Diyalog Gazetesi

Bu bir uyarı

KIBRIS

KKTC’nin Dışişleri eski bakanları, Rum tarafının doğal gaz konusunda ‘tek yanlı’ anlaşmalar yapması nedeniyle Türkiye’nin bölgeye savaş gemisi göndermesini destekliyor

Çiğdem AYDIN 
KKTC’nin Dışişleri eski Bakanlarından, UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Taner Etkin ve Atay Ahmet Raşit, Rumların Kıbrıs açıklarında tek taraflı gerçekleştirdiği doğal gaz çalışmaları ve diğer gelişmelerle ilgili olarak Diyalog gazetesine konuştu.
Rum Yönetimi’nin doğal gaz arama faaliyetlerine Türkiye’nin müdahale etmesinin sürpriz olmadığını ifade eden Hüseyin Özgürgün “Rumlar bu konuda Türkiye’yi sürekli tahrik ediyor. Amaçları müzakereleri bertaraf etmektir”dedi.
Asıl müdahaleyi yapan tarafın Rumlar olduğunu söyleyen Özgürgün, Kıbrıs Türk tarafı olmadan, kimsenin doğal gaz gibi stratejik bir konuda başka devletlerle işbirliği yapma hakkının olmadığını belirtti. 
Dışişleri eski bakanlarından Taner Etkin de Türkiye’nin bölgede doğal gaz arama faaliyetlerinin askeri bir gerginliğe neden olacağını sanmadığını belirterek, Rumların savundukları egemenlik hakkının Kıbrıs Türk tarafında da olduğunu aktardı. Etkin, Türkiye’nin doğal gaz arama çalışmalarının bu sebeple herhangi bir gerginliğe sebebiyet vermemesi gerektiğinin altını çizgi.
Dışişleri eski Bakanlarından Atay Ahmet Raşit ise şu anda siyasi bir kriz yaşandığına vurgu yaptı. Rum tarafının birtakım bahanelerle müzakere masasından kalktığını kaydeden Raşit, doğal gaz faaliyetlerine askeri bir müdahale olacağını düşünmediğini bildirdi. 

Özgürgün: Rumlar tahrik ediyor

Soru: Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin doğalgaz arama faaliyetlerine müdahale kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Cevap: Burada aslında müdahaleyi yapan Güney Kıbrıs Rum Yönetimidir. Türkiye’nin ve Kıbrıs adasının münhasır ekonomik bölgesine tek yanlı olarak müdahale etmiştir. Tek taraflı olarak doğalgaz arama yapma çalışmaları yapması ve bizi yok sayması bir müdahale şeklidir. Türkiye’yi bilerek tahrik ettiği görüşündeyim. 
Soru: Rum tarafının Mısır ve Yunanistan’la Kıbrıslı Türkler olmadan doğalgaz gibi stratejik bir konuda işbirliği yapma hakkı var mıdır? 
Cevap: Elbette yok ama bu tek başına bir şeyleri bozmak için yapılıyor. Yani ben KKTC’yi tanımam ben Kıbrıslı Türkleri de takmam istediğimi yaparım tavrından vazgeçmeleri gerekmektedir. Bu gibi stratejik anlaşmaları doğalgaz gibi önemli bir konuda tek başına yapması bir şeyleri bozma çabasıdır. Buna bozgunculuk denir.
Soru: Türkiye ayın 20’sinde bölgede arama yapacağını açıkladı bu siyasi ve askeri gerginliğe yol açar mı? 
Cevap: Yani askeri bir müdahale olur mu orasını şu an için bilmek mümkün değil ama Türkiye benim haberim yokken bu aramalar veya anlaşmalar yapılamaz diye net bir tavır ortaya koymuştur. Daha da ilerisi olası bir doğalgazın Türkiye üzerinden taşınabileceğini de kendilerine sunmuştur. Hal böyle iken Ben sadece Türkiye’yi tanırım ve benim muhatabım Türkiye’dir, KKTC değildir gibi bir tavır içerisinde hareket edilmesi biraz haddini aşan bir durumdur. Bunlar ucuz politikalardır. Ben istediğimi tek taraflı olarak yaparım mesajı taşımaktadır ve Türkiye’ye de ne istersen yap ben yapacağımı yaparım mesajını veriyorlar bu mesaj Türkiye’de nasıl okunur ve nasıl bir tavır içerisine girilir şu anda kestirebilmek biraz zor.
Soru: Türkiye’nin bu duruma askeri müdahale hakkı var mıdır? 
Cevap: Şu anda askeri bir müdahale operasyondan bahsedilmiyor ama Rumlar mevcut eylemlerine devam ederlerse ardından bir askeri müdahalenin geleceği olasıdır. Yani sen benim bölgelerimi ihlal edeceksin ben arama yapacağım zaman da beni durdurmaya çalışacaksın peki bu nasıl olacak beni durdurmaya askeri bir tavırla kalkarsan elbette cevabı aynı şekilde olur diye düşünüyorum.


