Diyalog Gazetesi
2021-11-28 11:50:17

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü

Yeşim Üstün AKSOY

yustunaksoy@diyaloggazetesi.com 28 Kasım 2021, 11:50

Kadına yönelik şiddet, ulusal ve uluslararası tüm gelişmelere rağmen, coğrafi sınır, ekonomik gelişmişlik ve öğretim düzeyine bakılmaksızın tüm dünyada ve kültürlerde yaygın olarak görülen evrensel bir sorundur.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün geçmişten günümüze uzanan kanlı bir tarihi var. İşte o olay:
25 Kasım 1960'ta Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel'in cesetleri bir uçurumun dibinde bulundu. Mirabel kardeşlerin, tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı ve onlar diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü oldu. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17 Aralık 1999'da, 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesine karar verildi.
Mirabel kardeşlerin öldürülmesinden sonra ertesi sabah gazetelerde bu ölümlerin bir kaza sonucu meydana geldiğini anlatan bir haber çıktı. Ama gerçek göründüğü gibi değildi. Mirabel kardeşler, ülkelerinde siyasal özgürlük için kararlılıkla mücadele ederek Latin Amerika'daki diktatör Rafael Leonidas Trujillo'ya meydan okudu .Bu yüzden diktatörlük tarafından zulme uğrayarak pek çok kez hapsedildiler ve en son olarak da 25 Kasım 1960 yılında arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkenceyle katledildiler. Sonrasında, bu katliam kayıtlara "araba kazası" olarak geçti.
1981'de Dominik'te toplanan Latin Amerika Kadın kurultayında; 25 Kasım , "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü" olarak kabul edildi. Daha sonra 1985 yılında, BM tarafından "25 Kasım, kadına yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası mücadele" günü ilan edildi.
Pedro Mir (Dominikli şair) tarafından "Amén de Mariposas" (Kelebeklerin Amini) adlı, üç kız kardeşin katlini kınadığı şiirinde kullanıldı. Aynı dönemde, Dominik Cumhuriyeti'nde ve Amerika'da en çok satan yazar olan Julia Alvarez, Mirabel kız kardeşlerin hayatını anlattığı romanını In the Time of The Butterflies (Kelebekler Zamanı) yayımladı. Ve bu kitap, Mirabel kız kardeşlerin kelebekler olarak tanınmasına neden oldu. 2000 yılı 25 Kasım'ında Mirabel Kardeşlerin cesetleri doğdukları köye kadın örgütleri tarafından taşındı.

Bir Kavram: Kadına yönelik şiddet
Kadına yönelik şiddet, bir kişinin cinsiyetine dayalı olarak o kişiyi hedefe alan şiddet biçimi olarak tanımlanabilir. Kadına yönelik şiddet ortaya fiziksel, psikolojik ve ekonomik gibi çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir. Ancak temel noktası kadının toplumdaki ikincil konumundan dolayı ve bu konumu besleyecek şekliyle ortaya çıkmış olmasıdır.

Marksizim ve Şiddetin Toplumsallığı

Bu noktada liberal kuramcılardan farklı olarak, Marksistler şiddetin kendisini ve şiddeti uygulayan ve şiddet gören insanları toplumsal ilişkilerle ve kendi tarihselliği içinde anlamaya çalışır. Nitekim liberal kuram, soyut insanların yasa önündeki biçimsel eşitliğini teorize ettiğinden şiddetin ortaya çıktığı koşullarla insanların eylemleri ve durumlarıyla ilişki kurmaz. Böylece kadına yönelik şiddet, erkeklerin doğası gereği şiddete meyilli olmalarına da bağlanabilir, çeşitli toplumların onlara içkin etik değerlere sahip olup olmamalarına göre kadının o toplumdaki rolünün farklı olması gibi özcü yorumlara da yol açabilir. Halbuki şiddetin hangi koşullar altında, nasıl ve neden gerçekleştiği, öznesinin kim olduğu, toplumsal ilişkilerle olan bağlantısı ve tarihselliği göz önüne alındığında genel olarak şiddetin ve özel olarak kadına yönelik şiddetin bireysel değil toplumsal bir mesele olduğu ve öyle olduğuna göre çözümü de ortaya çıkmış olur.

Toplumsal olan, toplumsal ilişkiler bütünü olarak kendisini ortaya koyan her türden mesele, mevcut üretim biçimin yarattığı üretim ilişkileri tarafından koşullanır. Örneğin artı değer sömürüsüne dayanan kapitalist üretim biçimi tarihin önceki aşamalarından devraldığı ataerkiyi, toplumsal alanda yeniden üretir. Sınıflı toplumların temeli olan toplumsal eşitsizlik kapitalizmde de esas iki karşıt sınıf olan burjuvazi ve işçi sınıfı arasındaki ilişkide kendisini gösterirken, ataerki de cinsiyete dayalı eşitsizliği yeniden üreterek en sağlam ittifaklarından birini oluşturur. Üretici güçlerin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan özel mülkiyet, kadın bedenini de soyun devam etmesini sağlayacak bir mülk olarak değerlendirildiği, çok uzun bir zaman boyunca insan tanımlamasının dahi dışında bırakıldığı, ikincil bir cins konumuna itmiştir. Kadına yönelik şiddetin açığa çıkması, kadın cinsinin ikincil konuma itilmesinin bir sonucu olarak açığa çıkar.

Kadınlara yönelik bu ayrımcılık durumu toplumdaki çeşitli algılarla yeniden şekillenebilir. Bunun anlamı toplumda muhafazakâr ya da seküler eğilimlerin hangisinin baskın olduğu, devletin gelişmiş bir kapitalist ülke olması ya da olmaması gibi koşullar kadına yönelik şiddetin nasıl biçimleneceğine etkide bulunabilir. Devletin kadınları korumaya yönelik aldığı önlemler ya da şiddete yönelik politikaları da bu durumu etkiler.

Erkek şiddeti, kadın cinayetleri konusu ve bu durumla bağlantılı olarak kadınların korunması meselesi, temel bir devlet politikası olarak ele alınmalıdır. Kadın yönelik şiddette, yargı, medya, eğitim, sağlık kuruluşları tarafından her gün yüzlerce kez şiddetin yeniden üretiminde, her kadın cinayetinde devletin sorumluluğu var. O halde şiddetin ortadan kaldırılması ve şiddete uğrayan kadınların korunması ve olağan hayata kazandırılması için de devletin sorumlulukları vardır.

Dünyanın her yerinde kadınlar, her günün her saniyesi şiddete maruz kalıyor. Bu günün farkında olmak, sorunu tanımak ve ortadan kaldırmak için adımlar atılması için tüm insanlığa bir imkan sunuyor.
Bu gün sadece farkındalık oluşturmak için bir fırsat değil, aynı zamanda kadın ve erkeklerin birlikte örgütlenebilecekleri ve kadına yönelik şiddetle mücadele için doğrudan harekete geçebilecekleri bir atmosfer yaratmak için bir şanstır. Ancak kadınlar vahşet ve öldürülme korkusundan kurtulduklarında, her insana saygı ve haysiyetle davranıldığı parlak bir geleceği düşünebiliriz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.