ve unutmasınlar ki bir siyasi partinin en büyük silahı vaatleridir ve bunları yerine getirmektir. Ben asla kimseye bir vaatde bulunmadım çünkü bulunursanız ve o sözü tutmazsanız size olan güven azalarak yok olur. Bu noktada çok şükür sicilim temiz.Yapılması gerekene gelince bu halka artık doğrular anlatılmalı, yapılabilecek programlar parti kitabçıklarına girmeli aksi halde toplumun siyasilere olan güvensizliği kötü şeylere neden olabilir gelecekte.”
“Çözüme inancım sekteye uğradı”
Soru:Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yanıt:“Bir ara bu konuda çok iyimserdim. Çözüm olabileceği noktasında ama son günlerde bu iyimserliğimi kaybettim. Bunun nedeni ise Rumların yaklaşımları oldu. Anasdasiadis’e olan desteğin Güney’de çekildiğini görüyorum gerek siyasiler ve gerekse Kilise tarafından. Bu tabi ki üzüntü verici. Ama aynı zamanda Rumların çözüm sürecine yaklaşımının da aynasıdır. Bu yüzden çözüm olacağına olan inancım de sekte uğradı.”
“İki tarafta hazır değil”
Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı? Değilse ne yapmalı?
Yanıt:“Bence iki taraf da olabilecek bir çözüme hazır değil. İki taraf da çözüm istiyor ama iki tarafın da birbirlerinden olan beklentileri yüksek ve bu gözden kaçıyor ne yazık ki. Her iki tarafın da beklentileri yüksek oldukça sonuca yaklaşılıp sis ortadan kalktığında iki tarafın da bundan psikolojik olarak hoşlanmayacağı durumlar çıkma olasılığını yüksek görüyorum. Bu nedenle hazır değil, iki toplumun beklentiler düşürülmeli ya da daha şeffaf olunmalı.”
Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?
Yanıt:“Bana göre en büyük sorun toprak konusu olur.Ve bence öyle tazminle falan çözülecek bir konu değil. O kadar basit olsaydı bu masada olmazdı.Tazmin konusu eğer büyük göçleri beraberinde getirecekse bu büyük sorunlara neden olur .Örneğin ben Baf’tan göçmen oldum geldim 40 senedir bu evde yaşıyorum, çocuklarım bu evde doğdu büyüdü, buraya köklerimizi saldık, yeniden ve bir çözüm halinde bir daha göç bu yaştan sonra açıkçası cazip değil.”
Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?
Yanıt:“Her şeye rağmen çözüm olacaksa eğer, bu durumda iken bu demektir ki, başkaları kaderimizi çizecek biz de buna mecbur uyacağız. Nasıl ki istemeden Baf’tan göçmen olduk geldik buradan da başka yere gideceğiz.”