Etkin: Türkiye’nin müdahale hakkı var

Dışişleri eski bakanı Taner Etkin, Rumlar tarafından sürdürülen doğal gaz arama çalışmalarına ve bu konuda başka ülkelerle işbirliği anlaşması yapılmasına Türkiye’nin müdahalede bulunma hakkınınj olduğunu söyledi. Etkin şöyle dedi:
“Türkiye’nin bu olaya müdahale hakkı vardır. Türkiye’nin bunu yapması gerekiyordu. Türkiye bugün garantör ülke olarak bunu yapmaması olmazdı. Kıbrıs Türkünün haklarını korumakla görevli olan bir ülkenin izlemek için gemi göndermesi bir müdahale değildir. Rum tarafı tek başına münhasır ekonomik bölgemize müdahale etti Türkiye seyirci mi kalacaktı.
Rumların böyle anlaşmalar yapmaya kesinlikle hakkı yoktur. 1960 Anayasası’ndan bu yana Kıbrıs Cumhuriyetinde Kıbrıslı Türklerin hakları Rumlar tarafından gasp edilmiştir ve Kıbrıs Cumhuriyeti işgal altındadır bu işgali de Rumlar yaptı. Stratejik ortalık kurmaya hakkı yoktur. Avrupa Birliğinin şımarık çocuğu haline gelen Rumlara dersini vermesi gereken Avrupa Birliğidir ama Türkiye her zaman olduğu gibi Kıbrıs Türk halkının haklarını korumaya devam edecek.” 
Etkin “Türkiye ayın 20’sinde bölgede arama yapacağını açıkladı bu siyasi ve askeri gerginliğe yol açar mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Niçin açsın Rum’un hakkı varsa benim de vardır. Rum’un egemenlik hakkı varsa benim de egemenlik hakkım vardır. Onların neyi varsa benim de haklarım vardır. Münhasır ekonomik bölgeler nasıl belirlenir özellikle kıyı bölgelerinde 400 mil alan olması gerekir fakat burada yoktur burada 200 mil alan vardır. Bu 200 mil alan içerisinde Doğu Akdeniz’de böyle bir alan bulunmuyor dolayısıyla benim de 200 mil içinde hakkım var ve arama yapabilirim. Gerginliğe de yol açmaması lazım.
Türkiye hiçbir zaman kendi kendine gidip bir müdahale yapmadı. Bugün de kendi kendine bir müdahale yapmaz fakat kendisine bir müdahale olursa elbette askeri açıdan kendini korumalıdır. Onlar Türkiye’ye karşı bir askeri bir müdahale de bulunursa Türkiye de oturup izleyemez kendisini savunacaktır.”

