Çiğdem AYDIN
Parti Meclisi’nin bu akşam gerçekleştireceği toplantısı öncesinde Diyalog’a konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Kutlay Erk, eski genel başkan, İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın adaylığı konusunda ‘yeşil ışık’ yakmadı.
Talat’ın ‘CTP’de yönetim zaafiyeti yaşandığı’ yönündeki iddiasını yanıtlayan Kutlay Erk “bu düşünceye katılmıyorum” dedi. Erk, CTP ile Talat arasında dostluk ilişkisi dışında partisel bir bağ olmadığını da söyledi. Erk bu sözü ile “Talat, CTP’nin adayı olacak” diyenleri ‘diplomatik bir tavırla’ yalanlamış oldu.
Kutlay Erk, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru: İkinci Cumhurbaşkanı Talat CTP ‘nin yönetiminde zafiyet olduğunu düşünüyor konu hakkındaki görüşünüz nedir?
Yanıt:“İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın düşüncesine saygı ile yaklaşıyorum, ancak katılmıyorum. Karşılaştığımız zorluklar ve yaşadığımız sorunlar var ancak bu yönetim zaafiyetinden değil, özellikle üç büyük şehirde kaybedilen belediye seçimlerinin yarattığı travmadan dolayıdır. Bu yerlerdeki seçim başarısızlığına gösterilen nedenlerin biri olan parti içinde çatışmalı ilişkisi olan kişilerin sorunları ise 1993 yıllarına kadar dayanan bazı olaylardan kaynaklanmaktadır. Yani sorunların kaynağı eskidir, yönetim zaafiyeti söz konusu ise, bir geçmişi vardır. Ancak, ben yönetim zaafiyetinden çok, çatışmalı ilişkileri olan taraflarla uzlaşı çalışmalarının yapılmamış olmasının eksiklğinin ilişkileri gerdiğine inanıyorum.”
Soru:Talat ve CTP arasında bir sorun yaşanıyor mu?
Yanıt: CTP ve Talat arasında dostluk ilişkisinin dışında bir partisel bağ yoktur. Talat, CTP'nin yetiştirdiği ve CTP'de yetişen değerli bir siyasidir. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra görevini, Anayasa gereği bağımsız siyasi kimlikle yürütmüş, görevden ayrıldıktan sonra da bu tarz ile siyasi çalışmalarına devam etmiştir. Genel siyasi görüş ve düşünceleri kadar, partimize olan görüş, düşünce ve yorumları da bizim için önemlidir. Konularımızı dostluk içinde ve samimi olarak tartışabiliyoruz, eleştirileri karşılıklı olarak yapabiliyoruz ve bu iletişimin sadece iyi niyetle yapıldığından da kuşkumuz olmuyor. Dolayısıyla, CTP ve Talat arasında yaşanan sorun yok, yaşanmış çok güzel bir geçmiş ve yaşanacak çok güzel bir gelecek var.
Soru: Talat sizce CTP’nin Cumhurbaşkanı adayı olur mu parti meclisinin bu konuda bir karar üretme olasılığı nedir?
Yanıt: CTP-BG'nin Cumhurbaşkanı adayı olabileceklerin sayısı birden fazladır; Parti en başarılı olacak en iyi adayı belirlemek istiyor. Bu yönde çalışmalarımızı örgütlerimiz ve üyelerimizle birlikte sürdürüyoruz. Adayımızı Parti içinde geniş bir katılımcılıkla belirlemek, Parti Meclisi tarafından onaylandıktan sonra da adayı sahiplenerek, hep birlikte güçlü bir kampanya yürütüp seçimi kazanmak istiyoruz. Dolayısıyla adayın kim olacağı henüz belli değil, Genel Sekreter olarak da benim bir isim söylemem de doğru olmayacak.
Soru: CTP’nin merkeze talip oylarla büyümesi ciddi dezavantajlar yarattı değerlendirmesini nasıl buluyorsunuz? Bu öngörü doğru kabul edilebilir mi? CTP gerçekten merkeze talip oylara mı yöneldi?
Yanıt: CTP 40. yıl tezleri politik duruşunu ve ideolojisini açıklıyor ve tüm Kıbrıslı Türkler de bunu açıkca biliyor. CTP, demokratik, özlürlükçü sosyalist bir partidir, ilericidir, devrimcidir. CTP kendi politikalarını hiç saklanmadan halk ile paylaşıyor, yurttaşların değerledirmesi üzerine destek alıyor. Dolayısıyla, CTP merkez oylara talip olarak değil, daha fazla sayıda seçmenin CTP politikalarını benimsemesi, diğer partilerin politikalarından da bezmesi veya inandırıcı bulmaması sonucu oylarını artırmış ve büyümüştür. Biz Kıbrıslı Türklere gerçekci politikalar ve programlar sunuyoruz, onlara açık, dürüst, şeffaf, adil ve demokratik düzen vaat ediyoruz ve bunun için destek istiyoruz. Yurtaşlarımız da bu özlemlerinin yerine gelmesi için CTP’ye destek veriyor, görev veriyor. Biz kazandığımız siyasi gücü bir hak olarak görmüyoruz, yurttaşlarımıza karşı ödevlerimizi yerine getirmek üzere üstlendiğimiz sorumlulluklar olarak görüyoruz. Kıbrıslı Türklerin bugünlere ulaşmasında CTP’nin ve CTP’lilerin emeği, teri ve hatta kanı var. Bugünlerden öteye mutlu bir geleceğe gidebilmeleri de CTP’nin siyasi, ekonomik ve sosyal çalışmaları ile mümkün olacaktır. CTP, Kıbrıslı Türkler için hep güvendiği siyasi mücadele yeri, sığınacağı yuva olmuştur, yurttaşlar CTP’yi hep böyle bilmiştir. Dolayısıyla CTP merkez oylarla değil, geniş halk kitleleriyle kuduğu siyasal bağın güçlenmesiyle büyümüştür.
