Türkiye’ye ilk defa 1961’de gittim. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuyacak, diplomat olacaktım.
Okudum ama bu arada Kıbrıs’ta olaylar patlak verdiği için adaya dönüp Dışişleri Bakanlığı’na giremedim. Türkiye’de kaldım, tesadüfen gazeteci oldum ve neredeyse 55 yıldır bu işi yapıyorum.
Gazetecilik bana Türkiye’yi yakından izleme fırsatı verdi.
Hiçbir parti veya siyasi görüşe angaje olmadım.
Türk vatandaşı değildim. Ve daha çok yabancı medyaya çalıştığım için farklı bir bakış açısına sahiptim. Bunu, olaylara uzaktan ve yansız bakmak olarak tarif edebilirim.
Size söylemek istediğim şudur: Benim onu yakından izlediğim bu yarım yüzyılı aşkın sürede Türkiye hiç değişmedi. Evet, ekonomide bir miktar büyüme, yaşam standardında az çok yükselme oldu. Ama Türkiye zenginleşme yarışına hemen hemen onunla aynı yıllarda başlayan İrlanda, İspanya, Güney Kore ve Singapur’dan fersah fersah geride kaldı.
Onlar kalkınmış ülkelerin arasına katıldı, Türkiye “kalkınmakta olan” ülke olmaya devam etti.
Türkiye benim orada yaşamaya başladığım yıllarda da bugün de hep ekonomik krizin ya içinde, ya eşiğinde, ya da IMF destekli
kurtulma çabasında idi.
Yüksek enflasyon, işsizlik, devalüasyon, çok partili demokratik rejimin fon müziği oldu. Eğitim kurumları, birkaç istisna hariç, her aşamasında düzeysiz, cehalet hep yaygındı. Yargı, kalitesiz ve hep yürütmenin emrinde oldu. Kürtler ve Aleviler her zaman ikinci sınıf vatandaş idi, öyle kaldılar.
Bu sürecin, yani Türkiye’nin sürekli olarak krizden krize sürüklenmesinin, en ilginç tarafı sorgulanmaması, nedenlerinin araştırılmamasıdır.
Çoğunluk durumdan şikâyetçi, ama kimse neden tekrar tekrar aynı krizi yaşıyoruz diye sormuyor.
Kimse bunun olmaması için çarenin ne olduğunu araştırmıyor. Mevsimler gibi şaşırmayan bir düzenle gelen krizlere tedavisi olmayan bir hastalık gibi tahammül ediliyor.
AKP Türkiye’yi krize sürükleyen ne ilk partidir ne de son parti olacak. O gitsin CHP gelsin temelde hiçbir şeyin değişmediğini göreceksiniz.
Türkiye bu dertlerinden bütün siyasi partilerin bir araya gelerek sorunları dürüstçe tespit etmesi ve çare uygulaması ile kurtulabilir. İrlanda bu yöntemle yoksulluktan kurtulup Avrupa Birliği’nin en çok denizaşırı yatırım çeken ülkesi oldu. İspanya bu şekilde demokratikleşti ve zenginleşti.
Ne yazık ki Türkiye’nin bu süreci yaşaması mümkün değil. Çünkü biz Türkler bağımsız düşünme yeteneği zayıf, uzlaşma kültürüne sahip olmayan Müslüman Orta Doğu insanlarıyız. Bizim için acı çekmek, düşünmekten kolaydır.
Düzen devlet kaynaklarının talanı üzerine kurulu olduğu için demokratikleşmek, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, kaliteli eğitim söz konusu olmayacak.
Bu nedenle… Eziyet çekmeye devam.
Biz Kıbrıslı Türkler de, askeri bir Amerikan deyimi ile, collateral damage’iz: Hedeflenen dışında zarara uğrayan, operasyonun amacı olmamasına rağmen öldürülen ya da yaralanan…
Her Türk ekonomik krizi tadacaktır
Paylaş
Tzone 3 Yıl Önce
Hayatımız acı biber tadında arabesk. TV'deki soap opera dizilerimize bir bakın, sentimental faşizm resmen. Metin Bey, bu yıl 40 yaşımda TR'yi terk ettim (Ortadoğulu kafasından bunaldım). İlk amacım AB pasaportuna sahip olmak. Çifte vatandaşlığı alabilirsem daha da güzel olur. Sevgiler...
m.şakir 3 Yıl Önce
Avrupğa'da yaşam çok monoton. Bizim burada ise çok heyecanlı. Dün kaldırımda yürürken arkamdan gelen bir motosiklet bana korna çalıp kaç kenara amca dedi. Daha ötesi var mı ? :))))
Ali Veli 3 Yıl Önce
Hahahaaa sayın Şakir çok güzel anlatmışsınız. Kıbrısa gel hayatı kenarından yaşa. Her gününüz heyecanlı geçsin, monotonluğa son. :)) Bence bunu turizm reklam afişlerine yazmamız gerek.
