Her yıl seçim yapmada ve hükümet değiştirmede bir numarayız… Dünyanın hiçbir ülkesi bizimle bu konuda yarışamaz…
Kırk yılda tam 41 kez hükümet değişikliği yapmak kimin haddine?..
Böylesi bir rekoru bizden başkaları kıramaz…
Hatırlarsanız bir Rum gazetesi, kuzeydeki hükümet değişimlerini konu eden haberinde “41 kere maşallah” başlığını kullanmış, bizimle resmen alay etmişti…
Ama habercilik açısından baktığımızda yazılanlara kızma hakkımız yoktur…
Herhangi bir ülke tarafından tanınmayan küçücük bir bölgede sürekli hükümet kurup hükümet bozmak ve bir sandalye için dahi ülkeyi seçime götürmek kabul edilebilir bir durum değildir…
Seçmen sayısının 280 bin olduğu küçücük bir ülkede sık sık seçim ve hükümet değişikliği yapılmasının savunulacak hiçbir yanı yoktur…
Her yıl bir seçim…
Seçim sonrasında bakanların, müdür ve müsteşarların değişmesi…
Hükümetin rengine göre bakanlıklarda çalışanlara ‘ayar’ yapılması… Böylece kırgınlıkların, devlete olan güvensizliğin artması…
Sevgi, hoşgörü, dayanışma yerine; kavga ve rekabet hırsıyla ‘hesaplaşmaların’ ön plana çıkması… Devlet kasasının boşalması…
Ekonomik önlemlerin ertelenmesi…
Yatırımların ihmal edilmesi…
Ve daha bir sürü olumsuzluk…
Memleket çöplük oldu
Ama diğer yandan ülkede yaşanan birçok olumsuzluğa karşı etkin önlemler alınamıyor… Özellikle de çevre konusunda…
Köyler, kentler, dere yatakları, sahiller, tarihi binaların çevresi; hemen her yer çöplere teslim olmuş durumda…
Duyarsız insanlar kirletiyor, belediyeler temizleyemiyor…
Çevre Dairesi var ama; araç ve personel eksikliği gerekçesiyle iş yapamıyor…
Sıra ormanlarımıza geldi…
Çam kese böceği asırlık ağaçlarımızı kemirip kurutuyor…
İlgililer çaresizlik içinde önlem alamıyor…
Kısaca kurum ve kuruluşlarımız iş yapamaz, çözüm üretemez haldedir…
Bu saatten sonra “Ne yapalım 40 yılın sorunlarını bir yılda çözemeyiz” gibi mazeretlerle aynı düzeni devam ettirme şansımız yoktur…
Bazı kişileri ve kurumları üzme pahasına ciddi önlemler alınmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır…
Kirletenlerin yanacağı bir ceza yöntemi uygulamaya konmalıdır…
Bir vatandaş olarak kimin bakan olacağı, kimin üst kademeye atanacağı bizleri hiç ilgilendirmiyor…
Önemli olan sorunları zamanında tespit etmek ve ciddi önlemleri uygulamaya koymaktır…
Ülkemizin ciddi bir temizliğe ihtiyacı vardır…
Her açıdan kirlenen küçük bir ülkeyi temizlemek için herkes üzerine düşeni yapmalıdır…
İyi pazarlar…
Hasan Nuri 9 Ay Önce
Ormanlarımızı kurutan Çam kese kese böceğine niye üzülelim ki ? Kuruyup giden Ağaçlarımız yok olmasa KKTCyi nasıl Betonlaştırız yani ? Havuzlu Villalarımızı kuruyan orman arazilerimize yapmak için sabırsızlıkla beklemiyormuyuz yani ? Ağaçlarımız kurutulup yok olsun YAŞASIN havuzlu Villalarımız ? Küçücük Ülkemizin Dere Yataklarını doldurmakla üzülmeye gerek de yok varsın onu da gelecek nesiller düşünsün ne olmuş yani Atı Alan Üsküdar’ı geçmiyor mu yani? Altımızdaki Kirletip Talan ettiğimiz Toprak bizim mi ki Üzülelim yani varsın onu da Gerçek Mal Sahibi düşünsün ? Kim demiş ki Kırk yılda KKTC böyle geldi Böyle gidemez diye , Varsın Turizmi Üretimi ve Ekonomiyi yerle bir edelim varsın Anavatan Türkiye’den beş kat daha Para isteyelim yüce meclisimiz ile KKTCnin bir Singapur olacağı günü Sabırla bekleyeceğiz ! FOR ever TRNC …
