Çiğdem AYDIN
Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Türkiye ile birlikte yürütülen 3 dev projeden biri olan deniz altından suyun adaya ulaştığını ve büyük bir rahatlama getirdiğini belirtirken, 2 dev projenin daha yolda olduğunu söyledi.
Güney Kıbrıs’ın, Yunanistan ve İsrail’le yaptığı gibi; Türkiye’den deniz altından kablo ile elektrik gelmesine ilişkin çalışmaların aralıksız devam ettiğini vurgulayan Atun “Elektriğin gelmesiyle birlikte fiyatlarda önemli bir düşüş yaşanacak. Ayrıca Güney Kıbrıs ve İsrail’e de satış yapılabilecek” dedi.
Diyalog Medya Grubu’nu ziyaret ederek Genel Direktör Reşat Akar ile görüşen Atun, yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Atun, 3 dev projeden biri olan doğal gaz sondaj çalışmalarının ise Ocak ayı sonundan itibaren başlamasının hedeflendiğini ifade etti.
Ziyareti sırasında önemli açıklamalarda bulunan Atun “Asrın Projesi’nin gerçekleşeceğine inanmayanlar vardı ama gerçekleşti” diyerek, Anamur suyunun ileride İsrail, Ürdün ve Mısır’a da satılabileceğini ifade etti.
Fizibilete çalışması yapılıyor
Atun, enerji alanındaki çalışmaları şöyle özertledi:
“Biz 11 Ekim 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Berat Albayrak’la enerji alanında kablo ile elektriğin bağlanması, yeni bir enerji alanında işbirliği yapılması, denizlerde gaz ve petrol aranması ve bunun çıkarılarak ticareten değerlendirmesi gibi ana noktalarda yer aldığı bir genel iş birliği anlaması imzaladık. Bu genel anlaşma dahilinde de ortak enerji çalışma gruplarımız oluşarak süratle kablo projesinin uygulanmaya geçirilmesine yönelik olarak çalışmaya başladılar. Bugün itibariyle gelinen aşama artık şu anda fizibilitesi hazırlanır noktaya gelmiştir. Şu anda fizibilite çalışması yapılıyor. Ben tahmin ediyorum birkaç haftaya kadar fizibilite sonuçları da elimizde olur. Bizim işin esaslarını belirlediğimizde ortaya çıkan sonuç şudur; bir defa kablonun en az 450 MW gücünde olmasını öngördük. Bu çok önemli bir nokta ve ana uygulayıcıların KKTC tarafında KIB-TEK, Türkiye tarafında da üretimden sorumlu devlet kuruluşu olan TEİAŞ ve iletimden sorumlu olan kuruluşu TEDAŞ tarafından muhatap alınacaktır. Bu nokta bizim için çok çok önemli.
KIB-TEK’in tarihi misyonu
Projenin Güney Kıbrıs’a da verilme potansiyeli şu anda canlı olarak önümüzde duruyor. Bize Türkiye’den elektrik enerjisi geldiği anda Güney Kıbrıs’a da hemen bu enerjiyi verir noktada olacağız. Tabi İsrail bu noktada Güney Kıbrıs’la bağlantı yapma hususunda ciddi bir çalışma içerisinde. Tabi Güney Kıbrıs olmadığı takdirde bizle de bağlantı yapabilirler. Burada da bizim için önemli bir fırsat vardır. Güney Kıbrıs’a bağlantıyı yaptıkları anda Türkiye’den gelen elektrik Güney Kıbrıs üzerinden İsrail’e de iletilmiş olacak ve hali ile 4’lü enterkonnekte proje meydana gelmiş olacaktır.
Bu noktada KIB-TEK’e tarihi bir misyon daha getirmiş olacağız. KIB-TEK devletimizi temsilen gerek Güney Kıbrıs’a gerek se İsrail’e elektriği sağlayan müessesemiz haline gelmiş olacaktır ve haliyle bu ifade ettiğim potansiyel kablo projesinin de hem küresel niteliği olan ama hem de devletler düzeyinde son derece önemli bir proje olarak KKTC’ye kazandırılmış olduğunu ortaya koyuyor.