Raşit: Doğal gaz baş ağrısı olur

Dışişleri eski bakanlarından Atay Ahmet Raşit ise Rum tarafının sudan bahanelerle kriz çıkarmaya çalıştığını söyledi. Raşit şöyle dedi:
“Bu durumu değerlendirmek için tam perspektife oturmak gerekiyor, bunun için de biraz geriye gitmekte fayda vardır dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun New York’ta yaptıkları toplantı ve Birleşmiş Milletler toplantılarının yapıldığı bir ortamda münhasır ekonomik böl ge anlaşmalarının yapıldığı anlaşmalara bakmak lazım. Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıs’taki enerji kaynaklarından Rumlar kadar hakkı olduğunu açıkça kabullenmişlerdir. Hatta o dönemde Türk Petrolleri’nin de sismik araştırma yetkisi verilmiştir. Açıkça görülüyor ki Doğu Akdeniz çanağında Kıbrıslı Türklerin hakkı olduğu başından beridir Dünya kamuoyuna bildirilmiştir. Rumlar ise şu anda müzakerelerde kriz yaratıp bilinen ayak sürme projesine neden olmaktadırlar. Oysa bu konu özellikle müzakere sürecinde uzlaşı konusu olmalıydı. Gelelim 2. Parselde Türkiye’nin direk söz söyleme hakkı olduğu konuya, Türkiye’nin kıyılarını direk gören parsel üzerine direk söz söyleme hakkı vardır. Deniz anlaşmalarında kıyı ülkelerin hepsinden onay alınarak ve onlarla örneğin Lübnan, Türkiye vb.. mutabakat sağlanarak bir taraf sismik araştırma yapabilir Rumlar sadece Yunanistan ve Mısırla anlaşmıştır. Türkiye ve diğer ülkeler yok sayılmıştır. Bu parselleri ekonomik bir değere katabilmek için ise Kıbrıs’ta bir çözüme kavuşulması gerekmektedir. Aksi halde bu enerji kaynakları ekonomik katkı bölgede barışı sağlamak yerine bir baş ağrısı olur ki şu anda öyle görünüyor.
Raşit “Rum tarafının Mısır ve Yunanistan’la Kıbrıslı Türkler olmadan doğalgaz gibi stratejik bir konuda işbirliği yapma hakkı var mıdır? Sorusuna şu yanıtı verdi:
“Başta ifade ettiğim gibi ABD’de de yapılan anlaşmalar Rumların bu enerji kaynaklarına tek başına sahip olmadığını kamuoyuna bildirmiştir. Enerji kaynaklarının Rum tarafından dünyaya ulaşabilmesi için yine en ekonomik yol, Türkiye’dir. İskenderun üzerinden döşenebilecek borularla taşınabilmesi en ekonomik ve kazançlı olanıdır. Özellikle bu konu için ciddi çalışmalar yapıldı. Dolayısıyla Rum tarafı Mısır ve Yunanistan’la tek başına stratejik bir konuda anlaşma yapma hakkına sahip değildir. En başta bu anlaşma deniz hukukuna aykırıdır. Deniz hukukuna aykırı olmasının yanı sıra bu durum Birleşmiş Milletler parametrelerine, kriterlerine göre de aykırı bir durumdur. Doğu Akdeniz çanağı üzerindeki tüm ülkeler dâhil edilmesi gerekmektedir.”
Soru: Türkiye ayın 20’sinde bölgede arama yapacağını açıkladı bu siyasi ve askeri gerginliğe yol açar mı? 
Cevap: Siyasi bir kriz zaten şu anda yaşanıyor Rum tarafı bir takım sudan bahanelerle müzakere masasından kalmıştır. Siyasi krizi zaten çıkardılar. Askeri bir müdahale olacağını düşünmüyorum.
Soru: Türkiye’nin bu duruma askeri müdahale hakkı var mıdır? 
Cevap: Türkiye 1974 yılında nasıl ki bu hakkını garantör olarak kullanmıştır, bugün de böyle bir hakkı vardır fakat dediğim gibi şu an durum o boyutta değildir. İki binli yıllarda Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliğine tek yanlı olarak alınma sürecinde bizlere Avrupalılar bu bir fırsat olacak sorunun çözümüne de ciddi katkı sağlayacak ve katalizör olacak demişlerdi şimdi bugün de aynı şeyi doğalgaz konusunda ifade etmektedirler beni asıl endişelen budur. Çünkü o dönemden sonra gördük ki Rumlar Avrupa Birliğine üye oldular ve Kıbrıs’ta bir çözüme onların pek ihtiyacı kalmadı şimdi sırada doğal kaynaklar enerji kaynakları var ve Avrupalılar yine sürecin katalizör olacağından bahsediyor benim endişem budur. 


Atakol: Rumların ilk oyunu değil...
Dış İşleri eski Bakanlarından Kenan Atakol ise, hidrokarbon sorunu ve görüşmelerle ilgili düşüncelerini şu şekilde aktardı:
“Kıbrıs Rum tarafı ve Anastasiadis görüşmelerden çekilmek için sürekli olarak ayak sürtmektedir. Rumlar, Hidrokarbon meselesini de bir araç olarak kullanmaktadırlar ve sürekli bu konuyu istismar etmektedirler. Bu konuda hak sahibi sadece kendileri imiş gibi hareket ederek Kıbrıs konusundaki olumsuz tutumlarını devam ettirmektedirler. Rumlar başından beri kendilerini Ada’nın tek hakimi olarak görmektedirler. Bunun içindir ki, 1968’den beri aralıklarla süren müzakerelere rağmen bir sonuç elde edilememiştir.
Rumların bu görüş ve tutumlarına baktığımızda, Kıbrıstaki çözüm arayışlarının nasıl ve ne şekilde tıkandığını açıkça görebiliyoruz. Hidrokarbon meselesi bunun bariz bir örneğidir. Kıbrıs’ta tek egemen kendileriymiş gibi hareket edip kriz yaratan ve bunun sonunda müzakereleri bertaraf eden Kıbrıs Rum tarafının çözüme ne kadar isteksiz ve uzak olduğunu bir kez daha gözlemlemekteyiz. Yaklaşık elli yıla yakın müzakere sürecinde sık sık buna benzer oyunlarla müzakereler torpillenmiştir. Kıbrısın Doğal kaynaklarında eşit hak sahibi olan Kıbrıs Türklerini yok sayarak tek yanlı tasarrufta bulunulması kabul edilemez. Kıbrıs Türkleri haklarını sonuna kadar korumak kararlılığındadır.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.