Diyalog Gazetesi

Acil önlem şart

KIBRIS

Eğitim için gelen yabancı uyruklu öğrencilerde suç oranının arttığına dikkat çeken Başel, “Parasını al nasıl yaşarsa yaşasın’ mantığı bizi daha kötü günlere götürür” dedi

Suna ERDEN
Kuzey Kıbrıs’a öğrenci olarak gelen Nijeryalı öğrencilerin suç çeteleri kurdukları öne sürülüyor. Kendi aralarında gruplaşan çetelerin uyuşturucu, kara para aklama gibi suçlar yönettiği, her çetenin bir lideri olduğu ve zaman zaman çeteler arasında iş nedeniyle kavgalar çıktığı iddia ediliyor. Nijeryalı öğrencilerden oluşan birkaç grup çetenin özellikle Gazimağusa, Girne ve Lefkoşa’da oldukları, uyuşturucu trafiği, para transferleri ve kara para aklama işleri yürüttüğü ileri sürüldü. Girne Kaza Mahkemesi’ne önceki gün yansıyan olayda polis, çetelerin kurulduğunu, kara para aklama olaylarının olduğunu belirtirken, Sosyal Hizmet Uzmanı TDP Gazimağusa Milletvekili Adayı Barış Başel, yaşanan olayların yasa dışı çıkar ve mafya örgütlenmesi açısından ülkemizin ne kadar rahat bir yer olduğunu gösterdiğini söyledi. Başel, “Genç insanlar büyük umutlarla ülkemize geliyorlar. Gerek devlet gerekse tüm üniversiteler bu insanların buradaki yaşam koşullarından sorumludurlar. Bu yükümlülükler yerine getirilmezse ülkemizdeki üniversiteler için tüm dünyaya kötü reklam olacak sonuçlarda katlanmak zorunda kalacağız. ‘Parasını al nasıl yaşarsa yaşasın’ mantığı bizi daha kötü günlere götürür” dedi.

Her yabancı suçlu değildir
Başel, yaşanan olayların yasa dışı çıkar ve mafya örgütlenmesi açısından ülkemizin ne kadar rahat bir yer olduğunu gösterdiğini belirterek, gerekli önlemleri alınması gerektiğini söyledi.
Diyalog’a açıklama yapan Başel şunları söyledi: Ülkemizde eğitim için gelen ve suça karışmayan kişiler de var. Bu ayırımın iyi yapılması gerekmektedir. Her yabancı öğrenci aynı kefeye konulmamalıdır. Burada önemli olan birilerini suçlamak değil önlem almaktır. Ülkeye öğrenci olarak gelenlerin takibi iyi yapılmalıdır. Buraya gelenlerin yaşam koşulları iyileştirilmelidir. Suçla mücadele de yapılmalıdır. Ancak bu mücadele sadece polisin sırtına yüklenmemelidir. Öncelikle önleyici tedbirler alınmalıdır. Ülkeye gelen yabancılar için uyuşturuşu, şiddet, trafik, sağlıklı yaşam, cinsellik ve diğer risk faktörleri ile ilgili bir aylık orantasyon programı uygulanmalıdır. Üniversitelerde insan kaynakları geliştirilmelidir. Yarı zamanlı çalışacak öğrenciler insan kaynakları aracılığı ile işlere yönlendirilmelidir. Böylelikle emek sömürüsünün önüne de geçilebilir. 

Önlem alınmalı
Kuzey Kıbrıs’ta barınma koşullarının zor olduğunu ifade eden Başel, kiraların Türk Lirası’na sabitlenmesi gerektiğini dile getirdi. Başel, yaşam koşulları iyileştirildikten sonra caydırıcı önlemler alınması gerektiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Cinsel suçlar başta olmak üzere tüm suçlardaki cezaların yükseltilmesi, ülkede buluna yabancılarla ilgili olarak çalışma izni verilirken sabıka kayıtlarına bakılması, ülkede suç işleyen yabancılarla ilgili olarak daha yoğun bir diploması olması gerekiyor. Ülkeye girip suç işleyenler için otel konumundayız. Suç işleyen insanları besliyoruz, bakıyoruz. Gerekli diplomatik girişimlerde bulunarak bu suçluların ülkelerine geri gönderilmesi çok önemlidir. 
Başel, ülkeye her giren yabancının suç işleyeceğini düşünmenin haksızlık olduğunun da altını çizdi. Başel, “sadece yabancılar bu ülkede suç işlemiyor. Her milletten suç işleyen olabilir. Burada önemli olan polisin yapısının güçlendirilmesi; çocuk, cinsel suçlar, kadınlar yönelik suçlar için ayrı müdahale birimi kurulması gerekir. Sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve savcılardan oluşan bir ekip kurulmalıdır” şeklinde konuştu.

Devlet de üniversiteler de sorumlu
KKTC’ye gelen Nijeryalı öğrencilerin yanıltıldığını da ifade eden Başel, “yaşam koşulları çok iyi, bol iş imkânları olan bir ülkeye geleceklerine ikna oluyorlar. Avrupa’ya geleceklerini sanıyorlar” dedi. Başel, “şu anki sistem sadece üniversitelere para ödeme sistemidir. Asgari yaşam standartlarını sürdürebilmek için öğrenciye herhangi bir imkan sağlanmamaktadır. Bu insanlar yaşam mücadelesi verirken işledikleri suçlarında mağduru olabilmektedir.
Ayrıca Uzakdoğu’ndan getirilen ve 16 saat cüzi ücretlerle çalıştırılan modern köleleri için de çok ciddi bir sıkıntıdır. Kimsenin mağdur olmayacağı, insan hakları ve demokratik kulların olacağı, eşit sağlık ve eğitim imkânlarına herkesin ulaşabileceği bir yapılanmaya, çağdaş bir göçmen politikasına da ihtiyaç vardır” diye konuştu.
Başel, “Genç insanlar büyük umutlarla ülkemize geliyorlar. Gerek devlet gerekse tüm üniversiteler bu insanların buradaki yaşam koşullarından sorumludurlar. Bu yükümlülükler yerine getirilmezse ülkemizdeki üniversiteler için tüm dünyaya kötü reklam olacak sonuçlarda katlanmak zorunda kalacağız. ‘Parasını al nasıl yaşarsa yaşasın’ mantığı bizi daha kötü günlere götürür” dedi.
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.