AIDS’e karşı dikkat çekmek ve insanları hastalığa karşı bilinçlendirmek amacıyla belirlenen 1 Aralık Dünya AIDS Günü nedeniyle yetkililer kamuoyuna bilgi verdi. Temel Sağlık Hizmetleri Müdürü Dr. Emine Güllüelli, KKTC’deki kayıtlı HIV pozitif hasta sayısının 31 olduğuna da dikkat çekerek, bunlardan 27’sinin takiplerinde olduğunu, bu hastaların 4 tanesinin yaşamını yitirdiğini vurguladı.
Güllüelli, HIV pozitif olan kişilerin yakın çevresinin de taranarak belli bir süre takip edildiğini sözlerine ekledi.
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Zafer Erdoğmuş, HIV ve AIDS hakkında ayrıntılı bilgi verdi. HIV’in (Human Immmunodeficiency Virus), Türkçede “İnsan Bağışık Yetmezlik Virüsü” olarak adlandırılan bir virüs olduğuna dikkat çekerek, adından da anlaşılabileceği gibi bu virüsün insan bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve tedavi alınmadığı durumda etkisiz hale gelmesine neden olduğunu söyledi.
Bağışıklık sistemi çöken vücudun, normalde kolaylıkla direnç gösterebileceği hastalık etmenlerine açık ve savunmasız hale geldiğini ifade eden Erdoğmuş, AIDS’in ise; (AcquiredImmuneDeficiencySyndrome) HIV tarafından oluşturulan, Türkçede “Edinilmiş Bağışık Yetmezlik Sendromu” olarak adlandırılan hastalıklar bütünü olduğunu anlattı.
AIDS’in; HIV adlı virüsün insan vücuduna girmesinden sonra tedavi olanaklarından yararlanılmadığı durumda ortaya çıkan hastalıklar bütünü olduğunu belirten Erdoğmuş, “HIV bulaştığı insanın vücudunda yıllarca bulgu vermeden kalabilir. Kişi eğer virüsü cinsel yolla almışsa, ortalama 8-10 yıl boyunca hekime başvurmasını gerektiren bir bulgusu olmayabilir. Virüs kan yoluyla alınmışsa, bu süre azalarak, 5 ay ile 2 yıl arasında değişebilir. Kişi virüsü aldığı andan itibaren başkalarına bulaştırabilmektedir. Sonuçta, birden fazla hastalık ve kanserin ortaya çıkması ile AIDS oluşur ve eğer tedaviye başlanmazsa hastalık ölümle sonuçlanır” dedi. HIV pozitif bireyin, aynı zamanda AIDS tablosu da gelişmiş kişi anlamına gelmediğine dikkat çeken Erdoğmuş, şöyle devam etti:
“Doğru zamanda ilaç tedavisine başlayan ve ilaçlarını düzenli bir şekilde almaya devam eden HIV pozitifler hiçbir zaman AIDS evresine gelmeden sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürürler. “Erdoğmuş, HIV’in insan vücuduna girdikten sonra tedavi edilmezse ortaya çıkan hastalıklar bütününe AIDS denildiğini belirtti.
HIV’den korunma yollarına da değinen Erdoğmuş şöyle devam etti:
“Her türlü ve her cinsel ilişkide kondom (prezervatif) kullanarak, kontrol edilmiş güvenli kan ürünleri kullanarak, ortak enjektör (şırınga) kullanmayarak, bebeğe geçişi önlemek için gebelik öncesi ve sırası HIV testi yaptırarak, HIV pozitif annenin doğumunda gerekli önlemler alınarak, HIV pozitif anne bebeğini emzirmeyerek bebeğe geçiş engellenebilir.”
“HIV/AIDS’in, Sağlık bakanlığı'na bildirilmesi zorunlu”
HIV/AIDS’in, Sağlık Bakanlığı'na bildirilmesi zorunlu bir durum olduğuna dikkat çeken Zafer Erdoğmuş, bildirimlerin isim vermeksizin, kodlanarak sadece Sağlık Bakanlığı’na bildirildiğini söyledi.
Kodlamanın ismin baş harfleri ve doğum yılı kullanılarak yapıldığını anlatan Erdoğmuş, hastanın bunun dışında tedaviden sorumlu doktor ve ekibi dışında kimseye söylenmemesi gerektiğini kaydetti.
Belirtileri nelerdir?