Ali Veli 3 Yıl Önce
''Ne yazık ki Türkiye’nin bu süreci yaşaması mümkün değil. Çünkü biz Türkler bağımsız düşünme yeteneği zayıf, uzlaşma kültürüne sahip olmayan Müslüman Orta Doğu insanlarıyız. Bizim için acı çekmek, düşünmekten kolaydır.'' 3 cümleyle herşeyi anlatmak.
Sarp Ege 3 Yıl Önce
İrlanda ile Singapur'un nüfusları 5 - 5.5 milyon civarında. Bunların kalkınmada bizi geçmesi normal.Bir ülkede kültür seviyesi yüksek vede liyakata önem verilirse herşey çok güzel olur. Parası olan her devirde işini görür. Döviz fırlasa bile tapu daireleri dolu dolu.
Ali Veli 3 Yıl Önce
Nüfusla ne alakası var anlamadım. Biraz açıklayabilirmisniz? Teşekkürler.
uğur sezgin 3 Yıl Önce
Afrikada az nüfuslu ülkeler var, sürünüyorlar. Mesele doğru işler yapmak. Birde CHP nin farkı akçeli konular. Başkasıyla karıştırmamak gerekir.
Yavuz 3 Yıl Önce
Türkiye bağımsız bir ülke değil. Yarı (yoksa tam mı demeli?) sömürge bir ülke. Yaşadığı bütün sorunların altında bu sorun var. Ekonomisinden iç siyasetine, dış politikasından güvenliğine her alanda dışa bağımlı. Üstelik bu durum kanıksanmış halde. Bağımsızlığını geri kazanma çabası da yok. Emperyalizme bağlı bir ülkeyle ona bağlı diğer ülkenin (KKTC) başı dertten kurtulamaz. (Kıbrıs Türklerinin kendi payı da ayrıca vardır herhalde.) Böyle gelmiiiş, böyle gider; gidiyor yani.
Faruk Ercan 3 Yıl Önce
Teşekkürler MM.
Turkish power 3 Yıl Önce
Ortadoğu zihniyeti arap milletine kafa ilarak asimile olmuş bir millet rotayı bedeviye çeviren kılavuzu karga olanlar pazenden gece elbisesi olmaz şalvar don olur olay ortaçağ Ortadoğu zihniyeti
Cengiz kaya 3 Yıl Önce
Sarp Ege’nin yorumuna takıldım. İrlanda ve Singapur’un nüfusları 5-5.5 milyon diyor, bunların kalkınmada bizi geçmesi normal. Şark kurnazlığı yapıp nüfusu bu ülkelerin 10 katı olan İspanya örneğine devekuşu muamelesi yapıyor. Franco rejiminde 40 yıla yakın diktatörlüğün derin dondurucusunda ölüm uykusuna yatmış İspanya Şu an Türkiye’nin kişi başı milli gelirinin 5 katına sahip. Madem konu nüfustan açıldı Çin’e de bakmak lazım. 1962 yılında kişi başı gelir 83 dolar, 2020’de 10,500 dolar. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş Sarp ege Bey. Tanık sizin MM.
Tarık 3 Yıl Önce
"O gitsin CHP gelsin temelde hiçbir şeyin değişmediğini göreceksiniz." Bu düşünceye katılmıyorum. Türkiye değişti. Kadrolar değişti. Partilerde artık gençler de var. 90'lar ve öncesinde görev yapmış olanlar tarih oldular, onların başarısızlıklarını hatırlayarak umutsuzluğa kapılmak bana göre yersiz. Muhalefet partilerinde çok sağlam kişiler var ve zaten muhalefet yeni devlet kadrolarına deneyimli ve işini bilen bürokratları getireceğini sabah akşam tekrarlıyor. Özetle ben umutluyum, çünkü çok şey değişti.
