Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Fileleftheros gazetesi, Güney Kıbrıs ve Türkiye’nin hidrokarbonlar ve Rum Yönetimi’nin tek yanlı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge’deki (MEB) parseller konusunda AB içerisinde“kafa kafaya çarpışmaya girdiğini” yazdı.
Gazete, Brüksel çıkışlı haberinde, TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun AB Katılım Konseyi’ne sunduğu yazılı tezlerini ele geçirdiğini belirterek “Türkiye’nin Kıbrıs MEB’inin önemli bölümünü talep etmekten geri adım atmayacağı açıkça anlaşılıyor” vurgusunu yaptı.
Ankara’nın, bazı parsellere atıf yaptığını, şirketleri de uyarmakta tereddüt etmeyerek, tanıdığı ve diplomatik ilişkisi bulunan bütün kıyı ülkeleriyle deniz yetki alanlarının adil sınırlandırılmasına gideceğini vurguladığını yazan gazete, “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni esasen dışarıda bırakıyor” ifadesini kullandı.
Gazete, Çavuşoğlu tarafından sunulan 59 sayfalık (genel Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili) belgede, sözde Rum MEB’indeki 6 ve 7’nci parsellerin Türk kıta sahanlığına düştüğünü, 3’üncü parselin de KKTC’ye ait olduğuna işaret edildiğini yazdı.
Rum Dışişleri Bakanlığı’nın, Romanya dönem başkanlığının önerdiği anlaşma çerçevesini reddederek, AB’nin ‘sessiz prosedür’ünü (silent procedure) kırmakta tereddüt etmediğini belirten gazete Rum yönetiminin ilk kez, “Kıbrıs MEB”inde sondaj ilanını uygular ise Ankara’ya yaptırım uygulanabileceği ne dair “güçlü bir söylem” elde etmeyi başardığını, 28’lerin Ortak Metni’nde “AB Türkiye’yi, AB’nin Kıbrıs ile tam dayanışma içerisinde muadil şekilde cevap vereceği bu tür yasa dışı eylemlerden uzak durmaya çağırır” ifadesinin yer aldığını kaydetti.
Haberde, Rum Yönetimi’nin elde ettiği bu “güçlü söyleme” ve Rum Dışişleri’nin gösterdiği kararlılığa rağmen, Ankara ilan ettiklerini uygulamaya geçirse bile Türkiye’ye yaptırım uygulanmasının otomatik bir prosedür olmayacağına, AB Zirvesi’nin kararı gerektiği, bunun da zor bir süreç olduğu belirtildi.
Gazete, Çavuşoğlu tarafından yazılı sunulan tezlerde, Kıbrıslı Türklerin izolasyonuna da atıf yapılarak buna son verilmesi gerektiğine işaret ederek, özetle şunlara vurgu yapıldığını aktardı:
“AB şu ana kadar Kıbrıslı Türklere haksız davrandı, taahhütlerini yerine getirmedi. AB, Kıbrıslı Türklere karşı daha adil bir muamele benimseyerek nihai bir çözüme katkı yapabilir. Kıbrıs sorununa siyasi çözüm bulunmadan, Türkiye’nin Kıbrıs Rum tarafının taleplerine ve AB’a tek yanlı girişlerine karşı tutumu değişmeyecek. Kıbrıs Rum Yönetimi adanın tamamını temsil etmiyor. Kıbrıslı Türklere karşı yetki, hak veya egemenlik talep edemezler.”