Özlem ÇİMENDAL
Kıbrıs Barış Harekatı’na tanık olan siyasi isimler o günleri Diyalog’a anlatmaya devam ediyor.
KKTC’nin 15 Kasım 1983’te ilanının ardından Kurucu Meclis’te Milletvekili olarak yer alan Mehmet Civa ile Ali Volkan Barış Harekatı’na giden süreci ve Kıbrıs Türk halkının yaşadığı korku dolu yılları aktardı. Volkan, Kıbrıslı Türklerin, 1974’e kadar sıkışmış halde yaşadıklarını söyledi.
Mehmet Civa: Makarios tehdit olarak görülmeye başlandı
Kurucu Meclis Milletvekillerinden Mehmet Civa, 1974’e gelinirken, Makarios’un Bağlantısızlar’la güçlü bağlantılar geliştirmesi ile birlikte ENOSİS yolundan iyice uzaklaştığını söyledi. Civa, Makarios’un Yunanistan, İngiltere, Amerika başta olmak üzere ciddi tehdit olarak algılanmaya başlandığını ifade etti. Diğer taraftan 1967’de Yunanistan’da yaşanan darbe sonrası başa gelen yönetim ile Makarios’un ters düşmeye başladığını söyleyen Civa, “Makarios’un ellerinden kaçabileceğini ve Kıbrıs’ın Akdeniz’de bir Küba olacağını düşünmeye başladılar ve Makarios’a içten içten hareket başlattılar” diye konuştu.
Yunan Cuntası ile Makarios’un arasının iyice gerildiğini vurgulayan Civa, Makarios’un Yunan Cumhurbaşkanı’na “Biz bağımsız ayrı bir ülkeyiz. Biz kendi kararlarımızı kendimiz alırız, Yunanistan sadece yardımcı olur. Bize hiçbir kararı dikte edemez” ifadelerinin yer aldığı bir mektup yazdığını dile getirdi.
Söz konusu mektubun bardağı taşıran son damla olduğuna işaret eden Civa, sonraki süreçte de Makarios’a yoluna bomba, helikopterine ateş açma gibi suikastlar düzenlendiğini ifade etti.
“Makarios artık ENOSİS’ten uzaklaşmış, bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kurmanın peşine düşmüştü” diyen Civa, Makarios’a suikastlar de işe yaramayınca 15 binin üzerinde bir güç olan Milli Muhafız Ordusu’nun Makarios’a darbe yaptığını söyledi.
Saray’ına saldırılan Makarios, Saray’ın altındaki gizli bir bölmeden çıkarak, dağ köylerinden güçlü arkası olan Baf’a ulaştı. Oradaki bir radyodan ‘Ben Makarios ölmedim, hayattayım. EOKA ve Yunan Cuntası’na karşı savaşımız sürecek’. Ama Siyah Bereli Birlikler düştü. Hatta bazıları Türk köylerine sığındı” şeklinde konuşma yaptı.
Nikos Sampson Cumhurbaşkanı Oluyor
Makairos’un Ada’dan kaçışının ardından Nikos Sampson’un Cumhurbaşkanı ilan edildiğinden bahseden Civa, o dönem ibrenin Türklere çevrileceği düşüncesinin de zayıf bir düşünce olduğunu söyledi.
“Çünkü saldıracak pozisyonda değildiler” diyen Civa, Rum toplumunun da bir belirsizlik içerisinde çalkalandığını kaydetti.
“Ancak Türklere saldırmayacaklardı da diyemeyiz çünkü geçmişte yaşanmış birçok olay vardı” şeklinde konuşan Civa, o günün şartlarında ortamın çok bulanık olduğunu söyledi.
“Vuruldum sandım, sonra domates olduğunu fark ettim”
15 Temmuz 1974’te seferberliğe çağrıldığından bahseden Mehmet Civa, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile birlikte Rum birliklerinin de Türk köylerine doğru harekete geçtiğini dile getirdi. Türkiye’nin Ada’ya asker çıkardığını söyleyen Civa, sabah saatlerinde Rum tarafından havan atışları başladığını ifade etti.
Bulundukları bölgenin yakınına da havan topları düştüğünü aktaran Civa, “Yemek yemek için oturmuştuk. Yanımıza havan topu düştü bacağımda bir ağrı hissettim bir baktım kıpkırmızı ve vuruldum dedim. Ancak şoku atlatınca, sofradaki domatesin üzerimde parçalandığını anladım” ifadelerini kullandı.