Akaska 3 Yıl Önce
Aslinda problemi tespit etmişsiniz. uzlaşma kültürüne sahip olmamak yada uzlaşmanin her halükarda kazanç oldugunu anlamamak. Catismanin da hiçbir faydası olmadıgı gibi zararlı oldugunu bilmemek.Iki kardeş tarla bolusemedigi icin yıllarca mahkemede sürünüyor anadoluda.. Sonra da birbirlerini vuruyorlar.. Tabi tr özelinde uzlaşı kültürünü özellikle engelleyen gruplarda var muhtemelen o ayrı bir mesele. Darbeci diyecekler ama Yurtta sulh cihanda sulh_:)
ragıp . 3 Yıl Önce
Özellikle Türkiye gibi demokrasi kültürü oturmamış ülkelerde bir iktidar çok uzun süre kalmamalı, yoksa devlet ve iktidar hemhal olur. Medya, sivil toplum örgütleri, devlet kurumlarına kadar uzuvları her yere ulaşır. Ayrıca en hafif tabiriyle "yapılan yanlışlıklar" dudak uçuklatacak boyuta ulaşır. Sonuç olarak hükümetlerin değişmesi iyidir, dinamizm yaratır. Ülke zor duruma düştüğünde hükümetin değişebileceğinin (yani bir alternatif olduğunun) sağlaması yapılır, sistemin çalıştığının adeta bir kanıtıdır. Bu aynı motorun yağını değiştirmek gibidir, değiştirmezsen o motorun ömrü azalır. Onun için bugün 90'lara bakıp herşeye rağmen (!) "o zamanlar demokrasi daha iyiydi" diyebiliyoruz. 90'lardaki sorun hükümetlerin değişmesi değildi, sorun yazarın da dediği gibi uzlaşma kültürünün olmamasıydı. Uzlaşma kültürümüz yok diye devletin anahtarını birilerine bırakmak kabul edilemez. Bir şekilde koalisyonların devri geri gelmeli, ama bu sefer eski yanlışlardan dersler çıkararak, uzlaşmayı öğrenmeyi denemeliyiz. Şimdi Kılıçdaroğlu'na bakalım. Adam İyi Parti'nin grup kurması için milletvekili verdi. CHP'nin oyunun artmasını bir yana bırakarak diğer muhalefet partilerinin büyümesine destek oldu, onların hepsiyle, bakın hepsiyle iyi ilişkiler içinde olmaya dikkat ediyor, saygıda kusur etmiyor, ben şu partiyle görüşmem demiyor. Kendi partisi içinde birçok değişik görüşte grup var, hepsini denge siyasetiyle idare ediyor. Bu durumun aynısı İyi Parti'de de var. Babacan deseniz, her konuda üslubu son derece medeni, kapsayıcı, eski çalışma arkadaşı olan Erdoğan'a karşı hiç saygısızca bir çıkışı olduğunu gördünüz mü? Davutoğlu da medeni bir devlet adamı kimliğinde ve belli bir düzeyi var. Karamollaoğlu istese iktidara yanlayabilirdi, ama yapmadı çünkü ahlaki sınırları var, prensipleri var. Bu insanlara şans verilmeli.
Ben 3 Yıl Önce
Sevgilin alevi mi? Yoksa sen pek duyarlı bir adam değilsin.
eyüp lütfi 3 Yıl Önce
" Türkiye ya bir kriz arifesindedir, Ya bir kriz içindedir yada bir krizden yeni çıkmıştır." Bu sözü yıllar önce bir yazınızda okumuştum. Yakın tarihimizin bir özeti olan bu cümleyi kime söylediysem garip bir aydınlanma ve rahatlama yaşadığını müşahede etmişimdir.
ece aksoy 3 Yıl Önce
çocuklarınız. torunlarınız arapça öğrenmeye başlasın resmi dil olması uzak değil sadece dükkanların tabelalarına bakın anlarsınız
PAKO ROJ 3 Yıl Önce
"Türkiye bu dertlerinden bütün siyasi partilerin bir araya gelerek sorunları dürüstçe tespit etmesi ve çare uygulaması ile kurtulabilir." Beş altı muhalefet partisi bir araya gelmeyi, ortak miting yapmayı dahi beceremiyorlar.
Sedad Etyemez 3 Yıl Önce
Akp nin uyguladığı bu yanlış politikanın sonucu ne olur.Ben bu ülkenin milli parasına güvenip birikimimi bankada tl olarak tuttum.Belkide çok büyük hata yaptım .Ekonomi tahsili aldım.Baskı altında tutulan bir yatırım aracı,örneğimizdeki türk lirası faizleri tekrar olması gereken noktaya gelir diye düşünüyorum.Bu konuda sizinde görüşünüzü almak isterim
Ege' dekİ Sahil Kasabalarından... 3 Yıl Önce
Sayın Münir yazılarınızı severek takip ediyorum.Bu konudaki tespitiniz çok doğru.Uzlaşma kültürüne,bağımsız düşünme ve sorgulama yeteneğine sahip olmamak tüm Müslüman ülkelerin genetik kodudur.