Güney Kıbrıs’ta yayımlanan haftalık Kathimerini gazetesine konuşan Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili federasyon değil, iki devletli çözüm önerdi.
Denktaş, Kıbrıs sorunu müzakerelerinin bugünkü zeminde devam etmesi halinde, hiçbir sonuç alınamayacağını ve şu anda bir “tiyatro” izlediklerini söyledi.
“Maceranın” 1963 yılında başladığını kaydeden Denktaş; sorunun, Rumların 1960 Anlaşmaları’nda Kıbrıslı Türklere çok hak tanındığını iddia etmeleriyle başladığını ve 2017’ye gelindiğini belirtti.
1964’ten bu yana, her iki tarafta da çok şey değiştiğini ifade eden Denktaş, kuşakların değiştiğini, yeni hayatların başladığını kaydetti.
Denktaş, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, azınlığın görüşünün, çoğunluğun görüşünü etkileyemeyeceğine dair son açıklamasının, tek başına her şeyi açıkladığını belirterek, bir tarafın yeni ortaklığın tapusunu istediğini, diğer tarafın ise müşterek sahiplik hedeflediğini söyledi.
Habere göre Denktaş, bu çatışma içerisinde, ne Kıbrıs sorununa ne de güç dağılımı sorununa orta yol bulunmasının mümkün olmayacağını belirtti.
Bugün, mülkiyet ve toprak gibi iki büyük sorunla karşı karşıya olunduğunu kaydeden Denktaş, mülkiyetin oldukça önemli ve karmaşık bir sorun olduğunu ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın zamanında bu konunun çözümü için global takas önerdiğini ve sorunun çözümünün de bu olduğunu söyledi.
Denktaş, global takasa göre Güney’deki Türk malları ile Kuzey’deki Rum mallarının değeri konusunda anlaşma sağlanacağını, akabinde de fiyat farkından dolayı bir devletin diğerine borçlanacağını belirtti.
Toprak konusunda ise, tarafların masaya oturarak bu konuyu müzakere etmelerini öneren Denktaş, bu noktada, köprü kurucu öneri gerektiğini ve bir sınır hattı belirleneceğini söyledi.
Denktaş, zamanla, iki tarafın ilişkilerindeki güven ortamının tesis edilmesi önkoşuluyla, iskan, istihdam ve benzeri özgürlüklerin de garanti altına alınacağını ifade etti.
Habere göre Denktaş, kendisinin gerçekte konfederasyonu değil iki devletli çözümü tercih ettiğini; ancak iki tarafın, zamanla uluslararası sahnede müşterek temsiliyetle ilgili formül bulabileceğini söyledi.
Denktaş, federasyon modelinin uygulanabilir olup olmadığı konusundaki bir soruya ise, “Bir federasyon oluşturmayı başarsak bile, bu yeni oluşum, siyasi eşitlik ilkesi zeminine dayanmayacak mı? Taraflardan biri, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde, karşıt görüş belirtebilir mi? Hangi federasyondan bahsediyoruz? Rum tarafının bize önerdiği, kendisinin kontrol edeceği ve Kıbrıslı Türklerin de birtakım ayrıcalıklarla müdahil olacağı bir modeldir; doğal olarak da AB’nin haklarından istifade edecektir” yanıtını verdi.
Bireysel değil toplumsal haklar
Denktaş ayrıca, Kıbrıslı Türklerin, hakların bireysel olarak değil, toplum olarak garanti altına alınmasını arzuladığını belirtti.
Adadaki belirsizliğin devam edemeyeceğini ve gerekirse, referandum yapılarak, halktan müzakerelerin devam etmesini isteyip istemediklerine karar vermelerinin istenebileceğini ifade eden Denktaş, halkın “belirsizliği” seçmesi halinde, müzakerelerin devam edebileceğini; “karşıt durumda ise, müzakerelerin devam edeceğini ve Kıbrıs Türk tarafının yeni bir süreç belirleyeceğini” söyledi.
Müzakerelerin devam edip etmemesiyle ilgili referandum önerisini kendisinin bir süredir gündeme getirdiğini belirten Denktaş, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da son zamanlarda böyle bir referandum önerisinde bulunduğunu; ancak bu öneriyi yeniden gündeme getirmediğini kaydetti.
Kendisine, hangi alternatif formülü önerdiğine dair soru yöneltilmesi üzerine ise Denktaş, müzakerelerin nihai bitişinin tespit edilmesi halinde, Türkiye’ye başvurarak, serbest ticaret ve savunma işbirliği konularında müzakere edilebileceği; ayrıca yurtdışında temsiliyetle ilgili bir protokol imzalanabileceği yanıtını verdi. Denktaş, bu noktada Cebelitarık modeline benzeyen bir “Kıbrıs modelinin” söz konusu olduğuna işaret etti.
Türkiye ile ticaret
Denktaş, şu ana kadar Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasının yürürlüğe konamadığını ve bunun, Türkiye’nin AB ile olan gümrük birliğinden kaynaklandığını belirterek, şayet müzakereler biterse, 600 bin kişilik kapalı piyasadan kurtulup, 85 milyon kişinin bulunduğu piyasayla ilişki kurulabileceğini söyledi.
Bu geçiş döneminin sonunda, yalnızca Türkiye’yle değil, tüm dünyayla rekabet etme imkanına sahip olunacağını ifade eden Denktaş, izolasyonların gölgesinde, kapalı bir çevre içerisinde “Kıbrıs Türk rejimini yükseltmeyi başardıklarının unutulmaması gerektiğini” vurguladı.
Denktaş, Ankara’dan “Kıbrıs modeli” ile ilgili herhangi olumlu bir mesaj alıp almadığının sorulması üzerineyse, Kıbrıslı Türkler olarak arzuladıklarının önemli olduğu ve içte birlik sağlanması durumunda, Türkiye ile uzlaşıya varılmaması için sebep kalmayacağı yanıtını verdi.