Diyalog Gazetesi

Al-ver mutlaka olacak

KIBRIS

Osman Ertuğ, "50. Yılında Kıbrıs - Müzakereler ve Çözüm Olanakları" konulu konferansta önemli açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanlığı Diplomatik İşler Danışmanı ve Sözcüsü Osman Ertuğ, mülkiyet konusunun müzakereler kapsamında yoğun şekilde ele alınması gereken bir konu olduğunu, bazı “al- ver”lerin olacağı gerçeğini duyurmak gerektiğini söyledi.

Osman Ertuğ, Yakın Doğu Üniversitesi’nde (YDÜ) "50. Yılında Kıbrıs - Müzakereler ve Çözüm Olanakları" konulu konferans verdi.

Konferansta, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürülen müzakerelerle ilgili olarak en sık karşılaştığı sorulardan yola çıkarak bilgiler veren Ertuğ, en sık karşılaştığı soruların “Müzakereler nasıl gider”, “Mülkiyet konusunda ne olacak”, “Rum tarafı toprak ayarlaması altında çok toprak ister mi”, “Türkiye kökenli kişiler bir anlaşma halinde geri gönderilecek mi” ve “Türkiye’nin garantörlüğü ne olacak” soruları olduğunu söyledi.

 

Müzekerelerde ‘İhtiyatlı’ iyimserlik

Görüşmelerin nasıl gittiğiyle ilgili olarak ne iyi gittiği, ne de kötü gittiği şeklinde cevap vermenin yerinde olmadığını ifade eden Ertuğ, iyi gidiyor cevabı ile ümit pompalanmasının, kötü gidiyor cevabıyla da hayal kırıklığı yaratmanın istenilen bir şey olmadığını belirtti.

Kuzey Kıbrıs’ta nerdeyse herkesin müzakerelerden bir netice çıkmasını istediğini ve bu beklenti içerisinde olduğunu anlatan Ertuğ, “ihtiyatlı iyimserlikten” bahsettiği zaman da insanların yüzünde “olacak mı olmayacak mı” şeklinde bir ifade belirdiğini, diplomasi yaptığının düşünüldüğünü kaydetti.

Ertuğ, Kıbrıs Türk tarafı olarak çözüm için ellerinden geleni yaptıklarını ancak ne olacağını kimsenin bilmediğini, çözüme dünden daha yakın olunduğunu fakat neticeyi zamanın ve müzakerelerin seyrinin göstereceğini belirtti.

 

“40 yılda yeni koşullar oluştu...”

Halkın evine barkına ne olacağı, tekrar yer değiştirmek durumunda olup olmayacağı konusunda endişeli olduğunu da kaydeden Ertuğ, insanların tekrar yerinden yurdundan olmak istemediğini, yaşadıkları yerin Rum idaresinde kalacak, verilecek topraklarda olması halinde de Rum idaresinde yaşamak istemediklerini; müzakerecilerin halklarının çıkarlarını korumaya özen gösterdiğini ancak ne olacağının bilinmediğini söyledi.

Mülkiyetle ilgili olarak hem Kuzey hem de Güney’de 40 yılda yeni koşullar oluştuğunu dile getiren Ertuğ, çözümün bunları asgari şekilde menfi yönde etkileyecek şekilde olması gerektiğini dile getirdi.

 

“Mevcut kullanıcı hakları da önemli”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı “Dimopulos Kararı”nı örnek göstererek, eski mülk sahiplerinin yanı sıra mevcut kullanıcının haklarının da önemli olduğunu, hatta bazı durumlarda daha da önemli olduğunu belirten Ertuğ, Türk tarafının eski ve yeni kullanıcılar arsında bir denge kurulması eğiliminde olduğunu anlattı. Ertuğ Rum tarafının mülkün tapusu kimdeyse o gelsin mülküne yerleşsin düşüncesinde olduğunu da vurguladı.

Ertuğ, bu konunun yoğun şekilde ele alınması gereken bir konu olduğunu , bazı “al- ver” lerin olacağı gerçeğini duyurmak gerektiğini, ancak mülkler üzerinde gelişmeler yaratan kullanıcıların da dikkate alınması gerektiğini, müzakere masasında bu yönde uğraş verildiğini kaydetti.

 

Rumlar çok toprak istiyor

Toprak ayarlamaları altında Rum tarafının çok toprak istediğini, nüfus oranına göre toprak önerisiyle karşılarına çıktığını ve Rumların Kıbrıs Türk tarafının nüfusunu yüzde 18-20 olarak görüp yeniden nüfus sayımı istediklerini anlattı.

Geçmişte nüfus oranına göre toprak tutulması konusunun kriterler arasında yer almadığını kaydeden Ertuğ, Rum tarafının nüfus, mülkiyet ve toprak konusunu ilişkilendirdiğini, eskiden bunların bir sıra içinde ele alındığını, ancak ortak açıklama çerçevesinde konuların artık bağlantılandırıldığını, birbiriyle alakalı hale getirildiğini kaydetti.

Nüfus konusunun Rum tarafının ortaya koyduğu gibi değil, subjektif bir kriter olduğunu da vurgulayan Ertuğ, Hang Kong’da belirli bir toprak üzerinde daha fazla nüfus, Canada’da geniş topraklarda daha az nüfus olduğunu, elde tutulacak toprakla nüfusun çok ilgili olmadığını bunun ekonomik yaşayabilirlik, güvenlik gibi kriterlerle alakalı olduğunu anlattı.

Ertuğ, insanların mümkün mertebe tekrar tedirgin edilmemesi, yerinden edilmemesi, travmaya sokulmaması gerektiğini, bunun basit bir konu olmadığını da kaydetti.

 

TC kökenlilerin durumu...

KKTC vatandaşı olan TC kökenli kişilerin geri gönderilmesinin kesinlikle söz konusu olmadığını kaydeden Ertuğ, bu kişilerin diğer KKTC vatandaşlarıyla aynı haklara sahip olacağını, referandum olursa referandumda oy kullanacaklarını ve “Federal Kıbrıs” konusunda anlaşmaya varılırsa bu kişilerin de vatandaş olacağını anlattı. Osman Ertuğ, öğrenciler ve işçilerin statülerinin de masada savunulacağını belirtti.

 

Türkiye’nin garantisi yaşamsal önemde

Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin Kıbrıs Türk tarafı için yaşamsal bir vazgeçilmez olduğunu vurgulayan, can ve mal güvenlikleri için Rum tarafının da mevcut garantörlük sistemine ihtiyacı olduğunun altını çizen Ertuğ, geçmişte yaşlananlara bakılınca bu ihtiyacın görüldüğünü kaydetti.

Ertuğ, nüfusu daha az olduğu için Kıbrıs Türk tarafının daha çok güvenlik talebi olmasının uluslararası toplum tarafından da haklı görüldüğünü söyledi.

Uluslararası toplumun Kıbrıs konusuna ilgisinin Kıbrıs etrafında bulunan karbon yatakları ve bölgede soğuk savaş dönemine doğru gidildiği ve gerginliğin giderek arttığı düşüncesinden dolayı arttığını ifade eden Ertuğ, çözüme yönelik beklentilerin geçmişe göre daha yüksek olduğunu da belirtti.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.