Simerini gazetesin “Ankara Bizi Denizden Ablukaya Aldı... Nikolas Papadopulos, Başkan Anastasiadis’e Mektubunda ‘Her Şeyi Kaybetme Tehlikesiyle Karşı Karşıya olduğumuzu bildirdi” başlığıyla manşete çekti.
Haberde, Türkiye’nin, bir yandan Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de tek yanlı ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölge”deki faaliyetlerini durdurmayı, bir yandan da üçüncü tarafların müdahalesiyle Rum Yönetimi’ni “egemenlik haklarını” müzakereye sürüklemeyi hedeflediği belirtildi.
Şirketleri keybedeceğiz
Gazeteye göre, DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e mektup göndererek, “Türkiye bizi denizden ablukaya alıyor. Şirketleri ve hidrokarbonlarımızı kaybetme tehlikesi var, parsellerimizde Türk platformu görebiliriz” sözleriyle “durumun vahametine” dikkat çekti.
“Kıbrıs’ın şansının bir fiskede yerle bir olabileceği bu kritik günlerde müttefik ve ortaklarımız üzüntü, endişe belirtip, soğukkanlılık tavsiye etmekle yetiniyor” vurgusunu yapan gazete, Papadopulos’un mektubunun detaylarını “Nikolas Papadopulos’tan Anastasiadis’e Dramatik Mektup... Türkiye Bizi Ablukaya Alıyor” başlığıyla iç sayfasında detaylandırdı.
Gazeteye göre, Güney Kıbrıs’ı büyük tehlikeler beklemekte olduğu uyarısında bulunan Papadopulos’un mektubu şu şekilde devam ediyor:
“Meydan okumayı burada durduramazsak”
“Türkiye bizi ablukaya almaya çalışıyor. Bu meydan okumayı burada durduramazsak, devlet olarak itibarımızı ve güvenilirliğimizi kaybedeceğiz. Gelecekte parsellerimize kimse ilgi göstermeyecek ve doğal gaz araştırmaları duracak. Denizimizi kaybedeceğiz ve Türkiye yeni oldubittiler yaratmayı başaracak. Kararlılıkla karşı koymazsak, Türkiye’nin bir sonraki hareketi, parsellerimizden birine sondaj platformu kurmak olabilir. Bu da bölgedeki hidrokarbonların değerlendirilmesinde düzeltilmesi imkansız etkiler yapar.
“Müzakereleri durdurmak daha çok rum tarafını yaralar”
Tartışılan karşı tedbirler müzakerelerle sınırlı kalmamalı. Dahası müzakereleri durdurmak daha çok Kıbrıs Rum tarafını yaralar. Dolayısıyla; müzakerelerin daha ileri gitmesi, Türkiye’nin üyelik süreci ve sürecinin değerlendirilmesiyle ilgili tedbirler alınmalı. Türkiye aleyhine AB düzeyinde de gerçek ve özlü yaptırımlar uygulanmalı. Sahte devlete ve Türkiye’ye gerçek siyasi bedel ödetmek için sahte devletin ‘yetkilileri’ ve ‘kurumlarının’ işleyişiyle ilgili özlü yaptırımlar uygulanmalı. Deniz Hukuku’nu ve Uluslararası Hukuku ihlal ettiği için Türkiye’ye karşı hukuki tedbirler alınmalı.”
Siyasi partilerin değerlendirmeleri
Gazete, Kıbrıs Rum tarafının müzakerelere katılımının ertelenmesi ve başka paralel tedbirler alınması kararının oy birliğiyle alınmasına karşın Rum Başkanlık Köşkü çıkışında siyasi parti başkanlarının, konuyla ilgili kendi kaygılarını ve bazı tavsiyelerini dile getirdiklerini yazdı.
Gazeteye göre, iktidar partisi DİSİ Başkanı Averof Neofitu ulusal açıdan zor günler geçirmekteyken sağduyuya ve soğukkanlılığa ihtiyaç duyduklarını söyledi. Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas, sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yönelik Türk saldırısı” karşısında birlik olmaları gerektiğini söyledi. Lillikas, konsey toplantısında partilerin açıklama yapmaması yönünde karar alındığını ancak siyasi partilerin buna uymadığını da ekledi.
Rusya ile ilişkileri öne çıkar
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu de, Türkiye’ye karşı tedbir alınması gerektiği görüşüne katıldıklarını ancak Anastasiadis hükümetinin izlemekte olduğu “Kıbrıs Batı’ya aittir” dış politikasına katılmadıklarını belirtti. Kiprianu, Anastasiadis’i “geleneksel dostları Kıbrıs sorunundaki müttefiklerini terk etmemeye ve Rusya Federasyonu ile ilişkileri öne çıkarmaya” çağırdı.
DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos da Doğu Akdeniz’de tek yanlı Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan ettikleri günden beri en kötü gelişmeyle karşı karşıya bulunduklarına dikkat çekti. Papadopulos, “Türkiye, işgalini Kıbrıs’ın güneyine de yaymaya çalışıyor. Oyunu kaybedersek, doğal gazı değerlendirme perspektifini de kaybedeceğiz. Kıbrıs’ın güney denizini kaybedersek, MEB’imizi de kaybedeceğiz. Dahası, devlet olarak itibarımızı ve güvenilirliğimizi de kaybedeceğiz” dedi.
“BM güvenlik konseyi’ne başvuralım”
EDEK ve Meclis Başkanı Yannakis Omiru ise, Türkiye’nin sözde “Rum MEB’inde çok ciddi bir durum” yarattığını, bununla da, “Rum tarafının deniz altındaki doğal zenginliklerini araştırma ve bunlardan yararlanma hakkını iptal etmeyi” hedeflediğini savundu. Kararlaştırılan tedbirler dışında, BM Güvenlik Konseyi’ne de başvurulmasını isteyen Omiru, AB’nin derhal Türkiye nezdinde tepki göstermesi gerektiği iddiasında bulundu.
“Amerikan ilgisi ütopya”
Ekologlar ve Çevreciler Hareketi Basın Sözcüsü Eleni Hrisostomu da, Türkiye’ye karşı uluslararası toplumun, özellikle de ABD’nin şu ana kadar ılımlı tepki göstermesinin, etkin tedbirler alınmasını zaruri kıldığı görüşünü ortaya koydu. ABD ilgisini ütopya olarak niteleyen Hrisostomu, “Türk meydan okumaları karşısında tek başımıza kalma tehlikesiyle karşı karşıyayız, ki bundan Kıbrıs hükümeti de sorumludur. Yeni dostlarımız ve düşmanlarımızın dostları pasif seyirci kalıyor” dedi.