Coşku yarattı
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Terzioğlu Yerleşkesi Troia Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2015-2016 akademik yılı töreninde "Kıbrıs Müzakerelerinde Son Gelişmeler" konulu açılış dersini verdi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Terzioğlu Yerleşkesi Troia Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2015-2016 akademik yılı töreninde "Kıbrıs Müzakerelerinde Son Gelişmeler" konulu açılış dersini verdi.
Konuşmasında, Ankara'daki terör saldırısına değinen Akıncı, "Ankara ağlıyorsa Lefkoşa da ağlar. Türkiye Cumhuriyeti yastaysa, KKTC de yastadır. Bu büyük acınızı paylaşıyorum" diye konuştu.
Müzakereler konusunda binlerce sayfalık dokümanların hazırlandığını, adada referandum yapıldığını anlatan Akıncı, şöyle devam etti:
"Referandumda Kıbrıslı Türkler yüzde 65 oranında 'evet' oyu verdi, yani çözüme ve AB üyeliğine 'evet' dedi. Rumlar ise yüzde 75 oranında 'hayır' dediler ve şöyle garip bir tablo çıktı ortaya. Rumlar 'hayır' dediği halde AB üyesi oldular, Türkler 'evet' dediği halde AB'nin dışında kaldılar. Dünyada başka bir toplum ben bilmiyorum ki kendi çözüme ve AB üyeliğine 'evet' dediği halde, bir başka toplumun 'hayır' oyuyla o çözümün ve AB'nin dışında kalmış olsun. Bunun bir örneği yoktur."
“Türkiye’nin uluslararası sıkıntılarını anlıyoruz”
Türkiye'nin de uluslararası kurallardan gelen sıkıntıları bulunduğunu, bunun bilincinde olduklarını söyleyen Akıncı, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Şöyle ki bir Türk takımı gelip mesela KKTC'de maç yapamıyor. Yani bizimle dostluk maçı bile yapamıyor. Neden? İstemediğinden mi? Hayır. Çünkü UEFA ve FIFA'dan ceza görecek. Güney Kıbrıs ile eşleştiği zaman gidip maç yapmak zorunda. Çok istediğinden mi? Gitmezse ceza görecek, dışlanacak. Bir tarihte oldu. Beşiktaş ile bir Güney Kıbrıs takımı eşleşti. Bu Güney Kıbrıs takımı gelmediği için diskalifiye oldu. Turnuvadan elendi, ceza gördü."
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakere sürecinde parametrelerin üç aşağı, beş yukarı ortaya çıktığına vurgu yaparak, geriye kalanın siyasi irade, kararlılık ve bu kararlılık çerçevesinde yola devam etmek olduğunu kaydetti.