2015-2016 Adli Yılı Açılış Töreni bugün Atatürk Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Törene, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Meclis Başkanı Sibel Siber, Başbakan Ömer Kalyoncu, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay, Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri, bazı bakan ve milletvekilleri, Başsavcı Aşkan İlgen, hukuk çevreleri, askeri ve polis yetkilileri, siyasi parti, sivil toplum örgütü temsilcileri ve diğer bazı yetkililer yanında, yurtdışından gelen yüksek mahkeme başkanı ile yargı temsilcileri katıldı.
Saygı duruşu, İstiklal Marşı ile başlayan tören, müzik dinletisi ile devam etti. Dinletinin ardından sırasıyla; Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri, Baro Konseyi Başkanı Ünver Bedevi, Başsavcı Aşkan İlgen, TC Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Serdar Özgüldür, TC Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Pakistan Yüksek Mahkeme Üyesi Asıf Khosa, Kosova Anayasa Mahkemesi Üyesi Dr. Altay Suroy, Arnavutluk Anayasa Mahkemesi Üyesi Fatos Lulo, TC Anayasa Mahkemesi temsilcisi Recep Kömürcü ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı birer konuşma yaptı.
Akıncı: Sorunlar artıyor
2015–2016 adli yılın açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Akıncı, bu törenlerin bir yüzleşme niteliğinde olduğunu kaydetti, “Bu törenlerde sadece hukuk dünyasındaki sıkıntılarla değil, kendimizle, toplumsal düzenimizle yüzleşiyoruz” dedi.
Geçmiş yıllarda bonzaiden, sokak aralarına giren bet ofislerden, çocukları, gençleri esir alan kumardan söz edilmediğini kaydeden Akıncı, “Sorunlar artıyor, bunları dile getirmek gerekli” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs konusunda adil bir çözüm sağlamak zorunda olduklarını kaydederek, “Adalet her konuda en gerekli unsurdur. Adaleti burada da temin etmeliyiz” dedi.
Kıbrıs Türk halkının adil bir çözüme inanmasının önemini vurgulayan Akıncı, “Kıbrıs Türk halkı referanduma, ‘Evet bu çözüm adil bir çözümdür, bizi bir daha 1974 öncesinin koşullarına götürmeyecek. Artık adil bir yapıda haklarımızı alarak ama diğer toplumun haklarını da görerek, tanıyarak huzurlu ve barış içinde bir gelecek inşa edebiliriz’ duygusunu yüreğinde taşıyarak gitmeli” ifadesine yer verdi.
“Bizim görevimiz bunu sağlamak” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Akıncı, 2015- 2016 Adli Yılın bugün düzenlenen açılış törenine katılarak açıklamalarda bulundu.
Öneri: Denetimsizlik ciddi bir sorun
Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri, adli yıl açılış töreninde bu yıl bir ilk yaşandığını ve Türkiye ve diğer bazı ülkelerin Yüksek Mahkemelerinin başkan ve temsilcilerinin katkısıyla geniş katılımlı bir tören düzenlendiğini belirtti.
Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri, konuşmasında, yapılan çalışmalar ve karşılaşılan sorunlara yer verdi. Öneri, uyuşturucu, trafik, organize suç örgütleri ve ekonomik sorunlara bağlı olarak borçlularla ilgili davaların giderek arttığını, ülke genelinde denetimsizliğin ciddi bir sorun olduğunu kaydetti.
Öneri, yargıç eksikliği devam ettiğini, altyapı sorunlarının, yargının fonksiyonel olarak görevini tam anlamıyla yerine getirmesini engellediğini, adaletin erken tecelli etmemesinin nedenlerinden birisi olmayı sürdürdüğünü kaydetti.
“İçime sindiremiyorum…”
Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri, kamuoyunda “göç yasası” olarak bilinen Kamu Çalışanlarının Aylık (Maaş-Ücret) ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi Yasası konusunda, “Hala yürürlükte olmasını bir hukukçu olarak içime sindiremiyorum” dedi.
Bir ülkede adaleti sağlamanın devletin en başta gelen temel görevlerinden olduğuna işaret eden Öneri, iyi adaletin koşullarının başında da adaletsizliği ortadan kaldırmakla görevli olanların uygun altyapı ve iyi çalışma ortamında çalışması olduğunu belirtti.
Öneri, “Güçlü yargı, güçlü ve yeterli sayıda yargıç ile personel sayesinde olur” dedi.
“Bacağın kangren olmasına az kaldı…”
Öneri şöyle devam etti:
“ ‘Bir gazeteci bana, sorunlarınız çözülmezse eylem yapar mısınız?’ diye sordu. Kendisine cevabım, ‘devlet kendi eli ile bacağını kesmez’ oldu. İkaz ediyorum, bu bacağın kangren olmasına az bir zaman kaldı. Yargı kendi bacağını kesmemek için fedakarlıkla görevini yapmaya devam edecektir. Ancak unutulmamalıdır ki, devlet bacağına gereken ilgiyi acilen göstermediği takdirde kangren olması kaçınılmaz hale gelebilecektir.”
“En büyük tehditler…”
Öneri, “‘Siyasi iktidar tek güçtür’ görüşünün siyasete ve bir kısım siyasetçiye hakim olma eğiliminin; Anayasa’nın buyurucu kuralları uyarınca tüm devlet organları ve makamlarını bağlayan Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, YİM kararlarını uygulamama eğilimi, erkler ayırımının, yargı bağımsızlığının ve demokratik düzenin varlığına yönelik en büyük tehditlerden olduğunu değerlendirmekteyim” dedi.