HIV’in tanısının doğru zamanda yapılan kan testleriyle konduğunu yineleyen Zafer Erdoğmuş, HIV enfeksiyonun belirtilerinin ise şunlar olabileceğine işaret etti:
“Hızla kilo vermek, Kuru öksürük, nükseden yüksek ateş ve gece terlemeler, ileri derecede ve açıklanamayan bir bitkinlik, 1 haftadan fazla süren ishal, dilde, ağızda ve boğazda beyaz nokta ve lekeler, zatürre, derinin üstünde veya altında, ağzın içinde, burunda ve göz kapaklarında kırmızı, kahverengi, pembe veya mor lekeler, hafıza kaybı, depresyon ve başka nörolojik rahatsızlıklar” Damar içi madde kullanırken, HIV pozitif birisi iğnesini başkasıyla paylaşırsa, HIV’in bu kişiye de bulaşmasının çok yüksek bir ihtimal olduğunu ifade eden Erdoğmuş, “çünkü o kanın başkasının damarına direkt olarak enjekte edilmesi söz konusudur” dedi. Erdoğmuş şöyle devam etti:
“Damar içi madde kullanımında şu yollardan HIV geçmesi mümkündür. Kan bulaşmış şırıngayı uyuşturucu hazırlarken kullanmak, maddenin hazırlandığı suyu tekrar kullanmak, uyuşturucuyu suda eritmek için kullanılan şişe kapaklarını, kaşıkları veya başka herhangi kabı tekrar kullanmak, iğneyi engelleyebilecek parçacıkları temizlemek için kullanılan pamuğu tekrar kullanmak. Sokakta iğne satanlar kullanılmış iğneleri yeniden paketleyip satabilirler.”
Besim: 35 Milyon insan tedavi görüyor
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Filiz Besim de, dünyada 35 milyon insanın AIDS tedavisi gördüğünü, 11.7 milyon insanın da AIDS’ten koruyucu tedavi aldığını ifade ederek, AIDS’in artık kronik bir hastalık olarak görüldüğünü söyledi. Koruyucu tedvinin, Antiretroviral tedavi olarak adlandırıldığını ifade eden Besim, Dünya Sağlık Örgütü’nün 28 milyon kişinin daha koruyucu tedavi alınması gerektiğini söylediğini belirtti.
KKTC’de neler yapılmalı?
KKTC’de yapılması gereken en önemli şeyin, AIDS’in bilinmesi, insanlara anlatılması olduğunu vurgulayan Besim, korunma yöntemleri konusunda halkın bilinçlendirilerek, farkındalık yaratılması gerektiğini söyledi.
AIDS’te koruyucu hekimliğin en önemli konulardan biri olduğunu vurgulayan Besim, hastalığın bilimsel yöntemlerle anlatılarak, insanların farkına varması gerektiğini belirtti. Ülkede gece kulüpleri ve kayıt altında olmayan ciddi bir fuhuş sektörü olduğunu ifade eden Filiz Besim, bunların hem AIDS hem de cinsel yolla bulaşan hastalıklar için ciddi tehlikeler olduğunu vurguladı.
“Devletin esas üzerinde durması gereken konunun ki bu, ayni zamanda birliğimizin de sorumluluğu, insanlara bunu her zaman anlatmak. Okullarda, halk toplantılarında eğitimler verilmeli, Bu bir devlet politikası olarak anlatılması gereken konular” şeklinde konuşan Besim, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği olarak, kendilerinin daha çok eğitim çalışmaları yaptığını, bildiriler yayımladığını, seminerler düzenledikleri söyledi.
Güllüelli: Virüs kan veya cinsel yolla bulaşır
TAK muhabirinin AIDS konusundaki sorularını yanıtlayan Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Müdürü Dr. Emine Güllüelli de, AIDS’in kazanılmış Bağışıklık Yetmezliği Sendromu olarak tanımlandığını ifade ederek, bunun bir virüs hastalığı olduğunu söyledi. AIDS’in bulaşma yöntemleri hakkında da bilgi veren Güllüelli, hastalığın kan ve kan ürünleri, cinsel temasla bulaştığına dikkat çekti. HIV virüsünün bulaşması ardından, bağışıklık sisteminin zayıfladığını, birçok hastalık ve kanserin ortaya çıkmasıyla da AIDS’in oluştuğunu ifade eden Güllüelli, hastalığın ciddi boyutlara gelmesiyle ise ölümle sonuçlandığını kaydetti. AIDS hasatlığının dokunmak, öpüşmek, aynı havayı solumak gibi yollarla bulaşmadığını vurgulayan Güllüelli, virüsün direk kanla veya cinsel yolla temasla bulaştığını söyledi.
“Tek eşlilik öneriliyor”
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda broşürleri bulunduğunu, okullarda eğitimler düzenlediklerini anlatan Güllüelli, hastalıktan korunmak konusunda tek eşliliğin önerildiğine işaret etti. Sağlık Bakanlığı olarak koruyucu önlemleri bulunduğunu anlatan Emine Güllüelli, bütün ameliyatlar öncesinde HIV ve bulaşıcı hastalıklar konusunda tahlillerin yapıldığını, çalışma muhaceret izni için gelenlere mutlaka bu tetkiklerin yapıldığını, gece kulübünde çalışan kişilerin de düzenli olarak tetkiklerinin yapıldığını anlattı. Kan transfüzyonu konusunda da çok titiz çalışıldığını ifade eden Güllüelli, gerekli tetkikler yapılmadan asla kan transfüzyonu yapılmadığını söyledi.
Güllüelli, “zaten kişi HIV virüsü taşıdığını biliyorsa, kan veremeyeceğini de biliyor” dedi.