Ufuk ÇAĞA
Üretim, istihdam ve ülkemize sağladığı katma değer ile KKTC’nin önde gelen firmalarından biri olan Ektam Kıbrıs Ltd. geçtiğimiz günlerde yeniden yapılanmaya gitti. Yapılan değişiklik sonrası Ektam Kıbrıs Ltd.’nin yeni Yönetim Kurulu Başkanı olan Güngör Sipahioğlu, 1981 yılında kurulan şirketin yaşadığı sıkıntıları ve geleceğe yönelik hedeflerini Diyalog Gazetesi’ne anlattı.
Kuruluşundan bu yana geçen 33 yılda ülkemize 30 milyon doları aşkın yatırım yapan Ektam Kıbrıs Ltd. istihdam ettiği 250 kişi yanında üretimde kullandığı ürünlerin tamamına yakınını KKTC’den temin ederek, ülke ekonomisinin gelişmesine de katkı koymaya devam ediyor.
CMC için geldik
Barış Harekatı sonrasında ilk olarak 1979 yılında Lefke’de bulunan CMC maden tesislerini görmek için Kıbrıs’a geldiğini belirten Ektam Kıbrıs Ltd. Yönetim Kurulu Başkanı Güngör Sipahioğlu, şöyle dedi:
“Aslında biz esas olarak madenciyiz, yani madenci bir kökenimiz var. Çok genç yaşta kaybettiğim babamdan bana maden sahaları kaldı, ben de tek çocuk olduğum için mecburi işin başına geçtim ve allaha şükür aldığım işleri daha da büyüterek devam ettirdim. Benim buraya gelmem esas olarak Lefke’de bulunan CMC maden tesisini görmek içindi. Savaştan sonra bizi davet ettiler. Ancak buraya gelip inceleme yaptığımız zaman, madenin Amerikalı’lara ait olduğunu öğrenince vazgeçtik. Ancak bizim buraya geldiğimizi öğrenen yetkililer bizi Meclis’e davet ettiler. Orada kola üretimi gündeme geldi. Hatta Rumlardan kalma bir tesisten söz ettiler.Ardından biz bu tesisi gezdik, tabi içerisinde hiçbişey kalmamıştı ve harabeye dönmüştü. Yine de Kıbrıs’a bir katkı yapabilme adına burada yatırım yapmaya karar verdik. İşte bizim Kıbrıs’a gelişimiz bu şekilde oldu.”
Ekonomi yıllardır yerinde sayıyor
Savaştan bu yana 40 yıl geçtiğini, ancak Kıbrıs türk ekonomisinin yerinde saydığını, olması gerektiği şekilde gelişemediğini vurgulayan Güngör Sipahioğlu, şöyle devam etti:
“Üzülerek söyleyebilirim ki ekonomi çok zayıf. Burası çok kıymetli bir yer, Akdeniz’in ortasında adeta bulunmaz bir nimet ve insanlar el ele vererek birçok şey yapmalıydılar ama hiçbişey yapılmamış.
Ancak bu ülkede hala daha yapılacak çok iş var, bu adada hala daha birçok fırsat var. Malesef bu fırsatlar geçmişte değerlendirilemedi ama var olan birçok değer de bu sürede yok edildi. Ben böyle güzel bir ülkenin imkanlarının gözardı edildiği, yıllardır yerinde sayan başka bir ülke görmedim.
Buradaki iş çevreleri mali açıdan çok güçlü olmayabilirler, ama 15, 20 tanesi bir araya gelerek bir sanayi kuralım diyor mu? Hayır demiyor. Halbuki tek başına bu işi yapamıyorsan bir araya gelerek yapacaksın, ama yaparken en iyisini yapacaksın ki rekabet edebilesin. Örneğin bu ülkenin zeytinyağı kalitesi dünyanın hiçbir yerinde yok. İşte bir araya gelerek bir tesis kurularak bu zeytinyağı değerlendirilebilir. Ben bu ülkede yurt dışından gelen zeytinyağının satılmasını hayretle karşılıyorum. Ancak buradaki bir diğer sorun ise devletten kaynaklanıyor ve devlete büyük görevler düşüyor. Devlet burada gerçek anlamda üretim yapanları ithal ürünler karşısında ezdirmemelidir. Bu gün bu ülkede ithal edilen birçok ürün, burada üretilen üründen daha ucuza satılmaktadır. Bu üreticiler için son derece sakıncalı bir durumdur ve düzeltilmesi gerekir.”
Bürokrasi zorluyor
Kıbrıs’ta üretilen ürünleri birçok ülkeye ihraç ettiklerini, ancak birçok sıkıntı yaşadıklarını belirten Ektam Yönetim kurulu Başkanı Güngör Sipahioğlu, şunları kaydetti:
“Burada yaptığımız üretimi birçok ülkeye ihraç ediyoruz ama bunları yaparken birçok sıkıntılar yaşıyoruz, açıkçası bürokrasi bizi oldukça zorluyor. Halbuki biz tam 33 yıldır bir dünya markası olan Pepsi’yi burada üretiyoruz ve ambalaj üzerine de ürünün KKTC’de üretildiğini yazıyoruz. Yani biz dünyaca tanınan bir marka ile tam 33 yıl önce ambargoları delmişiz.
Biz firma olarak bir ayrıcalık veya koruma istemiyoruz, ama tıpkı bu ülkedeki diğer üreticiler gibi sıkıntılarımızın artık giderilmesini istiyoruz.
Mesela bizim direk rakibimiz olan bir marka, ithal edilmesine rağmen ürününü bizim satış fiyatımızın altında satabiliyorsa burada bir terslik aranması lazım. Böyle bir durumun dünyanın başka bir ülkesinde olduğunu zannetmiyorum, bununla ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyor.
Yine bizim rakibimiz bazı malzemeleri pazarlama harcaması adı altında ülkeye hiçbirşey ödemeden rahatlıkla sokarken biz bir soğutucuya bile para ödeyerek buraya getiriyoruz. Şimdi bizim suçumuz bu ülkede üretim yapmak mıdır sorarım, biz de istesek üretimimizi burayı kapatarak Türkiye’ye kaydırırız, orada işçilik ucuz, elektrik ucuz kullanılan malzeme de ucuz olduğu için maliyetleri aşağıya çekebiliriz. Ama bizler bu ülkeyi sevdiğimiz için, bu ülke ekonomisine katkımız olması için ısrarla üretimi burada yapıyoruz. Bu aşamada yetkililerin üretim maliyetlerini çok iyi hesaplayarak, ithal edilecek olan ürünlere uygulanan fonları çok iyi belirlemelidirler. Zaten bunu yapmazlarsa tıpkı 33 yıldır olduğu gibi yerli üretim daha da azalacaktır.”