“İyi niyetli borçlu sayısı…”
Ekonomik durumun kötü olmasının, mahkemelerdeki gerek hukuk gerekse ceza davalarını olumsuz etkilediğini belirten Öneri, ekonomik sıkıntılardan dolayı aldığı borcu ödeyemeyen iyi niyetli borçlu sayısının azımsanamayacak düzeye geldiğini ifade etti.
Öneri, geçtiğimiz yıl, dosyalanan, çoğunluğunu alacak verecek davasının oluşturduğu hukuk davası sayısının 18 bin 325 iken, bu yılın ilk yarısında 11 bin 889 sayısına ulaştığını vurguladı.
“Yolsuzluk dosyaları yargı huzuruna getirilmiyor”
Öneri, “Devleti tahrip eden, maalesef adil bir düzen kurabilmemizi güçleştiren liyakat esasını yönetim ilkesi olmaktan çıkaran, bürokrasi kadrolarını zayıflatan en büyük kemirgen popülizmi, particiliği ve adam kayırmacılığını literatürden söküp atmadığımız takdirde, adil bir devlet yönetiminden bahsedilmesinin olanaksız olduğunu hatırlatırım” dedi.
Yolsuzluk dosyaları konusuna değinen Öneri, yapıldığı iddia edilen yolsuzluk fiillerinin araştırılmasının niçin sonuçlandırılmadığını, sonuçlandığı söylenen dosyaların uzun yıllar geçmesine rağmen niçin yargı huzuruna getirilmediğini sordu.
Öneri, bu dosyaların bir an önce yargıya intikal ettirilmesinin halkın adil yönetim ve yargıya güven duygusunun korunması açısından önemine işaret etti.
Bedevi: Mülteciler insanlık ayıbı
KKTC Baro Konseyi Başkanı Ünver Bedevi de adli yılın açılış konuşmasında ülkede mültecilerle ilgili sürdürülen uygulamayı “insanlık ayıbı” olarak niteledi.
Bedevi, “Savaştan kaçan insanların yasal yollardan ülkeye girmelerine ve burada kalmalarına müsaade edilmiyor. Onları tutuklayıp, yargılayıp çoğu zaman geldikleri ülkelerine göndermek insan hakları ihlali ve insanlık ayıbı olarak devam ettiriliyor” dedi.
Toplumda, kadına ve çocuğa karşı şiddetin sanılandan fazla olduğunu da belirten Ünver Bedevi, “Polis adalet sistemimizin önemli bir parçası fakat polisin öncelikle, genel olarak hukuku, insan haklarını ve avukatı kabullenip hazmetmesi gerekir” şeklinde konuştu.
“Uyuşturucu baronları yakalanamıyor”
Konuşmasında, uyuşturucuyla ilgili yasalara da değinen Ünver Bedevi şöyle devam etti:
“Uyuşturucuyla ilgili mevzuat tasarrufunda düşük miktarda uyuşturucuyla yakalanan kullanıcıların uyuşturucunun çeşidine ve miktarına göre yargılayıp hapse göndermekten ibaret.
Baronlar ve tüccarlar büyük paralar kazanmakta, toplumu zehirlenmekte ama yakalanamamaktadır.”
“Mevcut sistem tıkandı”
Hakim ve savcı münhallerinde çağa uygun somut kriterler belirlenmesi gerektiğini dile getiren Ünver Bedevi, “Tebliğ ve icralarda gayrimenkul Mecburi satışlarında ve mazbataların uygulanmasında mevcut sistem uzun zamandır tıkandı. Devlet kaynaklı bilgilerin ve belgelerin dava için temini pratik ve masrafsız olmalıdır” dedi.
Baronun, kurumsallaşma, Avukat Yasası ve Emeklilik, mesleğe girişlerin kontrol altına alınması, disiplin işlerinin yürütülmesi gibi hedeflerine dikkati çeken Bedevi, konuşmasında cezaevi koşullarının iyileştirilmesi, insan haklarına ve onuruna uygun hale getirilmesi gerektiğini de söyledi.
Bedevi, suç işleyen çocukların cezaevine gönderilmemesi gerektiğini söyledi.
İlgen: Adli tıp laboratuarı polis örgütüne kazandırılmalı
Başsavcı Aşkan İlgen, KKTC’de geçtiğimiz adli yılda işlenen suçlarda, suç türlerinde ve mahkemelere intikal eden davalarda artışlar olduğunu söyledi.
Dava sayısındaki artışların nedeninin ekonomik ve sosyal olduğunu belirten İlgen, artışlar nedeniyle yargının önündeki davaların makul bir süre içinde neticelenmesine olanak bulunmadığından adaletin geç tecelli ettiğini kaydetti.
Ülkede Adli Tıp Laboratuarı bulunmadığına dikkat çeken İlgen, bu durumun soruşturmaları yavaşlattığını, başarıyı ciddi surette engellediğini ifade etti.
İlgen, “Suçların gittikçe arttığı ve nitelik kazandığı günümüzde Adli Tıp Laboratuarı’nın mutlak surette polis örgütüne kazandırılması gerekmektedir” diye konuştu.