EOKA’cılar bayrağı yaktı
İlerleyen saatlerde esir düştüklerini anlatan Civa, “Teslim olduk. Tüm Limasol Rum askerlerinin hakimiyetine geçmişti. Bir hastanenin avlusuna toplandık, avluya hakim bir evin üstüne çıkarak konuşma yaptı Rum EOKA’cılardan biri. Eline bir Türk bayrağı aldı ve bir Türkü çağırarak, bayrağı ona yaktırdı. Yanan bayrağı göstererek, ‘Sonunuz budur’ diye bağırmaya başladı” ifadelerini kullandı.
Civa, bayrak yakmanın o zaman da şimdi de çok onursuz bir davranış olduğunu yaşayarak gördüklerini kaydetti. 500-600 esiri sıraya dizildiklerini aktaran Civa, gece orada sabahladıktan sonra, sabah kamyonlara bindirilerek stadyuma diğer esirlerin yanına götürüldüklerini söyledi.
Daha sonra Cenevre’de esir değişimi ile ilgili uzlaşı sağlandığını ifade eden Civa, Ledra Palace kapısında karşılıklı olarak esirlerin iadesi sonrası Türk bölgesine geçiş yaptıklarını ifade etti. Limasol’dan gelenlerin Girne’ye yerleştirileceğinin söylendiğini ifade eden Civa, “Gittiğimizde her taraf dolu dediler, yer yok. Güzelyurt açıldı isteyen oraya gidebilir dediler. Biz de Güzelyurt’a yerleştik” dedi.
Ali Volkan: Bizi mescitten sökmek, çıkarmak istiyorlardı
Kurucu Meclis Milletvekillerinden Ali Volkan ise 1963 yıllarına geldiğinde yollarda yol kesmeler ve ciddi anlamda sıkıntılar yaşandığından bahsetti.
1974’e giden süreçte ise çatışmaların yaşanmaya devam ettiğine değinen Volkan, en ciddi çatışmanın ise Mescit olaylarıyla Baf’ta başladığını kaydetti.
“Bizi mescitten sökmek, çıkarmak istiyorlardı” şeklinde konuşan Volkan, daha sonraki dönemlerde yaptığı araştırmalarda ise o zaman ait telefon raporlarını da şu şekilde anlattı:
“İngiliz döneminde yapılmış olan bir telefon teşkilatı vardı ve Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler birlikte çalışıyordu. Bir Türk arkadaşımın da bulunduğu bir esnada merkezden, ‘Mescitten uçlarda olan Türkleri öldürün, en erken zamanda öldürün, beklemeden öldürün’ şeklinde bir rapor geldi. Raporu alan arkadaş da hemen o zaman Sancaktar olan Aziz Bey’e iletti. İlk çarpışmalarımızdan biri 14 Şubat 1963 yılında yaşanan mescit olayı oldu. 4-5 şehidimiz oldu.”
Volkan mescitten kaçan ve daha güvenli kantonlara yerleşen Kıbrıslı Türklerin, 1974’e kadar sıkışmış halde yaşadıklarını söyledi.
“Baf’ı koz olarak kullanmak istediler”
1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türkiye’den eğitimden gelerek, Kooperatif Merkez Bankası’nda memur olarak çalıştığını söyleyen Volkan, “O yıllarda, Türk ordusunun adaya geldiğini, gelmek üzere olduğunu devamlı surette Denktaş Bey’in açıklamalarından anlıyorduk ve alarma geçmiş durumdaydık. Eskiler de dahil olmak üzere bütün mücahitler göreve çağrıldık. Çatışma esansında 7 yerimden yaralandım.
Rumlar da Girne’den gelen Türk ordusuna karşılık eğer Baf’ı ele geçirirse bunu koz olarak kullanma planı içerisinde bize saldırıyordu. Sonuna kadar direndik, şehitler de verdik. Bir aileden 3 evlat acısı yaşayanlar oldu” diye konuştu.
“Bir insanın vatanını bırakması çok zor bir şey”
Harekattan sonra Güney’de kalan Türklerin Rum tarafının da onayı ile otobüslerle Kuzey’e taşındığını söyleyen Volkan, “Ben yaralı olduğum için ilk gelenlerden birisiydim. Baf’ı terk ederek Güzelyurt’a geldim. Mutluluk mu acı mı yaşadım bilemiyorum. Bizim için Baf’ı terk etmek çok kötüydü. Bir insanın vatanını bırakması çok zor bir şey. Yaşadık tüm bunları” dedi.