Soru: CTP-DP hükümeti yolsuzlukların üzerine gidebildi mi? Gidemediyse buna engel nedir?
Yanıt: CTP – DP-UG hükümeti yolsuzlukların üzerine gitmede henüz arzu edilen başarıyı sağlayamamıştır. Buna birçok mazaretler verilebilir ancak mazaretlerin arkasına sığınmak çözüm ve başarı değildir. Hükümetin bu konudaki çalışmaları sonuçlandırması Parti olarak da beklentimizdir.
Soru: Milletvekillerinin seçildikten sonra asli mesleklerine devam etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yanıt: Bu konu iyi düşünülmesi gereken bir durumdur. Seçilen milletvekillerinin tam zamanlı olarak görev yapması gerekiyor, ancak milletvekili seçilenler kendi asli işlerini kapatırsa, seçimi kaybettiklerinde ne iş yapacaklarının da cevabı aranmalıdır. Yani milletvekili seçilince mesleğini terk edip ofisini kapatan bir avukat, mimar, mühendis, doktor veya işyerini kapatan bir esnaf, iş insanı, seçmi kaybedince ne iş yapacak? Kapatılan işyerinin yeniden açılması, kapatıldığı zamandaki iş kapasitesi ile açılacağı anlamına gelmiyor. Dolayısıyla, seçimi kaybeden milletvekili ya işsiz kalacak, ya da partisinden iş konusunda yardım isteyecek. Partisi hükümette ise, belki yardımcı olacak, değilse yardım olanağı hiç olmayacak. Bu durum da şu sonuçları yaratıyor. Ya milletvekili seçimleri kaybetmemek için her türlü popülizmi yapacak, yurtaşın iş takipcisi, düğün ve cenaze gibi törenlerinin müdavimi olacak, ya da adaylar genellikle memurlardan veya emeklilerden oluşacak. Milletvekili seçilenlerin kendi özel işini terketmesini önerenler, bu durumlara da çözümü önermelidir. Ancak, milletvekili seçilenlerin meclis çalışmalarını aksatması, katkı ve katılımcılığını azaltması da kabul edilebilir bir durum değildir.”
Soru: Sayın Talat, ‘doktorluk üzerinden oy toplamak etik değildir’ dedi bu noktada görüşlerinizi alabilir miyiz? Sizce de vekiller kendi meslekleri üzerinden mi oy topluyor?
Yanıt: Ülkemiz siyasetinde giderek yaşanan olgu, halk arasında bilinen, tanınan ve sevilen insanların siyasi partiler tarafından seçimlerde aday yapılmasıdır. Bu konuda da en reveçta olan meslek doktorluktur. Şurası da kesindir ki, bir doktorun "ben seçimlerde aday olmak istiyorum" diye partilere başvurması olayı azdır, daha fazla siyasi partiler onları ikna edip aday yapmaktadır. Dolayısıyla, doktorluğu üzerinden oy toplamak doktorun değil, siyasi partilerin başlangıç adımı olmaktadır. Ondan sonra aday olan doktor da doğal olarak mesleği üzerinden oy toplamaya çalışıyor, bu hem kendisinin seçimde başarısı için hem de kendisini aday gösteren partisinin beklentisini yerine getirmek için yaptığı bir çalışmadır. Aday olarak gösterilen her popüler ama siyasetle ilgilenmemiş doktor, yıllarca partisine emek vermiş ve gönlünde adaylık yatan bir partilinin önünün kesilmesi demektir. Bu da siyasi partide bulunmanın ve ona emek vermenin aktif siyaset için şart olmadığı gibi bir sonuç ve dolayısıyla da siyasi partilerde kadro daralmasına neden olan bir başlangıç oluyor. Aktif siyaset düşünecekseniz, siyasi partiler dışında bir yerlerde faal olun, popüler olun, yeterli olur gibi bir algı, siyasi partilerin kadro niteliğini ve niceliğini geriletir.”
Soru: Talat CTP’nin delege sistemi nediyle UBP’ye benzendiğini kaydetti siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yanıt: Talat'ın vurgu yaptığı delege sistemi aslında partimiz içinde tartışılan konulardan biridir. Bir siyasi partinin delegesi olmak, halk içinde bir statü kazanmak olmamalıdır, birinin kendini tanıtırken şu partinin delegesi olarak takdim ederek, bir beklenti içinde olmamak gerekir. Delegelik bir siyasi partide bir olay için kazanılmış ve o olayın bitiminde sonlanmış bir statü olmalıdır. Yani kongre delegesi seçilen birisinin bu statüsü, kongre bittikten sonra da bitmelidir, yeni bir kongrede yeni delegeler seçilmelidir. Geçen süreç içinde de delege statüsü olmamalıdır.
Soru:Eski Meclis Başkanı Fatma Ekenoğlu Diyalog Gazetesine verdiği demeçte CTP’nin Cumhurbaşkanı adayının sadece parti meclisinde alınabilecek bir kararla seçilmemesi örgütlerin de arkasında durabileceği bir aday olması gerektiğini aksi halde seçimi kaybetme riskinin büyük olduğunu söyledi. Görüşünüz nedir ?
Yanıt: Eski Mecis Başkanı ve eski milletvekilimiz, sevgili Dr. Fatma Ekenoğlu’nun yaptığı bu beyana sadece imzamı atarım; başka bir açıklık getirmeye ihtiyaç duyulmayacak şekilde ve doğru olarak ifade etmiştir.