Öz 9 Ay Önce
KKTC Kıbrıs Türk Toplumunun toptan arzusu ile oluşmadı. O zamanki cumhurbaşkanının iki dönem ile sınırlı olan görev süresinin uzatılması amacı ile, Türkiye askeri rejimi de fırsat bilerek ortaya çıktı. Devlet kuruldu.Tabii bir anayasaya ihtiyaç vardı, kurucu meclisim bunu yapmasına gerek yoktu. Türkiye’de bir anayasa hukukçusuna, anayasa siparişi verildi ve KKTC anayasası ortaya çıktı. Seçim ve siyasi partiler yasası, Türkiye’den uyarlandı, bir de tercihli oy ilave edildi. İşte KKTC nin yönetilememesinin sebebi siyasi partiler ve seçim yasası böyle ortaya çıktı. Maalesef tercih sistemi, partizanlığa çözüm getirmedi. Milletvekili sayısı çok abartıldı. Bu anayasa ile merkez çok güçlendirildi, yerel zayıflatıldı. Her iş merkezden yapılmaya, dolayısı ile devletin hantallaşmasına sebep oldu, Merkezin kuvvetli olduğu ilçeler güçlenirken, zayıf olduğu ilçeler, göç vermeye, yatırım almamaya, dolayısı ile gerilemeye başladı. İşte yapılması gereken, bu hantal merkezi yapıyı ortadan kaldıracak bir düzenlemeye gitmek, yereli güçlendirmek olmalı. Zaten her ilçe yerel yönetim başkanı ve meclisini seçiyor. Bu yerel yönetim başkanları, kendi bölgelerinin dertlerini en iyi onlar bilirler. Ülkenin meclisinde de bölgelerini en iyi onlar savunur. Ülke meclisinde, sadece, yerel yönetim başkan ve yardımcıları yeterlidir. İhtiyaç halinde ilgili teknisyenlerden, teknik yardım alabilir ve yasaları yapabilirler. Burada esas kafa sayısından çok bölgelerin, eşit temsiliyetinin olmasıdır. Aralarından birini de başkan olarak seçebilirler. O da ilgili konularda belli sayıda ve yetkinlikte sekreterlerini seçip meclisten onay alır. Sadece bu yapılsa bile, ülkede büyük bir rahatlama olur. Demokrasilerde halkın güveni esastır. Mevcut yapıda halkın güven duyduğu siyasiler iş başında değillerdir ve onları oradan indirmek çok zordur. Koltuğa oturmanın yolunu bulan siyasi, kalkmamanın da yolunu bulur. O zaman da işlemez demokrasi, icazetli demokrasi ortaya çıkar. KKTC nin sorunu icazetli, empoze, işlemez demokrasidir.
Turkish Power 9 Ay Önce
Ne yazik ki ingilizce yonetilme ve zengin rumlarin yaninda calisma al8skanligi ve haleti ruhiyesi zihinlerde degistirilemedikten ve kendin bir sey yapma basarma ayakta dik durmaya calisma yetisine ulasamayip surekli ab palikarya ingiliz yanciligina siginmaya calismakla bir yere varilamadiginin artik anlasilmasi lazim ama nerde
Hasan Nuri 9 Ay Önce
İngiliz yönetimindeki Tüm Kıbrıs’ı Bir Valinin yönettiği gerçeği ile bugün küçücük KKTCyi maalesef 50 Bakan ve Başbakan Bir Cumhurbaşkanı onlarca Danışman Müşavir Kurum ve Kuruluşlar bile yönetemiyor ??
Ck 9 Ay Önce
Antalya- alanya da sahile yakın ormanlik arazilerde ağaçlar çam kese böceği kaplı !!!! Neden acaba????