Çiğdem AYDIN
Ayşe Öztabay, bir hukujkçu olarak Meclis’te iyi işler yapabileceğine inanıyor. Ancak uzun yıllar, siyasete girip, girmemekte tereddüt ettiğini ve en sonunda Zeki Çeler’in cesaretlendirmesiyle aday olduğunu söylüyor.
Çeler ile çocukluktan arkadaş olduğunu belirten Ayşe Öztabay “Zeki bir gün ‘hade Ayşe bizler bu ülkenin sorunlarını aşabiliriz’ dedi, ben de aday oldum” diyerek, yaşadığı stresli günleri anlattı. Özellikle adaylık kararı sonrasında bir hafta süreyle uyku uyuyamadığını anlatan Öztabay “benim aklımda her zaman bu ülkeye nasıl hizmet verebileceğimi düşünmek olmuştur”dedi.
İşte Ayşe Öztabay’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları:
Soru: Geçtiğimiz seçimlerde TDP’nin adayı oldunuz ve rakiplerinize karşı yarıştınız. Yaşadığınız zorluklardan bahseder misiniz?
Cevap: Tam bir yıl önce bu kararı aldığımda hiçbir siyasi parti deneyimim veya geçmişim yoktu. Karar vermem gereken hafta hiç uyuyamadım. Kısa sürede kendimi nasıl anlatabilirim diye endişe duyuyordum. Herkes seçim ve siyasetten para olarak bahsediyordu. Paran yoksa seçime giremezsin. Yahut çok paran gidecek şeklinde oldukça karamsar tepkiler ile karşılaştım.”
Soru: Siyasete olan ilginiz nereden geliyor, neden siyaset?
Cevap: Siyaset, yaşadığımız ülkenin ve bu ülkede yaşayan insanların daha iyi nasıl yasayabileceğinin organizasyonu için yapılması gereken fikir alışverişidir bence. Ben dışındayken de içindeyken de siyaseti hep olumlu ve geleceği şekillendirici bir arena olarak gördüm. Kıbrıs'ı ve yaşamımızı sekillendiren sistemin, yönetimlerin adilleştirilmesi adına, toplumsal menfaatlerimizi kazanmamıza katkı adına siyasette olmayı ve daha fazla katılımı sağlamak adına yaymayı hedeflemekteyim.
Soru: Aday olmanızı kim teşvik etmişti?
Cevap: “Küçük yaşlardan arkadaşlarım herzaman telkin etmekteydi ama profesyonel olarak “hade Ayşe bizler bu ülkenin sorunlarını aşabiliriz”diyen sevgili Zeki Çeler arkadaşım oldu.”
Soru: Seçimlerde partinizin arkanızda durduğuna inanıyor musunuz ?
Cevap: “Seçim süresince partimiz şartlarımızın sonuna kadar arkasında durdu. Partimiz büyük paraları ve sponsorları olan alışılagelmiş partilerden değil. Bizde esas Kıbrıs sevgisi ve gönüllülüktür. Bu anlamda biz partinin, parti bizlerin arkasında durarak mücadelemizi vermekteyiz.”
“Az farkla seçimi kaybettim”
Soru: Seçimlerden sonra nasıl tepkiler aldınız, aileniz, dostlarınız, meslek camianızdan ne tür tepkiler aldınız?
Cevap: TDP’den ikinci milletvekili olarak çıkmayı az bir farkla kaybettim ama hedefim kadınımızın toplumdaki yerini ön plana çıkarmak ve gençlerin farkındalığını arttırmak olduğu için hiç bırakmadım. Bu husustaki faaliyetlerimi sonlandırmadım, herkesten çok olumlu tepkiler aldım. Gayem halkın bilincini arttırmak olduğu için meclise girmememek sorun olmadı. Şuan halk ile birlikte katılımcı bir şekilde çalışmalarım sürüyor.
Soru: Genel seçimlerde aday oldunuz ve kaybettiniz siyasete devam edecek misiniz, sizi tekrar aday olarak görme şansımız var mı?
Cevap: Konjonktür ne gösterir bilemem lakin şimdiki görüşüm ışığında toplumsal mücadele ve savunuculuk adına aday olmak isterim. Ama altını çizerek söylemek isterim ki mecliste olmadan da bozuk sisteme karşı mücadelemi vereceğim, çünkü hedefim Kıbrıs Türk halkının sosyal haklarını en iyi şekilde kullanacağı, eşit, katılımcı bir gelecek yaratmaktır.
Soru: Neden yerel yönetimlerde aday olmadınız?