Gaz boru hattı sondaj gemisinin gelmesi ile başlayacak. Kablonun döşenmesi ise fizibilte biter bitmez sonuçları halkımıza anlatacağız hem de bunu bir anlaşma ile bağlayarak hemen ertesi gün de uygulamaya yönelik ilk fiziki adımlarda uygulanmaya başlanmış olacak. 2018’in ilk aylarında hem gaz hem elektrik projeleri hemen uygulanmaya başlanacak.
Şimdiki sistem pahalı
Bizim şu andaki elektrik üretim sistemimiz de foil-oil kullanan makineler var ve foil oil bir petrol cinsidir, dolarla satın alınıyor. Dolayısıyla ne oluyor? foil-oil bugün ben internetten baktım varil fiyatı 63 dolar.
Ben göreve geldiğimde 47 dolardı. Dolayısıyla ne olmuş? Yüzde 25’lik bir artış gelmiş petrol fiyatına. Yine dolar biz göreve geldiğimizde 3.33-3.40’lardaydı, bugün 3.95’lerde. Yüzde 25-30 civarlarında artış var.
Dolayısıyla şu anda bizde elektrik üretim sistemi petrole ve dolara bağımlıdır, petrol arttığı zaman elektriğimizin maliyeti de artıyor, dolar arttığı zaman elektrik üretmenin maliyeti de artıyor. Ama Türkiye’nin sistemine baktığımız zaman, Türkiye’de yüzde 34’le akar sular var. Yüzde 34 akar su demek, petrolden ve dolardan bağımsız bir sistem demektir. Akar suların bir maliyeti yok. Geri kalan yüzde 28’i kömürden üretiliyor. Kömürü bugün Türkiye’de büyük fabrikalar kullanır, kendi elektriklerini kömürden üretiyorlar ve 2 kuruşa mal ediyorlar. 2 kuruş gibi bir maliyete elektrik üretiliyor Türkiye’de. Geri kalan yüzde 24’ü ise doğal gazdandır. Doğal gazı da Türkiye ile Rusya Türk akımı projesi imzalandığı gün Rusya Türkiye doğalgaz fiyatlarının sabitledi. Dolayısıyla bunları alt alta koyup topladığınızda yüzde 86 gibi bir rakam bulmuş olursunuz bu yüzde 86’lık rakam da dolar ve petrolden bağımsız nerede ise sabit unsurlardan oluşan bir elektrik sepetinden oluşuyor. Dolayısıyla sizde ne var petrol ve dolara bağımlı bir yapı var, Türkiye’de ise sabit bir yapı var. Bu neyi ortaya koyuyor? Petrol ve Dolar arttıkça bizim maliyetlerimiz artar ama Türkiye’de petrol ve dolar arttı mı elektrik maliyetleri artmaz. Elektrik ve Dolar arttıkça bizim Türkiye ile olan aramızdaki elektrik fiyat aralığı da giderek açılıyor.
Sürdürülebilir bir sistem değil
Bu neyi gösterir? Bu sistem sürdürülebilir bir sistem değildir. Türkiye’nin sistemi sürdürülebilir bir sistemdir ve maliyetleri de Türk lirası cinsindedir. Bizde Dolar ve onu Türk Lirası’na çeviriyoruz. Dolayısıyla bu bile kendi başına kablo projesini uygulamamız için yeterli bir pragmadik sebeptir. Fiyatlandırmaya geldiğimizde Türkiye’de bugün toptan fiyat ortalama tüketimin en düşük olduğu zamanlarda 6 kuruşlara iniyor, en pahalı olduğu zamanlarda da 20-22 kuruşlara çıkıyor. Şimdi bunun üzerine kablo ile gelen elektriğin dağıtım maliyetini koyacağız. Şu anda kablo fizibilite çalışmasına tabidir. Kablonun maliyeti 1 kuruş mu olur 3’mü 5’mi bunu göreceğiz. Ama bize düşen bir şey var, ben arkadaşlarıma bunu söylüyorum, ben özelleştirme konusunu ortadan kaldırdım, elektrik kurumunda bulunan arkadaşlarımın da görevi gerekli çalışmaları tamamlayıp, dağıtım maliyetlerini indirmektir ki Türkiye’den gelen elektrik, bugünkü elektrikle çok daha ucuza olsun. İlla ki daha ucuzdur ama arada daha da fazla bir farklılık olması gerekiyor. Bizim de şu anda üzerinde durduğumuz ana konular bunlar.”