Cevap: Yerel seçimlerde aday olmama sebebim tamamen kendi kendime aldığım bir karar ışığındaydı. Mesleğim benim bu hayatımda sahip olduğum en kıymetli dünyam . Çok kıymetli müvekkillerim var. Avukatlık benim anlamım. Bu anlamda mesleğimde süreklilik için bu kez destek vererek seçimlerde yer almadım. Yaşanan değişimdende oldukça memnunum. Halkımız uyandı, seçimlerini hakkaniyetle yapıyor.
Ülkede sorun çok
Soru: Sizce bu ülkedeki en büyük sorun veya sorunlar nedir?
Cevap: Ülkemizin sorunları çok. Yıllarca iktidarlar tamamıyla halka ters bir yöntem izledi. Halkın ihtiyaçlarını önemsemedi. Bu noktada halkın ihtiyaçlarına yönelik yasalar tanzim edilmedi. Sosyal bir devlet ruhu ile hareket edilmedi. İktidar hırsıyla, oyları kurtarmak adına torpil mekanizmasıyla halkın sahibi olduğu haklar gasbedildi. Karşımızda kocaman bir enkaz var. Ama sevindirici olan halkta uyanmaz denilen bilinç uyandı, gözü boyanamıyor bu halkın artık ve problemlerin çözümüne yönelik halkımız katkıya hazır. Bu ülkede sorun seçme lüksümüz yok, birçok sorun ayni anda çok önemli. İşsizlik bel kırıyor, eğitim oranımız yüksek ve iş bulamıyoruz, ekonomi bozuk ve gelirimizdeki istikrarsızlık aile mevhumuna tesir ediyor. Boşanma davaları bunun en büyük belirtisi. Sağlık alanında ödediğimiz vergilere karşılık hastanelerimizden faydalanmıyoruz. Devlet okulları kontrolsüz nüfus yüzünden sınıflarda eğitim vermede zorlanıyor, özel sektör sendikalaşamıyor kan ağlıyor. Özel sektör çalışanları birçok haktan mahrum, emeğinin karşılığını alamıyor. Şimdi ben bu problemlerin hangisini birinci sıraya koyayım? Birlikte çok önemli sorunlar bunlar, hepsi en büyük.
Soru: Siyasette yaşanan en büyük sorun nedir?
Cevap: “Siyasette en büyük sorun güven. Yıllarca halkın katılımcılığı sağlanmadı, fikri alınmadı, vaadlerle seçim kazanıldı. Halk küstütüldü.Yeni dönemde seçilen bazı vekiller olumlu tepki yaratsa da bu akımın artması elzem. Siyasi profil halkla özdeşleşmeli. Halkın içinde yaşamalı, vatandaşa dokunmalı. Sorunu yerinde tesbit edip halka olumlu yaklaşımla geri dönmeli. Meclisten seslenmekle halkın beklentilerini karşılanmıyor. Kamuoyunun nabzını içlerinde tutmalılar. Artık halkın yanında kim durursa güven ona duyuluyor.
Seçim sistemi değişmeli
Soru: Seçim sistemini nasıl buluyorsunuz, neler yapılması gerekir?
Cevap: Seçim sistemi değişmeli. Secim ve halkoylaması yasası değişmeli. Tek seçim bölgesi oluşmalı.Vekil seçildiği bölgenin değil tüm ülkemin vekili olup, tüm ülkenin sorumluluğunu almalı, zamanı genel sorunlara harcamalı. Parti transferleri rezilliği ortadan kalkmalı. İstifa eden vekil bir sonraki seçime değin bağımsız olarak kalmalı. Seçmenin iradesiyle dalga geçer gibi menfaatler uğruna bu eylemler ortadan kalkmalıdır.
Soru: Ülkedeki sorunları nasıl çözmek için önerileriniz nedir?
Cevap: “Ülkemizde sorunların çözümü hususunda halkımızla birlikte hareket edilmeli. Bilinç ve farkındalık açısından halkımız bilinçlendirilmeli. Bozuk sistemin, uyduruk vaadlerin bizi taşıdığı nokta aşikar. Ülke çapında her sektörde her kurum kuruluşta faaliyetlerin uygulanırlığı denetlenmeli. Vatandaş ile devlet arasındaki bağlar kuvvetlenmeli, bilhassa ombutsman mekanizması devreye konmalı. Uygun yasalarla yargının önü açılmalı. Meclis yasama görevini layıkı ile yerine getirmeli. İktidarlar üstü bir bilinçle halkın sosyal hakları en üst noktada halka kavuşturulmalıdır.